Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     883 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Dubalı dünya düzeni -III-
Mehmet izzet Gülenler

  Sayı: 106 -

Görüntülere devam edelim:

• Kırmızı Duba

Kırmızı ışıklarda insanların arabalarının camlarına, kapılarına asılan ve bunu kendilerinde bir hak görerek, 'madem o arabada, ben de buradayım, ona istediğim gibi davranabilirim. Her tür hareketi yapıp, vicdanıyla rahatça, dilediğimce oynayabilirim ve onun vicdanını sonuna kadar sömürerek sonunda o parayı ondan bir şekilde mutlaka alırım' tavrıyla para isteyen veya bir şeyler satmaya çalışan çocuklar, kişiler…

Özellikle market çıkışlarında konuşlananlar… İnsanların bir şeyler yediği mekânlarda, özellikle yemek yiyen insanların yediklerini boğazına dizecek şekilde o anları ve o yerleri seçenler… Bu durumlar normal mi sizce? Buralarda birşeyler kaymış durumda değil mi? Bu insanların yaklaşımında bir gariplik, bir 'profesyonellik' yok mu… Bence vahşi kapitalist düzenin naylonlaştırdığı birşeyler var burada. Burada yine 'satılan' bir şey var… Satılan şey ne mi?

Gerçek ihtiyaç sahibi o güzel insanların o güzel duygularının, o güzel hâllerinin, o gerçek ihtiyaçlarının çok çok kötü taklitleri. Tabiri caizse çakmaları satılmaya çalışılıyor burada… Şirketlerde kullanılan jargonla ifade edecek olursak: agresif bir pazarlama stratejisi, hem de ambalajı da en iyi şekilde yapılarak… İnsanların vicdanlarını duygularını tam bu noktadan sömürüyorlar işte… Dubaları insanların gözüne, kalbine sokarak…

Eğer o güzel insanlar güzel ağaçlarsa; bu gördüklerimiz plastik yeşillikleri insanların eline tutuşturmaya çalışıyorlar sanki… Ayıp, günah dinlemeyen mütecaviz bir tavırla onları kırmadan, belki o anda bir şey veremeyecek durumda olduğu için sessizce uzaklaşmaya çalışanların bile peşini bırakmayıp, işi kapılarını açmaya kadar götürerek…

Evet, buralarda dubalar kalplere konuyor ne yazık ki… Bu, insanların haklarına, vicdanlarına, duygularına göz göre göre tecavüz etmek değil mi? Üstelik bu tecavüzü de çok ısrarcı laubali bir şekilde kendilerinde hak görerek… Bu kadar kolay olmadığını ve olamayacağını ve burada hakkıyla mücadele edilmesi gereken önemli bir durum olduğunu düşünüyorum… Onların da, hepimizin de iyiliği için…

Tüm bu durumlara karşı en doğru tavırları sergileyebilerek tüm bu dubaları kaldırabilmeli… Yenilerinin konmasının önünü alabilmeli… Ölçüleri o en doğru yerine çekmeli… Çekebilmeliyiz...

O büyük menkîbede anlatılır ya hani :

Bir adam devesiyle çölde giderken, ileride, üstü başı perişan halde yerde 'su..su..' diyerek sürünmekte olan birisini görür. Devesini hemen yanına sürer ve ona bir an önce su verebilmek için devesinden atlar, matarasını da alarak adamın yanına gider. Yerde yatan adam, bunun üzerine kalkar, o deve sahibine vurarak devirir ve deve sahibinin devesine atlayıp kaçmaya başlar.

Deve sahibi arkasından bağırır : "Bu durumdan sakın kimseye bahsetmeee!!"

Bir kaç kez tekrarlar... "Bu durumdan sakın kimseye bahsetmeee!!"

Deveye atlamış gitmekte olan kişi bunun üzerine şaşırır ve durur.

'Ya' der 'Ben senin deveni aldım gidiyorum. Bu durumdan birine bahsetsem ne olur bahsetmesem ne olur?'

Bunun üzerine, yere devrilmiş olan deve sahibi :

"Eğer bu durumdan birine bahsedersen, bir daha hiç kimse bu durumda olan birine yardım etmez..." der.

Esas ruh tavır yaşayış budur, buralardadır... Ve buralara ne kadar yakın olsak kârdır... Zincirin halkaları gibi düşünürsek her birimizi; tüm halkaların en güzel ve en doğru şekilde birbirine ve Aslolana... Allah'a bağlanması... Amaç... Amacımız... Menkîbedeki büyüğün bizlere öğrettiği gibi... Buna pozitif halka diyelim... Halkanın hep pozitif yönde kurulması, bağlantının hep o yönde olması esas...

İşte 'birine bahsettiği anda’ pozitif halka kopmuş ve negatif halka kurulmaya başlamış oluyor. İşte yukarıda anlattıklarımı paylaşmama sebep olan şey de, o görüntülerin, o durumların bana, 'pozitif halka'da bir kopukluk veya kopukluğa götürebilecek bir şeyler olduğunu hissettirmesi idi.

Bahsettiğimiz çerçevede ve günümüzün bu DUBALI şartları altında ve o durumlarda, hangi tavır pozitif halkanın devamına hizmet eder ?... Soru bu... Yoksa bu gibi durumlardan genel olarak bile olsa bahsetmiş olarak yukarıdaki menkîbede anlatılan ölçülere aykırı davranmış olmaktan Allah'a sığınırım...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Motosiklet Günlükleri... - Sayı 113
Başka Mahalle... - Sayı 111
"Kanlı bayram", Srebrenit... - Sayı 109
Pembe peçeteler... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13188587
 Bugün : 2602
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606050
 Bugün : 47
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 100
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim