Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2450 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kolayı tersten okumak yerine Kudüs tarihini okuyalım
Site Editörü

  Sayı: 96 -

Ezberler ve ön yargılar göründüğünden çok daha tehlikelidir. Size konfor alanı yaratırlar ve ilerlemenize engel olurlar. Olumsuz etkisini ancak bir ezberiniz bozulduğunda anlayabilirsiniz.

İslâm milleti olarak, nasıl oldu ise, tetkik ehli bir milletken ezberler üzerine hüküm verir hale geldik. “Soru ilmin yarısıdır” buyuran bir Peygamber’in ümmeti soru sormaz, her duyduğuna inanan ve daha kötüsü bunlarla hüküm verir bir hale geldi. Böyle bir durumun kaçınılmaz sonu ne yazık ki cehalet...

Bugün Kudüs ve Filistin davası dediğimiz zaman tüm ülke olarak tek bir konuda tevhidi sağlayabiliyoruz; eve kola sokmamak. Hangi kola mı, hani şu Filistin’de dört tane fabrikası, dört büyük dağıtımcısı olan, altı yüz Filistinli kardeşimize iş sağlayan marka… Alın size bir ezber. Bir de markanın tersten okunuşundan bir şeyler çıkartanlar var. Delirmemek elde değil. Koca Kudüs dâvâsının düştüğü, daha doğrusu Kudüs dâvâsını düşürdüğümüz duruma bakın!.. Etrafının mübarekliği âyetle sabit olan bir yerin davasını bir içecek markasına indirgemek Filistin davasındaki en büyük ezberlerden olsa gerek. “Ama efendim, karınca misali tarafımız belli olsun” diyenleriniz varsa, kusura bakmayınız, bu tarafgirliğin bu davaya katkısı olduğunu düşünmüyorum.

Tevhidi sağlamamız gereken nokta kola boykotu değil. İsrail Devletinin kurulması 1948 ama yahudilerin birlikte yani tevhid ile hareket etmeleri 19. yüzyıla kadar uzanıyor. Müslüman topraklarda tevhid olduğunda, Kudüs dâhil, sağındaki, altındaki üstündeki tüm topraklar tek bir irade ile yönetildiğinde böyle bir devlet kurulamamış. Theodor Herzl’in Sultan II Abdülhamit’den böyle bir talebi var ancak reddedilmiş. Ne zaman ki Devlet-i Âli çöküyor, Osmanlı’nın idare ettiği topraklarda pıtırcık misali onun oğluna, bunun amcasına hediye devletler (!) kuruluyor, yani tevhid bozuluyor, o zaman İsrail’in kurulmasına yol açılıyor.

Tevhidin bozulduğu tek yer burası değil, Arap - İsrail savaşları sırasında Arap devletleri tevhid olamıyorlar, Ürdün başka telden çalıyor, Mısır başka, Suudlar başka… Mısır’da rüşvet ve yolsuzluklar diz boyu, Ürdün Kudüs’ü kendi topraklarına katmak istiyor. Türkiye’nin zaten ses verecek hali yok, sonraki yıllarda birkaç Birleşmiş Milletler kararına verdiği oy ve teklif hariç esamesi okunmuyor. Sonuç, Allah’ın sistemi (sünnetullah) gayret, çalışma ve tevhid üzerine olduğu için yahudiler kazanıyor.

1967 Arap - İsrail savaşı ise tam bir fecaat. Mısır, Suriye ve Ürdün’le ayrı cepheleri olmasına rağmen, İsrail Mısırlıların sabah saatlerinden sonra radar kontrollerini gevşettiğini bildiği için bu saatlerden sonra hava saldırısı yapıyor ve onlarca Mısır uçağı henüz yerdeyken kullanılmaz hale geliyor. Ne kadar çok ders alınacak şey var, değil mi? Bir yandan da insan düşünmeden edemiyor, acaba Türkiye bugünkü gibi güçlü olsa durum aynı olur muydu? Aslında Amerika’nın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan son kararına karşı aldığımız tutum ve etkileri bu konuda bize ipuçları veriyor.

Bir büyüğümüzün dediği gibi, müslümanlar bir arada -afedersiniz- tükürse Tel Aviv’i sel basar ancak birlikte hareket etmek kaydı ile… Tevhid olmadan bu sorunların çözülmesi mümkün değil. Sorunu çözmenin bir diğer şartı da problemi anlamak. Problemi anlamamız için tarihimizi bilmemiz gerek. Ezberlerle, kola içmeyerek, bilmem ne şampuanını kullanmayarak ilerleyebileceğimizi düşünmüyorum.

Tarihi bilmek geçmişten ders çıkarmamıza ve hataları tekrar etmememize olanak sağlar. Mısır’ın büyük bir devlet olmasına rağmen rüşvet ve yolsuzluk nedeni ile silâh almakta bile zorlanmasından, 1967 savaşında, savaş durumunda olmalarına rağmen radar kontrollerini gevşetmelerinden, Ürdün’ün meselenin çözümüne odaklanmak yerine Kudüs benim olsun demesinden dersler çıkarmalıyız. Sadece olumsuz örneklerden değil, Kudüs’ün adına yakışır şekilde (Darü’s Selâm - Barış Şehri) yönetildiği Hz. Ömer devrinden, Selahaddin Eyyubi ve Sultan Selim devirlerinden örnekler alabiliriz.

Şu açık ki, Kudüs’te tüm inanç sahiplerinin rahat ettikleri dönemler, şehrin müslümanların elinde olduğu dönemlerdir. Yahudilerin “Cennetmekân” dedikleri Selahaddin Eyyubî, Haçlılar tarafından şehirden kovulmuş yahudilerin tekrar Kudüs’e girmelerini sağlamıştır. Hristiyan mezhepleri arasındaki anlaşmazlık nedeni ile Kıyamet kilisesininin anahtarı müslümanlara verilmiştir. Hz. Ömer şehrin anahtarını aldığında kendisine teklif edilmesine rağmen Kıyamet kilisesinde namaz kılmamış, “burada namaz kılarsam beni görerek diğer müslümanlar da kılar ve burayı mescid yapar” demiş, farklı bir yerde namaz kılmıştır.

Hâsılı kelâm, Kudüs’ü, tarihimizi, dertlerimizi çözmek için önce “bilmemiz” gerekiyor. Kardelen olarak Kudüs sayımızla bu yolda bir katkımız olabilirse, ne mutlu bize.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Vekâlet savaşları... - Sayı 126
Çocuklar bizim geleceğimi... - Sayı 125
Hayatın merkezi anneler... - Sayı 124
Zor sınavımız mülteci mes... - Sayı 123
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Nesl-i muazzez
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Ehl-i gönül
Vesâyet savaşları
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16281709
 Bugün : 5392
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 692160
 Bugün : 182
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 108
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim