Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1718 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Vefa
Halis Arlıoğlu

  Sayı: 99 -

O, İstanbul’da bir semtin veya bir içeceğin adı değildir. Lügatta VEFÂ; “Sözünü yerine getirme, ahdinde durma, borcunu ödeme, en önemlisi ise; sevgi-dostluk ve bağlılıkta sebât etmek” Yâni, bizi biz yapan bu özelliklere vefâsızlık ve nankörlük yapmamaktır. (Büyük Türkçe sözlük sh.1114) İşte günümüzde fert, aile, eş dost ve cemiyet olarak en çok muhtaç olduğumuz ve her kesimin hasret ve hicranla yanıp yakıldığı, yolunu gözlediği hümâkuşu ve asıl cevherimiz olan bu hasletlerimizin yıkı-lıp yok oluşudur ki, bizleri bu hâle düşürmüştür. Vefânın olmadığı bir yerde vefasızlık, inkâr ve hayâsızlık vardır. (istisnâlar hariç). Bu konuda merhum M. Âkif’in çok güzel bir tespiti var... Vefânın bulunmadığı toplumda hayâ da yoktur. Öyle bir cemiyetin nasıl bir girdâp içinde yuvarlan-dığını çok veciz bir şekilde belirtmiştir.

Hayâ sıyrılmış, inmiş; öyle yüzsüzlük ki her yerde...

Ne çirkin yüzler örtermiş meğer bir incecik perde!

VEFÂ yok, ahde hürmet hiç, emânet lafz-ı bî- medlûl;

Yalan râiç, hıyânet mültezem her yerde, hak meçhul.

Yürekler merhametsiz, duygular süflî, emeller hâr;

Nazarlardan taşan mânâ, ibâdullâh-ı istihkâr.

Beyinler ürperir, yâ Râp, ne korkunç inkılâp olmuş:

Ne din kalmış, ne imân, din harâp, imân türâb olmuş!

Mefâhir kaynasın gitsin de, vicdanlar kesilsin lâl…

Bu izmihlâl-i ahlâkî yürürken, durmaz istiklâl. (Safâhat Sh. 455)

Fakat üniversitesi bol, okuyanı kıt olan bir ülkede bunları anlamak için bir lügat gerekir. Onun çok nahîf-hafif ve sitemkâr bir şeklini ünlü söz ustası Şeyh Sâdî Şirâzî’den bir alıntı yapmak istiyo-rum:

O vefâsız ki, benim katı yürekli yârimdir.

Herkese güneş amma, bana bir yangındır...

Ey, âlemle barışık, bana dargın olan sevgili!

Suç senin değil, benim kara bahtımındır.

Bir insanın; işine, eşine, kardeşine, ailesine, köyüne, kentine, iline, ilçesine içinde yaşadığı, hava-sını koklayıp suyunu içtiği, üstünde gezdiği toprağına ve özellikle vatanına, milletine insan olarak bir vefâ ve minnet borcu vardır. Kim bu duygulardan yoksunsa, o nankör, vefâsız ve sadâkatsız bir mahlûktur. Şu güzel söz, vefanın en güzel örneğidir. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” O yüzden vefâ duygusu en çok Müslümana yakışan bir sıfattır, özelliktir. Materyalist ve maddeci in-sanlarda bunun olmaması yadırganamaz. Zâten onlar ideolojik ve siyâsi açıdan hem bu duygulara, hem de onu taşıyanlara ezelî ve ebedî düşmandırlar.

Nitekim günümüzde ve geçmişte bunun bin türlü şeklini yaşadık ve yaşamaktayız. Onlar için Batı hayranlığı ve millî, mânevi değerler düşmanlığı bir meziyettir.(!) O yüzden ülkedeki siyâsi bir yapı ve onun müntesipleri ile, onların hayâsız ve iffetsiz şarlatanı olan bir herif-i nâşerif, sürekli bu millete ve onların temsil ettiği millî irâdeye saldırmaktadır... Şu söz onların nasıl bir cibilliyete, ka-raktere sâhip olduklarını göstermektedir. “Eğer İran’la Türkiye arasında bir savaş çıkarsa, ben İran tarafındayım!”… Bu adamın (!) hangi siyâsi yapıya sahip ve mensup olduğunu sanırım bu millet unutmamıştır. Üstelik aynı ideoloji müntesiplerinden olan ve sözde yazar-çizer geçinen bir sürü hergele, şu anda Almanya ve değişik Batı ülkelerinde resmen ülke aleyhine casusluk ve hıyânet içindedir ve bu, onların cibillî bir karakteridir. Ayrıca içte ve dışta şer odaklarına sâhip çıkarak, on-ların şımarıp azmasına ve ülkenin başına belâ olmasına,  bunların; PKK ve DHKP-C şeklinde bir sürü iç isyân ordusu hâline gelmesine sebep olanlar da aynı zihniyettir... Bunların “Kontrollü darbe” diyerek millî irâdeyi küçümseyip o hâinleri tepeleyen şehit ve gâzilerimizi tahkir ederek, Tayyip Erdoğan’a ve onun şahsında bu millete saldırmalarının asıl sebebi; 15 Temmuz hâin darbesini ya-pan alçaklar ve o rezilleri yüzlerce şehit vererek püskürten bu halk, niçin iktidârı onlara değil de, Tayyip ve aynı düşüncede olan bir kesime vermiş olmasıdır. Çünkü onlar, 27 Mayıs hâin darbesinde olduğu gibi iktidârın altın tepsi içinde kendilerine sunulduğu dönemlerin alışkanlığı ve hasreti için-dedirler. Ve 28 Şubat ve diğer darbeci-cuntacılarda olduğu gibi, 15 Temmuz hâinleriyle de iş birliği içinde öyle bir iktidârın saltanatı ve hayâlini kurmaktaydılar. Aynı düşmanlığı merhum Adnan Men-deres’e, Turgut Özal ve diğerlerine yaptıklarını bu günde Tayyip Erdoğan’a ve onun şahsında bu millete yapmaktadırlar. Olayın özeti ve saldırıların gereçek sebebi, ”Kontrollü darbe” hezeyanları-nın dayandığı asıl nokta budur...

Ellerinde; “Ordu-Yargı eşittir, CHP iktidar!” ve “Ordu göreve!” şeklindeki pankartlarla millete değil darbecilere sığınmak ve onlardan medet ummak en mutlu anlar  ve  zamanlardı.  Hele de şu ayrımcı ve dışlamacı kokan, halkı ve inançlarını aşağılayan; “İknâ odaları, katsayı ve kamusal alan” şeklindeki zulüm araçları, milletin evlâdını üniversite kapılarından kovma rezillikleri gibi hayâsızlık ve iffetsizlikler, onları zevkten dört köşe eden soysuzluk ve cibilliyetsizliklerdendi...

Bir de halkı ve milllî irâdeyi korkutmak ve sindirmek için kullandıkları çok etkili bir silâhları vardı. “163. Madde, laiklik, devrimler-ilkeler ve İrtica-Şeriat” hezeyanları ile işin iç yüzünü bilme-yen gâfil ve angutları yanlarına çekme taktiğini uygulamaktı. Şimdi de “Tek adam-dikta ve saray” seviyesizlikleri ile aynı oyunu o tür megalomanlar için kullanmaktadırlar. Mevcut siyâsi ortamın kadrini, kıymetini çok iyi bilmeli. Bu günlere gelebilmek için milletçe çok ağır bedeller ödenmiştir...

İşte onlara canlı ve tâze bir örnek; TBMM de zuhur etti ve 15 Temmuz olayını “iki bâtılın ça-tışması”(!) olarak gören ve CHP den devşirme bir SP’li (!) çok açık ve seviyesiz bir şekilde itiraf etmiştir. Mâlum-mâhut parti mensuplarının, şimdiye kadar içlerinde gizledikleri ve zaman zamanda bâzı yöneticilerinin tıpkı bozguncu ideoloji sâhiplerinin ağzıyla saldırmaları, Tayyip Erdoğan ve millî irâde düşmanlığı, böylece resmiyet (!) kazanmış oluyor. Şimdi de bağırsakları patlayıp içine düştükleri o fosseptik çukurundan ülke geneline; TBMM den “Âdil düzen” ile "Önce ahlâk ve ma-neviyât” (!) sloganları, çığlıkları yükselmektedir. Demek ki, şimdiye kadar kullandıkları o ifâdeler, iğrenç bir aldatmacanın, takıyye ve riyânın, ikiyüzlülük ve nifâkın örneği imiş. (merhum Erbakan dönemi hâriç) İşin en hazin tarafı ise o tezvîrâta rağmen, bu hezeyâna sâhip çıktıklarını söyleyecek kadar zıvanadan çıkan aynı parti mensupları falan var. İki cihan serveri (AS) efendimiz hâşâ boşu-na; “Haset öyle bir ateştir ki, içine düşeni yakar ve tüm hayır ve iyilikleri yok eder” buyurmamıştır. Zâten ister bilerek, ister bilmeyerek şer cephesine yanaşan ve onlarla aynı yolda yürüyenler -görüldüğü ve bilindiği üzere- hem kendileri yanmış, hem de bu mâsum, mazlum milletin yanmasına sebep olmuş ve olmaktadırlar. O yüzden denenmiş olanı tekrar denemek “ahmaklık” olarak nite-lendirilmiştir. Şâyet aynı ahmaklığa devâm etme istek ve arzu duyan angutlar varsa, bu sakîm ve sakat duruma inat ve ısrarla, o bâtıl gidişe devâm edip gitsinler. Çünkü “Gâfile kelâm, nâfile kelâmdır” demiş atalarımız. Ayrıca bu muhâlefet denen fesat ocağının millî irâde ve inanç düşman-lığının canlı bir örneği de millete rağmen ve bütün dünyâca takdir edilen “İstanbul Hava Alanı” açılışına katılmayıp onu boykot etme zilletidir. Heriflerdeki millî irâdeye karşı besledikleri kin ve nefretin, düşmanlık duygularının derinliğini ve iğrençliğini görüyor musunuz!? Oysa bunlar sözde ülkeyi yönetmeye tâlip olan siyâsî kurumlar ve partilerdir.(!) Çok yazık…


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Merhum Mehmet Akif in ruh... - Sayı 119
Niçin düşmanlar... - Sayı 118
MEHMET AKİFİN RUHANİYETİN... - Sayı 117
MÜSLÜMAN MİLLÎ İRADE DÜŞM... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13200249
 Bugün : 5180
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606390
 Bugün : 75
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 134
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim