Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2793 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

KÖHNEMİŞ ZİHİNLER
Ayşe Sena Ünsal

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Bir gün daha başlıyor. Bir gün daha geçecek. Kim bilir kaç gün daha böyle haklarımız göz göre göre yenecek. Kaç genç kızın yüreği sızlayacak, kaç anne evlâdı okuyamıyor veya çalışamıyor diye yanacak? Kim?..

Eğitimde eşitlik, eğitim seferberliği diye son sesle dile getirilmeye çalışılan asla ve asla eşitlik değil. Bunu biliyoruz. Eğer başını açarsan girersin gibi bir zorlama eşitlik kelimesinin ne kadar yüzeysel kullanıldığının bir ifadesi.

Yıllar öyle çabuk geçiyor ki. Anlamak ve düşünmek isteyenler için oldukça uzun bir zaman dilimi. Hayatın gerçek yüzü öyle acı ki ancak gönül gözü açık olanlar görülebilir.

Yıllar önce özel bir okulun halkla ilişkileri, bürokratik işlemler ve reklâm sorumlusuydm. Oldukça güzel bir göreve sahiptim. Güzel bir maaş alıyordum. Yaklaşık iki yıl örtümle çok güzel görev yaptım. Teftişlerimde hep ödüllendirildim. Ve en önemlisi odam kurumun beyni olarak nitelendiriliyordu. Örtüm çalışmama asla engel değildi. Çünkü hepimizin çalışma sistemini başımızın üzerindeki 90 cm’lik bir bez parçası asla değiştiremezdi. 28 Şubat kararlarından sonra okullara sıkı teftiş geldi. Okulum benden vazgeçmek istemiyordu. O yüzden açmam için oldukça psikolojik yıpratma çabası içine girdiler. Ailemin ve eşimin daha mantıklı düşüneceğini ve kabul edeceğini iddia ettiler. Onlara göre ben böyle bir görevi reddetmekle büyük bir aptallık yapıyordum. Mantıklı bir insan müfettiş geldiğinde açar, hayatına devam ederdi. En kötüsü açmadığım için beni kendimi düşünmekle suçlamalarıydı. Anlamadığım tek şey vardı. Allah’ın rızasını kazanmak için farz olan nasıl terk edilirdi?

Okul çalışanlarından bir tek ben ayrıldım. Diğerlerinin hepsi tek tek açtılar. Ve kendilerini kandırarak. Allah rızası için yapıyoruz. Okula gelen perukların en güzelleri seçiliyordu o zaman.

Bir farzın atlanması diğer farzlarda da eksiklik getiriyordu. Hayat öyle ilginç ki yıllar sonra aldığım haberler sonucu öğretmen arkadaşlardan bazıları bir süre sonra dışarıya da açık çıkmaya başlamışlar ve bir kısmı da madem açıyoruz o zaman devlette çalışalım hakkımızı tam alalım diyerek görev yerlerini değiştirmişler.

O dönemde bir arkadaşımızın bir sözü asla aklımdan çıkmaz: “Hizmetin yağını balını yemek var da iş ona yardıma gelince terk etmek reva mı?” sözü. Peki siz terk etmediniz de ne oldu? Allah’ın rızasını kazanabildiniz mi? Yoksa tek kendinizi mi kandırdınız?

Gerçekten özel birkaç kişiyi tenzih ederim bu yazıyla. Açan insanlar da çok iyi niyetliydi başta belki de gerçekten Allah rızasıydı istenen. Fakat sonra değişen neydi?

Kazanan ki? Ben belki hak ettiğim parayı kazanmadım. Sigortam durduruldu fakat manevî anlamda kazanan ben oldum. Asla taviz vermedim. Ve huzurluyum.

Orta sonda karşılaştığım örtü sorunuyla 5 yıl sonra üniversitede ve birkaç yıl sonra iş yerimde karşılaştım. Bayan olmam ve hattâ dinine bağlı olmanın bu kadar zor olduğunu hiç düşünmemiştim. İnsanlar demokrasi var derken ne kadar da yalan söylüyorlardı. Herkes okumalı. Kızlarınızı okutun, meslek sahibi yapın derken diğer taraftan bu engeller hangi gizli amaçlar uğruna konuyordu? Bu sorular gizli ve cevapsız sorular. Demek ki hak ediyoruz ki bu şekilde idare ediliyoruz. Yıllarca başörtüsü serbestken hakkını vermeden uygulayanlar için özünü kavrayamayanlar bu gün en acı çekenler.

Suçlu biziz diyorum. Çünkü biz koyun gibi güdülmeye müsait olduğumuz sürece çobanlık yapacak çok olacaktır. Bütün müslümanlar karşı çıksa, kabul etmese; bütün herkes görevi bıraksa mutlaka kararlar geri çekilirdi. Fakat biz ne yaptık (küçük bir zümre dışında) sessiz kaldık. Bugün eziliyorsak bu hak ettiğimiz içindir. Kadınlara ve kızlara okuma ve çalışma hakkı verilmedikçe onlar ezilir. Böyle bir ülkeden Avrupa Birliği’ne girmek için yapılan çalışmalar elbette boşa çıkacaktır. Amaç Kıbrıs sorunundan önce bu sorunun çözülmesi olmalıdır. Ama halkımız o kadar cahil, o kadar duyarsız ki; açsın başını okusun ne olacak yani, tabiî ki okula da örtüyle gidilmez. Eskiden gidilebiliyordu ve eskiden doktor, eczacı, mühendis olanlar yapabildiler de şimdi neden olmasın?

Merve Kavakçı’yı küçümseyen cahil ve zorba zihniyet bu gün de bizi eziyor. Ama bilmelidir ki örtüsüyle son sınıflardan terk eden üniversite öğrencisi kızlarımız, işlerini bırakan doktor, psikolog, öğretmen vs tüm bilgilerini çocuklarını yetiştirmek amacıyla evlerinde okullar kuruyor. Bekleyin annelerinin hakkını alacak yepyeni bir nesil yetişiyor.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yüreğimiz kan ağlıyor!... - Sayı 73
Eğitimde çıkış noktası... - Sayı 72
ESMA’ÜL HÜSNA İLMİ ... - Sayı 66
ESKİ BİR FOTOĞRAF KARESİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Türkçe’nin kırpıla kırpıla ne hale getirildiğine bakmadan kalkmışız, “eser vermeli, eser vermeli” diyoruz.
Halbuki “Güneş Dil Teorileri”nin temel yapılmak istendiği bir dili kullanarak karşımızdakilerle konuşup, anlaşabildiğimize şükretmeliyiz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16355157
 Bugün : 2055
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 696368
 Bugün : 775
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 587
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim