Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
Elinde taş küçük çocuğun
Bedran Yoldaş

Gam ve keder yeisle buluştu

Hafızalar silindi, bellek bomboş

Turi sina ateş çemberi

Taş atan çocuklar kadrajda

Bir elin parmakları kadar yaşları

Yürekleri kocaman bir dağ

Çelikten

Arz-ı mev'ud hükümran

El, ayak, göz, yanak

Toz duman, etraf pek yaman

Gözyaşları sular toprağı

"biz bu toprakların çocuklarıyız

Bir yere gitmeyiz"

Yanı başında viran olan evde

Yedi şehit

Küçük boyundan kocaman laflar

Yüreğimizi dağlar

Oysa ki o kocaman iman etmiş

Bombalar yağarken

Baş ucunda

Dilinde asuman

Fosfor bombaları kasıp kavurur

Boğazlar acı feryad ile

Elinde taş küçük çocuğun

 

II,

 

At Elindeki taşı küçük çocuk

Meydanlarda cirit atan

Timsah gözyaşı döken biz acizlerin

Kafasının orta yerine

 

At Elindeki taşı küçük çocuk

Milyarı aşan kendinden aciz

Kifayetsiz sayılanların rakamsal

Duruşuna gark olmuş

Kuru kalabalıkların gözüne gözüne

 

Yalancı safaklara aldanan yığınlara

Gözlerinde hasret pınarları çapağından

Değerli, yolun yolcusuna rağbet edenlere

Gönlünde zalim, yaşamda zalimlere

At gönlündeki taşı aydınlansın yarınlar

Devamı iıin tıklayın
Zevâli yakındır zulmün
Bedran Yoldaş

Aydınlık ufkuma çöktü karanlık

Sürüp gitmez çağı yakan tiranlık

Gün gelir zulmünüz olur bir anlık

Çünkü zulüm zalimini zehirler!..

 

Senelerdir işkenceyle inledi

Geceler boyunca kahır dinledi

Masumlar Rabbim’den felâh diledi

Çünkü zulüm zalimini zehirler!..

 

Zalim inşa eder zulüm evini

Bir el durduramaz dünya devini

Davud’un duası, Asr’ın yemini

Çünkü zulüm zalimini zehirler!..

 

Bir oyun içinde nice oyunlar

Kutlu Aksa mahzun bükük boyunlar

Çakallara şifa olmaz koyunlar

Çünkü zulüm zalimini zehirler!..

 

Şimdi Gazze yasta dinmez hıçkırık

Hacer’ın evlâdı kol kanat kırık

Elbet biter zulüm biter ayrılık

Çünkü zulüm zalimini zehirler!..

 

Kimler düşürüyor bizi bu hâle

Kimler gölge olur parlak hilâle

Tükenir gözyaşı açılır lâle

Çünkü zulüm zalimini zehirler!

 

Arş-ı âlâ mahzun titrerken kat kat

Biter elbet altı köşe saltanat

Söner yıldızları solar şatafat

Çünkü zulüm zalimini zehirler!..

Devamı iıin tıklayın
Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz

Söz verdim, noktaladım;

Bitti kelimelerim.

Semaları yokladım,

Yeryüzünde melerim.

 

Gelmedikçe kahraman,

Açmaz ağzımı bıçak.

Yazılsa ah o roman,

Sahte, nasıl kaçacak…

 

Lisan benim gönlümde,

Dilimde var bir düğüm.

Var ne varsa ölümde:

İşkence, şenlik, düğün!

 

Gözlerimle söylerim,

Dilimi bağlayalı…

Kahramanı özlerim,

Sızlayıp ağlayalı…

Devamı iıin tıklayın
Mektup
Ekrem Yılmaz

Sevgilim mektubumu

Beklemeden okusun.

Gönülde sır kutumu

Açıp açıp dokusun!..

 

Benden sorarsan, hasret;

Gönülde damla damla...

Umumiyeti kasvet,

Damarda akan kanla...

 

Sana en güzel selâm,

Gül yanaktan öperim.

Bitti! Kalmadı kelâm:

Mutluluklar dilerim.

 

Seni emânet ettim;

O Yüce Yaradana!

Filim gibi seyrettim

Rüyamda; kana kana...

Devamı iıin tıklayın
Dünya malı
Necdet Uçak

Topladığın dünya malı senden sonra çer, çöp olur,

Mirasçıların elinde paylaşılır da yok olur.

Karun olsan ki ne yazar? Silinir nâmı nişânın.

Hele bir de haram varsa mizanda sana yük olur.

Devamı iıin tıklayın
Geldi geçti ömrüm benim
Necdet Uçak

Aktı geçti benim ömrüm,

Bir gün gibi, bir gün gibi…

Ya dert ya sevinçtir günüm,

Geçti gitti bir gün gibi…

 

Nice yokuşları çıktım,

Kimi gün dünyadan bıktım,

Kâh sabır, kâh dişim sıktım,

Geçti gitti bir gün gibi…

 

Şimdi yanarım her güne,

Bakar ağlarım ben düne.

Nice dertle dolu sine,

Geçti gitti bir gün gibi…

Devamı iıin tıklayın
Gazze günlüğü
M. Nihat Malkoç

“Seni de vururlar bir gün ey acı

Filistin’de sapan taşlı çocuklar

Dalın, kolun, fidelerin, budanır

Kuru bir kütükle kalakalırsın...”

(Ferman Karaçam)

 

İman coğrafyasının yüreği ateş aldı

Kimi zalimden yana, kimi bîtaraf kaldı

 

Bu dengesiz savaşta zalim zalimi tuttu

Pişkinlikte en önde, hepsi gayet mesuttu

 

Aynı yalaktan içti soykırımcı hainler

Bebekler can verirken, masum analar inler

 

Çığlığın ardı çığlık, acı üstüne acı…

Ölümü kuşanıyor; ana, kardeş ve bacı…

 

Acının şahitleri, saçlarını yoluyor

Gözün biri boşalıp ötekisi doluyor

 

Bir yanda masum serçe, bir tarafta tazılar…

Bitecek gibi değil, Filistin’de sızılar…

 

Zalimlerle mazlumun savaşını seyrettik

Mazlumun sel misali, gözyaşını seyrettik

 

Siyonistler, ümmeti koyun gibi sağıyor

Gazze ufuklarından her gün bomba yağıyor

 

Akdeniz rüzgârları şehadeti soluyor

Dünyada kızıl akşam, ukba sabah oluyor

 

Lânetlenmiş caniyi, ta eskiden tanırız

Gafletin döşeğinde onu bir dost(!) sanırız

 

Gün doğmuyor Gazze’ye, kör karanlık geceler…

Ne zaman çözülecek bu girift bilmeceler?

 

Acının kanadını kıracak yiğit gerek!...

Boyundan büyük düşler kuracak yiğit gerek!...

 

Bir gün yerle bir olur zalimlerin sultası

Kırar putlarınızı, İbrahim’in baltası…

 

Adsız sansız şehitler, tarih sizi yazacak!…

Kimsesizler kimsesi, bu oyunu bozacak!...

Devamı iıin tıklayın
Kasem olsun!
Hızır İrfan Önder

Kül olsa da yüreğin

Boğulsan da musibetlerle

Yârden geçemezsin

Kasem olsun!..

 

"Mü'minler ancak kardeştir."

Kanlı bıçaklı olsan da

Küsemezsin kardeşine

Kasem olsun!..

 

Fesat kol geziyor

İmânını kertiyor modern çağ

Lâkin gönlün kıyamdadır

Kasem olsun!..

 

Asrın Firavununu biliyorsun

Zulme razı olan meyusları da!..

Hakk'a sığınıp öfkeni namluya sürüyorsun

Kasem olsun!..

 

Gözlerinden ışıyacak gün

Sürgün verecek kalbin

Gün/ahlarla geçmeyecek ömrün

Kasem olsun!..

Devamı iıin tıklayın
Köyüme gömün
Mehmet Balcı

Olur da gurbette biterse ömrüm

Benim cesedimi köyüme gömün

Gurbet ellerinde garip koymayın

Benim cesedimi köyüme gömün

 

Ölüm garip gelir inceden ince

Zamanı belirsiz gelir gizlice

Bazen gündüz gelir bazen de gece

Benim cesedimi köyüme gömün

 

Yıllar önce veda ettim babama

Sonra veda ettim ümmi ablama

Sonra sıra geldi garip anama

Benim cesedimi köyüme gömün

 

Azrail aniden gelse neyleyim

Kelime-i şehadeti söyleyim

Güzel evlâtlarım bu son dileğim

Benim cesedimi köyüme gömün

 

Gelin cesedime bir selâm verin

Komşular toplanın namazım kılın

Sorun soruşturun helâllik alın

Benim cesedimi köyüme gömün

 

Mezarıma dikin güzel çiçekler

Anam ile babam yolumu bekler

Karşılasın beni iyi melekler

Benim cesedimi köyüme gömün

 

Mehmet Balcı der ki Trabzon ilim

Köprübaşı ise güzel sevgilim

Akpınar köyüne gömülsün ölüm

Benim cesedimi köyüme gömün

Devamı iıin tıklayın
Sevdam
Mehmet Balcı

Yazın bile karlı dağlarımız var

Türlü meyve veren bağlarımız var

Tereyağı denen yağlarımız var

İnsanları adam gibi adamdır

Anadolu benim kara sevdamdır

 

Onurlu şerefli milletimiz var

Güçlü kuvvetli devletimiz var

Düşmanı titreten heybetimiz var

Bağımsız yaşamak benim davamdır

Kızılelma benim kara sevdamdır

 

Okuyanımız var yazanımız var

Düşmanlara kuyu kazanımız var

Şairimiz ve de ozanımız var

İhanet edenin sonu idamdır

Azeri illeri kara sevdamdır

 

Başımızda her gün dumanımız var

Güçlü ve kuvvetli imanımız var

Kaval ve sazımız kemanımız var

Kitabım şerefim imanım tamdır

Yeşil Kıbrıs benim kara sevdamdır

 

Mehmedim benim bir mutlu yuvam var

Şerefli ve şanlı kutlu davam var

Tertemiz ve nefis suyum havam var

Mutluluk gözyaşı benim gıdamdır

Türk illeri benim kara sevdamdır

Devamı iıin tıklayın
Kudüs Mektubu
İbrahim Şaşma

Mazlumun suskunluğu, zalimlerin garezi;

Gözleri kör cihan’ın, kulakları sağırdır.

Mahşer günü kurulur, bir ilâhî terazi;

Bir damla gözyaşının, bedeli çok ağırdır.

Ruhumda kaç çocuğun, yetimliği var Kudüs.

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs.

 

Zalimde kanlı postal, çiğner iken koynunu,

Eyyübî’nin kabrini, yırtıp çıkması yakın.

Gülistanda kırdılar, güllerinin boynunu.

Dört yanın diken olsa, ümidin kesme sakın.

Sen ağlarken sessizce, cihan bana dar Kudüs

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs.

 

Sende mi Miraç yüzlüm, bağrımda bulamadım.

Mescid-i Aksa’ya ben, yüreğimi düşürdüm.

İlk kıbleme dönüp de, yürürken adım adım

Ağustos ateşinde, gözyaşınla üşürdüm.

Zemheri kaderin mi, saçlarında kar Kudüs.

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs.

 

Ebrehe’ler kol gezer, mazlumların yurdunda.

Doğmamış bebeklerin, gözlerinde yaşlar var.

Durun ey Ebabiller, yetimlerin ardında.

Kanat senin gök senin, atılacak taşlar var.

Baş kaldırı namustur, bu direniş ar Kudüs.

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs.

 

Görüp de görmeyene, duyup ta duymayana.

Sen kimlere kırıldın, söyle kimlere küstün.

Ümmed-i Muhammed’e, yandığından bu yana

Feryadı ulaşmayan, gözü yaşlı Kudüs’tün.

Kor ateşten sıcaktır, göğsündeki nâr Kudüs

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs.

 

Ey Peygamber kokulum, mabedim, kıble yanım.

Kalbimden daha yakın, bana Kubbet-üs Sahra

Sana yanmak kavlimdi, bu benim aşk beyanım.

Kefilim kederine, razıyım cümle kahra.

Sırt dönmek zarar imiş, aşka düşmek kâr Kudüs.

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs

 

Çıkıp Zeytin Dağı’na, cemaline bakıp da;

Öpseydim ya ey şehir, seni ayakucundan.

Zalimin karşısına, Ömer olup çıkıp da;

Şahadet şerbetini, içseydim avucundan.

Ya beni sar yarana, ya sen beni sar Kudüs

Sevda Kudüs, aşk Kudüs, hasret Kudüs, yâr Kudüs.

Devamı iıin tıklayın
Hiç
Murat Yaramaz

vermeyip bir lokma ekmek

aç ettiler ömrümüzü

mümkün değil hesâp etmek

kaç ettiler ömrümüzü

 

gördüler hep yaban gibi

burun üstü çıban gibi

yatırdılar kurban gibi

koç ettiler ömrümüzü

 

saygı duyduk dinlerine

saray dedik inlerine

yıllar yılı kinlerine

öç ettiler ömrümüzü

 

onca pembe dizi yetti

aldattılar bizi yetti

bir tânesi eziyetti

üç ettiler ömrümüzü

 

kirlettik beyaz sayfayı

istedik zevki sefâyı

merkeze taktık kafayı

uç ettiler ömrümüzü

 

bizimki de nasıl soysa

şükrediyor biri soysa

kral bile yoktu oysa

taç ettiler ömrümüzü

hatâlar yapıp yanmıştık

yüreği kana banmıştık

yetiştik tamam sanmıştık

geç ettiler ömrümüzü

 

yahudi AB'yle kanki

yanında müttefik yanki

kıymeti mi vardı sanki

iç ettiler ömrümüzü

 

alınların karasında

mankenlerin orasında

hırsız huysuz arasında

maç ettiler ömrümüzü

 

gururluca kalamadık

ayak yok ki yalamadık

profesör olamadık

doç ettiler ömrümüzü

 

usta gitti ıraklara

meydan kaldı çıraklara

hergün yeni topraklara

göç ettiler ömrümüzü

 

unuttuk kimler adaydı

davâmız hangi adaydı

dünyâda kellik modaydı

saç ettiler ömrümüzü

 

puşta kolaylık sağlardık

kibirli yüksek dağlardık

mâsumuz diye ağlardık

suç ettiler ömrümüzü

 

sözlerim ağırsa vurun

domuz yağında kavurun

kalleş elinde gavurun

güç ettiler ömrümüzü

 

borçlu çıktık her selamdan

habersiz kaldık haramdan

uzak tuttular İslam'dan

haç ettiler ömrümüzü

 

şeytan akıl fikir gâye

kurtardım de yap sermâye

bunların hepsi hikâye

hiç ettiler ömrümüzü…

Devamı iıin tıklayın
Filistin
İlkay Coşkun

yarası sıvazlanan toprakların

az baba çok anne çocuklarıyız

bombardımanda ölmesek dahi

yalnızlığımızla biliniriz sonunda

 

elinde taş savaş meydanında

bilmem kaç ömür büyütürüz

hiç demir kuş avlayamayan

kaç çocuk yaşarız kamplarda

 

evlerde yanık izi, barut kokusu

kaç çocuk doğar, kaçı öldürülür

parlatılan hep düşmanın kılıcı

yanağını çevir, çevir vurulur

 

yangın yerine dönse de sinelerimiz

ölen babamızın yerine doğabiliriz

ayakkabı fırlatabiliriz zalimlere

acılarımızla devleşebiliriz aslında

Devamı iıin tıklayın
Çocuk
Özkan Aydoğan

Ekşi elmalar düşüyor yanaklarından

Ay tutmayı öğrenmedin mi çocuk

Her yanın sonbahar, düşmüş yaprakların

Gülümse de gelsin ilkbaharın

 

Yaşamın sert rüzgarına tutulmuş

Vahşi doğada korumasız kalmışsın çocuk

Bugün sana gülmek yaraşır

Oynamak, düşmek ve kalkmak

 

Bir gülüver şu dünyaya

Güller sende kalsın

Yakıver umursamaz dünyayı

Yaksın ateş renkli gözlerin

Devamı iıin tıklayın
Filistinde anne-çocuk
Abdullah Doğulu

Anne dedi ağladı,

Duymadı onu kimse

Yürekleri dağladı,

Gazze’ye bomba inse…

 

Çocuk annesiz kaldı;

Anneler de çocuksuz…

Aklı başından aldı,

İsrail’den korkusuz!

 

Ölürken meydan okur,

Kalırken de kahraman!

Yahudi korku dokur,

Sıyrılamaz aradan…

 

Üzme çocuk kendini,

Elbet büyüyeceksin;

Siyonistin fendini,

Dibe kürüyeceksin!

 

Anneler mi çaresiz?

Öyle mi sandın gavur!

Kalmaz ciğerparesiz,

Sen yüreğini kavur!

 

Anneler doğuruyor,

Sıra sıra dağ gibi…

Doğanlarsa kuruyor,

Tuzaklara ağ gibi…

 

Yarın elbet gülecek,

Hep ağlayan bu yüzler!

O kahraman gelecek,

Mazlumlar onu özler.

Devamı iıin tıklayın

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Sosyal medyanın gücü
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13164808
 Bugün : 6298
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 604908
 Bugün : 348
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 226
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024

Künye | Abonelik | İletişim