Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1109 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Alt Tarafı İnsanlık
İlkay Coşkun

  Sayı: 111 -

Sınırda İnsan

Son yıllarda İslâm inancını çağrıştıran, merhamet duygusunu barındıran muhacir kelimesinin yerine benzer anlamlara gelen “göçmen, sığınmacı, mülteci” gibi kelimeler kullanılır oldu. Bu durum günümüzün bakış açısına daha çok angaje olduğumuzun nişaneleri olsa gerek. “güvenli bölge”, “açık kapı politikası”, “Mülteci Yüksek Komiserliği”, “İnsan Hakları İzleme Örgütü”, “geri kabul anlaşması”, “geçici koruma”, “geri gönderme merkezleri”, “misafir işçi”, “yasadışı göçmen” gibi onlarca tanımlama ve bakış öyle veya böyle hayatımızda daha çok yer etmeye başladı. Hele hele muhacir kardeşlerimize sığınmacı, yasa dışı göçmen terimlerle kriminalize edilmesi ne kadar büyük bir acı. “Geçmiş ve gelecek su gibidir birbirine benzer” diyen İbn-i Haldun sözünde olduğu gibi kendi köklerimizden alacağımız fikirlerle, kendi öz felsefemizle, psiko-sosyal zihniyet değişikliğine evirilmemiz gerekmez mi? Kendi yaklaşımlarımızla konuyu ele almamız gerektiğinin zamanı geldi de geçiyor bile. Hattâ imparatorluk reflekslerimizi daha çok kullanma cesaretinde bulunup hayata geçirmemiz daha elzem olacaktır.

 

Araf’ta Birçok Hayat

Savaşa, göçe maruz kalan insanın yaşadığı travmanın yanında bizlerin yaşadığı devede kulak. Ülke olarak seksen milyonluk çabalarımız, sıkıntılarımız, göçmenlerle beraber seksen beş milyon olarak devam ediyor düşüncesi düz mantıkta bile olsa insana huzur veriyor. Misafir, rızkıyla gelir anlayışını diri tutmak da böyledir. Tam tekmil bir derviş edasında olunmasını beklemek biraz hayalcilik olur ama biraz empati yapılabilir en azından diye düşünüyorum. Suç, kabahat kişiseldir. Yaşanan her olumsuzlukta muhacir kardeşlerimize toptancı yaklaşımla, önyargı ile bakmamak dahi güzel bir haslet olsa gerek.

 

Her Sayı Bir Acı

Kimi ev sahibinin, iki misafir geldiği zaman eli ayağı dolaşır. Kimi ev sahibi de onlarca misafiri ağırlayıp gönderir gururla. Dayanmada doyum hali, üst limit hali farklı farklıdır her birey için. Bu durum biraz da kendini koruma içgüdüsünün nedenlerindendir. Çok da yadırgamamak gerekir. Ülkemize göç rakamlarına bakacak olursak; 1922-1938 yıllarında, Yunanistan’dan 350 bin soydaşımız, 1923-1945’te Balkanlardan 800 bin, 1988’de Halepçe katliamı sonrası Irak’tan 52 bin, 1989’da Bulgaristan’dan 350 bin, 1. Körfez Savaşı sırasında Irak’tan 470 bin, 1992-1998 arası Bosna’dan 20 bin, 1999’da Kosova’dan 18 bin, Makedonya’dan 10 bin, Afganistan’dan 300 bin, daha çok da Suriye’den üç-dört milyon göçmenin geldiğini düşünürsek tarih boyu hep bu göç kabullerini yaşadığımız görülmektedir. Bu göçlerle iç içe olduğumuz bilinen bir vakıadır. Suriye göçü, göçmenlerin çokluğu nedeniyle ülkemizi sayı olarak zorladığı bir realite ama olağanüstü bu zor şartları da görmek gerekir. Daha çok tabiatla beraber nükseden “felâket” kelimesi büyük göçlerle de anılsa da bu tanımlamalar daha çok bu hale duçar olanlar için doğru diye düşünüyorum.

 

Hatalar ile Hatalar Ortadan Kaldırılamaz

Muhacir dostlarımızın ülkemizde tarım, çobanlık, sanayi iş gücü gibi bilindik birçok alandaki katkılarını sıralamak istemiyorum. Çünkü eve gelen misafirin ne zaman gideceğini sormanın, hangi işin ucundan tutacaksın diye sorgulamanın, ne kadar sevimsiz olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. İşin diğer bir tarafı; misafirlerimize karşı hep olumsuz yaklaşımlar gösteren belli bir kesim var. Onlara, ikiyüzlü batının; eğitimli, paralı seçme göçmen aldıklarını da hatırlatmak gerekiyor. Yalnızca belirli kriterlere uyan mültecileri kabul ederek ayrımcılık yapmak ne insan haklarına ne de bu özgürlükçü anlayışlara uyuyor. Bir haliyle, özgürlük ve demokrasinin tanımına uymayıp vicdanları kanattığı kesindir. Emperyalist doymazlığında yaşanan bu trajedilerin sonuçları ortadayken, İngilizlerin tabiriyle “ölü kedi stratejisi’nde bulunmaya ne hacet.

 

Yardımlaşmanın ve Dayanışmanın Gücü

Gerek yardımlaşma gerekse de dayanışma olgularımızı aktif tutmalıyız. Buna gücümüz, mecalimiz yetecektir. Çalışma hayatında olan muhacir kardeşlerimizin haklarını yememek bile birçok sıkıntıyı bertaraf edecektir. İnsanın yakası ile yüreği arasında hep bir bağ olmalıdır. Dayanışma ve yardımlaşma olgusunu sadece varsıl ve güçlünün vicdan ve keyfine bırakmadan, yeri geldiğinde yükü topyekûn sırtlanmalıyız. “Bir taş ile bir kale yapılmaz” Kafkasya atasözünde olduğu gibi güzel bir birliktelik anlayışı sergilenmelidir. Dayanışma ve yardımlaşmayı, insanlığın en eski ve en değerli bir kurumu olarak görüp bu minvalde istikamet almalıyız. Ahmet Arif’in dediği gibi; “kirveyiz, kardeşiz kanla bağlıyız” Ötesi var mı?

 

Suyu Kirleten, Suyun Dışından

10 Aralık 1948’de imzalanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 14/1 maddesinde, “herkes, zulüm karşısında başka ülkelerden sığınma talebinde bulunma ve sığınma hakkından yararlanma hakkına sahiptir” denmektedir. 1951 yılında imzalanan Cenevre Mülteci Sözleşmesinde de mültecilerin sınır dışı edilmeleri ya da zorla geri gönderilmeleri yasaklanmaktadır. Bunlara rağmen uygulamaların, kuramlardan önce gelmesi gerektiğini çokça hatırlatıyor yaşanan bu süreçler. Bunun gibi uluslararası, bölgesel ve yerel anlaşmalar, kanunlar varken, bunlara zıt uygulamalarla karşılaşılıyor maalesef. Her ne kadar biz insanları; tedbirlerin ve korkuların hayatta tutmasının yanında, cesaretlerimizin, özverilerimizin daha çok ödüllendirdiği kesindir.

 

Asıl Sorun Göç Değil, Savaşlardır

“Asıl sorun göç değil, savaşlardır” sözünü çokça haykırmakta fayda var. Batının, emperyalistlerin, bölgemizdeki jeo-stratejik çıkarlarını savuşturabilmek için biz Müslümanların güç birliğini inşa etmekten başkaca çare gözükmüyor. Yaşanan bunca vekâlet savaşları yeterli derecede alenileşmedi mi? Orta Doğu’da daha kaç ülkenin Lübnanlaşması gerekiyor. Bunların sonucu olarak, daha çok iptidai bot ve teknelerde yaşanan ölümler ve onanmaz yaralar açılmaya devam ediyor maalesef.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Mustafa Esmer    21.02.2022
Yorum : Teşekkürler hocam Ağzına sağlık başarılar diliyorum





 
Ayağa kalk Sakarya... - Sayı 120
Filistin... - Sayı 119
”Ateş Bandosu” Mustafa Ce... - Sayı 118
"SALKIM SÖĞÜT SUYA KÜSMÜŞ... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 test"... test

 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Nesl-i muazzez
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Ehl-i gönül
Vesâyet savaşları


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16265931
 Bugün : 7000
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 691800
 Bugün : 36
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 95
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim