Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     909 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

"Ahmak gerçeği görünceye kadar, düşman onun işini bitirir"
Kubilay Ertekin

  Sayı: 103 -

Bu atasözünün çok derin, çok ince, çok geniş mânâsı vardır. Adam ne diyor “o benim cumhurbaşkanım değil, onu tanımıyorum!” (22.10.2019 basın) Bu hezeyanları ve binlercesini her gün koyunun kaval dinlediği gibi dinleyen rehâvet içindeki onca Müslüman geçinen bir sürü insan, yıllarca o zihniyetin dışlama, fişleme, tahkir ve tezyiflerine mâruz kalmalarına rağmen bunun ne demek olduğunu ve hangi kesimi kast ettiğini, özellikle de kapsadığı mânâyı biliyor ve düşünüyorlar mı dersiniz? Hiç sanmam.

Öyle bir ferâsete sâhip olsalardı; bir sürü sakallı, sarıklı, hacı-hoca takımı ile türbanlı, çarşaflı, poturlu, cüppeli, adamlar üzerlerindeki o kisvelerin, maskelerin ve inançlarının yıllarca ve hâlâ düşmanlığını yapan bir zihniyetin, ideoloji sâhiplerinin peşine düşer ve etrâfında temerküz etmezlerdi... Cadde ve sokaklarda hiç gereği ve lüzûmu yokken, öyle bir görevde değilken sarık-cüppe, şalvar-çarşaf seremonisinde bulunmak bir üstünlük, takvâ ve fazilet timsâli midir? Öyle ise o tür kisvelere ölümüne düşman olan siyâsî bir yapının içinde ne işleri var? Aslında ondan daha önemli olan; kendi dâvâsını, inanç değerlerini savunan bir dergi, gazete alıp okusalar, ona abone olsalar veya bir devrimbazın, ateistin içinde bulunduğu fâsit ideolojisinden vazgeçirme gibi işlerle meşgul olup, İslâm câmiasına bir adam kazandırmış olacakları için bu çok daha iyi değil midir?

Adamı gördünüz, duydunuz. Zirvesinden, zırvasına kadar hep aynı zihniyetin ürünü ve zerre kadar bu fâsit ideolojilerinden taviz vermiyor, vazgeçmiyorlar… Oysa yapılan bütün darbeler, oluşturulan cuntalar, verilen muhtıralar sâdece o şekil ve zihniyetteki, kıyâfetteki, görüntüdekiler, meşhur tâbirle dindar (!) kesimlerin kılığı, kıyâfeti, takkesi, tespîhi, inançları için yapılmıştı... Fakat aynı kıyâfet ve zihniyettekilerin bu zulümleri yapan ve yaptıranların safında, yanında yer alma zilletinde bulunmaları ve onlara maddî-mânevî müzâhir olup, siyâsî destek vermeleri nasıl bir garâbet ve aymazlıktır?

Fâcir ve fıskını açıklayan, bunu her alanda gösteren, inanç ve halkın değerlerine karşı bir bozguncuya her hangi bir Müslümanın müzâhir olması, o zulmü ve barbarlığı tasvip ediyor, kabulleniyor ve destekliyor demektir. Özellikle 28 Şubat olayında yürütülen o tanklarla bu kesimdekilerin tüm maddî-mânevî değerlerini ezip geçmişlerdi…

İşte yukarıdaki sözün mânâsı ve muhâtabı, önce bu kesimler, sonrada o kitleyi temsil eden ve 26.10.2019 Cuma günü namaz sonunda Cumhurbaşkanı tarafından “Mü’mine şefkatli, kâfire şiddetli davranmak bizim şiârımız olmalıdır” âyetini okuması ve de 29 Ekim Cumhuriyet bayramındaki kısmen dînî muhtevâlı törenler, âyetli-hadisli konuşmalardır. Olayın aslı, içteki ve dıştaki devlet-millet düşmanlarının saldırı gerekçesi budur...

Bir cumhurbaşkanı düşünün ki, köşkünü temsil eden bir mevki ve makamda namaz kılıyor, yetmiyor, Kur’ân okuyor ve mânâ veriyor. 29 Ekimde de dînî muhtevâlı törenler düzenliyor, konuşmalar yapıyor, yaptırıyor. 25-30 yıl evvel bunlar hayal bile edilemezdi; o zaman; irticâ hortlar, şeriat gelir (!) şeyhulislâmlar fetvâ verir, kadılar adam asmaya başlar ve ortalığı kan götürürdü (!)… Devrimler, ilkeler, izimler, inkılâplar târumâr olur, ülke batar (!) ve ânında CHP eşliğinde kalpaklılar zuhur eder, tanklar yürür darbeler yapılırdı… Bu tür âdî ve alçakça yalan ve tezvirâtlarla 80-90 yıl bu milleti suçladılar, (hâlen de aynı suçluyorlar) itham ve iftirâlarda bulunarak töhmet altında tuttular. Sonunda istedikleri oldu ve bugün ülkemiz, bir sürü nankör soysuz ve sayısız anarşist, terör, PKK ve dinsizler üretir hâle geldi…

Bu durumda lâik-devrimbazlar kudurmasın, çıldırmasın, çatlamasın da ne halt etsinler? Onlar işin farkındalar. O yüzden yenilme acıları, iktidar olamama sancıları, millete duyulan öfkeleri ve düşmanlık hisleri hiç dinmiyor. Hem millî irâdeye, hem de Cumhurbaşkanına en hafif tâbirle saygısızlık yapıyor ve bunu da her alanda açık-seçik söyleme küstahlığında bulunuyor ve 20 yıla yakın iktidarda olan devletin başını, millî irâdeyi tanımadığını (!) söyleme densizliğinde ve zilletinde bulunarak makâmına gitmiyorlar, dâvetlerine icâbet etmiyorlar. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bunun adı resmen siyâsî ve ideolojik bir savaştır! Onun için uyanın ey o zihniyete hâlâ payandalık yapma zilletinde, gafletinde bulunanlar ve Müslüman geçinenler!.. Bu açıdan o zihniyettekileri uyarmak ve yaşanan acı gerçekleri göstermek için yıllar evvel merhum M. Âkif şöyle demiştir;

“Dilinden Müslümanlık lâfı hiç düşmüyor lâkin.

Onun hakkında âtıl bir heves mahsûlü idrâkin”…

İşin farkında olmayanlar sâdece düşünme ve tefekkür yoksunu olanlar ve Müslüman geçinen fakat geçmişin acı ve ıstıraplarını unutan, mâruz kaldıkları onca mezâlimi yoksayan rehâvet sâhipleridir. Mevcut iktidârın sağladığı huzur ortamından, maddî-mânevî sâhip olduğu tüm imkânlarla semiren nankör ve soysuzlar, başka vâdilere savrulan bir takım zibidi ve pespâyeler türbanlı da olsa bunları bilmezler ve habis hayatları başörtü-türban düşmanlığı ile geçen bir müptezelin, sırf reklamını yaptırmak için eline verdiği ‘nutuk’u okuma zilletinde bulunur, sonrada iktidar ve Tayyip düşmanlığı yaparlar.

Gelinen noktayı şöyle bir düşünün ki, (Bunlar işin en hafifi ve basitleridir.) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ölen Erdal İnönü için pembe köşke gidip -sırf insanlık adına- tâziyede bulunmak istiyor. Fakat CHP milletvekili olan torun İnönü, Gül’ün hanımı türbanlı olduğu için; “orası halka açık pazaryeri değil, kamusal alandır!” diyerek kabul etmiyor... Bu çirkin olay halk tarafından çok büyük bir tepki görmüş, günlerce basında yankılanmıştı. Şimdi muhâlefete oynayan ve o zihniyete müzâhir olmaya çalışan A. Gül ve benzerleri, bu tür tahkir ve tezyifleri ne çabuk unuttular? Ama görüyorsunuz ki onlar aslâ unutmuyorlar... Şu kritik anda bile sol çığırtkanlığı yapan ve felâket tellallığında bulunan bir sürü medyaları ile hâlâ millî irâde ve inanç düşmanlığı içinde olup, öylesi kurumlarında inat ve ısrarla bu sakîm ve sakat durumu sürdürmektedirler… Oysa karşımızda PKK adı altında bütün bir Haçlı kesimi var ve milletimiz onlarla çok büyük bir cidâl-savaş hâlindedir. Bundan ötürü artık hamâkatın, gafletin, aymazlık ve şuursuzluğun gereği yoktur. Çünkü her Müslüman ferâset ve basîret sâhibi bir kimse demektir. O yüzden başka kesimlerin, kimselerin, sapık zihniyetlerin, ideolojilerin ve idollerin maskotu, mostrası, maskarası değildir, olamaz ve aslâ da olmamalıdır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kurtlar ve İnsanlar...... - Sayı 113
İçteki Biden, Macron, Mer... - Sayı 112
Putlar Yıkıldıkça... - Sayı 111
Düşman içerde... - Sayı 107
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13172169
 Bugün : 1333
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 605458
 Bugün : 82
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 418
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim