Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4366 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Olaylara Bakış
Olaylara Bakış Hazırlayan: Av. Kadir Bayrak

  Sayı: 70 - Ekim / Aralık 2011

NEREDE KALMIŞTIK...

12 Haziran 2011 seçimleri sonrası yayınlanan 69. sayımızın Olaylara Bakışında, aldıkları oy oranlarına göre siyasî partilerimizin genel bir değerlendirmesini yapmakla yetinmiştik. CHP’nin yemin kriziyle açılan meclisin yeni dönemini, Başbakan’ın “ustalık dönemi” diye vasıflandırdığı 61. Hükümeti, Suriye, Libya, Norveç ve İngiltere’de yaşanan hadiseleri, Somali’de olup bitenleri, terörü, komuta kademesindeki değişiklikleri, futboldaki şikeyi kısacası 3 aylık zaman diliminde Türkiye’yi ilgilendiren iç ve dış gelişmelerden bizim dikkatimizi çekenleri de bu sayımızda ele almaya gayret ettik.

 

YEMİN KRİZİ ve CHP

Görüşlerine katılıp katılmamak ayrı bir mevzuu, Sayın Kılıçdaroğlu’na kadar CHP’nin genel başkanlık koltuğuna oturanların, partiyi belli bir istikrar içinde yönettiğini kabul etmek gerekir. Partinin dayandığı fikir, duruş ve ilkeleri bilindiği için ülke gündemini ilgilendiren bir hususta takınılacak tavrı önceden kestirmek de zor olmazdı. Aynı şeyi bugün için söylemenin mümkün olmadığını başörtüsü ve Kürt meselesinde gördüğümüz gibi milletvekili yemini mevzuunda da birlikte müşahede ettik. Seçim öncesi kendisine yöneltilen “aday yaptığınız tutukluların, tutukluluk hali devam ederse ne olacak?” sorusuna “Hukuka saygımız var!” diyen Kılıçdaroğlu, seçimden sonra seçilecek yerden aday gösterdiği ve milletvekili seçtirdiği, buna rağmen mahkemece tahliye edilmedikleri için yemin edemeyen vekillerinin üzerinden kriz çıkarmayı maharet bildi. Bir müddet kamuoyunu meşgul etse de, beklenen etkiyi yapmayan aksine millet iradesine ve onun şekil verdiği meclise karşı bir duruş olarak algılanan yemin krizi, parti içinden de gelen baskılar neticesinde, iktidar partisince de imzalanan ve içeriği tam anlaşılamayan bir protokolle son buldu. Meclisi boykotta BDP ile aynı çizgide buluşan CHP, yaptığının faturasını seçimden hemen sonra yapılan anketlerde ortaya çıkan oy kaybıyla ödedi.

 

USTALIK KABİNESİ

2002 yılından bugüne kadar girdiği 3 genel seçimi de oylarını arttırmak suretiyle kazanan Ak Parti 61. Hükümet’i kurdu. Başbakanın, “ustalık dönemi ekibi” olarak nitelendirdiği Bakanlar Kurulu’nun yapısı değişti ve üye sayısı azaldı. 25 kişiden meydana gelen Kurul’da Başbakanın sürpriz isimlerden çok uzun yıllar birlikte çalıştığı tecrübeli mesai arkadaşlarına yer vermesi dikkat çekti.

 

SURİYE

Suriye’ye bir haller oldu. Arap ülkelerindeki halk hareketlerinin tabii bir neticesi olarak Suriye’de de patlak veren olaylarda Esad yönetiminin halkına karşı gösterdiği orantısız tepki, bu ülkeyle olan iyi ilişkileri sona erdirdi. Oysaki Erdoğan hükümetlerinin komşularla sıfır problem politikasının en iyi sonuç verdiği ülkeydi Suriye. Bu süreçte, baskıcı azınlık yönetimine rağmen tercihini halktan yana koyan Türkiye, rejimden kaçarak sınırımıza sığınan Suriyelilere de ev sahipliği yaptı. Birkaç cümleyle özetlemeye çalışsak da yoğun bir dış politika mesaisi harcanan Suriye’de bundan sonra olacakların da bizi yakından ilgilendireceği muhakkak.

 

LİBYA

Geçtiğimiz üç ay içinde yoğun dış politika mesaisi harcanan diğer bir ülke de Libya’ydı. 40 yıllık Kaddafi rejiminin değiştiği Libya’nın Türk ve dünya ekonomisi için nasıl bir önem arz ettiğini bu ülkeye yapılan devlet başkanları nezdindeki ziyaretler gösterdi. Başbakan Erdoğan’ın Mısır’dan başlayıp, Tunus ve Libya’yı içine alan ziyaretleri Batılı devletleri endişeye sevketmiş olmalı ki, Fransız Sarkozy Erdoğan’dan bir gün önce yanına İngiliz başbakanını da alarak Libya’ya gitmeye mecbur kaldı. Medyaya yansıyan yönüyle Batılı devlet liderlerinin halktan pek yüz bulamadıkları muhakkak. Buna rağmen ziyaretler neticesinde ne gibi menfaatler temin ettiklerini zaman gösterecek…

 

NORVEÇ KATLİAMI

Norveç’in başkenti Oslo’da, İslâm ve yabancı düşmanı bir Hristiyanın düzenlediği bombalı ve silâhlı saldırı sonucu 70’den fazla masum insan katledildi. 11 Eylül sonrası elleri tetikte İslâm karşıtı haber yapma ve Müslümanları terörist ilân etme meraklısı Batı medyası bu habere balıklama atlasa da netice onların düşündüklerinin ve olmasını istediklerinin tam tersi çıktı. Bu hadiseyle Batı, başta medyası olmak üzere, seçim stratejilerini İslâm düşmanlığı üzerine kuran siyasetçileri ve sözde düşünürleriyle böylesi bir cinnet atmosferinin meydana gelmesinde sarfettiği büyük emeğin karşılığını almış oldu.

İngiltere’nin başkenti Londra’da siyahî bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan yağma ve kundaklama olayları kısa sürede ülkenin geneline yayıldı. Bir haftaya yakın bir zaman süren olayları bastırmada İngiliz polisi etkisiz kaldı. Hafızalarda en çok yer eden detay ise Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yağmacılara karşı organize olarak hem kendi hem de diğer İngiliz vatandaşlarının dükkânlarını yağmadan korumaları oldu.

 

SOMALİ

Afrika denilince akla gelen ilk üç beş kelimeden biri açlık... Hafızalarda yer eden ve göreni insanlığından utandıran, iri gözlü, zayıflıktan derisi kemiklerine yapışmış bu sebeple bütün kemikleri sayılan, üzerinde sineklerin, akbabaların uçtuğu siyah çocuk fotoğraflarının vatanıdır Afrika. Bu kez kıtlığın ve sefaletin kol gezdiği ülke Somali’den benzer haber ve fotoğraflar yansıdı medyaya. Daha önce korsanlarıyla ismini duyuran Somali’yi daha yakından tanıma fırsatı bulduk böylece. Açlıktan binlerce insanın öldüğü bu ülkenin bir zamanlar kendi kendine yettiğini, sömürgeci Batı ülkelerinin topraklarına el atmasından sonra bu hale geldiğini de öğrendik böylece. 19. yüzyılda sömürgecilerin uğrak merkezi olan, 20. Yüzyılda İngiltere ve İtalya arasında paylaşılan, 2. Dünya Savaşı sonrası sözde bağımsızlığını kazansa da bu kez darbeler ve iç çekişmelerden kurtulamayan Somali, bugün de “Eşşebbab” isimli örgütün baskısı altında. Ülkedeki açlığın yanında, karışıklık ve çatışma ortamını arttıran örgüt, ülkeye gelen uluslar arası yardımlara da engel oluyor.

