Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2834 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Ysl?m D??manlarynyn Halife Adayy
Medya Sepeti

  Sayı: 53 - Temmuz / Eylül 2006

 


Aradan 1400 sene geçti, artık Müslümanların başında bir Halife yok. 1924’te son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz Hân yurtdışına gönderilmiştir. Ben listesini yapıp saymadım ama büyük bir âlim, bu sonuncu Halifenin, Peygamber vekillerinin 101’incisi olduğunu söylemişti, mânâlı bir rakam...

Yurtdışında da olsa 1926’ya kadar iki Halife olmuştur: Biri Sultan Vahdettin, diğeri Büyük Millet Meclisi kararıyla Halife seçilmiş olan Abdülmecid Efendi. Sultan Vahdettin 1926’da İtalya’nın San Remo şehrinde vefat edinceye kadar üzerindeki Halifelik unvanından feragat etmemiştir. Onun vefatından sonra Abdülmecid Efendi tek Halife olarak kalmış, 1944’te Paris’teki meskeninde vefat edinceye kadar bu unvanı ve makamı korumuştur.Sultan Abdülhamid’in kızlarından Ayşe Sultan hatıralarında (kendisi o sırada Paris’te yaşıyormuş) son Halifenin vefatını anlatır.

1944’ten şu içinde bulunduğumuz 2006 yılına kadar 62 sene İslâm dünyası Halifesiz kaldı.

Katoliklerin Roma’da Papaları var, Anglikanların İngiltere’de Başpiskoposları var, Musevilerin Kudüs’te Sefarad ve Aşkenaz Başhahamları var, Tibet Budistlerinin Dalay Lamaları var, Rum Ortodokslarının Patrikleri var, Gregoryen Ermenilerinin kendi Patrikleri var, çeşitli farmason localarının Üstad-ı Azamları var... Velhasıl dünyada ne kadar din, mezhep, cemaat, topluluk varsa her birinin dinî, dünyevî, ruhanî reisleri var. Tek istisna Müslümanlardır, onların İslâmî bir reisleri, bir Emir’ül-Müminînleri, bir İmam’ül-Müslimînleri, bir Halifeleri yoktur.

Son yıllarda Müslümanların başına yeniden bir Halife getirileceğine dair haberler duymaya başladık. Bu haberlerde Müslümanları kuşkulandıracak, işkillendirecek taraflar bulunuyor.

Dünyanın her ülkesinden delegeler gelecek, büyük bir din meclisi toplanacak ve Halife seçilecek... Ortada böyle bir senaryo yok.

Yeni Halifeyi şu güçler seçmek veya tayin etmek istiyorlar:

1. ABD... (Büyük Ortadoğu Projesinin önemli bir parçası olarak)

2. İsrail ve dünya Siyonizm’i...

3. Papalık...

4. Bazı Evangelist kiliseler... ve saire.

Ne kadar garip değil mi? Halife seçilecek, fakat seçiciler Müslüman olmayacak. Hattâ bazıları çok aşikare şekilde agresif İslâm düşmanı olacak.

“Nasıl bir Halife istiyorlar?” sorusundan önce “nasıl bir İslâm istiyorlar?” sorusuna cevap aramamız lazım.

Artık hiçbir uyanık, şuurlu, vicdanlı Müslümana gizli değildir ki, bütün dünyayı sömürgeleştirmek isteyen “Yeni dünya nizamı” taraftarları, indirilmiş (münzel) İslâm dinini istemiyorlar, onun yerine uydurulmuş (beşerî) bir din türetmeye çalışıyorlar.

Onların istediği uydurulmuş, türetilmiş İslâm’ın özellikleri nelerdir:

1. Light ve ılımlı olacaktır.

2. Şeriatsız olacaktır.

3. Bazı ibadet hükümleri dışında fıkıhsız olacaktır.

4. İlâhi bir din olmaktan çıkarılarak beşerî bir ideoloji veya hümanizmaya dönüştürülecektir.

5. Siyasete, iktisada, sosyal ve kültürel hayata karışmayacaktır.

6. Bu dinde Siyonistlerin, Haçlıların, emperyalistlerin hoşlanmadığı “sivri” taraflar bulunmayacaktır.

Onların, Müslümanların başına getirmek istedikleri Halife bu emellere hizmet edecektir.

Samimi, şuurlu, vicdanlı, bilge Müslümanlar böyle bir şeyi kabul edebilirler mi? Kesinlikle etmezler.

Hangi şuurlu ve vicdanlı Müslüman böyle bir Halifeye biat eder? Hiçbir Müslüman etmez.

Şu âhir zaman fitneleri içinde elbette bir Hazret-i Ebu Bekir, bir Hazret-i Ömer, bir Hazret-i Osman, bir Hazret-i Ali (radıyallahu anhüm) bulunmaz. Ancak, Halifelik makamına getirilecek zatın bir takım özellikleri, hasletleri, faziletleri olması gerekir. Bunların da birkaçını sayalım:

1. İlim sahibi olmak ve ilmiyle amel etmek.

2.Kur’ân, Sünnet ve selef yolundan gitmek.

3. Münzel-ilahi din İslâm ile mütedeyyin olmak. Reformcu, yenilikçi, diyalogcu olmamak...

4. Ahlâk, fazilet, ihlâs, zühd, takva, fütüvvet sahibi olmak.

5. Fasık-ı mütecahir olmamak.

Siyonistlerin, Haçlıların, Amerikalıların, Papalığın uygun gördüğü, inha ettiği (teklif ettiği) bir Halife adayını ümmet-i Muhammed elbette ki uygun görmez, beğenmez ve kendisine biat ve itaat etmez.

Oluk oluk Müslüman kanı akıtan; Afgan, Irak, Filistin Müslümanlarına bin türlü zulüm, işkence, eziyet eden, Müslümanların, başta petrol olmak üzere haklarını yağmalayan, İslâm dünyasını bölüp parçalayıp, Müslümanları birbirine düşman eden kimselerin bir zatı Halife yapmak istemeleri ona şeref kazandırmaz.

(Mehmet Şevket EYGİ; Millî Gazete, 30.06.2006)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Erdoğan: Pısıp geri adım ... - Sayı 78
Artık tasada ve kıvançta ... - Sayı 78
?nl? yazarlardan ?stad yo... - Sayı 67
M. Kemal'in gizlenen vasi... - Sayı 64
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13167851
 Bugün : 1859
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605087
 Bugün : 128
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 398
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim