Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     784 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Babamı Kaybetmedim
İlknur Eskioğlu

  Sayı: 115 -

Elimi nereye uzatsam, elimden tutacakmışsın gibi yakınımda hissediyorum seni. Ansızın çıkıp gelecekmişsin gibi bir his doğuyor içime. Sanki çok yakın bir yerlerden, o tiz sesin geliyor kulağıma. Sonra efil efil esen rüzgâr, kokunu getiriyor bana. Gözlerimi kapatıyor, buğday teninin kokusunu içime çekiyorum. Gözlerimi açınca, yanı başımda belirecekmişsin gibi bir sıcaklık kaplıyor yüreğimi. Varlığını, iliklerime kadar öyle derinden hissediyorum ki… Varsın, benimlesin, yanımdasın… Bir o kadar da uzak, çok uzaklardasın. Böyle bir ârafın içinde kalıyorum baba. Emin olduğum bir şey var ki; her gün, bir adım daha sana yaklaşıyorum.

Baba, bir evlât için ya gönül yarası oluyor yahut yarısı… Kimisi, gönül yarasından yana, kimisi de, gönlünün yarısından yana sınanıyor. Babaların açtığı yara, evlâtlarda kolay kolay kapanmıyor. Kapanmayan yaralar açan baba, evlâdının gözünde “var iken yok” oluyor. Ölmeden evvel öldürülüyorlar. Bir insan durduk yere, yok sayılabilir mi baba? Evin direği çökünce ev, yerinde durabilir mi? Evin direği, varlığını gösterememişse direğin çökmesi, nasıl fark edilsin ki değil mi? Çökmese de, yerinden sökülüp atılması, bir kayıp olarak görülemiyor ne yazık ki! Oysa bir yerde bir eksik varsa, orası neyle tamamlanır, bir boşluğun yerini ne doldurabilir ki, boşluğa sebep olandan başka?!..

Baba, evlâdına dünyayı zindan da edebiliyor, cennet de... Kötü huylu, gayriahlâkî davranışlar sergileyen, babalık vâzifesini yapamayan, o şuura sahip olamayan ve sevgisini gösteremeyen bir babanın evlâdı için bu dünya, zindandan farksız olsa gerek… Onların, hep boyunları bükük kalıyor, içleri ise buruk… Babasını, varlığında sırtını dayayacağı bir çınar, vefat ettiğinde ise, gölgesine sığınabileceği bir sığınak gören evlât, dünyada cenneti yaşıyor. O evlâtlar, gönül ferahlığıyla başlarını dimdik tutabiliyorlar. Tıpkı senin kızın gibi…

Önüme koyulmuş bir terazi, tasavvur ediyorum. Terazinin sol kefesine, kalbime bıraktığın pıtrakları ve gönlüme açtığın yaraları koyuyorum; sağ kefesine de, beni sarıp sarmalayışını, hiçbir zaman elimi bırakmayışını, her zaman yanımda oluşunu, sevgini ve babalık vâzifeni her zaman diri tutuşunu koyuyorum. Sağ kefe, daha ağır basıyor ve sol kefede olanları, bir çırpıda siliyor. Bana açtığın yaralar, derin yaralar değildi zaten. Hattâ yara bile sayılamaz. Bedenimdeki ufak tefek çizikler, tenimdeki hafif zedelenmelerdi. Bilindik, baba-kız inatlaşmalarından ibaretti. Kimisi için de sol kefe, her zaman daha ağır basıyor. Kırgın kalıyor babaya, kalbi kırık evlât. Babasının, ne varlığını hissetmek istiyor, ne de üstünde gölgesini…

Sen, benim için gölgende dinlendiğim, gönlümün yarısı ve gönlümün biricik efendisisin baba… Bu dünyadan göç etmiş olsan da, gönlümdeki yerin hâlâ dipdiri. İlk günkü gibi… Bunu bana hissettiren sensin, çünkü o kadar çok varsın ki… Hiç gitmemişsin gibi… Seni kaybetmemişim gibi… Evet, fizikî yakınlığımız bitti, fakat ruhen hep benimlesin. Mânevi yönden, elimi uzatabildiğim her yerdesin.

Esnaf olan arkadaşının dükkânına girdiğimde, arkadaşın, “sen, buranın müşterisi değil kızısın, babanın emânetisin” derken, zamanında aynı sofrayı paylaştığımız dostlarının, beni görünce yolumu kesip “var mı bir ihtiyacın?” diye sorduklarında ve senin kızın olduğum için güler yüzle karşılandığım her yerde, sen yanı başımdasın baba. Kadim dostlarımızla ettiğimiz muhabbetlerde, hep seni yâd ediyoruz. Hepsinin de gönlüne, ayrı ayrı bir iz bırakmışsın. Seni konuşurken, kimi zaman hüzünleniyoruz, duygulu anlar yaşıyoruz; kimi zaman da, yaptığın veya söylediğin herhangi bir şeyi hatırlayıp gülüşüyoruz. Zamanında kucağına alıp sevdiğin emsâllerim, evlât sahibi oldular. Onların evlâtları, fotoğraflarını görünce sana “dede” diyorlar. Bir garip oluyorum, işte o zamanları. Dede olamadığın için hüzünlensem de; sanki öğretmişiz de o yüzden söylüyorlar gibi “dede” olarak sevilmen ve anılman çok hoşuma gidiyor.

Bütün bunları düşününce, senin gibi bir adamın kızı olduğum için binlerce kez şükrediyorum. Güzel yâd edilemeyen, iyi yürekli olamayan bir babanın evlâdı da olabilirdim. Utancımdan başımı, önüme eğmek zorunda da kalabilirdim. Bunları düşünürken de, gönlü, babalarından yana yaralı olan ve bir yanı hep eksik kalan evlâtların hüznünü, hüznüm biliyorum. Bedenen yanlarında olamasam da, ruhen yanlarında olduğumu onlara, hissettirmek isterdim. “Hiçbir baba, evlâdına, dünyayı zindan etmesin, cehennemi yaşatmasın” diye duâ ediyorum.

Başımı yastığa koyduğum, kederli düşüncelerime sarıldığım, yarı uyanık olduğum o gün… Sabaha karşı… Yanıma, birisi geldi gibi hissettim. Sanki birisi, beni izliyordu. Ipıssız evin içinde kim olabilirdi ki! Annem de kalkıp gelemezdi. Gözlerimi açıp bakmaya cesâret edemedim. Rüyâ da olabilirdi. Hayâl de… Gerçek de… Ne olarak adlandırabilirim bilmiyorum, ama bildiğim ve inanmak istediğim bir şey varsa; o da, seni kaybetmediğim baba!.. Göremesem, dokunamasam, duyamasam da senin gölgen, beni her zaman ve her yerde koruyor ve takip ediyor. Ah, ne kadar güven veriyor bana, bir bilsen… Bu şehri, terk edemeyişimi, seni buralarda daha çok “yaşayabildiğime ve yaşatabildiğime” olan inancıma bağlıyorum. Belki de, böyle teselli buluyorumdur. Her ne olursa olsun, bu diyâr, senin mânevi varlığınla manâ kazanıyor babam… Yoksa bu kadar yaşanılası olmazdı benim için. İyi ki kalbimdesin. İyi ki korunabileceğim bir gölgen var. Sığındığım tek limanım, hep vâr ol…

Gölgende huzur bulan ve sana minnet duyan kızın,


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Şehitlik oyunu... - Sayı 119
Hazır mıyız?... - Sayı 118
O Da Yetimdi... - Sayı 117
Âyet Gâyet Açık... - Sayı 116
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16340869
 Bugün : 4595
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 694703
 Bugün : 60
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 203
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim