Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2699 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Burada bir şey yok! Her şey normal
Altan Atan

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Yeni dünyada yaşamak oldukça zor. Sıkıntı, küçük insan paradigmalarında daha da fazla. Dünyanın yeni düzeninin araçları, yen dünya ile birlikte gelişen teknolojik ve sosyolojik ürünler. Ancak eski ile yeninin özünde bir değişiklik yok.

Zaman, şeytanî metotlar zamanı. Dünya, şeytana pabucunu ters giydirecekleri de gördükten sonra varın siz düşünün gerisini…

İddia ediyorum, ikibinli yıllar bambaşka olacak. Koyu karanlığın ardından eskimeyen yeni gelecek. Ama biz yine de bir şeyler söyleyelim; şartların yüklendiği zamana kayıt düşelim.

Her insan yaptığı işin doğru olduğuna inanır. Gerçekleri saptırma, üzerlerini örtme, alet olma, kısaca milletimizin Bizans oyunları diye bildiği durumlar. İşleri, satranç tahtasının başında düşünüp durmak olan ve her şeyi satranç tahtasından ibaret sanan bu akıllılar gerçek iyi işler üretmedikleri için bir gün bitecekler. Zaten, yapadurdukları hamleler bunun birer göstergesi.

İnsan değerli zannettiği her şeyi saklama eğilimindedir. Hazineler hep saklanmıştır. Kendilerine fayda sağlamasa da nesiller sonra ördükleri, gizlendikleri yerden bulunmuştur. İşe yarayacak fikirler, bilgiler, buluşlar hep saklanmıştır. Kusurlar, açıklar, yanlışlar saklanmış, dile gelmesine itiraf denmiştir. Paylaşım her zaman zordur. Bütün bunlar insanların değerli zannettikleri şeyler için geçerlidir yani kendileri için. Oysa başkalarına ait olanlar, paylaşılmaktadır. Kendisi söz konusu olunca alabildiğine saklamak, gizlemek-korumak, başkaları söz konusu olunca da aleniyet, yaymak, paylaşmak. Dedikodu ne kadar tatlıdır, başkasını çekiştirmek, elindekileri almak ne kadar güzeldir değil mi? Hele iftira! Ne kadar keyif verir; satranççıların bekleyip durdukları pozisyonlardır bunlar, derhal hamlelerini yaparlar büyük bir keyifle. Böyle durumları konuşmak, anlatmak, yaymak da diğerleri için ayrı bir keyif… Bütün bunlar elbette başkaları için geçerlidir. Kendileri için en küçük bir nokta bile saklanmalıdır. İfşaat büyük suçtur. İşlerine son verilir, başlarına gelmedik kalmaz. Daha önceden kendilerini defalarca ispat etmiş ve her zaman için de ispat edebilecek en ustalar bile bu operasyondan nasibini alır. Son Irak işgalinde aynı gerekçe ile işi elinden alınan Amerikalı bir televizyon programcısı iyi bir örnek olsa gerek.

Hal böyle iken devam edelim; uyanık (!) ülkelerin yer altı kaynakları saklanmış, öncelikle başkalarına ait kaynaklar elde edilerek kullanılmıştır. Çünkü, paylaşılması gereken kaynaklar öncelikle başkalarına ait olanlardır. Öz kaynaklar hep saklanagelmiştir. Uyumakta olan ülkelerin yer altı kaynakları da saklanmıştır aslında ama uyanıklar tarafından… Meselâ, petrol olduğu tahmin edilen bir yere veya petrol olduğu artık gizlenemeyen bir yere gelinir, araştırmalar yapılır ve raporlar düzenlenir: Burada bir şey yok!.. Her şey normal. Bu son derece kısaltılmış bir cümledir, tamamı şöyledir: Burada (petrol var dememizi gerektirecek) bir şey yok!.. Her şey (bizim için) normal.

İşte size bir gerçeği örtme eylemi. Kendi açısından en doğrusunu yapanlar yani tamamen doğal davrananlar dünyanın düzenine aykırı davranmamış olular.

Dünya alabildiğine karışık ama aslında her şey bir düzen içinde. Karmaşık görünen durumlar, anlaşılması zor olaylar insanın niyetine ve algı gücüne göre değişik şekillerde tanımlanıyor. Ancak niyet, bilgi, kavrayış ve inançtan sonra gelen uyanıklık haliyle anlaşılır hele gelen dünyadaki tabiî sistem, silinen önyargılardan sonra bilinçli inanmayı mümkün kılıyor. Bu noktadan sonra şuurlu olmak ve bilinçli tercihler söz konusu. Neticede işin künhünü, özünü anladıktan sonra bu önemli aşamada mesele kalmıyor. Eskimeyen yeninin geleceği bu yüzden belli ancak bu aşamayı aşamayanlar örtüler altında uyumaya devam edecekler. Dost kervanı geçecek, kalacaklar dağlar başında…

Biri tutmuş, biri getirmiş, biri kesmiş, biri yemiş, diğeri hani bana demiş!.. Hatırladınız mı bilmem, beş kardeşin hikâyesi bu. Bir elin beş parmağı vardı ya, diğerlerini saydıktan sonra en küçük parmağı sallayarak tutarlar ve “bu da, hani bana, hani bana demiş” derlerdi.

Paylaşmanın önemini anlatan bu minik hikâye ile büyüyen eski dünyanın çocukları, aynı oyunu yeni dünyada da oynuyor gibiler. Bu oyunda sadece bir yiyen var, diğerleri ona hizmet ediyor. Hani bana diyen ne yapacak bilinmez… Beş parmağın olduğu el hangi gövdeye ait acaba? Pek ortalarda görünmüyor. Ancak, bizden biri olmadığı kesin.

Makrodan mikroya kadar “burada bir şey yok, her şey normal” oyunu oynanıyor.

Örtme ve örtünme bir sektör oldu. Yeni fikirler ve uygulama alanları sürekli gelişiyor. Şunu giyin diye ortaya sunulan giysiler kapış kapış gidiyor. Defileler düzenleniyor, tartışmalar yaşanıyor ama kral çıplak aslında! Ve bir gün mutlaka bir gelecek “Kral çaplak” diye. Satranç tahtasının üzerinde iki kelime görünecek:

“Game Over”, “Oyun Bitti”.

Biraz da örtü konusunda fikir jimnastiği yaparak konuyu toparlayalım; örtme, örtünme ve örtüler son derece tabiî ve insana mahsus. Temelinde iki olgu var: İyi zannedilenin gizlenmesi, Allah, zanla hareket etmeyin dediğine göre ve doğru olanı bize gösterdiğine göre baştan beri anlatıp durduğum “zan durumları” bize uymuyor.

İlk olarak ilk insanın yaşadığı ve günümüzde çok daha büyük boyutlarda yaşanan bu psikoloji bizi bu dünyaya düşürmedi mi? Durumunun gereği olarak lâyık olduğumuz yere indirilmedik mi? Bunları dünya için hayret etmenin anlamsızlığı için söylüyorum ama bu anlamsızlığın içindeki anlamları yakalamanın gerekli ve zorunlu olduğunu biliyoruz.

“Burada bir şey yok, her şey normal” gibi zan durumları, önemli olanın açığa çıkarılmaması, aslın gizlenmesi için birer araç maalesef. İyi zannedilen ama aslında kötülüğe hizmet eden bir örtme, örtünme türü.

Burada bir şeyler var!.. Her şey normal değil…

“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır” Allah en doğrusunu söyledi.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yakarsa Dünyayı...... - Sayı 114
Mizah Ciddî Bir İştir!... - Sayı 113
Mezarımı Taştan Oyun... - Sayı 112
Müjde... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13194393
 Bugün : 3640
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606306
 Bugün : 125
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 178
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim