Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
Çocuk
Ekrem Yılmaz

Hani parmakla basılınca

İz kalır ya hamurda öyle

İstikbâle atılmış kanca

Bir çocuk yetişir töreyle

 

Töreyle bir çocuk yetişir

Bitmesin var olsun bu nesil

O bugünden yarına neşir

Bugün talip yarın mümessil

 

Çocuk aklınca dünya cuk cuk

Hayat çocukta bir oyuncuk

Öyle hafif sanki kuş cik cik

Hayat çocukça bir oyuncuk

 

Devamı iıin tıklayın
Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak

O da erozyonda, bozuldu ahlâk,

Herkes ya çok dürüst ya ondan uzak.

Duamdır; kötüyü ıslah etsin Hak,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Arkadaş edinme gönül kıranı,

Öğretmez o sana helal, haramı,

Derde merhem olmaz, sarmaz yaranı,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Kimisinde yalan tonla, hiç bitmez,

Böyle biri asla yurt, yuva tutmaz,

Seni batırır da kendisi batmaz,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Ağzından eksilmez bir tülü yemin,

Gözünü kırpmadan söyledi demin,

Ben asla diyemem “bunları sevin”,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Kiminin dilinden hiç düşmez küfür,

Unutsun, dua et, üstüne üfür.

Unutmazsa hayatından sil, süpür,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

İşçinin hakkını bekletmeden ver,

O sana bir değil, bin dua eder.

Gönül yapmak elbet dünyaya bedel,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Son nefeste düşün, haram yemedin,

Dedikodu bilmez, laf götürmedin,

Hem nasihat ettin hem de dinledin,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Ömür dediğin ne? Kısa bir zaman,

Bebek, çocuk, okul, iş buldun tamam.

Git, gel, çalış, koştur, ye, iç, oyalan,

Zâlim de zulüm de bizden değildir.

 

Devamı iıin tıklayın
Ali ile Barbaros
Necdet Uçak

Birisi Ali’dir, biri Barbaros

Bazen kavgalılar, bazen candan dost.

Bunlar iki kuzen, hem süt kardeşi

Ali elbet büyük, üç oldu yaşı.

Girmeyegörsünler onlar salona,

Onlarca oyuncak geniş alana

Dağılır, bağırsan hepsi faydasız,

Onlar elbet çocuk, diyemem arsız.

Baş oyuncakları tonla araba,

Atarlar, vururlar, döner haraba.

Kiminde teker yok, kiminde kapı,

Kimisi pert olmuş, yutmuştur hapı.

Mutfağa girseler her yer karışır,

Tencere, tabak ve dolap boşalır.

Bazen su dökerler, bazen yağ, merhem,

“Dikkatli olmalı” diyorum her dem.

Dışarı götürün bunları alın,

Oynayıp zıplasın bir parka salın.

Bırakın koşsunlar, bitsin enerji,

Sonra kucaklayıp getirin geri.

Değişsin altları, doysun karınlar,

Allah’a bin şükür! Sağlıklı, varlar.

Büyüsün, gün gelir bu iki kuzen,

Okur, adam olur, böyledir düzen.

Rabbim ömür versin biz de görelim,

Mutlu olup da murada erelim.

Devamı iıin tıklayın
Filistindeki çocuklar
M. Nihat Malkoç

Nefes almak ne mümkün, gökten bomba yağarken 

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

Gazze'deki bebekler öksüzlüğe doğarken...

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Kurşundan daha ağır omuzlarında yükler

Kirpikleri ıpıslak, boyunları eğikler

Çocukluk nedir bilmez, sanki hepsi büyükler

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Yarınlardan nasipsiz, düşleri çalınmıştır

Yürekteki elemin darası alınmıştır

Nice körpe kuzunun saçları yolunmuştur

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Bu mazlum coğrafyada tüyler diken dikendir

Huzurdan payları yok, hepsi acı çekendir

Ümmetin acıları boynumuzu bükendir

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Gazze'de çocuk olmak, kederden pay almaktır

Ölümün kapısını gün ortası çalmaktır

Acılar denizinde bir başına kalmaktır

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Yaşamayanlar bilmez, çektikleri ne hâldir 

Bir kâse sıcak çorba onlar için muhaldir

Mutluluk Gazze için erişilmez hayaldir

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Gökler ölüm yağdırır, fırsat vermezler gence 

İşten bile değildir ölüm, zulüm, işkence...

Bir değil bin kez ölür her can ölmeden önce

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Çocuk bir kez ölürse bin kez ölür anneler

Hüzün ok misalidir, yaralı bağrı deler 

Filistin kan ağlarken zalim İsrail güler

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Siyonist deyip geçme, lânetlidir adları

Nice canlara bedel öfke ve inatları 

Sözde medenî dünya, duymuyor feryatları

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

 

Gazze geceye mahkûm, mum misali eriyor

Görmezden gelen dünya, her ne varsa görüyor

Bugün İslâm ümmeti kötü sınav veriyor

Filistin'de çocuklar büyümez, büyüyemez

Devamı iıin tıklayın
Yozlaşan toplumlar
Halit Özdüzen

Yozlaşan toplumlarda iffetsizler şâh olur.

Ahmaklar diyârında, açıkgöz ilâh olur.

İhtirasa kapılan, bir zümre karşısında,

Kanaatkâr ezilir, fazilet tebâh olur…

 

Edep hâyâ kalkınca, kanatlanır rezâlet.

Artık her kepazelik, orada mübâh olur.

Ne idüğü belirsiz, ipsizler cirit oynar,

En kararmış çehreler, birer mihrimâh olur.

 

Allah desen gülerler, küflü kafalı derler.

Doğru her söz orada, en büyük günâh olur.

Vaktiyle kasasını doldurmayan gâfilin (!)

İşi gücü döğünmek, her günü âhu vâh olur.

 

Soyu sopu ahlâkı, akidesi müşevveş,

Şu devrin azmanları, kabarır küstâh olur.

Nurlu zannettiğimiz, öyle yüzler vardır ki,

Maskeleri düşünce, simâ simsiyah olur.

Lâ – edrî

NOT: Bu şiiri nereden aldığımı ve kimin eseri olduğunu bilmiyorum. Fakat 20 yıl cebimde ve notlarım arasında taşımışım. Şimdi kayda geçirmek istedim. Ama büyük ihtimalle “Yeni İstiklâl” veya “Büyük Gazete”den almış olabilirim. Sonuçta ibretli ve çok mânidar bulduğum için notlarımın, şiirlerimin arasına koymak istedim.

Ve işte, böyle olursa durum, elbette burda biter oturum.

O zaman dağlar böyle aşılmaz, uyuz kendiliğinden kaşınmaz.

Bir “böyyük” (!) söylemişti; “Yollar yürümekle aşınmaz.”

Ve millî damat, millî şef, herkes olur birbirine eş.

Son kıta, 1980’li yıllarda Kuşadası Belediye Başkanı Lütfi Su Yolcu’ya yazdığım üç sayfalık eleştiri mektubumdan alıntıdır. O yıllarda Sağlık Bakanı olan bir adam “cinsel ilişkilerle AİDS bulaşmaz.” demişti. Ona ve solculara gönderme babında bir eleştirimdi…

Devamı iıin tıklayın
Anladım
Ahmet Çelebi

Allah'ım her yerde sanatın

Anladım ki yüceliğin var

Cevherde ölçülmez kıratın

Acizce bir cüceliğim var

 

Allah'ım bilinmez bir gücün

Anladım ki aşkınlığın var

Zalime keskince bir öcün

Sır içinde taşkınlığın var

 

Allah'ım renksiz bir görüntün

Anladım sessiz bir sedan var

Örümcek kimyevi örüntün

Tonlar taşıyan karıncan var

 

Allah'ım kelamın büyük ses

Anladım kaleme emrin var

Sensizlik çelikten bir kafes

Sübhan ve hamd diye virdin var

 

Allah'ım eğdim ben başımı

Anladım çaresizliğim var

Rahmetin kaldırsın naaşımı

Affını bulma ümidim var

Devamı iıin tıklayın
Özür
Murat Yaramaz

depoladığım bütün hüzünleri

döküyorum ortaya

ağlamak en basiti

yapacağım şeylerin

ıslattığım her şeyden

özür diliyorum

 

bazı şeyler yazıyorum

okuyorlar da

her gönülde

yarası var kalemimin

kanattığım her şeyden

özür diliyorum

 

büyütüyorum aşklarımı gözümde

unutamıyorum sonra

görüyorum her taraftan

baktıkça bakıyorum

abarttığım her şeyden

özür diliyorum

 

üzerime düşüyorlar bir de

ama iyi niyetle

gelemiyorum sıkıntıya

fişlerini çekiyorum

kapattığım her şeyden

özür diliyorum

 

yüklemleri sahtekar

kurduğum cümlelerin

söylediklerim yalandı

ben bir yalancıyım diyorum

aldattığım her şeyden

özür diliyorum.

 

Devamı iıin tıklayın
Kirli
Murat Yaramaz

üzüm gibi biz bize baka baka kudurduk

günde yetmiş küfrü var en temiz hislimizin

bir damla vicdan olsa çocukları korurduk

savunulacak yeri yolu yok neslimizin.

 

Devamı iıin tıklayın
Ve çamaşır ipinde sabah
Cemal Karsavan

gökyüzü yarılıyordu orta yerinden

şimşekler çakarken

çığlık çığlığa gece

mavileri yırtarken

 

ağladı köprü altı çocukları

yıkık terkedilmiş evlerden

aktı şıpır şıpır gözyaşları

olukları kırık çatılardan

 

mazgallar doldu taştı

işçi mehmet’in tek göz evinde

metropol uyandı deniz ortasında

yüzüyordu kara

 

köylünün gözünde bereket

nadasa bırakılmamış toprakta

gülüyordu sarı sıcak nene

kış ortasında yazdı

 

gecede telâş çığrış bağrış

bardaktan boşanırcasına

ıslanmış kuru çamaşırlar

ve çamaşır ipinde sabah

 

Devamı iıin tıklayın
Çocuklar oynasın
Osman Akçay

Soğuk manzara

Pencerenin ardında

Boş arazide

 

Dikenli kuru otlar

Hiç gülmeyen suratlar

 

Görkemli bir park

İçinde oyuncaklar

Ne hoş olurdu

 

Sevinç dolu çocuklar

Güzelce oynasınlar

 

Halka tatlısı

Külahta dondurması

Yesin canısı

 

Hep sallansın salıncak

Boş kalmasın kaydırak

 

Devamı iıin tıklayın
Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz

Bir çocuk

Bir kuş

Kuş ölür

Çocuk yüreğindeki bütün yıldızlar yere dökülür

Boşluğun acısı çöker

İnceden ince

Sarar dört bir yanı

Ne gündüz kalır ne gece

Yumar gözlerini

Kuşu içinde uçurur

Uzatıverse ellerini

Sanki tutacak

Öylece sessiz durur

Açsa gözlerini

Hayalleri yok olacak

Ruhunda kopan fırtına bulutları

Siz durun o ağlayacak

Kapı açılır birden

Öylece süzülüp merdivenlerden

Biri vardır yürüyüp gelen

Görür İki Cihan Serveri’ni

Teselliye gelmiştir kendisini

Çocuk alır kuşu gönlünden

Boşaltır kalbinin kafesini

Buyur eder gönül şahikasını

Âlemlerin Efendisini…

 

Devamı iıin tıklayın
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Saltuk Buğra Bıçak

Öyle uzun geceydi, şeb-i yeldâ misâli

Muammaydı gecenin şafak ile visâli

Katran katran vicdanlar, icraat yüz karası...

Kurşun yarası geçer; geçmez gönül yarası

Eyyam-ı bahur çöktü temmuzun on beşinde

Nasıl bir seher saklı bu gecenin peşinde?

Bir ömre bedel sanki beklemek son şafağı

Ne alçaklar var imiş, aşağıdan aşağı!..

Birliğe muhtaçken âh, bu ne hâyâsız iştir?!

Yardım et bize Rabbim, selâmete eriştir!

 

Devirlerin gördüğü en haince bir darbe

İsyandan da ziyade bir kanlı muharebe

Kudurmuş tayyareler gökyüzünde dolandı

Nefret kustu katiller, berrak sular bulandı

Silahsız insanların üstüne tank sürüldü

İnsafla merhametin defterleri dürüldü

Şu arsız hainliğin, vatana ihanetin

Kaldırmak mümkün müdür vebâlini milletin

Anladık ki piyonlar hiçbir vakit boş durmaz

Fırsatını bulunca baş üstünde baş durmaz

 

Hangi tarih yazar ki böylesi hıyaneti

Ellerden önce baş'lar işlemiş cinayeti

Ne davası imiş bu; mü'mini öldürecek

Gözünü kısıp duran küffarı güldürecek!

Neyin gayreti şimdi bu telâş, bu hengâme?

Hiç mi kalmamış bilmem akıl ve muhakeme?

İnananda feraset, akıl ve izan olur

Hakkaniyet olmazsa nevbahar hazan olur

İbrahimler ateşe düşmeden halil olmaz

Yakmaz çılgın alevler, inanan zelil olmaz!

 

Issız çölde Hacer'in aradığı su gibi

Bir çıkış arıyorduk Yusuf kuyusu gibi

Yardım eyle Ya Rabbim, sancağımız düşmesin!

Akbabalar üşüşüp yurdumu bölüşmesin

Bükmesin mor menekşe son boranla boynunu

Pençelemesin çakal ceylânların koynunu

Dahi, dursun kubbeler, ezanlarım dinmesin

Evlâtları vatanın bir köşeye sinmesin

İlâhi! Sen büyüksün, hadsize hidayet ver

Nasipdar değil ise tez vakit nihayet ver!

 

Ruhumuzu celp etti okunan o selâlar

Maskeler düştü, aktı aynadaki cilâlar

Bulanık yüzlerdeki tüm sırlar ifşa oldu

Meydanlardaki güçle hürriyet inşa oldu

Kullar ki ihlâs ile attığında bir adım

Yetişirdi kuşkusuz o dem İlâhî yardım

Yaradan'ın izniyle kibrin dağları erir

En karanlık geceler şafak muştusu verir

Namerdin zindanında kim demiş çürüyelim?

Ay yıldızın altında felaha yürüyelim!

 

O gece akın ettik koşarcasına harbe

Sarssa bile yıkamaz bu kalkışma, bu darbe!

Seyyid Onbaşı nasıl o mermiyi kaldırdı

Yiğitler yine aynı imanıyla saldırdı

Aziz milletim o gün aşkın hakkını verdi

Kalanlar gazi... Giden, şehâdet gülü derdi

Kimi Nene Hatun'du, kimi Şerife Bacı

Vatan aşkıyla yanan, gönlümüzün baş tacı

Deri değiştirse de peşimizdeki yılan

Çanakkale ruhuydu o gün bizi biz kılan!

 

On Beş Temmuz gecesi bir mihenk noktasıydı

Kansızların döktüğü kan dolu hokkasıydı

İşte Kabil'in hıncı aynalardan akıyor

Medeniyet (!) beşiği Batı camdan bakıyor

Sözüne uymaz özü; gâvurdan ne beklenir?

Görmesin düştüğünü bir de onlar yüklenir!

Hak'la bâtılın süren mücadelesi dünya

Mezar taşında yazan ya şehid ya eşkıya

Toprağıma göz diken toprağımda olmasın

Hattâ mezar çukuru toprağımla dolmasın!

 

Hasmımız perde ardı oynarken kara oyun

Gün ola ifşa olur ak koyun kara koyun

Fesadın ellerinde memleket harap olur

Birlik hayâlde kalır, kardeşlik serap olur

Kirletir atlasımı kalleşin postalları

Viran eyler şehrimi, yırtar kartpostalları

Bağımsızlık bağrına süngüler saplanırken

Yola düşer kervanlar fitne hesaplanırken

İstiklâl düşlerime zincirler vurulmasın

Necip millete idâm sehpası kurulmasın

 

Hak için cenk eyledik o gece meydan meydan

Meydan okuduk zulme, sulhe eyledik ferman

Ne bahadırlar varmış, gör, seksen bir şehirde

Şahit olduk buna biz Ömer Halisdemir'de

Milletimin başına varsa kılıç bileyen

Kırk kere düşünmeli hem esaret dileyen

Türk milletinin hâlâ cevher saklı özünde

Dalgalanıyor aşkla bayrağım gökyüzünde!

Hamd olsun Yüce Rabbim, bizi zelil etmedin

Zalimin kapısında koyup rezil etmedin

 

Sâde bir darbe değil; bu, besbelli işgâldi

Yıllardır aranılan o karanlık eşkâldi

Milletin mahremine edepsizce saldıran

Aldı boy ölçüsünü serkeşçe baş kaldıran

Fırtına dindi, şükür, gayrı sular duruldu

Kan akıtan pençeye kelepçeler vuruldu

Masmavi semamızdan inmedi al bayrağım

Namertler sürüsüne yurt olmadı toprağım

Rabbim acı bizlere, inleten melâl verme

Âciz bırakma bir ân, aslâ izmihlâl verme

 

// Bize hilâlin yeter; göz çelen zühâl verme! //

Devamı iıin tıklayın

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 Elinize sağlık.Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah.Çok selâm ve hürmetlerimle...Sağlık ... Naci Eroğlu

 Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah.Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebed... Naci Eroğlu

 Gülizar annenin mekanı cennet olsun inşaallah. Ufukta kavuşmak ta var. Metanet ve sabır dilerim. Ka... AYHAN ASLAN

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun


Marksizm’in, her şeyin cevabını veremediği, “ilk insanı ve tabiatı kim yarattı” sorusuna “bunu ortaya atmakla tabiatı ve insanı yok farz etmiş oluyorsun. Bundan vazgeçersen, bu soruyu sormaktan da vazgeçersin” demesinden(diye karşılık vermesinden) anlaşılmaktadır. Ancak her şeyin cevabını verebilecek bir kriteryuma sahip olan “benim düzenimi kabul et, kurtulursun!” deme hakkına sahiptir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Temmuzda yaşamak zemheriyi
Çocuk, sevginin ürünü...
Filistindeki çocuklar
Çocuk olmak
Satuk Buğra Han efsanesi
CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cell


Ali Erdal - Büyük depremin öncül...
Ali Erdal - Yolculuk
Kadir Bayrak - Çocuk toprak gibidir
Necip Fazıl Kısakürek - Necip Fazıl’dan çocu...
Ekrem Yılmaz - İçimizdeki çocuk ölm...
Ekrem Yılmaz - Çocuk
Ekrem Yılmaz - Sınırlar ötesinde
Dergi Editörü - Annesi gül koklasa a...
Site Editörü - Çocuklar bizim gelec...
Necdet Uçak - Ahlâk bozuldu
Necdet Uçak - Ali ile Barbaros
Kardelen Dergisi - Kardelen’den haberle...
Kardelen Dergisi - Hâlâ ve her şeye rağ...
M. Nihat Malkoç - Filistindeki çocukla...
M. Nihat Malkoç - Çocuk olmak
Hızır İrfan Önder - Gurbetin ocağı harlı...
Zaimoğlu - Vasıtasız erdirici
Halit Özdüzen - Yozlaşan toplumlar
Mehmet Balcı - Yardımseverlik
Mehmet Balcı - Sitem
Ahmet Çelebi - Anladım
Kubilay Ertekin - Senirkent Faciası ha...
Halis Arlıoğlu - CHP’nin bu millete y...
Ahmet Değirmenci - Yangından artakalan
Ahmet Değirmenci - Özür
Ahmet Değirmenci - Otuz yıl
Murat Yaramaz - Özür
Murat Yaramaz - Kirli
Gözlemci - Hadiselere bakış
Cahit Ay - Muhasebe
Cahit Ay - Anlaşma teklifi
Cemal Karsavan - Ve çamaşır ipinde sa...
Heybet Akdoğan - Sekülerizm ve İslâm
Osman Akçay - Çocuklar oynasın
Bekir Oğuzbaşaran - Nev gazel
Yaşar Akyay - Çocuk, sevginin ürün...
İbrahim Durmaz - Çocuk ve kuş
İbrahim Durmaz - Çocuğum
Saltuk Buğra Bıçak - Temmuzda yaşamak zem...
Mustafa Kozlu - Gül kokusu
Esra Çakan - Zaman diriyken kıyme...
Uğur Utkan - Satuk Buğra Han efsa...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15821381
 Bugün : 4229
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 664822
 Bugün : 48
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 179
 125. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
Son Güncelleme: 9 Mart 2025

Künye | Abonelik | İletişim