Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2792 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kardeşliğe düşman yoldaşlığa dost!
Halis Arlıoğlu

  Sayı: 86 - Ekim / Aralık 2015

Bu ülkede milletin mânevî değerlerine ve ülke menfaatlerine karşı düşman olan –yerli ve millî olmayan– o kadar müfsit ve müptezel var ki, cumhurbaşkanının o sözünden alınıp gocunmaya, kaşınmaya ve çemkirmeye başlamışlar. Demek ki, yaralarına dokunmuş. Hâince bir şekilde cümlenin sonunu söylemiyorlar. Orada ne deniyordu: “Bu ülkeye ihânet ve düşmanlıkta bulunmayan, târihî ve mânevî değerlerini inkâr etmeyen”… Bu cümleyi neden gizliyorlar?. Asıl ihânet burada…

Ayrıca (TİP)l, uzun yıllar Kürt komünistlerine teorisyenlik yapan. Z. Ekinci denen birisi de şöyle demiş: “Kürtler şimdiye kadar hiç kimsenin kardeşi olmadıkları gibi, sözde sempati gösterisi olan İslâm kardeşliği ise onları köleleştiren bir tuzak ve taktikten başka bir şey değildir” (2O/09/2O15 Basından) Şu yabancı zihniyet ve cibilliyete bakınız! Yerli ve millî olana karşı düşmanlıkta sınır tanımıyor, ona saldırırken ağızlarından köpükler savruluyor; yabancı ideolojiye ve müfsitliğine hayrânlar… Biliyorlar ki; kardeşlikte İslâm dokusu, yoldaşlıkta ise, Moskof kokusu var.

Bu durumda sayın cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın teşhis ve tespitleri tam isâbettir. 80-90 yıldan beri ülkeye has bir zihniyet olan lâik, ateist ve Kemalist ideoloji ile yetişen bu virüsler; dînî, millî duygu ve bilgi yoksunu vatandaşlarımızı ifsât edip, yozlaştırarak anarşist, haydut ve ülke düşmanı yaparak milletin başına belâ etmişlerdir. Sonuçta bu yozlaşma ve yabancılaşmadan kıpkızıl bir Lenin-Stalin hayrânı, din-îman ve ülke düşmanı anarşi sürüsü ve PKK tesmiye edilen şerirler ve hâinler gürûhu üretilmiştir. Ayrıca inanç düşmanı bir takım siyâset magandaları ve onların yardakçıları da, “Bu şartlarda PKK silâh bırakamaz!” diyerek bu şer odaklarının her zaman hâmiliğinde bulunmuş ve bulunmaktadır. Aslında mevcut iktidar sâdece belli bir âsi güruhla değil, onların geri plândaki destekçileri olan ve sûret-i HAK’tan görünen çok değişik gurup ve mahfille, özellikle ihânet çevrelerinin zehirli dili ve eli olan medya habâseti ile de savaşmaktadır.

Bu durumda gerçek insan ve Müslüman, geçmişin kirli ve karanlık dönemlerini hatırlayarak, iktidârın sağladığı bütün imkânları büyük bir fırsat bilip değerlendirir. Aksi takdirde öyle mikroplardan daha çok çekeriz. En büyük vebâl, fırsatı ganimet bilip, geçmişi telâfi ederek çalışmayan, düşünmeyen, tefekkür yoksunu Müslüman geçinenleredir...

Bütün bunlar şunu gösteriyor ki; perişan İslâm dünyasının gözü ve ümidi ülkemiz üzerindedir. Bunu bilen içteki ve dıştaki şer odakları, gece-gündüz durmaksızın anarşi ve terör üretmekte, din-iman ve millî irâde düşmanı bir kısım soysuzları üzerimize sürmektedirler. Bu durumda gerçek Müslümanların ve “Vatan sevgisi imandandır!” Nebevi gerçeğine inananların aslâ kaybedecek  zamanları  yoktur!. Merhum M. Âkif bunu yıllar evvel çok vecîz bir şekilde ifâde etmiştir:

“Feryâdı bırak, kendine gel!. Çünkü zaman dar..

Uğraş ki, telâfi edilecek, bunca zarar var.”

Ve ekliyor.

“Bunca şehîdin yatarak, gövdesi  yerde!,

Deryâ gibi kan, sîne-i hilkatte tüter de,

Yakmaz mı bu tûfân, bu duman, gitgide arşı!?

Hissiz mi kalır, lücce-i rahmet buna karşı?” (S. 455)

Yaşanan bunca zulüm ve inançsızlık girdâbına karşı, Cenâbu Hakk’ın rahmeti bile harekete gelirken, ona inananların gâyesiz ve gayretsiz kalması akla ziyan bir aymazlıktır. Elbette her câni, cinâyetinin cezâsını çekmelidir. 80 hattâ 120 cinâyet ve sâbıkası olan haydutların ülkenin göbeğinde sere-serpe dolaşıp yeni bir hayâsızlık yapma peşinde iken, sorumlu ve bu işin tâkipçilerinin seyir bakması ve yurt dışına kaçması ise ayrı bir ihânet ve terörizmin adlî ve idârî boyutudur.  Ülkenin boğuştuğu şer cephesi ve haydutlar sürüsü, sayısı belli olmayan bu sâbıkalılardan ve oradaki bataklıktan çıkmaktadır. “TUT-SAL” zihniyet ve sorumsuzluğu ile bu habâset temizlenmez, teşvik edilir ve edilmektedir. Bütün şer cephesi ve ihânet odaklarının beslenip-barındığı, korunduğu yer orasıdır. Benzer virüs ve mikroplar o bataklıktan yetişmektedirler. Aksi halde bunun sonu gelmez. Yaşanan olaylara köklü bir çözüm ve ağır müeyyidelerin getirilmesi bir zarûrettir. Bunu görmeyenler ya kör, ya gâfil veya o şerirlerin vatandaşa ve ülkeye verdiği talan ve tahribatlardan haberleri yok demektir. O yüzden en kısa zamanda bu kafa ve kurallar, metotlar değişmeli, onları sokaktan toplayarak ülke ekonomisine katkı yapacak şekilde çalıştırılıp her âdî suça en az 5-6 yıl ceza verilmesi gibi çâreler aranmalıdır (Ülke düşmanlarının yaktığı ormanlarımızın, bu it sürülerine diktirilmesi gibi…)

Görüldüğü üzere her gün gelen şehitler ve içinde yaşadığımız şartlar bizi buna zorlamaktadır. Burada en önemli görev o bölgede yaşayan din kardeşlerimize düşmektedir. Oy vermek bir vicdan işidir. Teşbihte hatâ olmazsa rey işi, tıpkı oruç gibi, onu sâde sen biliyorsun. Selîm bir akıl, sağlam bir vicdana ve imâna sahip olanlar, geçmişle bugünü mukayese ederek şerre ve ihânet cephesine değil, kendi huzûrunu, ülkenin selâmetini ve mevcut ortamın devâmını düşünüp, onu tercih etmesi gerekir. Akıl ve mantık bunu gerektirir. Üstelik bölge insanı DİN konusunda çok hassas, titiz ve mûtekittir. Geçmişte –tek parti döneminde– DÎNİ için verdiği mücâdele ve şimdiye kadar PKK eşkıyâsına karşı kararlı tutumu bunu göstermektedir. Büyük çoğunluk PKK ihânetine ve nankörlüğüne karşı büyük bir direnç içindedirler. Ama, devlet de oradaki halkı rahatsız eden şerir ve çapulcuların derhal hadlerini bildirip her alanda varlığını göstermelidir.

Ne demek “Buraya KCK’dan başka kimse giremez!” şeklinde pankart asmak? Ve “PKK sizi tükrüğüyle boğar!” herzelerini savurmak? Bu çemkirişler bizzat ihânetin itiraflarıdır. Ayrıca o şâki ve hainlere methiye düzenlerin makamı, mevkii ve siyasî durumu ne olursa olsun onlar da o hâinlerdendir. Bunlar ülkeyle köprüleri atmış ve bu yurdun sâde insanlarına değil dağına, taşına ve uçan kuşuna düşman demektir. Bu düşmanlıklarını da söz ve davranışlarıyla her alanda göstermektedirler. O halde yapılacak şey; vakit geçirmeden bu uğursuz çemkirişleri ânında kısmak, oradaki vatandaşları bu sırtlanların tehdit ve taarruzundan kurtarmak ve korumaktır. Özellikle “Bu iş, belediyelerin görevi ama hiç bir şey yapmıyorlar” şeklindeki sözler, devleti temsil eden bir yetkiliye yakışmayan aczin ifâdesidir. Oradaki insanların devleti arkalarında görmeleri gerekir. Onların güvendiği ve dayandığı tek şey, DÎNÎ inançları, bir de devleti olmalıdır. Bu güveni yıkmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Bunun aksi ise, oradaki şer cephesinin lehine bir gelişmedir.

Bölgenin inançlı insanları bizim kan kardeşlerimizden ileridir ve gerçek DİN kardeşlerimizdir. O yüzden Cenâbu HAK (cc) kerîm olan kitâbında; “İnnemel mü’minûne ıhvetün / muhakkak mü’minler kardeştir” buyurmuştur. Bu gerçeği herkesin bilmesi ve ona göre tavır alması gerekir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Şaşırmadık... - Sayı 124
Gaflet, dalalet ve hıyane... - Sayı 123
Gülerek günah işleyen ağl... - Sayı 122
İçimde bir yara var... - Sayı 121
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Çaresizlik yoktur, umutsuzluk vardır. Engellerin yıkılması umut etmeyi umut etmekle başlayacaktır.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Şaşırmadık


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15636944
 Bugün : 686
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653188
 Bugün : 15
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim