Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2383 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Aliya, Allahın arslanı
Av. Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 102 -

“Bana yeniden hayat önerilseydi, reddederdim. Ancak, yeniden doğmak zorunda kalsaydım, kendi hayatımı seçerdim.”

Aliya

 

Birinci Dünya Savaşı’nın hem kazanan hem de kaybeden topraklarda henüz etkilerini kaybetmediği, Orta Avrupa’dan Arap Yarımadası’na kadar bütün topraklarda yeni devletlerin kurulmaya başlandığı zamanlarda; bizim için her hangi bir tarih olan ancak içerisinden çıktığı millet için, belki de bir asırlık kaderlerini ellerine teslim edecekleri 1925 yılının 8 Ağustos günü; bugünkü Bosna Hersek’in Samac isimli yerleşiminde bir bebek dünyaya geldi.

Babası Mustafa, İzzetbegoviç ailesinin bu yeni ferdine “Aliya” ismini verdi. “Begoviç” Boşnakça’da “Beyzade” demekti. İzzet ise ailenin büyük dedesinden kalma olmalı. Aslen Belgradlı olan büyük dedesi İzzet Yahiç, dönemin savaşları ve baskıları sonucu küçük Aliya’nın da doğduğu Somac’a yerleşmişti. Burası Müslümanların Sırp tehdit ve saldırılarından korunmak için göçtükleri bir yerdi. 1863 yılında bizzat Sultan Abdülaziz tarafından “bey” ünvanı verilen böylece ailesine Osmanlı’dan miras “beyzade-begoviç” ismini bırakan İzzet Yahiç, ailesine bahşedilen büyük bir toprak parçası ile bu bölgede Osmanlı adına yöneticilik yaparken bundan 130 yıl sonra torunu Aliya’nın bu topraklarda bağımsız bir Müslüman devlet kurulmasına tanıklık edeceğini ve bu devletin ilk Cumhurbaşkanı olacağını elbette bilmiyordu.

Asker olan İzzet Yahiç’in oğlu Aliya Yahiç, İstanbul’da bulunduğu zamanlarda gönlünü Üsküdar’da yaşayan bir Türk’e kaptırdı ve Sedika Hanım ile evlendi. Aliya’nın karakterini oluşturan vasıflarından bir kısmını bu izdivaçta arayabilir miyiz? Bölgesinde söz sahibi olan bir yönetici büyük dedesi, asker bir dedesi ve Türk bir babaannesi elbette bize bu vasıflar hakkında fikir vermekte.

Aliya’nın karakterini oluşturan bir diğer vasfını ise annesinden aldığını kendisi söylüyor. Hatıralarında anlattığı şekliyle, annesinin bizzat sabah namazlarına uyandırarak camiye gönderdiği Aliya, yetiştiği bu iklimin etkisini ömrü boyunca yaşamış ve hayatında, eserlerinde ve yöneticilik yaptığı zamanlarda hep bu tesir kendisini göstermiştir. 15 yaşında inanç dünyasında yaşadığı sarsıntıları bu kadar çabuk atlatması ve fikirlerinin daha güçlü oturmasında da bu tesirin gücünü aramak gerekir.

Aliya artık bundan sonra içinden çıktığı cemiyetin özelliklerini bilen, zihninde bir reçete ile milletini götüreceği limanı arayan bir kaptandır. Katıldığı teşkilâtlar, yazdığı makaleler, cezaevi yılları, daha sonra peş peşe gelen kitaplar, henüz ortada bağımsız bir Bosna devleti tahayyülü dahi yokken Aliya’yı bir yola sokmuştu.

Yazma amacını, “Bu deklarasyon, nereye ait olduklarını bilen, kalplerinin derinliklerinde hangi tarafta durduklarını hisseden Müslümanlara hitaben yazılmıştır.” diyerek anlattığı İslâm Deklorasyonu isimli ilk eserini 1970 yılında yayımladıktan sonra ömrünün son zamanlarına kadar hep yazdı. “Bana öyle geliyordu ki, tıpkı Müslüman dünyanın coğrafî pozisyonunun yeryüzünde Doğu ve Batı arasındaki mekânı kaplaması gibi, İslâm da Doğu ve Batı düşüncesi arasında bir yerde bulunuyordu.” dediği “Doğu Batı arasında İslâm”, bir çok toplantıda yaptığı konuşmalarını bir araya topladığı ve savaş ahlâkı, mücadele azmi ve liderlik duruşu hakkında pek çok fikir veren “Bosna Mucizesi-Konuşmalar”, Bosna Savaşı’nı anlattığı “Köle Olmayacağız” ve bir otobiyografi eseri olan “Tarihe Tanıklığım” Aliya’nın karakteri ve içerisinden çıktığı iklimi anlamamıza yarayan en önemli eserleridir.

Hayatına bir dünya savaşı, bir komünist rejim, bir iç savaş ve kuruluşuna öncülük ettiği temelleri sağlam bir devlet sığdıran Aliya’yı, belki de çağdaşlarından ve mevkidaşlarından ayıran en önemli özelliği Aliya’nın eser sahibi olmasıydı. Yaşadığı zor dönemin şartlarında milletine liderlik etti ve İmam-ı Rabbânî Hazretleri’nin, “Ahir zamanın cihadı kalem ve fikir iledir” sözünün ete kemiğe bürünmüş hali olarak tarih sahnesinden geçti.

Boşnaklar’ın toplu olarak Müslüman olmalarında şöyle bir kıymet arayabiliriz:

Eğer Boşnaklar Müslüman olmasalardı, İslâmiyet için, doğuda zuhur eden ve doğudaki milletleri etkisi altında bırakan bir din benzetmesi yapılabilirdi. Ancak Boşnakların Müslüman olmaları ile birlikte İslâm’ın zaman ve mekân üstü bir din olduğu (el hak) ispatlanmış oldu. Bosna Devletinin kurulmasıyla da bu ispat artık perçinlendi.

Eserlerinden süzülen fikirlerinde Aliya’nın Müslüman Bosna medeniyetinin ve Bosna’ya özgü bir İslâm Devleti prototipinin temellerini attığını söyleyebilir miyiz? “Bilge Kral” ismi ile özdeşleşen Aliya, bu özelliği ile Türk tarihinde ilk defa Türk Milletinden bahseden, Türk Devlet yapısı ve devlet düzeni hakkında fikirler veren Göktürk Han’ı, Bilge Kağan’a benzemiyor mu? Asırlar sonra Bilge Kral’ın eserlerinin de Boşnaklar için bir kuruluş kitabesi sayılacağını düşünüyorum.

Vefat ettikten sonra mezar taşına isminden önce Arapça “Abdullah” yazılan Aliya’nın ismi de her halde Hz. Ali’den gelmekteydi. Aile büyüklerinin isimleri ve yaşadığı dönemin tesiri düşünüldüğünde Aliya’nın Ali olduğunu kabul etmek gerekir.

Hz Ali’nin lâkaplarından birisi de “Allah’ın Arslanı”dır.

Aliya’nın geride bıraktığı yaklaşık 80 yıllık ömründe İslâm’a ve milletine yaptığı hizmetler bakımından, Allah’ın 21. asırdaki Arslanı gibi yaşadığını her halde hiç kimse inkâr etmeyecektir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Emrah    02.12.2019
Yorum : Tebrikler. Güzel bir anlatım olmuş.




Ekleyen : İbrahim Daş    02.12.2019
Yorum : Aliya İzzebegovici Rahmetle Anıyorum. İnancını hić bir zaman Kaybetmemiş bir Lider... Ülkesine ve İslam alemi ne Nasıl bir lider ve hizmet adamı olunurun simgesidir. Bu Güzel Makaleyi yazan Aliya İzzetbegovici Tekrar hafızaları mıza çok değerli bilgileri ile nakşeden Yazarımız Avukat Mustafa Beye teşekkür ediyor Başarılar diliyorum. Herşey gönlünce olsun Mustafa Bey...





 
Ehl-i kubur ... - Sayı 118
Heybemden... - Sayı 118
Heybemden... - Sayı 117
Kanayan Yara... - Sayı 115
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13188063
 Bugün : 2078
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606041
 Bugün : 38
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 100
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim