Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     29748 kez okundu.     44 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

?eyh Edeb?l?'nin ???tlerinde Devlet Adamynyn Temel ?zellikleri
Cavid Kasımlı

  Sayı: 56 - Nisan / Haziran 2007

Bir Anekdot
Rahmetli Osman Bölükbaşı, Paris Sorbon Üniversitesi'nde okurken, kendini beğenmiş bir Fransız, küstah bir tavırla;
"Barbar Türkler! Ne arıyordunuz Avrupa'nın ortasında, Viyana kapılarında?" diye inceden bir alayla âdeta soru sormayıp azarlamak istemiş.
Osman Bölükbaşı, bu... Cevapsız kalır mı?
"Bir şey aradığımız yok. Haçlı seferleri ile bize yaptığınız ziyareti iade ediyorduk." diye cevap vermiş.

Selçuklu Devleti'nin otoritesinin dağılmasının ardından ortaya çıkan Anadolu beyliklerinden biri de Osmanlı Beyliği'dir. Osmanlı Beyliği, kısa sürede gelişmiş ve döneminin en önemli devletlerinden biri haline gelmiştir. Türk-İslâm bayrağını yüceltme amacı taşıyan bu devlet, oldukça kısa bir süre içinde çeşitli din, dil, ırk ve mezheplere sahip milletleri şemsiyesi altında toplayarak dev bir cihan devleti haline gelmiştir. Memalik-i Osmaniye (Osmanlı Ülkeleri), üç eski kıtanın birleştiği alanı, diğer bir deyişle Avrupa'nın güneybatısını, Afrika'nın kuzeyini ve Asya'nın güneybatısını kapsamaktadır. Devletin topraklarının, en geniş olduğu dönemde yüzölçümü 24 milyon km2‘yi bulmaktadır. Güney Amerika kıtasının yüzölçümünün yaklaşık olarak 21 milyon km2 olduğu göz önünde bulundurulursa, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarının genişliği daha iyi anlaşılır. Tarih boyunca güçlü ve büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bu topraklarda kurulan en son ve en uzun ömürlü medeniyet Osmanlı medeniyetidir. 600 yıllık ömründe, 400 yıl boyunca devletin en geniş sınırlarını elinde tutan, gerileme dönemi dediğimiz 200 yıl boyunca bile çok fazla toprak kaybetmeyen, yıkılış dönemi olan 20. yüzyılın başlarına kadar gücünü ve etkisini muhafaza eden Osmanlı, "cihan devleti" unvanını fazlasıyla hak etmektedir. Kuşkusuz böylesine büyük bir devletin bu kadar uzun ömürlü olmasını yalnızca askerî güçle açıklamak mümkün değildir. Osmanlı Devleti'ni cihan devleti unvanına lâyık kılan unsurların başında temelini dayandırdığı ve gücünü aldığı manevî değerler gelmektedir. XIII. asrın sonu ile XIV. asrın başlarında Osmanlı Devleti'nin küçük bir topluluktan bir cihan devletine dönüşmesinde dinî-manevî akımların ve dervişlerle onları programlayan tarikatların rolleri çok büyük olmuştur. Osmanlı Devleti kurulmaya başladığı zaman, bu kadar geniş hudutları içinde kaynaşmakta olan bir âlemin dört bucağında tekevvün eden dinî ve sosyal cereyanları, bulgu ve tecrübeye sahip insanları ve manevî kuvvetleri kendi arkasında bulmuştur. Böyle şahıslardan biri de Şeyh Edebâlî olmuştur. Bu yazıda Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda önemli mevkie sahip olan Şeyh Edebâlî'nin ilmî, siyasî ve medenî faaliyeti hakkında malûmat vereceğiz.
Osmanlı Devleti'nin manevî mimarı sayılan Şeyh Edebâlî, 1206 yılında Karaman'da doğdu. Künyesi İmadüddin Mustafa b. İbrahim b. İnac el-Kırşehri'dir. İlk tahsilini Karaman'da Necmeddin ez-Zahidi'den alan Edebâlî, Şam şehrine giderek, Sadreddin Süleyman b. Ebül-iz gibi âlimlerden ilim tahsil etti. Tefsir, hadis, tasavvuf ve özelikle İslâm Hukuku'nda ihtisas sahibi olan Edebâlî, Eskişehir yakınlarında bulunan İtburnu Köyü'nde bir zaviye kurarak halkı irşada başladı. Şeyh Edebâlî'yi anlatanlar onun zaviyesinin hiç boş kalmadığını, Edebâlî'nin gelip geçen fukaranın her türlü ihtiyacını gidermeye çalıştığını, hatta bu maksatla koyun sürüsü bulundurduğunu kaydederler.
Edebâlî'nin tekkesi de diğer Horasan Erenleri ile ilişki içerisinde olup her türlü ihtiyaçları ve dünya görüşüyle de aynı telden çalmaktadır. Edebâlî'nin tekkesinde bulunan ilim ve bilim Anadolu içlerine kadar yayıldığı gibi, Anadolu toprakları dışına da taşmaktadır.
Şeyh Edebâlî'nin yaşadığı dönem İslâm dünyasında ve Anadolu'da yeni gelişmeler olmuştur. Moğol istilâsı kasırgası İslâm dünyasında siyasî ve içtimaî huzuru yıkmış ve insanların hayat ümitlerini kırmıştı. Bu psikolojinin cemiyeti sarsan depremi arasında, kültür, fikir ve dinamizm kazandıran tasavvufun yanında toplumun cahil zümreleri arasında yayılan, insanların miskince teselli aradıkları, birtakım tasavvufî isimler altında felsefî cereyanlar ortaya çıkmıştı. Bunlar bu çöküntü psikolojisinde kendilerine yer buldular. Ancak Anadolu uçlarında yoğunlaşan ve Bizans'a karşı fetihlere girişen Türkmenler, bu yeni hamleleriyle İslâm cihadını, miskin cereyanların, ümitsizliğin yerine geçirdiler. Böylece Anadolu'dan ve İslâm ülkelerinden gelen şeyhler, dervişler gazalara katılıyor, âlimler hakiki tasavvufu anlatıp şüpheleri bertaraf ediyor ve onu İslâm cihadı mefkûresiyle birleştiriyorlardı. Bu sebeple hiçbir devirde inkişaf etmemiş surette Osmanlı'nın kuruluşunda tarikatlar, şeyhler, dervişler babalar birinci derecede rol oynuyordu. Gaziler artık her tarafta âlimlere medreseler, şeyhlere zaviyeler ve imaretler inşa ediyor, ilim ve tasavvuf tam bir mizaç içine giriyordu.
Önceleri zaviyesini Eskişehir'e kurmuş olan Edebâlî daha sonra Ertuğrul ailesiyle tanıştıktan sonra Bilecik'e yerleşerek orada öğrencileri ve müritleri ile tekke dönemine devam etmiştir. İslâm dünyasının her tarafından kopup gelen kitleleri hem bir savaşçı hem de bir derviş olarak (Alp-Eren) organize edip "sınır boyu cihadı"na süren manevî kahraman ise Şeyh Edebali ve müridânı olmuştur.
Söğüt ve Domaniç yaylaları, Selçuklu Devleti tarafından aşiretine yaylak ve kışlak olarak verilen Osman Gazi, sık sık Edebâlî'nin zaviyesinde misafir olarak kalırdı. Orta Asya'dan getirdikleri birtakım özelliklerden dolayı âlim ve sûfilere karşı son derece hürmeti olan Osman Gazi, mübarek günlerde Edebâlî'nin zaviyesine giderek dinî ve idarî konularda onun görüşlerini alırdı. Şeyh Edebâlî geleceği görebilen bir kişiliğe sahipti. Neyin ne, kimin kim olduğunu bilen bir insandı. O gelecekteki Türk birliğini, Kayı Boyunun dolayısıyla Osman Bey'in kuracağını sezmişti. Osman Gazi, misafir olarak kaldığı bir gece şöyle bir rüya gördü: Şeyh Edebâlî'nin koynundan çıkan bir ay geldi kendi koynuna girdi. Göğsünden bir ağaç bitti. Öylesine büyük bir ağaç oldu ki dalları gökleri, kökleri tüm dünyayı sardı. Gölgesi bütün yeryüzünü tuttu. İnsanlar o ağacın gölgesinde toplandılar. Ulu dağlara ve dağların eteğinden çıkan coşkun sulara hep o ağaç gölge etti. Osman Bey rüyasını Şeyh Edebâlî ‘ye anlatır. Edebâlî rüyayı şöyle yorumlar: "Oğul Osman, Hak Tealâ sana ve soyuna hükümranlık verdi. Mübarek olsun. Kızım Malhun Hatun senin helâlin olsun." der. Edebâlî'nin bu yorumu üzerine Osman Gazi, Malhun Hatun (Rabia Bala Hatun) ile evlenir.
Kendisini manevî yönden sorumlu sayan Edebâlî, Osman Bey'i yetiştirmeli, yoğurmalı, ona başarının yolunu açmalıydı.
Osman Bey, deli dolu bir gençti. Yerinde duramıyordu. Çok hareketliydi. Edebâlî, önce ona bir ülkü, bir ideal aşılamalıydı. O ülkü ve ideal de, Türk birliğini sağlamak, güçlü bir Türk Devleti kurmak olmalıydı. Aslında Edebâlî, Osman Bey'in atılganlığına, dövüşkenliğine, gözü pekliğine karşı değildi. Onun değiştirmek istediği bunların kullanılışı idi.
Edebâlî, işte bu bildiklerini, düşündüklerini Osman Bey'e de anlatıyor, onu hamur gibi yoğuruyordu. Yoğurması da gerekiyordu, çünkü gerçekten Osman Bey, çok zor durumdaydı. Her yönden gelip kendine katılan aşiretleri birlik içinde mi tutsun, Bizans'ı mı kollasın, Germiyan'ı, Moğol'u mu gözetsin, tekfurlarla mı savaşın. İşte Edebâlî, Osman Bey'e bu konularda yardımcı oluyor, ona çıkar yolu göstermeye çalışıyordu.
Türk geleneğine göre toplumda, yöneten ve yönetilen olmak üzere iki kesim vardır. Geleneklere göre bilgili, adaletli ve erdemli kişiler yönetimi ele almalı veya yönetene yardım etmelidirler. Bunlar yönetilene de yol gösterirler, onları yatıştırıp taşkınlıktan korurlar. Şeyh Edebâlî, günlük rutin işleri devlet yöneticilerine bırakmış ve alabildiğince aşkın olan eğitim-öğretim faaliyetleriyle ilgilenmiştir. Son derece engin bir hoşgörü ve şefkatle hem toplum fertlerini hem de yöneticileri kucaklamış; onlara "tahakküm" ederek değil, belki "lütuf"la yardım etmeye çalışmıştır.
Şeyh Edebâlî, devlet yönetimine çok saygılı idi. O, devlet yönetiminin sağlanması için devlet adamlarına ve yöneticilere öğüt vermiştir. Elimizde yalnız Şeyh Edebâlî'nin Osman Bey'e verdiği ögütler bulunmaktadır. Bu çalışmamızda Şeyh Edebâlî'nin, devlet adamı ve devlet adamlarının sahip olması gereken özelliklerinin nasıl olması gerektiği konusundaki fikirleri araştırılmıştır. Şeyh Edebali'ye göre devlet adamı adil, bilge, cömert, akıllı, ölçülü, dürüst, zulmü önleyen, liyâkatlı ve danışarak karar veren olmalıdır.
Devlet adamı ve adalet
Devlet adamının adaletli olması Türk töresinin değişmeyen prensibi olmuştur. Şeyh Edebâlî, hükümdarın adil olması gereğini şöyle vurgular: "Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Gücenmek bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana..."
Türk-İslâm devletçiliğinde devletin kudretli olmasının ve ayakta durmasının, adalete bağlı olduğu kabul edilir. Şeyh Edebâlî de bu geleneğe sadık kalarak Osman Bey'e verdiği öğütte şöyle demekdedir: "Ey Oğul! İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır."
Devlet adamı ve zulmün önlenmesi
Şeyh Edebâlî'ye göre devlet adamının en temel özelliklerinden biri de zulüm ve haksızlık yapmaması, yapılmasını da önlemesidir. Eski Türk yönetiminde beylere yapılan öğütlerde şöyle denilmekteydi: "Eğer devamlı ve ebedî beylik istiyorsan, adaletten ayrılma ve halk üzerinde zulmü kaldır. Bey iki şey ile kendi beyliğini bozar, eğri yola girer ve doğru yoldan şaşar. Bunlardan biri zulüm, biri ihmalkârlıktır. Bu ikisi ile bey, memleketini harap eder. Zalim adam uzun müddet beyliğe sahip olamaz; zalimin zulmüne halk uzun müddet dayanamaz. "
Şeyh Edebâlî de Osman Bey'e verdiği öğütte şu meseleye parmak basmaktadır: "Ey Oğul! Şu üç kişiye; yâni cahiller arasındaki âlime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte bulunanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir."
Devlet adamı ve dürüstlük
Devlet adamlarının doğru ve dürüst olmaları da adil olmaları kadar bir özelliktir ki, bu özellikler Şeyh Edebâlî tarafından dile getirilmiştir.
Şeyh Edebâlî'ye göre: "Ey Oğul! Beyin dili dürüst ve kalbi doğru olmalıdır ki, halka faydası olsun ve güneşi doğsun. Ananı ve babanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır."
Devlet adamı ve akıl
İster doğu isterse de batıdaki ilim ve irfan sahipleri devlet adamlarının akıllı olmasının önemini arz etmişlerdir. Eski Türk düşünürleri aklın insan ile birlikte doğduğuna inanırdılar. Onlara göre bey bilgili, akıllı ve zeki olmalıdır; beyliğin hastalığına ancak bunlar ile çare bulunabilir. Kemal sahibi ve akıllı insanlar öfkelerini gizlerler... Kimin aklı nefsin arzularına galip gelirse, öfke anında aklı, isterse onun nefsini kırar. İnsanlar onun öfke içinde olduğunu bildiği halde yaptığı ve buyurduğu her şeyin akıllıca olduğunu bilirler ve onu beğenirler. "Ey Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârlarında savrulur gidersin... Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlûp eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir." Başka bir nasihatinde "Ey Oğul! En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir." der.
Devlet adamı ve ilim
Şeyh Edebâlî de eski düşünürler gibi devlet adamlarının bilgili ve ilme önem veren bilge kişiler olmaları gerektiğini savunmaktadır. Şeyh Edebâlî, bunu Osman Bey'e yaptığı nasihatte şöyle izah eder: "Ey Oğul! Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli."
Şeyh Edebâlî, başka bir nasihatinde şöyle der: "Toprağa bağlanın. Suyu israf etmeyin. Mirasınızın sağlam kalmasına dikkat ediniz. Veriniz, cömert olunuz, elleriniz yumuk kalmasın. İlim sahiplerini koruyunuz. Ağaç dikiniz. Ödünç aldığınızı fazlasıyla iade ediniz. Kuran-ı Kerim'i güçlü olmak için okuyunuz. Bağınızı bahçenizi viran bırakmayınız. Hadis ezberleyiniz. Bildiklerini öğretenler unutmazlar. Asıl ölüm ilimden payını almayanlaradır. Faydalı ile faydasızı bilenler bilgi sahipleridir..." der ve tavsiyelerde bulunurdu.
Devlet adamı ve kontrol
Devlet adamının kontrollü olması her zaman göz önünde tutulan esas meseledir. Türk-İslâm devlet geleneğine göre padişah, hiçbir zaman memurların durumundan gafil olmamalı, devamlı onların hal ve durumlarını kontrol etmeli, onlardan zulüm ve hıyanet zuhur ederse, hiç yerlerinde tutmayıp azletmelidir fikri hâkimdi.
Şeyh Edebâlî, hâkimiyetin bölünmez olmasını ileri sürmekteydi. Ona göre milletin rahat yaşaması yönetimin güçlü olmasına bağlıdır: "Ey Oğul! Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştürdüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar... İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca lâflamaya başlar. Lâf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.."
Sonuç
Şeyh Edebâlî'nin ünü, İslâm dünyasının her tarafına yayılmıştır. Onun görüş ve düşünceleri son derece muteber, vizyon ve ufku alabildiğine geniş ve açıktır. Çağın olaylarını net bir şekilde okuyabilmekte, hadisatın akış istikametini sezebilmekte ve yöneticileri o istikamette yönlendirmektedir. Osmanlı Devleti'nin asıl mimarı, Allah'ın has kulu Şeyh Edebâlî Hazretleri'dir. Tipik bir ulema niteliğini taşıyan Şeyh Edebâlî de bütün himmet ve gayretini toplumsal eğitim-öğretime tahsis ederek toplumun canlı ve diri olmasına çalışmış; yönetimle ilişkisi son derece mantıklı ve rasyonel olmuştur. Önemli ölçüde toplumsal güç ve etkinliğe sahip olmasına rağmen hiçbir zaman toplumsal yönetim mekanizmalarını ele geçirmeye çalışmamıştır. Zaten gelenek de bu tip talep ve beklentilere "cevaz" vermemektedir.
Türk-İslâm ahlâkının en güzel yansımalarından biri olan Şeyh Edebâlî'nin bu öğütlerinde de gördüğümüz gibi, Osmanlı Devleti'nin hareket noktası Kur'ân'da tüm insanlara emredilen güzel ahlâktır. İşte bu ahlâk, Osmanlı'yı küçük bir beylikken, üç kıtaya hükmeden bir devlet haline getirmiştir. Osmanlı'nın adalet anlayışı, hoşgörüsü ve oluşturduğu uzlaşma ortamının temelinde de İslam ahlâkı vardır.
Edebâlî, mutasavvıf olmasının yanında ilk Osmanlı kadısı ve müftüsüdür. Dönemin birçok fâkihi ile görüşmüş ve onlardan ders almış, çok sayıda talebe yetiştirmiştir.
Osman Gazi'nin vefatından sonra kızı ve torunu Alâaddin Bey ile Bilecik'te Edebâlî'ye Kozağaç köyünün öşür ve hâsılatı verilmiş, kızı Rabia Hatun da kendilerine verilen bu köyü tekkeye vakfetmiştir. Şeyh Edebâlî uzun bir hayat sürdükten sonra 1326 yılında Bilecik'te vefat etti. Zaviyesinin mescit olarak kullanılan odasına defnedildi.

Kaynaklar:
1-Ömer Lütfü Barkan, "İstilâ Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler", Vakıflar Dergisi II, Ank., 1942, S.286
2-Reha Çamuroğlu; Tarih, Heteredoksi ve Babailer; Der yay., 1990, S.113.
3-Fuat Köprülü, Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu, TTK, 1988, s. 13
4-Osman Topbaş, İbret Işıkları sh. 15
5-Osman Turan, Türk-Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi
6-Nevzat Köseoğlu-Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti üzerine Düşünceler, Ökten
7-Kemal Vehbi Gül, Anadolu'nun Türleştirilmesi ve İslâmlaştırılması.
8-Osman Çetin, Anadolu'da İslâm'ın Yayılışı Marifet yay.
9-Ahmed Tevhid, "Ankara'da Ahiler Hükümeti", TOEM, nr. 19, sh. 1200-1204
10-Okyay, Rıfat, Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu, İst. sh. 20-44.
11-Meriç, Cemil, Umrandan Uygarlığa, İst. 1979
12-Emecen, Feridun, "Osmanlı Siyasî Tarihi", Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi
13-Çubukçu, İbrahim Agâh, "Kültür Tarihimizde Din", Belleten, c. LIV, sayı 210 (1990), sh. 772-803
14-İnalcık, Halil, The Ottoman Empire, The Classical Age 1300-1600
15-Prof. Fuat Köprülü Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yayılışında Tarikatların, tekke ve zaviyelerle dervişlerin rolleri, Altınoluk Der.
17-Ömer Lütfi Berkan Kolonizatör Türk Dervişleri
18-Rudi Paul Lindner, OrtaÇağ Anadolu'sunda Göçebeler ve Osmanlılar (çev. Müfit Günay), Ank. 2000
19-M. Fuad Köprülü, "Osmanlı İmparatorluğu'nun Etnik Menşei Meseleleri", Belleten, VII/28, Ank. 1943, s.212-303
20-R. Paul Lindner, "İlk Dönem Osmanlı Tarihinde İtici Güç ve Meşruiyet", Söğüt'ten İstanbul'a (Der. Oktay Özel- Mehmet Öz), Ankara 2000, s.424
21-Aldo Gallotta, "‘Oğuz Efsanesi' ve Osmanlı Devleti'nin Kökenleri: Bir İnceleme", Osmanlı Beyliği (1300-1389), İst. 1997, s.46.
22-Oruc b. Âdil, Tevârîh-i Âl-i Osman
23-Âşıkpaşaoğlu Ahmed Âşıkî, "Tevârîh-i Âl-i Osman
24-Üçler Bulduk, "Osmanlı Kroniklerinde Türk-Oğuz Şecereleri ve Kayılar", Uluslararası Osmanlı Tarihi Sempozyumu (8-10 Nisan 1999) Bildirileri, İzmir 2000, s.4-5.
25-Mustafa Demir, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda Türk nüfusu
26-Rıfat Pirim Osmanlı tarihini nasıl okumalıyız, Sızıntı Dergisi
27-Enver Halis Osmanlı Devleti'nin kuruluş süreci ve Türkmenler'in, Gaziler'in Ahiler'in Rolü, İlkadım Dergisi
28-M. Akdağ Türkiye'nin İktisadî ve İctimaî Tarihi
29-Ö.L.Barikan Osmanlı İmparatorluğu'nun Teşekkül Meselesi, Siyasî Bilgiler Okulu Der.
29-M. Ali Kılıçbay Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu, Gazi Ün. İİBF Der.
30-Halil İnalcık Osmanlı İmparatorluğu Türk Dünyası Araştırmalar Der. 1994
31-Atıf Bilgili "Osmanlı'da Tarikatlar ve Rolleri",  İlkadım Der.
32-Aytunç Altındal "Genel Olarak Çeşitli Dinlerde Hoşgörü ve Osmanlı Anlayışı", Boğaziçi yay.
33-İlber Ortaylı "Osmanlı Kimliği ", COGİTO, Osmanlılar Özel Sayısı,1999 Barthold, W. ve F. Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ank.: Türk Tarih K 1963.
34-Barthold, W. ve F. Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Ank.: Türk Tarih K
35-İnalcık, H. "Köy, Köylü ve Uygarlık", Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi, İstanbul: Eren yayıncılık, 1993, s. 1-14.
36-İnalcık, H. Osmanlı İmparatorluğu. Klâsik Çağ, (1300-1600)
37-Ömer Faruk Yılmaz, Belgelerle Osmanlı Tarihi; Osmanlı yay. 1998
38-Talha Uğurluel, 400 Çadırdan Devlet-i Hümayuna
39-Neşet Çagatay, Bir Türk Kurumu olan Ahilik. Konya: Selçuk Ün. yay., 1981
40-Jennings, Ronald C., "Gazi Tezi Üzerine Bazı Düşünceler", Söğüt'ten İstanbul'a, eds. Oktay Özel and Mehmet Öz, Ank., 2000
41-Ocak, Ahmet Yaşar, " Bazı Menakıbnamelere göre XIII: ve XIV: yüzyıllardaki ihtidalarda heterodox şeyh ve dervişlerin rolü" OA, II,1981
42-Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda Ahilik ve Şeyh Edebalı: Problematik Açıdan bir Sorgulama", II. Uluslararası Ahilik Kültürü Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanlığı Yayınları-Ank., 1999
43-İ. Fatih Ceylân Bir Aşiret Söğüt'e Yürüyor
44-Mehmet Önder; "Mevlevilikte Ahi Düzeni ve Sosyal Etkileri" TA Volume 18, 234, 129-133, 1992.
45-Ayverdi, Sâmiha, Türk Tarihi'nde Osmanlı Asırları, İstanbul 1977
46-S Faroqhi, Osmanlı İmparatorluğu
47-Mikail Bayram, Bacıyan-ı Rum: Selçuklular Zamanında Genç Kızlar Teşkilâtı. Konya: Gümüş Matbaası, 1987
48-Abdülbaki Gölpınarlı; "İslam ve Türk İlinde Fütüvvet Teşkilâtı ve Kaynakları," İktisat Fakültesi Mecmuası
49-Faroqhi, Suraiya. Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir? Kaynaklara Giriş. (çeviren:Zeynep Altok). İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2001
50-Gündüz, İrfan, Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri
51-İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Boğaziçi Yay., İst.-1994


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : o?ulcan    30.08.2007
Yorum : tüm osmanlı tarihini nerdeyse anlatan bir yazı tebrik ederim




Ekleyen : Hatice    14.07.2007
Yorum : Cavid Bey, makalelerinizi ilk defa okuyorum. gerçekten hayran kalmamak imkansız..... günümüzde de Şeyh Edebali gibi ince düşünceli ve ileri görüşlü insanlara o kadar çok ihtiyacımız var ki... Tabi böylesi biri daha dünyaya gelir mi? Bilmiyorum.




Ekleyen : h?seyin    26.05.2007
Yorum : Men de bu maqhaleyi cok yaxsı buluram.Mene ele gelirki cok gozel olmustır.Ancak men sosial kurumlardan uzaq qaldıgimizi görirem.Maqalelerinizi dört gözle gözliyirik.




Ekleyen : Anar    11.05.2007
Yorum : Men Cavid Beyin butun meqalelerine oz munasibetimi bildirirem.Bu meqaleni de subhesiz beyendim.




Ekleyen : Arif    11.05.2007
Yorum : Bu meqaleden Men bele bir neticeye geldim ki,Devletleri quran meneviyyatdir.




Ekleyen : Etibar    11.05.2007
Yorum : Cavid Bey,Sizi bu gozel meqalenize gore tebrik edirem.Insallah Sizden boyuk Meneviyyat qehramanlari hakkindaki yeni meqalelerinizi gozleyirik.




Ekleyen : Yasar    11.05.2007
Yorum : Menevi koklerden ayrilmaq olmek kimidir.Bizi besleyen damarlar neler oldugunu indi hiss edirem.Cavid Beye bu gozel arasdirmasina gore tesekkur edirem.




Ekleyen : Okan    11.05.2007
Yorum : Cavid beyi su guzel yazisindan dolayi tebrik edirem.




Ekleyen : Elnur    11.05.2007
Yorum : Men de cavid Beyin oxucularindan hesab edilirem.Deyerli meqalesine gore Ona tesekkurler edirem.




Ekleyen : Elxan    11.05.2007
Yorum : Cavid muellim,Sizi tebrik edirem.Indi Seyh Edebalilara ihtiyac var.




Ekleyen : Murat    11.05.2007
Yorum : Cavid beye basarilar.




Ekleyen : Etiram    11.05.2007
Yorum : Deyerli bir arasdirmadir.




Ekleyen : Vurgun    11.05.2007
Yorum : Deyerli Dostum,meqalenizi oxudum.Size tesekkur edirem.Sizden rica edirem ki, Osmanlida vakiflar hakkinda bir meqale hazirlayasiniz.




Ekleyen : Hesen    11.05.2007
Yorum : Cavid muellim,bu yaziniza gore Size minnetdaram




Ekleyen : Cuneyd    11.05.2007
Yorum : Selamlarimi bildiriyorum.Yeni makaleleri beklemekle




Ekleyen : Zaur    11.05.2007
Yorum : Deyerli meqalelerine gore Cavid Beye tesekkur edirem.Cavid beyin arasdirmalarina ehtiyacimiz var.




Ekleyen : Nurlan    11.05.2007
Yorum : Men Cavid beyin meqalelerinde hemise bir yenilik gorurem.Azerbaycanda osmanli tarihi yenice oyrenilir.Bu yolda Cavid beye ugurla arzu edirem.




Ekleyen : Aydin    11.05.2007
Yorum : Cavid Bey,Meqalenizi beyendim.Devletin qurulmasinda menevi temellerin olmasi mutleq lazimdir.




Ekleyen : Sultan    11.05.2007
Yorum : Men sadece olraq tesekkur edirem




Ekleyen : Rauf    11.05.2007
Yorum : Cavid muellim,Men bu yazini Size Bolqaristandan yaziram.Meqalelerinizi oxuyuram.Size oz tesekkurumu bildirirem.




Ekleyen : Rahim    11.05.2007
Yorum : Milli deyerlerimizi oyrenmek ozumuze yeniden qayitmaq demekdir.Turk-Islam tarixindeki sexsiyyetlerin taninmasina ehtiyac var.




Ekleyen : Celil    11.05.2007
Yorum : Deyerli Dostum,Meqaleleriniz yaxsidir.




Ekleyen : Celil    11.05.2007
Yorum : Her yaziniz yeni bir nefesdir.Tebrik edirem.




Ekleyen : Ulfet    11.05.2007
Yorum : Yazilariniz her vaxt oxumaga sey gosterirem.




Ekleyen : Nuru    11.05.2007
Yorum : Boyuk serkerdeleri zeferlere aparan menevi gucdur.Bu gucu elde etmeliyik.




Ekleyen : Mahmud    11.05.2007
Yorum : Deyerli dostum.Seyx Edebali hakkinda bir meqalenizi de isterdik.




Ekleyen : Ramazan    11.05.2007
Yorum : Osmanli Dovletinin uzun omurlu olmasi,menevi temellerin mohkem olmasina baglidir.Seyx Edebali Osmanlinin Menevi memari sayilir.




Ekleyen : Vuqar    11.05.2007
Yorum : Tesekkurler.




Ekleyen : Elxan    11.05.2007
Yorum : Gozel.Beyendik.Devlet adamlari Edbalinin oyudlerini unutmasinlar.




Ekleyen : Ilham    11.05.2007
Yorum : Insanlari yetisdirmekde Seyx Edebali qaydasindan istifade etmeliyik.




Ekleyen : Tayyib    11.05.2007
Yorum : Cavid Bey.Yeni yazilarinizi beklerik.




Ekleyen : Rovsen    11.05.2007
Yorum : Her bir boyuk bir yukselisin altinda bir boyuk sey ve calisma durur.




Ekleyen : Elxan    11.05.2007
Yorum : Osman Beyi Osman Qaziye ceviren tek insan Seyx Edebali olmusdur.




Ekleyen : Arif    11.05.2007
Yorum : Deyerli dostum.Sizi tebrik edirem




Ekleyen : Nadir    11.05.2007
Yorum : Yeni yazilarinizi gozleyirik.




Ekleyen : Elmar    11.05.2007
Yorum : Beyendim.Basqa sozum yox.




Ekleyen : Cahid    11.05.2007
Yorum : Cavid Bey.Men de meqalelerimi Kardelende yayinlamaq isterdim.Bu meselede Mene yardimci olsaniz yaxsi olar.




Ekleyen : Nazim Eliyev    28.04.2007
Yorum : Cavid Bey! Menim is yoldasimdir.Meqalelerini seve-seve oxuyuram.Insallah Men de oz meqalemi Kardelen Jurnalinda cap etdirmek isteyirem.




Ekleyen : Mahmud Kuluzade    28.04.2007
Yorum : Cavid Bey!Meqaleniz xosuma geldi.Sizi tebrik edirem.Insallah yeni Meqalelerinizi gozleyirik.




Ekleyen : Tofik Mehdizade    28.04.2007
Yorum : Meqaleni beyendim.Men Tarik Bugra beyin Osmancik romanini oxumusdum.Mene ele gelirdi ki,Seyh Edebali yazicinin texeyyuludur.Demek gercek sexsiyyet imis.




Ekleyen : Cemsid    26.04.2007
Yorum : Cavid Beyin meqalesini oxudum.Cox sad oldum.Mene ele gelir ki Turk Dovlet geleneyinde Seyh Edebali ve onun kimiler muhim yer tutmusdur.Indi Seyh Edebalilara ehtiyac var.




Ekleyen : Veli Memmedov    26.04.2007
Yorum : Eziz Dostum Cavid muellim.Siz Bizi yeni bir meqalenizle sevindirdiniz.Meqale cox gozeldir.Tesekkurler edirem




Ekleyen : Zefer Abdullayev    26.04.2007
Yorum : Meqale boyuk bir zovqle oxudum.Mene ele gelir ki,Dovletlerin qurulmasinda ve boyumesinde menevi amiller daha muhimdir.




Ekleyen : Sahin Huseynov    26.04.2007
Yorum : Cavid bey!Men sizi tebrik edirem.Deyerlendirmeniz cox yaxsidir.Fikirlesdiyim zaman nece boyuk sosial kurumlardan uzaq qaldigimizi gorurem.





 
OSMANLI DEVLETY'nin kurul... - Sayı 60
XVI. ve XVII. Y?zyyl Osma... - Sayı 58
Baty kaynaklarynda Osmanl... - Sayı 57
?eyh Edeb?l?'nin ???tleri... - Sayı 56
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Bayramlar da insan ilişkilerinin koparılması için bir vesile haline getirildi. Yakında bayramlar da “bayram tatili”ne çıkarsa hiç şaşmayın!...
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13195636
 Bugün : 567
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606329
 Bugün : 15
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim