Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
Derinlik
Ekrem Yılmaz

Derinleş

Derinlere in

Derinleşirsen

Dönüş bulunur

Düşmekse dönüşsüz

Derinlere in

Derini sez

Senden derini yok zaten

En derin yerin kalbin

İçinde kal

Hiç çıkma

Orası güzel

Orda yâr var

 

İçinden çıkılmazım

Muhabbetim

Orda kalayım

Serileyim

Yenileyim

Yok olayım

Kelepçem gönlümde

 

Şimdiden sonra benim

Bütün feryatlar

Bağrımdan kopan

Kâinat dopdolu

Hıçkırıklarımla

Bütün cürümlerde ben varım

Hesaplar bana

Haneme yazılsın

Adres aramayın

Salın boşluğa

Bulur beni

Derinlerdeyim

Devamı iıin tıklayın
Niye döktün gözyaşımı
Necdet Uçak

Niye döktün gözyaşımı?

Zehir ettin her aşımı?

Sanma sende kalır ahım,

Elbette alır Allah’ım.

 

Kimseye kalmaz bu dünya,

Ömür sana, bana rüya,

Ayak erer bir gün suya,

Göklere çıkar eyvahım.

 

Son pişmanlık fayda vermez,

Her gelen murada ermez,

Diken derer de gül dermez,

Dizim döver, bitmez vahım.

 

İşin başı; bitmez sabır,

Sabredersen biter kahır.

Bağır be hey! Durma bağır!

Kulunu görür Allah’ım.

Devamı iıin tıklayın
Olacak
Necdet Uçak

Her nefis ölümü elbet tadacak.

Allah birdir, Allah bâkidir ancak.

Yerler ile gökler bir gün dürülür,

Cehennem olacak, cennet olacak.

Devamı iıin tıklayın
Malazgirtin aslanları
M. Nihat Malkoç

Yıllardan bin yetmiş bir, aylardan ağustostu

Malazgirt Ovası’nda düşmanlar nefret kustu

Bizans’ın üzerine hücum emri verildi

O gün kanlı ovada ne hesaplar görüldü

Haykırdı koca yiğit, inledi yerler gökler

Kılıç şakırtısını dinledi yerler gökler

Serdengeçti yiğitler atıldı dört bir koldan

Menzile yürüdüler ceddin geçtiği yoldan

Göz gözü görmez oldu meydandaki dumandan

Zafer narası attı soylu yiğit, kumandan

Yaktılar her ne varsa, savurdular külleri

Karşılarında durdu karakter heykelleri

 

Alparslan’ın ordusu atıldı seller gibi

Yalınkılıç koştular kasırga, yeller gibi

Arkasına bakmadan yürüdü alperenler

Küçük dilini yuttu, yiğitleri görenler

Giydiği elbiseler şehide kefen oldu

Ruhlar semaya vardı, arda kalan ten oldu

Malazgirt Ovası’nda dillendi dağlar taşlar

Bizans ordularında öne eğildi başlar

Dualı ağızlardan eksik olmadı tekbir

Birlikte haykırdılar: Hakikat bir, Allah bir

 

Bizans’ın askerleri önümüzde diz çöktü

Karanlığın ardından beklenen şafak söktü

Geceyi böldü şimşek, parladı gözün feri

Cenab-ı Hak Türklere nasip etti zaferi

Ruhlarını İslâm’ın harcında yoğurdular

Oymakla yola çıkıp bir millet doğurdular

Karanlığın ardından bir mübarek tan oldu

Şehitlerin kanıyla coğrafya vatan oldu

Coşkun bir sel gibiydi Malazgirt’te atlılar

Mesafeyi yok saydı, rüzgârdan kanatlılar

 

Canını siper etti yiğit subayı, eri...

Açılmamak üzere, kapattık bu defteri

Peygamberin övdüğü bu milletti, bu millet

Bize göre değildi onursuzluk ve zillet

O gün Anadolu’nun kapıları açıldı

Şehitlerin üstüne ne rahmetler saçıldı

Malazgirt deyip geçme, zaferlerin hasıdır

Esaret kor ateştir, sinelerin pasıdır

Bu zaferin ardından tarihe mühür vurduk

Bu kutlu topraklarda nice devletler kurduk

Kabımıza sığmayız, bize dardır Malazgirt!...

Anadolu’yu açan anahtardır Malazgirt!...

Devamı iıin tıklayın
Gazzeli çocuğa
Ahmet Çelebi

-1-

Beyaz ve kırgın bir bahar, gökyüzünden

Utanç ve günah yağıyor yanarak

Şaşkınım kudretlim hayretteyim 

Kanatsız sessizlik, gelip konmuş

Vatan mülkünün sultanlarına 

Elveda sözünü anneler yutmuş

Vakitsiz gelen ayrılık mevsiminde

Üstünü örtün gölgelerle toprak üşütmesin

Kar yağıyor ruhlar ikliminde

Kırmızı bir gecede iken... 

Sultanım senden yana yıkıldı duvarım

Kaldıracak birisi

Biliyorum hem de bilmediğim bir sabah

Matemli bir dudakta bir dua ile

Titrek dizleriyle taşıyacak kaf dağına doğru

Ölüm denen şey o ölünce ölecek

Dünya hasadı geldiği demler

Korkun, cesaret zamanının efendileri

Uzamış sonsuzluk tohumu ölüm toprağında

Niçinden nasıla doğru

Bir son ki ondaki sevda

Sonsuzluktan daha kutsal daha uzun

Ölümlü, şerefli ve onurlu 

Her damlada denizler vurur kıyıya

Mazlum gözlerden 

Ne olur, ne olur bir ömür arası gülümse

Senin sayfanda yer alsın

Şeref busesiyle karşıla, gelen ölümse 

 

-2-

Birisi gelecek kaf dağını yıkarak

Kısaltacak zaman denen kutsalı

O geldiğinde.

Kim bilir belki ben gitmiş olacağım

Ve şimdikinden daha sahipsiz olacaksın

Ve daha bensiz

Karanlık iman caddelerinde

Küfrün parıltıları gözlerini kör edecek

Ama sen sana kör kalacaksın 

Ey semaya meydan okuyan 

Ve ey merhametsizlerden 

Merhamet dilenen 

Bakma gözlerime gözleri kanlı kanlı

Senin gözlerin kara onunki yeşil

Burada bitmez bu masal

Böyle olmamalı 

 

-3-

Ey özlemeyi unutan çocuk!

Ağlamayı ibadet sayan çocuk

Acıların toplamında 

Annesini babasına bölen çocuk

Ve gülleri elinde ölen çocuk

Bu cebir böyle hesaplanmadı oysa 

Haman’ın kuleleri ingin kaldı

Bu çağın Firavun füzelerinden

Ashab-ı uhdut böyle ateşler görmedi.

Eritmedi buzdan günah dağlarını 

    Gözümden yaşlar akıyor 

    Bakma gözümdeki yaşa

         Gözüme küllerin kaçtı...

Devamı iıin tıklayın
İçimde bir yara var
Halis Arlıoğlu

İçimde bir yara var, kaynıyor bulgur gibi,

Yanarak küle döndüm, eriyen bir mum gibi.

Niçin karardı ufkum? Gözlerimde hüzün var,

Kaldım nâçâr burada, etrafımda duvarlar…

 

İnancımız horlandı, mağdurun içi yandı,

Zulüm kana boyandı, can hulkuma dayandı.

Yükselmedi bir nefret! Sanki yaşanan “fetret”,

Ne basiret ne ibret, tüm olanlar bir vahşet…

 

Nasıl geçti o gençlik, yaşlılığa dayandım,

Ben gurbeti hasreti içimde hep yaşadım.

Çok mutluluk hülyasın, uzaktan hayâl ettim,

Ağlamak inlemekten kendimi harâp ettim.

 

Az gülüp çok ağladım, niçin olmaz muradım?

Yanıp yakılsam bile hatırlanmaz bu adım.

Hep yakınlar el oldu, dinmez akar gözyaşım,

Gam keder benim için oldu ekmeğim aşım.

 

Onulmaz derde düştüm, ne hayaller kurmuştum,

Uçup gitti hülyalar, işte kaldı bu dertler.

İnliyor dağlar taşlar, uçmuyor artık kuşlar,

Bozguncular yaşıyor, yiyip içip azmışlar.

 

O zalimler kahrolsun! Mazlumun yüzü gülsün,

İnanç ve ahlâkımız bu zilletten kurtulsun!

Kanı bozuk reziller şimdi olmuş “vezirler”,

Çağdaş laik hezeyan, bunlar akıl iz’âna ziyan…

 

Kahrolsun o zalimin kör olsun iki gözü,

Bu inanç düşmanlığı kararttı ufkumuzu.

Sürmez elbet bu zulüm, özgür olacak mazlum,

Yediler bu soysuzlar, yetmez kepçe kazan.

 

Bu inkâr denizinde bazen garip bazen zinde,

Her güçlüğün içinde, gidiyoruz izinde. (sav)

Önümüzde ışığı yolu aydınlatıyor,

Onun muhabbetleri her dertleri atıyor.

 

Akıp akıp coşuyoruz, küfre inat yaşıyoruz,

Hep izinde yaşıyoruz, kerem inayete geldim.

Başka izler bize züldür, o sünnetin doğru yoldur,

Bu kâinat sana kuldur, feryat figan ile geldim.

 

Devamı iıin tıklayın
Seni düşünürüm
Cemal Karsavan

seni düşünürüm

sarkar göz ucumda zaman

elim şakağımda dururum

kaybolur bakışlarım

an kendime kaldığımdır

gölgem düşer ayak altıma

suda kırılır güneş akşam üzeri

yele gider hasretler

unuturum zamanı

uzanır ellerim boşluğa

tuttum tutuyorum derken

konarsın kas ucuma

ölüm kadar yakınsındır bana

 

seni düşünürüm

kimsin nesin nerden çıktın karşıma

kaybolurum karanlıklarda

düşlerime düşersin

uykularımın en tatlı yerinde

kadife semada yıldızlar ayı öperken

güneş sabırsızlıkla sabahı beklerken

ben yalnız sabahları beklerim

sana şiir yazıp hasretimi gideririm

 

seni düşünürüm

cadı kazanı beynim karmakarışığım

dalgınlığım derin kuyu

bir var oluyorsun bir yok

özlem özlem göz ucumda

şu an gözlerim dolu dolu

sevda aşığıyım kendi kendime

ha boşaldı ha boşalacak

yağmur yüklü bulutum

ve gidiyorum iste yol uzun

sarmaşık misali sarılmışsın her yanıma

sevda bu kadar zor mu usta

kanar göz ucumda

 

seni düşünürüm

kuzu otlatır dere boyunda çocuklar

ve el sallarlar tayyare’lere

kızlar tesik eğirir bacalarda

yumak yumak düşleri

bir çocuk uçurtmasını yele kaptırmış

pamuk topluyor Çukurova

peştamallı kızlar fındıkta

tütün kırar çıt kırıldım yüreklerde

fıs fıs ineğin memesinde

çoban kavalındaki ezgide

öbek öbek çoğalırsın

Dumanlı dağlarda

 

seni düşünürüm

göçerdir sevdam

göçmen kuşun kanadında

ha geldin ha geleceksin

lastik olur uzar uzaklıklar

kışın ayazında yalınayak

ve bahar yağmurlarıyla

temmuzun on beşinde yansam da

hazan olsam da sonbaharda

 

seni düşünürüm

aşk olsan da yakıp dağlasan da

parça parça yapsan da yüreğimi

tabipler derman bulamasa da

amansız hastalık olsan da

sararmış sayfalı kitabın sayfaları arasında

kurumuş gül yaprağıdır

hatıralar

elden ele geçen kitapta

 

seni düşünürüm

sahne arkası ışıkları yansır

ben karşında sen perde arkasında

başını kaldırıp baksan derim

gözlerin gözlerime değer utanırım...

ressamın fırçasında

kanarsın damla damla

bulutlar takılırsın şairin şiirlerinde...

 

seni düşünürüm

ırgatta gün dönümde gölgede

Ayşe kızın bebesinin gözünde

sinekler oğul verirken

kuru katık geçişen yemek saatlerinde

deli poyrazla savrulan saçlarımın telinde

nefes nefes sigaramın dumanında

iş çıkışı fabrika önünde

köşe başı bekleyişlerimde

ekmeğim olur düşersin usuma

tan atışıyla ayak sesimde

besmelesiz sabahlarımda

aynada kırılırım

 

seni düşünürüm

bahar olursun her çiçekte

ayrı bir kokuyla yürek ferahlatan

esen alır getirir beni sana

iğde çiçeği kokularıyla

ceninin doğuşudur senle dogan sabah

hastane kapısında saatlerce

dokuz doğururken

sevincin sığmazken kendine

 

seni düşünürüm

koca bir şehir canlanır gözlerimde

kimse bilmez merak etmez

öksüz bir çocuk gibi ağlarım

kalabalıklar içinde

çakır keyif akşamlarımda

düşüp kaldığım merdiven önlerinde

sefilliğim parçalanmışlığımla

 

seni düşünürüm

sen olursun ben olurum

can olur candan olursun

geniş zaman kipinde

ah bir seviyorum diyebilsen

bir tebessüm edip gülebilsen

ben ben olurum işte o zaman

 

Devamı iıin tıklayın
Gülsema
Heybet Akdoğan

İlmeği kaçmış zamandan

Sökülüp sana geldim 

Kalakalmıştım şaşkınlıklar ortasında

Hecelerken zembereği bozulmuş vakitleri 

Vuslatın hidayetim oldu 

Sensiz ne kadar yaşadımsa

O kadar yoktum Gülsema 

 

Ağla

Gözyaşların merhamettir hayatın acımasızlığına

Tomurcuğa can veren buselerin

Çöl çiçeklerinin hasretidir 

 

Kaybettiğim benliğimle

Boğulmuştum hiçliğin dehrin sularında

Yüreğimde bin çığlık

Yankılanan senden bir hakikatti bana 

 

Yüzlerce yıllık uykulardan uyanıyorum 

Uyumuş ömrüm

Şimdi sana uyanıyor 

Geceleri yeryüzüne saçtığın ışığınla

Suretin 

Kararmış dünyama 

Artık fecirdir Gülsema

Devamı iıin tıklayın
Bıraktın
Zekeriya Yılmaz

Bırak yakasını deli çağımın

Gayrı dayanacak öz mü bıraktın

Savurdun külünü aşk ocağımın

İçinde bir dirhem köz mü bıraktın

 

Büküp kara bahtın bileklerini

Uçurdum gönlümün dileklerini

Yol ettim dağların eteklerini

Durup eğlenecek düz mü bıraktın

 

Eksik olmaz yüce dağın dumanı

Yara yârdan, yâr elinde dermanı

Mühür gözlerinle yazdın fermanı

Bana söyleyecek söz mü bıraktın

 

Yaz bahar ayımı kışa çevirdin

Gözlerimi kanlı yaşa çevirdin

Bütün emeğimi boşa çevirdin

Bir yara saracak bez mi bıraktın

 

Dervişoğlu gayrı sana ne derim

Günden güne arttı derdim kederim

Ben şimdi ne yana olsa giderim

Ardından gelecek iz mi bıraktın

Devamı iıin tıklayın

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Olacak
Seni düşünürüm


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14297885
 Bugün : 242
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 624563
 Bugün : 2
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 87
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024

Künye | Abonelik | İletişim