Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
Kelimelerin dansı aşkla figanı
Bedran Yoldaş

Zalimlerin ateşle dansı

Kifayetsiz kalır kelimeler

Yutkunurken nefessiz kalır

Zemheride katran karası yüzler

Aspendosta zaman arenası

Cıvıldaşan kuşlar barınmaz içinde buhran

Zalimlerin ateşle dansı

 

Dalgın bakışlar arasında hendek

Boydan boya bir mertek

Atsak mı, tutsak mı

Yedi merdiven yeni güne açılan yedi kapı

İzdihamında sert bakışlar

Yulaf ezmesinden beslenenler

Telâşın boy attığı karanlık kuyuda

Feryat figan minare boyunu aşar

Kimin ahı kime kalır ki bilinmez

Sıcak yaz akşamında boncuk boncuk ter

Dökülür avucuna günahlar

Peştemalinde kontrolsüz rüzgâr

Gelip gideni yoklar

Kelimelerin dansı zalimlerin aşkını paklar mı

Hayat iksiri, damardaki kan oynaşır

Kelimelerin dansı aşkla figanı

Sırlar penceresi

 

Her pencere içinde sırlar saklar

Kar beyaz güller aldatır diken gizler

Hayaller içinde gerçekler vardır

Doğrular kovulur dokuz köyden

Sapla Saman karıştığı zaman

Her pencere içinde sırlar saklar

 

Tuhaftır içimde sakladığım duygular

Zehir zemberek dışta gülüşler saklar

Ali cenap bir beyefendi gizli

Semazenler döndüğünde içinde zaman saklar, gören gözler aldanır

Gönül gözü nerede

Söylemden eyleme ahuzar

Kalburüstü süngüler her menfezde

Düşmanlıklar kalu belâdan

Körelmiş kalpler hep inat saklar

Gün yüzüne kapalı deruni meseleler

Her pencere içinde sırlar saklar

Devamı iıin tıklayın
Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz

Duygularım harman yeri

Savuranım sensin benim

Haber sende emir eri

Dar ağacında mı yerim

 

Şimdi ipim çekilecek

Hep yüklerim serilecek

İyi iş bulanmaz bizde

Koruk meyvem derilecek

 

Kalem kırık defter dürük

Kendin bilmez ne edersin

Beniz soluk yemiş çürük

Yazar çizer ne silersin

 

İyi sonu düşledim mi

Sırrını hep gizledim mi

Biricik aşkım derdimi

Hazır bulup has odamda

Devamı iıin tıklayın
Aşk ile
Ekrem Yılmaz

Bu aşk koca umman imiş geri kalan bir damlası

O seçmiş ki bahtiyarlık; fenâ bulmak en alâsı

Devamı iıin tıklayın
Deme
Necdet Uçak

Sakın ha avcıyım deme! Bir gün av ederler seni,

Neyin varsa çalar, çırpar, yoka tav ederler seni.

Sele döner göz yaşların, yaşamaksa haram olur,

Sanırsın ki dolu vurdu, kuru bağ ederler seni.

 

Firavun olsan ne yazar? Bir gün yener sinek seni,

Barınacak yerin kalmaz, barındırır tünek seni.

Melül, mahzun, yapayalnız gelen geçene bakarsın,

Düşersin bir değirmene, çalkar, sallar elek seni.

 

Girdin zaman tüneline, elbet biter yolun senin,

Sen yerinde dursan bile, durmaz gider yolun senin.

Zaman yürüyen merdiven ne sözün ne nazın geçer,

Ne közün var ne de külün, sanma tüter bacan senin.

 

Biter ömür mezardasın, budur kıyametin senin,

Dökülecek her bir azan, toprak olur etin senin.

İman ile gidenlere ne mutlu dualar bizden,

Bir kefendir götürdüğün, budur kıyafetin senin.

 

Mezar ya cehennem çukuru ya cennetten bahçen senin,

İman senin ışığındır, yoktur artık gecen senin.

Rabbim bizden esirgeme rahmet ve mağfiretini,

Emanetti veren aldı, elbet değildi can senin.

Devamı iıin tıklayın
İster ağla istersen gül
Necdet Uçak

Bu dünyada ömür belli,

İster ağla istersen gül.

Olmuşsan zalimin kulu,

İster ağla istersen gül.

 

Sabır gerek her bir derde,

Kimi uçar kimi yerde,

Kimler gelmiş, geçmiş gör de

İster ağla istersen gül.

 

Mayamızdır kara toprak,

Ne verdiyse alacak Hak,

Yalanı, yemini bırak,

İster ağla istersen gül.

 

Alim de var, zalim de var,

Ağar be hey bahtım ağar!

Merhamet et, yaramı sar,

İster ağla istersen gül.

 

Murat alan, veren de kim?

Yükseklerde gel uçma in.

Bu geçen cenaze kimin?

İster ağla diyemem gül.

 

Hür doğmuştun gel yaşa hür,

Sev canlıyı, hem de güldür,

Yapıcı ol kalplere gir,

İster ağla istersen gül.

 

Haksızlığa susma sakın,

Def edecek tavır takın,

Gece biter, sabah yakın,

İster ağla istersen gül.

 

Mal, mülk, makam hepsi yalan,

Dünya hiç bitmez imtihan,

Olursa da bin bir yaran,

İster ağla istersen gül.

 

Daim kapımızda ölüm,

Belli değil saat ve gün,

Bir gün çözülecek düğüm,

İster ağla istersen gül.

 

Gördüm sönmüş nice ocak,

Sevinç, keder kucak kucak,

Rabbim kapılar açacak,

İster ağla istersen gül.

 

Mezarlığa gittim dolmuş,

Nice güller açmış, solmuş,

Gör ki hepsi toprak olmuş,

İster ağla diyemem gül.

 

Bir sessizlik, sükûn orda,

Şöyle bir bak ibret al da,

Geçmiş günleri hatırla,

İster ağla istersen gül.

Devamı iıin tıklayın
Gazzeye ağıt
Mustafa Büyükgüner

Bir dağ eteğinde ailelerini bekliyorlar,

Yanlarında İbrahim var, Sâre var.

Kulaklarında bomba sesi, bakışlarında acı...

Peygamberin yanında olmak, acının tek ilâcı.

Bir sırtlan sürüsü dalmış ceylânların arasına,

Geleceğimizi dişliyorlar yok pahasına.

Günahsız çocuklar annelerinin kollarında uyuyor,

Uyumak mı bu, insan, asıl ölünce uyanıyor!

Tur Dağından Tuğba Ağacına uçuşan kuşlar,

Kanatlarında, Cennet kokusu taşıyan çocuklar...

 

Bir elmanın günahı mı fazladır yahudiden

Lütfen Azrail, çıkar mısın artık elma bahçesinden

Devamı iıin tıklayın
Analar baş tacımızdır
M. Nihat Malkoç

Senin, benim ne fark eder?

Analar baş tacımızdır

Yüreğe sevgi zerk eder

Analar baş tacımızdır

 

Hem içiren hem yediren

Odur kavgayı bitiren

Bizi dünyaya getiren...

Analar baş tacımızdır

 

Ömrünü eyleyip heder

Belli etmez çekse keder

Saçını süpürge eder

Analar baş tacımızdır

 

Sımsıcaktır, bahar yeli

Güçlüdür, bükülmez beli

Annenin öpülür eli

Analar baş tacımızdır

 

Hakları olsa da sefa...

Bir ömür çekerler cefa

Evlâttan beklerler vefa

Analar baş tacımızdır

 

Yaşarken bil kıymetini

Sorgulama niyetini

Görmek gerek gayretini

Analar baş tacımızdır

 

Hayatın öznesidir o!

Vicdanların sesidir o!

Gönül hazinesidir o!

Analar baş tacımızdır

 

Isıtır, güneştir anne

Yıldızlara eştir anne

Yokluğun ateştir anne!

Analar baş tacımızdır

 

Gider bir gün, geri dönmez

Hasretin ateşi sönmez

Anaya öf bile denmez

Analar baş tacımızdır

Devamı iıin tıklayın
Bir anne arıyorum acılarıma
Hızır İrfan Önder

Çağın kalbi buz tutmuş

Filistin yansa da erimez!

Zerresi kalmadı insafın!

Filistinli çocukların başını

Azrail mi okşasın?..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Sahipsiz ölümler kalıyor geriye

Sahipsiz mezarlar

Ve can yakıcı ağıtlar!..

Şairler direnecek, şiirler ölmeyecek!

Küllerinden doğacak Filistin…

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Zalimler acımasız oluyor hep

“Ağlamayacağım” diyor

Filistinli şair Fedvâ Tûkan.

Elbette ağlamasın!

Ay ağarken Gazze’ye!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Dünyayı kendinden ibaret sayıyor İsrail

Şairler ölürse Filistin öksüz kalır!

Dönüp duruyor ihtiyar dünya!..

Hayallerim üşüyor, yüreğim yanıyor!

Hicranımı müebbete çevirme Rabbim!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

İnanıyorum ki Gazze düşmeyecek

Yakındır Hakk’ın yardımı

Uhud’tan Hamza gelecek

Kerbelâ’dan Hüseyin

Yüz binler el verecek Çanakkale’den!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Hayata bağlandığın ipin kopması ne kötü

Ne kötü bir günahı tekrar tekrar işlemek!

Her yüzde bir maske!

Yeni bir oyun bulmalıyım Filistinli çocuklara

Ve kirletilmemiş bir hayat!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Ateş yağmurunda ıslanıyor Filistin halkı

Çırpınıp duruyorlar hayata tutunmak için

Hür yaşamak isteğiyle direniyorlar pusatsız

Kalbime sığmıyor topladığım yara izleri!

Yasını tutuyorum insanlığın!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Daima yolcuyum hayattan ölüme

Yaramaz bir çocuk tepinir içimde

Kendimi çoğaltıyorum Filistin’de

Dirilere acıyan yok! Ölülere ağlayan!

Biliyorum yılanların niçin deri değiştirdiğini

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Yaşadığım hayatla düşlediğim bir değil

Durduramıyorum içimdeki gelgitleri

Masumlara zulmedenlere lanet okuyorum!

Delirmekten korkuyorum

Duyarsızlaşmaktan!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

En çok ben ölüyorum her savaşta!

Gazze’de kol kola yürüyor hayat ve ölüm

Kâbe’nin kara örtüsü müdür gece?

Masum Filistinlilerden ne isteniyor?

Müminler ne zaman kardeş olacak?..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Gazze’nin uykusunu bölüyor gök gürültüsü

Yıldırım gibi iniyor envai çeşit bombalar!..

Kan ve barut kokusu hâkim Filistin’de!

Ben kimsenin yurduna zorla girmiyorsam

Ülkeme de kimse giremez!..

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Yatanın çalışana borcu var

Vatanın şehitlere, gazilere!..

Herkesin ölecek kadar vakti vardır

Kanımı bağışlıyorum karanfillere,

Kalbimi Mescid-i Aksa’ya…

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

 

Tutuklu yıldızlarla dolu gökyüzü

Gazze’nin boynunda Cezayir menekşesi!

“Sükût suikastı” yapıyor dünya!

Mazlumları duymuyor, görmüyor!

Bazen gül kokuyorum bazen sümbül…

Bir anne arıyorum acılarıma

Merheminiz yok mu yaralarıma?..

Devamı iıin tıklayın
Toprak
Ayhan Aslan

Gün geliyor;

Filizlendirip bir çekirdeği

Narin bir fidan eyliyorsun

Yetinmeyip,

Zamana ortak oluyor

Meyveye bile durduruyorsun

Aşın, suyun kesiliyor

Ağlıyorsun, ağlıyorsun

Ve kuruyorsun, ağlatıyorsun

Gülünce mutlak güldürüyorsun

İyi kötü hiç demiyorsun

Hep bağrıma basıyorsun.

Sen, öylesine şefkatlisin ki.

Devamı iıin tıklayın
Vuslat
Ayhan Aslan

Nefeslerce çektik ah’ ı,

Derinden.

Göğüs gerdik,

Bu yaman ayrılığa.

Hülyası yetti vuslatın

Geldi yüreğe serinden.

Ne kaldı ki şurada,

Kavuşmaya.

Devamı iıin tıklayın
Aşkın tarihi
Olgun Albayrak

Aşkın tarihini okudum hikmetli kitaplardan;

Âdem’in hicretiyle başlar bu macera,

Çile çile ördüğü dualar vardır ardında;

Vuslat elbisesini gözyaşları ile dokurken,

Pişmanlıklar vardır içinde,

Keşkeler vardır…

Sonra hırslar girer işin içine.

Gönül denen memba kirlenince,

Gözler ne işe yarar bulanmaktan başka?

Bulandı gözler ve kıyıverdi kardeşinin canına.

Nihayet yayıldı insanoğlu yeryüzüne.

Arkası isimler, sıfatlar ve zamirlere gebe.

Evvelde yüce bir özneydi aşk,

Ahirde şeytanın fitnesi oldu yol ayrımlarında.

Bir hisseydi aşk, Züleyha’nın gözlerinde dinlendi;

Bazen Mecnun kıssasıyla ünlendi.

İlahi bir cevherdi aşk, yüreklere taç olması gereken.

Çamura bulandı sonunda;

Ayaklar altında çiğnendi, örselendi…

Devamı iıin tıklayın
Bizdedir
Mehmet Balcı

Nedir bu dargınlık, niye küskünlük?

Eğer bir suç varsa o suç bizdedir.

Kurtulmak istersek kinden, nefretten,

Bunun da çaresi elimizdedir.

 

Niyedir bu küsme, kimden korkarız?

Neyi düşünürüz, ne hesaplarız?

Otuz, kırk yaşında ihtiyarlarız,

Her kötülük bizim dilimizdedir.

 

Niye böyle dargın, asık çehreler?

Niye sıkıntıyla geçer geceler?

Niye yüzlerdeki sahte maskeler?

Niye hep tuzaklar yolumuzdadır?

 

Böyle mi emreder bizlere dinler?

Bizim dinimizde var mıdır kinler?

Kardeşlik bitmişse geçer mi günler?

Sanki akrep bizim cebimizdedir.

 

Asla kin bulunmaz benim özümde,

Ne küfür ne sitem olur sözümde,

Her gün sevdiklerim tüter gözümde,

Sevgi, saygı, hürmet gönlümüzdedir.

 

Her gün mutlu geçsin, her gece diri,

Beklersin aracı olsun da biri,

Mehmet’te mi sahte dünyanın kiri,

Her derman, her çare dinimizdedir.

Devamı iıin tıklayın
Ağıt
Mehmet Balcı

Ben ilk defa bu bayramda

Öpecek el bulamadım.

Kimse bir şeker vermedi,

Bu bayram yok ağız tadım.

 

       Kimse açmadı kapımı,

       Ne ablam ne bacılarım.

       Gelecek bayrama kadar

       Bitmez benim acılarım.

 

Hep uzakta amca, dayı,

Unuttum seneyi, ayı,

Herkes güler, bayram eder,

Bu bayram aldık havayı.

 

       Nerde o eski bayramlar?

       Yazmakla sığmaz satıra.

       Neşe vardı, şenlik vardı,

       Şimdi hepsi bir hatıra.

 

Çocuklara vermek için

Bozdurmuştum birkaç lira.

Ne gelen ne giden oldu,

Elde kaldı bozuk para.

 

       Bayramların neşesiydi

       Köyümüzün çocukları.

       Ne neşe var ne de çocuk,

       Bomboş köyün sokakları.

 

Nerde o eski bayramlar,

Mehmet Balcı söyle nerde?

Bayram günlerinde bile,

Bütün gençlik kahvelerde.

Devamı iıin tıklayın
Efendim
Ahmet Çelebi

Efendim düştüm aşkının ateşine

Bana artık aşkı tarif etmesinler

Bir nokta koyalım beden leşine

Bana artık yeşil gözle gelmesinler

Devamı iıin tıklayın
Anne duası
Murat Yaramaz

arkında olmadan türlü engeli

anne duasını kuşanan geçer

dertten çember çizse kader pergeli

anne duasını kuşanan geçer

 

sakız eden olur cihat lafını

mazeret sunarak ister affını

son sürat koşarak düşman safını

anne duasını kuşanan geçer

 

şeytan hiç vazgeçmez görevi avdan

nefsin köşk hayali tükenmez lavdan

bu müthiş savaştan çetin sınavdan

anne duasını kuşanan geçer…

Devamı iıin tıklayın
Hani nerede
Muammer Zeki Aygur

Karşı konulamayan baharın çiçekleri açtı.

Ne durulmaz bir yaraymış, bu bahar yarası.

Sarı buklelerin savrulduğu zamanlar geldi de çattı.

İstikbal vadeden bir iş teklifine ya evet ya da hayır demenin tereddüdü üzerimdeyken,

Buğulu bir sesle üzerime fısıldanan buğu kalktı.

Bir sevda beni koluna takıp götürebilir,

Kubbelerin, revakların, sütunların arasından.

Bir sevda götürebilir beni elbet,

Bir şadırvandan hücrelerin en ücra köşelerine.

Bir sevda tenhalaştırabilir beni.

Kızarmış sözler, terli, kırışık bir alın, sıkılmış bir yumruk.

Kimi ney çalar, kimi tambur, kimi bilmem ne belâ.

Beli bükülmüş kambur, eski yaşlılar nerede?

Pahalı elbiselerini kırıştırmamaya çalışarak oturanlar nerede?

Hani nerede hal hatır soran, ziyan edilmiş isyan?

Bir sevda götürebilir beni elbet.

Yüzümde bir haftalık sakal,

Elimde beyannameler, yüksekçe sesle: “Yarın miting var.”

Resimler, duvarların önünde; gazete ve mecmualarda birikmiş,

Yerlerde çiğnenmiş halı, sigara dumanından hafif sararmış tavan, cemiyette ateşli nutuklar.

Bir sevda yakınlaştırabilir beni elbet.

Sisler arasından beni çağıran birkaç harf: “Elif, Lâm, Mîm.”

Ben mazeretler uydura durayım,

Sen küllenmiş ocağımı eşele.

Alacakaranlıkta, gözlerimin beyazı ile yol bulan çıraklar nerede?

Radyolarda şapkalı harflerden sesler çalıyor.

Arkamda, imha edilen kırpıntılardan bir döşek.

Hani döşümde eritilen kurşun nerede?

Birazdan rüzgârın etekleri dallarıma sürünüp geçecek.

Hani, uğursuz dediğin baykuşun mânâsız telkinleri nerede?

 

Ruhumdaki alçaklığı düşünürken,

Güvercin kanatları boyundan ya da boynundan büyük işlerde.

Sahi, meleklerden de üstün olabilen Âdem’in sakası nerede?

 

“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden.” demişti ya hani,

Kolonlarını ağır ağır kestiğimiz, kanadı kırık evler nerede?

Deh deyince kalkan bir eşek,

Defalarca rötar yemiş bir binekten kaç kat daha yücedir bilemem.

Hani bizi birbirimize bağlayan çamdan telefon direkleri?

Hani gaz lambaları, talaştan buzlar?

Hani nal sesleri, tozan yollar?

Rahvan atlar, koşumsuz ve doyumsuz bir erekle dört nala şimdi.

Seksen derecelik tütün kolonları,

Saçları jöleli ve briyantinli gençler,

Ellerinde titrek ve donuk kokteyller.

 

Çıngıraklı kahkahalar eşliğinde bir ses: “Hadi, bize bir şiir oku.”

Başım hafifçe öne eğik ve sağa meyilli.

Sütten ve baldan ırmaklarım da yok benim.

Uğursuz bir zırh ve demirden bir mum eriyor ellerimde.

 

İğne ucu kadar bir vefa boynumda dolanır.

Vefasızlık bana yakışık kalmaz, yüzümü kırıştıran kaz ayakları nerede?

Aklım beni terk edecek kadar sermayeye sahip değil.

Benim de haddime değil, aklımı kaçırıp inzivaya çekilmek.

Alıkonulan portakal çiçekleri ve dahi kokuları,

Bazı kıytırık faydalar ve küçük tavizler kopararak

Ya da kopardığımı sanarak, bütün ömrümü bu cılız avuntuya yaslıyorum.

Antenli televizyonlar,

Suntadan bir masa,

Dantelli bir örgü,

Sepyadan reklamlar... Hani nerede?

Devamı iıin tıklayın
Demokrasi
İsmail Güçtaş

Amerikan futbolunun sevilmediği

Her ülkede

Biraz eksiktir demokrasi.

Ve eksiktir

Gökyüzünde yıldızlar.

Çünkü çalıp onları

Bayraklarına hapsetmiş olmalı Amerikalılar

Daha fazla aydınlansın diye ülkeleri.

Devamı iıin tıklayın
Örümcek ağı
İsmail Güçtaş

Atlatmak için peşindekileri

Gizleneceği mağaranın daracık kapısına

Ağ örsün diyerek

Cebinde taşır örümcekleri

Bir gangster,

Bütün hüneri örümcekte zannederek.

Devamı iıin tıklayın
Mutluluğumsun her zaman
Cemal Karsavan

beyaz bir mutluluk senden bana

yaşadık birlikte hoş bir seda

açtırmıştın güllerimi ilkyazda

mevsim sonbahar hüzün müdür yoksa

 

kıstır hüzünle karışık mutluluk

baharı yaşamıştık biz allısı morlusuyla

iki kişilik doyasıya bu sevda

hayatin hediyesi yıllardan sonra

 

hissettim biliyor musun senle ben

engin denizsin gözlerimde rüzgârla

kalbin muhteşem bir sevgi hazinesi

tanrının armağanıydın

 

bir güldürüp bir ağlatan

bir öldürüp bir yaşatan

gülde diken dikende gül

mutluluğumsun her zaman

Devamı iıin tıklayın
Annem
İbrahim Durmaz

Öpsem ayaklarının altından

Cennetten rayihalar gelirdi

Uçsam hız alıp kanatlarından

Sonsuzluk ne ola mavera delinirdi

Yürüyüp kaybolsam ufuklardan

Önce sen, önce sen

Yanın sıra merhametin gelirdi be annem

 

Niye yok annem

Sevgiye sevgi öğreten nazarın

Bilirim gelmeyeceksin

Ne bugün ne yarın

Seni topraklara koyamadım

Bağrımdadır mezarın

 

Umudun arzun muradın

Son nefeste Allah adın

Söylesin dudakların

Öyle yaptın, öyle yaptın be annem

 

Şafaklar atmıyor

Fecri niye kararttın

Elele tutuşup meleklerle

Beni öksüz bıraktın

 

Gündüz hayalimden

Geceleri düşümden

Gerek yok el etmene

Yakında gelirim, gelirim be annem

Devamı iıin tıklayın
Anne
İbrahim Durmaz

Yüreğim üşüyor anne

Kır çiçeklerine bakamıyorum

İçime hasretin çöküyor anne

 

Zamanım çıvgara düştü

Beni çocukluğumda bırakıp dizüstü

Başıboş yürüyor anne

 

Hayallerim alev alev yandı

Gelincikler el veriyor

Her şey kızıla boyandı

Gönlüm kanıyor anne

 

Sevgi selvilerimi alıp gittin

Her seher her sabah

Küllerimde duman tütüyor anne

 

Bak yine akşam oluyor

Yalnızlık çöker üstüme

Uçurumlar beni yutuyor anne

Yaz bitti artık, sonbahardayım

Bozguna uğramış bir Gülizar hüznüyle

İşte sararıp soluyorum anne…

Devamı iıin tıklayın
Dervişan bohçası III
Turgut Yörükoğlu

Sevgi kanadım benim, uçtum gönül şehrine

Rüzgârın kollarında yolum sahraya doğru.

Pınar oldum, çağladım vuslatın aşk nehrine

Kader yelkenlerini açtı deryaya doğru.

 

Nefsim dağlardan ağır, tenimden daha yakın

Ruhumun aklığına bin cürüm eyler akın

Talkın verdim gönlüme, ahdinden dönme sakın

Alınan her bir nefes mutlak semaya doğru.

 

“Min salsalin kelfahhar” fırınında pişerek

Zelle, ecrin çekmeğe bu fenaya düşerek

İki yüzyıl firkati sabır ile aşarak

Seyr u sülûk eyledim ol ev ednaya doğru.

 

Her cemâl Leylâ bana, Leylâ’da sırr-ı Mevlâ

İki gören gözdense bini bir gören evlâ

Sûretinde Züleyha, sîretinde Süheyla

Makam-ı Yusufîlik kutlu rüyaya doğru.

 

Bu kırılmış gönlümü Beytü’l Makdis eyleyip

“Kâbe kavseyn” burcunda terk-i nefis eyleyip

Hilâfetin tahtına aşkı reis eyleyip

Aşk şemşiri elimde koştum Kisra’ya doğru.

 

Ruhum senden, can senden kalıp toprak bedenden

Bende beni sen ettim, rücu ettim ben benden

Bu kâinât oluştu bendeki eksilenden

Hep’ten hiç’e yürüdüm “usri yüsra”ya doğru.

 

Hakk’ın tekvin sıfatı, o da toprak anadır

İsim, resim, can, ceset hem şekil hem mânâdır

Bu mekâna geliş ki mutlak imtihanadır

Yola revan deminde gidiş ukbaya doğru.

 

Semt-i Esmâ makamı bir yüce sırr-ı ikrar

“Ene’l Hak” sözün diyen dâra düşse ne çıkar

Zerre gelip cihana, kürre olup gitmek var

Bizim zikrullahımız ismi Kübra’ya doğru.

 

Cennet - cehennem beri, ötesi canan yurdu

Anlayana Kur’ân’la, Habibiyle duyurdu

O makama lâyık kul, inşirahta buyurdu

Berzahtan geçip gider mülk-ü bekaya doğru.

 

Yörükoğlu burada, perdesiz akar zaman

Yedi kapı ardında yolcu bekler bir liman

Umman katreye döner, katreler olur umman

Dilde bütün sözcükler hamd ü senaya doğru.

Devamı iıin tıklayın

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Günümüzde kitaba nazaran paraya rağbeti; mide gurultusunu beyin sancısı zannederek, Tanzimat’tan bu yana, hiçbir şeyin çilesini çekmeden, her şeyi, Avrupa’dan monte eden(alan) yazarlarımıza borçluyuz.
Borcumuzu ödemesek de olur.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Şaşırmadık


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15635773
 Bugün : 1868
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653162
 Bugün : 51
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 48
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025

Künye | Abonelik | İletişim