Somali’deki açlık ve sefalet bütün canhıraş görüntüsüne rağmen tüketimin israf boyutunda hızla arttığı modern dünyadan beklenen tepkiyi görmedi, görmüyor.

 

 KOMUTANLARIN İSTİFASI

Ordunun komuta kademesinin belirlendiği Yüksek Askerî Şura öncesi hükümetle asker arasında yaşanan gerginlik Genel Kurmay Başkanı ile üç kuvvet komutanının istifası ile neticelendi. Kurulduğu günden beri ülke yönetiminde tek söz sahibi olan, darbeler yapan, hükümetler yıkan bir gücün tepesindeki hareketlilik büyük bir kriz beklentisi getirse de hükümetin akılcı politikaları ve kamuoyunun sağduyulu davranması neticesinde kolay atlatıldı. İstifaların üzerinden 5–6 saat geçmemişti ki hükümetin açıklaması geldi. Bu kısa zaman diliminde genelkurmay başkanının emeklilik talebi Bakanlar Kurulunca karara bağlanmış ve Cumhurbaşkanı’nın onayında geçmiş, yeni genelkurmay başkanlığı için düşünülen paşa da kara kuvvetlerine atanmıştı bile… Hükümet-asker ilişkileri noktasından Türkiye’nin alışık olmadığı bu durum demokrasi tarihimizdeki yerini aldı.

 

 TERÖR

Mavi Marmara saldırısından sonra zaten kopma noktasına gelen İsrail ile ilişkiler, Birleşmiş Milletler’in saldırıya ilişkin raporu ve İsrail’in özür dilememedeki ısrarıyla daha da gerildi. İki ülke arasındaki bu gerginlik Türkiye’ye terör olaylarının artması şeklinde yansıdı, yansımaya devam ediyor. Hemen her gün gelen şehit haberleri, sivilleri hedef almaya başlayan saldırıların, kaçırılan öğretmen sayısının artması bu süreçte hükümeti daha sert ve acil tedbirler almaya mecbur kılıyor. İsrailli hükümet yetkililerinin bozulan ilişkilerin neticesi olarak Türkiye’ye karşı terör örgütüne destek verecekleri yönündeki açıklamaları komik olmanın yanında bir gerçeğe de hizmet etti. Bugüne kadar teröre destek veren kendileri değilmiş gibi yapılan açıklama bu gerçeği kör gözlere sokmaya ve safların netleşmesine yaradı.

 

ŞİKE

Futbolun, sınırları belli bir alan içinde 22 adamın bir top peşinden koşturduğu ve birbirlerine üstünlük sağlamak için gayret sarfettiği bir spor dalı olmadığını şike operasyonu ile daha iyi anladık. Akla hayale sığmayan transfer ücretlerinin ödendiği, maçların naklen yayın hakkını elde tutmak için milyar dolarların teklif edildiği, üzerinden oynanan bahis oyunlarından büyük meblâğların elde edildiği, yöneticisi, menajeri, televizyon yorumcusuna kadar yüksek gelirlerle görev yapan yeni iş kolları türeten ve artık kitlelere hitap edici bir sektör haline gelen futbol, spor olmanın ötesine geçti. Bu denli büyük paraların döndüğü, insanları peşinden sürükleme imkânına sahip futbol camiasının bugüne kadar kanunî bir düzenlemesi de mevcut değildi. 14 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe giren Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Yasa çerçevesinde yürütülen savcılık tahkikatı neticesinde futbol takımlarına gönül veren pek çok kişi, üzüleceğini tahmin etmek zor değil…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Olaylara Bakış... - Sayı 72
Olaylara Bakış... - Sayı 70
OLAYLARA BAKIŞ... - Sayı 64
Y?TE SE?YM SONU?LARI: 1?d... - Sayı 57
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Kasem olsun!
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13173334
 Bugün : 2498
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605523
 Bugün : 146
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 418
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim