Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3680 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Ni?in ba?ymyzla u?ra?yyorlar?
Turgay Ertem

  Sayı: 61 - Temmuz / Eylül 2008

Başımızdaki nesne ile uğraşanlar, başımızın içindekine düşmanlıklarını açığa vuruyorlar aslında. Tarih boyunca insanlar, büyük bir çoğunlukla başlarını herhangi bir şekilde örtmüşlerdir. Başın açık olması isteği veya alışkanlığı, 20. yüzyılın sonları ile 21. yüzyılın insanlarında yaygınlaştı. Daha çok şehirlerde baş açık bir görüntü oluştu. Doç Dr. Mesut Başak, dergimizdeki son yazısında erkeğin başını örtmesinin tıbbî faydalarını izah etmişti. Söyledikleri çok önemli şeyler. Belki daha pek çok şey ekleyebilirdi de. Meselâ nezlenin, sinüzitin en önemli sebebi başın üşütülmesi değil mi?

Bizim kültürümüzde, başın açık olması ayıp görülmüştür. Sabah kalkıp başındaki takkeyi başka bir başlıkla değiştirmiştir insanımız. Osmanlı toplumunda, hattâ daha öncesinde başın açık olduğu anlar pek nadirdir. Nitekim Fatih'in gönderdiği elçilerin başlarındaki sarığı çıkarmamasına sinirlenen Kazıklı Voyvoda’nın (Cât Vlad) sarıklarını kafalarına çiviletmiş olduğu rivayet edilir. Ecdadımıza ait bütün belgeler, erkeklerin başlarını sarık, kalpak, takke, papak gibi nesnelerle örttüğünü göstermektedir.

Avrupa ve Amerika'da, daha doğrusu Hıristiyanlar'da, başın açık olması, hattâ şapkalı kişinin şapkasını çıkararak karşıdakini selâmlaması, saygı ifadesidir. Senelerce başında bir başlık taşıyan insanlar, kabul edilen şapka (siper-i şemsli serpuş) kanunu ile yeni bir anlayışla karşılaşmış oldu. Türkiye Cumhuriyeti memurlarına da saygı için başını açması gerektiği aşılanmaya çalışıldı. Hattâ ben, dedemin fötr şapkasını başından çıkararak tanıdıklarına selam verdiğini halâ hatırlarım. Demirel, fötr şapkasını başına pek takmasa da elinden eksik etmez, vatandaşlarını (!) onunla selâmlardı. Cumhuriyetin ilk yıllarında hatta 1960, 70'li yıllara kadar şapka herkesin başında olmuş, hacı takkesi veya başka bir şeyi başına örtmek isteyenler, şiddetle, inkılâp düşmanlığı suçlaması ile karşılaşmışlardır. Köylü şapkası denilen kasket, Ecevit'in halka yakın olduğunu göstermek için kullandığı (simge, sembol) idi. Halâ köylerimizdeki belli yaşın üzerindekiler tarafından kullanılır. Köylümüz, başındaki kasketi adeta Müslümanlaştırmıştır üstelik. Camiye girdiğinde onu ters çevirir. Böylece secde etmesini önleyen siper kısmı arkaya gelir.

Son dönemde Türk erkeği, başına zorla örtülmek istenen nesneye karşı şuuraltında tepki oluşturdu ve başını örtmemeyi tercih etti. Avrupa'yı örnek almıştık bu konuda zaten. Onlar da başlarını örtmez olmuşlardı. Hasta olmak bahasına, kafayı üşütmek bahasına başını örtmez. Bugün ülkemizde halâ yürürlükte olan ama hiç uygulanmayan bir şapka kanunu var. Devlet memurları ve milletvekilleri, bu kanuna göre “siper-i şemsli serpuş” yani şapka giymek zorundadır… Biri bu kanunun artık mânâsı kalmadı dese, hemen lâiklik düşmanı ilân edilir. Çünkü devletimiz hukuk devletidir! Millet razı olmasa da, yanlış olsa da millet adına karar verenler, kadük olmuş kuralları dayatmaya devam ederler. Namazda müslümanın başını örtmesi sünnet olarak kabul edilmiş, sevap kazanılacağı belirtilmiştir. Peygamberimizin (as) başı açık namaz kıldığını kaynaklar belirtmiyor. Buna karşılık başına sarık sardığı, başka şeyler örttüğü rivayetleri pek çoktur. Bunda iklim şartlarının da rolü var elbette. Bugün ise başını namazda örtenler namazdan sonra hemen başlarını açmaya mecbur hissederler. Çünkü cami dışında, çarşıda pazarda onu başındakiyle gören inanç düşmanı kişiler, irticanın hortladığı yaygarasını yapabilirler…

Bu milletin başındakiyle uğraşmak inadı, insanımızın başının içindekiyle, inancıyla, yapılan kavgadan kaynaklanmaktadır. Allah'a iyi kul olma gayreti, devamlı engellenmiştir. Hiç vicdanı sızlamadan genç kızlarımızı okuma hakkından mahrum etmeyi marifet ve zafer zannedenler, Allah'a nasıl hesap verecekler? Son günlerde batılılaşmaktan çağdaşlaşmaktan, laiklikten bahsedenlerin bu kavramları kendi istedikleri gibi anladıkları, yorumladıkları açıkça anlaşılmıştır. Besmele çekmek, elhamdülillah demek, sünnet cemiyetleri düzenlemek bile yanlıştır onlara göre. Allah bizi bu insanlardan korusun ve kurtarsın. Onlara fırsat vermesin. Hesaplarını boşa çıkarsın. Kinleri, nefretleri, iftiraları kendi başlarına dönsün.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Benim de söyleyeceklerim ... - Sayı 92
Çanakkale şehitlerine ith... - Sayı 84
Ertuğrul bey ve Osmanlı s... - Sayı 84
Türk milletinde devlet ve... - Sayı 82
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Milli Eğitim Bakanlığı’nın anketine göre, gençlerin %61’i kitap okuyormuş.
Hayret! Ya gizli gizli okuyorlar, ya büyüklerinden ders almamışlar ve gizli gizli okuyorlar.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13201558
 Bugün : 6489
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606402
 Bugün : 87
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim