Bir Azerbaycan televizyonundaki haber sunucusunun hitabı dikkatimi çekti. “Hürmetli temâşâcılar” diye başladı, sunumuna.
Temâşâ, istekle bakmak, seyretmek, seyre çıkmak. İbretle bakmak. Seyredilecek görüntü, görülmeye değer şey. Oyun, temsil, piyes, tiyatro... Kısaca göze ve kulağa hitap eden her şeyi istekle seyir...
Üniversite hayatım, 1994-1998 yılları arasında Ankara’da geçti. 4 yıl boyunca devlet yurdunda, Cebeci Erkek Öğrenci Yurdunda kaldım. Orta Asya’dan gelen pek çok Türk öğrenciyi bu vesileyle tanıma imkânım oldu. Doğru veya yanlış, hem fert plânında hem de meydana getirdikleri topluluklar hakkında bir kanaat sahibi oldum.
Azerbaycan Türk’ü Vugar, oda arkadaşımızdı. Ankara’nın soğuğunda rahatsızlanınca, Vugar, bugün alternatif tıp denilen kimyasal ilâç harici yöntemlerle tedavi tavsiyesinde bulunur, hattâ bizzat tedaviyi uygulardı. Şimdi nerededir, ne yapar, bilmiyorum ama Allah razı olsun iyi insandı.
Size hiç bir tarihi kanıt, belge, “bilimsel” bakış açısı sunmayacağım, size sadece “meselenin ruhu”ndan bahsedeceğim...
Ruh her şeydir.
Üstad, felsefeye “göğe ok atmak” demişti; peki hakikat hiç okla avlanır mı… Dolayısıyla bilim bilim diye sayıkladıkları bu ancak yorumdan ibaret disiplinler, hakîkatin göbeğinde yaşamak için değil, etrafında dolaşmak ve kendini hakîkatmiş gibi yutturmak için formüller geliştirdi ve batı kafasını, kendini ve aklını ilâh ilân etme bedbahtlığına kadar götürdü.
Şu oyuncu ne kadar müthiş değil mi? Ne oynamış ama… Üff… Ya Şu’na ne demeli… Son filmi için şu kadar kilo almış… Vay be.. O nasıl oynamak… Neler yapıyor adamlar… Şu’nun yaptığı vücudu gördün mü? Ya şunun karizmasına ne demeli… Böyle bir ‘cool’luk olamaz..
Bunlar muhtemeldir ki sinema ve televizyonun icadından beri bir şekilde âşina olunan diyaloglar…
Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.