Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2398 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Stratejide yapılan hata, taktikle düzelmez
Av. Özgür Alkan ALKIŞ

  Sayı: 78 - Ekim / Aralık 2013

Hükümetimiz son 5 yıldır daha yoğun bir biçimde Sn A. Davutoğlu'nun bir akademisyen iken kurguladığı ve 58., 59. ve 60. hükümetler döneminde baş danışman olarak 2009 yılından bu yana da icranın mesulü olarak yer aldığı bir teoriyi hayata geçirmeye çalışıyor.

Adı "stratejik derinlik". Özeti ülkemizin komşuları ve dünya ile ekonomik siyasal ve sosyal ilişkilerini geliştirerek barış adaları oluşturması ve kazan- kazan şeklinde özetlenebilecek bir neticeye ulaşılması. Bu stratejiye itiraz edebilecek mantık sahibi bir insan bulunamaz herhalde... Ancak geldiğimiz nokta Sn Başbakan'ın dış politika danışmanı İbrahim Kalın'ın deyimiyle “itibarlı yalnızlık”.

Stratejimiz mi taktiğimiz mi hatalı?

Bunca çaba ve gözyaşından sonra neden bu noktaya geldik? Hatalı olan stratejimiz mi taktiğimiz mi?

Bu satırların yazarının da toplumun kahir ekseriyetinin de kanaati stratejide bir hatanın olmadığıdır. Dünyadaki bize hasım ülkelerin Türkiye'nin 100 yıl sonra geri dönüşünü istemeyeceği kendilerine tehdit olarak göreceği ve tüm girişimlerimizi akim kılmak için her türlü komplo içerisinde olacağı aşikâr ancak, bundan evvel kendimizi sorgulamamız lâzım değil mi?

Çok iyi stratejistlerin çok kötü taktisyenler olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Çok iyi bir futbolcunun iyi bir teknik direktör olamadığı veya çok iyi bir teknik direktörün berbat futbolcu olması gibi...

Kanaatimce dış politikamız, kifayetsiz ve liyakatsiz bir bürokrat mason ve monşer bir kesimin elinde yürütülen hatalı taktiklerle stratejisini de sorgulatır ve batırır bir eşiğe gelmiştir.

Sondan başa giderek misal verirsem:

•Mısır konusunda M. Mursi seçildiğinden bu yana çok parçalı Mısır halkının desteğini sağlayacak adımları atamadı. Bunun Mursi'den ve dış dünyadan kaynaklanan nedenleri vardı. Mısır ekonomisinin silahlı kuvvetler ağırlıklı çoklukla liyakatsiz yönetilen şirketlerin elinde olması, işsizlik, enflasyon, derin yoksulluk gibi. 9 ayda da bu sorunları çözmesi beklenemezdi ancak hiç olmazsa ekonomiyi odağına koyarak ülke içi dengeleri sağlama gayretinde olabilir Türkiye olarak biz de onlara destek olabilirdik.

Ancak bu yapılmadı, gereksiz gerginlik üreten yasa ve anayasa kavgalarına girildi.

•Diyelim ki tüm bunlara engel olunamadı. Aylarca Tahrir Meydanı’nda Mursi karşıtı gösteriler sürdü. Ülkemiz Mursi'nin bağıra bağıra gelen müdahaleyi önleyebilmesi için yapıcı girişimler ve uluslarası desteği o zaman arayabilirdi. Bu da yapılmadı. (Bu satırlar yazılır iken Sn Hakan Fidan'ın darbeden hemen önce Muhammed Mursi ile görüşüp ikaz ettiği bilgisi ajanslara düştü ancak bu girişimin çok geç ve çok zayıf olduğunu ifade etmeli)

•İsrail ABD Suud Bahreyn Rusya ve İİT teşkilâtında yer alan ülkelerin hemen hepsi anti Mursi darbeyi destekleyeceğini belli etmiş ve ordu Tahrir Meydanı’ndaki gösterileri bahane ederek Mursi'ye uzlaşma için süre vermiş iken Sn Davutoğlu'nun yapması gereken Mursi'yi ülkemizde 27 Nisan muhtırasının önlenmesinde olduğu gibi acilen seçim resti çekmeye ikna etmekti.

•Bu yapılmadığı gibi birilerinin tuzağına düşüp Mursi'yi elindeki kozları doğru değerlendirmeksizin kazanamayacağı bir savaşa soktular. Oysa ki bir büyük devlet asla desteklediği lideri bu zillete düşürmemeliydi.

•Haydi bu hata da yapıldı diyelim. Mursi kışlada göz altında iken ve R. Adeviye meydanında milyonlarca kardeşimizin anti-darbe gösterileri sürerken Türkiye o aşamada devreye girip Mursi'ye seçime iştirak şartlı bir teklif sunulmasını sağlayabilirdi. Kamuoyu baskısıyla dünyada bu plâna karşı çıkabilecek tek bir devlet yok idi.

Yapılacak ilk seçimde de Mursi'nin bu mağduriyetinin seçim sandığına yansıması ve halktan aldığı güçle de tüm darbecileri bertaraf etmesi mümkün olabilirdi. Bu da yapılmadı. Onbinlerce inanmış saf müslüman silâhsız ve korumasız biçimde baltacılar keskin nişancılar ve 50 yıldır Mısır’ın kanını emmiş ordu güçlerinin insafına bırakıldı.

Büyük devlete yakışan imkânlar ve araçlar ve şartları son derece akıllıca tartıp evveliyette çizdiği stratejiye göre çok alternatifli taktikler oluşturmaktır. Darbenin arkasında Suud rejiminin olduğu bunun ABD ve İsrail’in teknik ve istihbarat desteğini alacağını bizim MIT ve dış işlerimiz önceden haber alıp alternatif taktik geliştiremiyor iseler stratejik derinlik iddiasının bir anlamı ve ağırlığı kalır mı? Müttefiki ABD Suudi Arabistan ve İsrailin darbe plânladığını sayın başbakan darbeden sonra mı öğrenmeliydi? Milli güvenlik kurumlarımız ne iş yapar? Yoksa sureti haktan mı görünmektir tüm gayeleri?

Türkiye'nin Mısır hususunda dış politika taktiklerinin ne olduğunu çözme imkânı olan var mı? Daha da acısı bir taktiğimiz olduğunu söyleyebilecek var mı ?

Taktiğimiz yok ise, strateji yürütme imkân ve kabiliyetimiz zaten akim demektir. Bu durumun ise maalesef malik olmadığı bir güçle mahallede nara atan sahte kabadayıdan farkı kalmadığı gibi, şehit düşen binlerce mısırlı kardeşimizin akıbetinde mesuliyetimiz olduğu sonucunu doğurmaz mı?

Büyük ülke Türkiye ya söylediğini yapar ya da yapamayacağını söylemez. Hattızatında, yapabilen söylemez, söyleyen yapamaz.

Dost acı söyler. Böyle günde söylenende değil asıl söylenmeyende vebal vardır. Silkelenip kendimize gelmemiz için sözün ağırı gerek.

Kendi kendimize propaganda yapmaktan vazgeçip, liyakatsiz ve kifayetsiz ellerden acilen kurtulup strateji ile taktiği birbirinden ayırıp, stratejik hedeflere hangi taktiklerle gideceğimizi ve bunun araç ve imkanlarını oluşturan bir yapıyı kurmamız gerek.

Strateji ve taktiği ayırma maksadımız da, stratejiyi kuran akılın idaresinin monşer ve kökü dışarda taktik yürütücülerinin elinde olmasıdır. Malumunuz diplomat olmanın ve hatta mitte üst düzey görev almanın yazılı olmayan şartı mason olmak ve bu şer odağından ittihat terakkiden bu yana hayır beklemek çölde yağmur beklemek gibidir.

Ergenekon ergenekonu gizledi. Yani asıl gladioyu gizledi ve İtalya’daki gibi mason localarına baskın göremedik. Devletin tüm kurumlarına sızmış canavarın kollarıyla uğraşırken gövdesinin devleti sardığını göremedik. İzmir'de görülmekte olan casusluk davası buzdağının görünen bir yüzüdür ki bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atıp, yeni bir enderun kurmamız gerek.

Nasıl ki ulu hakan Abdülhamit Han’ı hal ettilerse aynı oyunu Erdoğan ve Davutoğlu için de oynuyorlar.

Stratejiyi kuranlara da bu noktai nazarı keşfedememekten bir hata payı düşüyor. Ancak ana gayeye yani doğru stratejiye giden istikamet üzere olanları rahmet nazarıyla eleştirmek başka, o stratejiyi boğma maksadında olanlara payanda olmak başka.

Büyük devlet olma ana stratejisini uygulayabilmek için tüm unsur ve araçlarıyla hazır olmak doğru hedeflere doğru yollardan gitmek gerek.

Üstadın ağlayabilseydiniz anlayabilirdiniz dediği gibi..

Anlayabilmek için, bugün ağlayalım ki çocuklarımız ağlamasın.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : özgür    23.11.2013
Yorum : Teşekkürler sinan kardeşim TEfekkür kardeşliği ne kadar kıymetli eline sağlık senin de. Tefekkürü her strateji ve aksiyonun temeline koyduğumuzda reaksiyoner değil aksiyoner olacağımız da aşikar.




Ekleyen : Sinan AYHAN    14.11.2013
Yorum : Çerçeve, bulunan çerçeve yanlış olduğu içindir ki atılan her adım, dağ sıkletinde olsa bile, ancak mercimek tanesi kadar bir etki bırakıyor yeryüzünde... Reaksiyona dönük hamlelere sıkışıp kalıyoruz... Nefes almak için başı dik tutmalı, ufukları kollamalı; toprağın altına gömülen kafa "devekuşu tohumu" değil en nihayet... Çerçeveyi düzeltmeden, tez olan aksiyon çatılamaz; bugün "anadolu kıtası" büyüklüğünde bir çerçeve eksik dünyada... Sevgili Özgür, kalem nakışın rüzgâr olmuş, çevreyi sarmış; eline sağlık ve teşekkür...





 
15 Temmuz Kahramanlığını ... - Sayı 93
Ne Fa Ka, Bedenini Arayan... - Sayı 92
İsmiyle müsemma Kardelen’... - Sayı 85
Stratejide yapılan hata, ... - Sayı 78
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13200312
 Bugün : 5243
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606390
 Bugün : 75
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim