Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2306 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Parça, bütünün habercisidir
Hamdi Alkış

  Sayı: 83 - Ocak / Mart 2015

Yaratılmış her varlık bir diğeriyle parça ve bütün ilişkisi içerisinde.. Atom seviyesinden kâinat seviyesine kadar parça ait olduğu bütüne dair bir malûmat veriyor bizlere. Maddî varlıklar için doğru olan bu tespit maneviyat ve tüm kavramlar için de doğru. Tüm kavramları ifade etme iddiasında bir lisan mevcut olsa, pek kolay hüküm verebiliriz ki bu iddia muhaldir. Zira düşündüklerimiz düşünebileceklerimizle sınırlıdır. Kavramlar da sınırını düşünebildiklerimizden aldığına göre insan muhayyilesi de sınırlıdır.
 
Aile bir kavram olarak doğmadı. Bir ihtiyaç işlev ve bir olgu olarak vücuda geldi. İlahî emirle de sınırları düzenlendi. Ait olduğu bütünün habercisi, ona ait olan fertlerin de maksadı.
 
Cemiyet ailelerden ve aileler de fertlerden oluşuyor ve birbirlerinin habercisi.. Aileyi oluşturan fertler habercisi ve parçası oldukları bütünün sıhhatini de belirliyor. Bu tespitin tersi de doğru zira cemiyet de ailenin sıhhatini ve aile de fertlerin sıhhatini etkiliyor ki buna çift taraflı bir etkileşim diyebiliriz.
 
Buraya kadar kuru sosyolojik bu tespitlerden muradımız ne? Ailenin işlevi (fonksiyonu) bu etkileşim içerisindeki sosyal ve ekonomik rolden mi ibaret? Bir aileye aile olmak vasfını veren nedir? İki karşı cinsin bir akitle bir araya gelmesi gibi teknik bir hukukî izah yeterli mi? Eğer öyle olsa idi, bu işlev değiştikçe aile kurumunun ve onun parçası olduğu cemiyet ve ona parça olan fertlerin de dönüşmesi gerekir idi. Oysa 21. Yüzyılda ekonomik ve sosyal değişimler ailenin geçmişteki ekonomik dayanışma işlevini gereksiz kılmasına rağmen aileye olan ihtiyaç hiç eksilmedi. Aile kurumu çöken batılı ülkeler kendi içerisinde çöküyor ve devletler bunun için tedbirler almaya çalışıyorlar.
 
Tüm sosyolojik kavramları materyalist açıdan ele alan ve avcı toplayıcı toplumdan aileye geçişi tarım toplumuna ve yerleşik hayata geçişle ve ekonomik sebeplerle izah eden felsefeler 21. Yüzyıl bitmeden iflas etti.
 
Öyleyse bizi aile yapan ve ailenin ne olduğunu bize öğreten bizden içeri bir biz var! Ekonomik sebepler bunda âmil olsa da muhakkak ki tek âmil değil ve asıl başat âmil insan muhayyilesini ve davranış kalıbını da oluşturan manevî dünyamız!
 
Maneviyattan yoksun fertlerden müteşekkil bir aile, teknik mânâda aile gibi görünse de ilk sıkıntıda ve ilk ekonomik değişimde üretim biçimlerinin değişiminde temelinden çöküyor. Materyalizmin iki düşman kardeşi kapitalizm ve komünizm pratikleri bize gösteriyor ki aileyi korumayan öncelemeyen bir sistem hem maddî hem de manevî anlamda çökmeye mahkûm. Batıdaki ve eski SSCBD’deki boşanma oranları ile evlilik dışı doğan çocuk oranları, intihar ve suç oranları bu çöküşü rakamlarla yüze vuruyor.
 
Her fert bakımından aile bir tedrisat ocağı, bir örneklik teşkil ediyor. Fert kendi ebeveynlerinde örnekliği materyalist bir açıdan gördüğünde hayatının amacı bencillik ve ben merkezcilik alıyor. Aile denilen kurum içi boşalmış modası geçmiş eski çağın bir kurumu olarak görülüyor. Oysa insan üstü ve değişmez bir ahlâka istinat eden fertlerin oluşturduğu aileler de asıl gayeyi o değişmez yeniye teslimiyette bulduklarından ekonomik, psikolojik ve hatta cinsi her sebep ana âmil olmaktan çıkıyor ve o ana gayeye teslimiyet tek ana sebep diğer tüm amiller (etmenler) de o ana gayeye hizmetin araçları haline geliyor.
 
Ölçüyü böyle koyduğumuzda, meselâ ekonomik imkânsızlıklar yüzünden evlenemediğini ifade eden gençler bakımından bu sebep tali bir unsur haline gelip her şeyin kendi kabullerimizde ve zihnimizde olduğu, ekonomik şartların beklenti ve şartlanmışlıklarla paralel olup, iki gönül bir olunca samanlık seyran olur atalar sözünün hikmeti meydana çıkıyor zira beklentiler ne kadar yüksekse hayal kırıklıkları da o kadar büyük olur.
 
O değişmez yeniyi bize ulaştıran İnsanlığın Ufku evlilik bahsinde şöyle buyuruyor:
 
Abdullah İbnu Amr radıyallâhü anhüma anlatıyor: "Resûlüllah (aleyhissalâtü vesselâm) buyurdular ki:
 
"Güzellikleri sebebiyle kadınlarla evlenmeyin. Çünkü güzelliklerinin onları (kibir ve gurur sebebiyle) azaltacağından korkulur. Onlarla mal ve mülkleri sebebiyle de evlenmeyin. Zira mal ve mülkün onları azdıracağından korkulur. Fakat onlarla diyaneti esas alarak evlenin. Yemin olsun, burnu kesik, kulağı delik siyah dindar bir köle (dindar olmayan hür kadınlardan) efdaldir."
 
Fertler ve aileler bakımından evlilikte neyin önceleneceği bize böyle bildiriliyor. Peki ekonomik şartlar bakımından ailelerin ait olduğu cemiyetin ve cemiyetin de örgütlenmiş biçimi olan devletin hiç rolü yok mudur? Öncül değilse de bir âmil olmakla bu âmilin de gereklerini yerine getirmek icab etmez mi? Evlilik bakımından Ekonomik şartlara tek âmil muamelesi yapmak ne kadar yanlış ise, onu yok saymak da o kadar yanlış olacaktır.
 
Elbette ki devletin en temel vazifesi aileyi ferdi ve cemiyeti korumaktır. Bu amacını her devlet kendi anayasasına yazmakla vatandaşına da bir taahhüt vermiştir. Eğer bir devletin vatandaşları, evleri olmadığı için, iş bulamadıkları için, doğacak çocuklarına bakma endişesi taşıdıkları için evlenemiyorlarsa, devletin ve onu idare eden hükümetin kusurundan söz edilir.
 
Müşahhas örnek vermek gerekir ise, TOKİ stad lüks villa, gökdelen vs yapacak yerde, uygun hazine arazilerinde üreteceği konutlarda evlenmek isteyen gençlere öncelik vermelidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca uzun dönem geri ödemesiz evlenme destekleri verilmeli, doğacak çocukların iaşesi için devlet bu alanlarda vergi indirimine gitmeli, maddî destekleri arttırmalıdır. Ancak şu anda yapıldığı gibi, doğrudan para ödemesi şeklinde yapılmamalıdır. Bu tür destekler çıkarılacak bir elektronik karta yüklenecek sanal para ile gerçekleştirilir ve de ilgili bakanlık üreticilerle arzı ve talebi öngörecek ve doğrudan pazarlık yapacak konuma gelirse hem maliyetler hem de doğrudan desteklerin emisyonu ve enflasyonu arttırıcı etkisinden de kaçınmış olur. Diyelim ki çocuk bezi üreticileriyle ilgili bakanlık desteği ve bu kartın kullanımı konusunda pazarlık yapıldığını düşünelim. Perakende fiyatı 5 TL olan bir ürün milyonlarca ve toptan alım imkânı sunulması karşılığında üretici tarafından belki 1 TL ye bu kart sahiplerine satılabilecektir. Bu örneği et, süt, mama, defter kitap aklınıza gelebilecek her ekonomik ihtiyaç için sayabilirsiniz.
 
Evlenme yolunda gençlere engel teşkil eden bir diğer sorun olan işsizlik meselesi ise çok daha kapsamlı ve tüm ekonomiyi ilgilendiren ve bu yazının kapsamını aşan tedbirleri gerektirmekte ise de, işsizliğin temelinde eğitimsizlik koordinasyonsuzluk yattığını belirtelim. Dünya üzerinde hiçbir ülke yok ki gençlerin hangi mesleklere hangi oranda yöneleceğini tesadüflere bırakmış olsun.
 
ABD de bu işi imkânları trilyonlarca dolar olan kurumlar yapıyor ve Hollywood film ve dizilerinde hangi onyıllarda hangi mesleklerin özendirileceğini belirliyorlar. Dikkatinizi çekmiştir ABD film ve dizilerinde, bazı yıllarda avukatlık, bazı yıllarda doktorluk bazı yıllarda başka mesleklerin işlenir. Gençlerin bilinçaltına yazılır. Her yönüyle liberal ekonomi sandığımız ABD bile trilyonlarca dolar kaynak ayırarak yapıyor da bizler neden gençlerimizin meslek seçimlerine ve bu yönde eğitime yönlendirilmelerine kafa yormuyor ve üniversite kontenjanları ve gelecekte ihtiyaç duyulacak mesleklere yönelik bir planlama yapmıyoruz?
 
Ezcümle parça bütünün habercisidir ve ailelerin sıhhati parçası olduğu cemiyetin sıhhatini ve geleceğini belirler. Sıhhatli fertler de sıhhatli cemiyet de aileden geçer.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Parça, bütünün habercisid... - Sayı 83
Farkında ol Ey ERdoğan: A... - Sayı 69
12 Haziran 2011 seçimleri... - Sayı 69
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


Emanet gazete isteyen, “bakabilir miyim?” diyor; “okuyabilir miyim” değil… Demek okunması gereken gazeteler, bakılır duruma düşmüş; yani albüm olmuş… Hem de (görmeyen gözlere yazıklar olsun) “fuhş albümü”…
Ortada bir basın olmadığına göre, neyin krizinden söz ediyorlar?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13207606
 Bugün : 3674
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606735
 Bugün : 177
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 243
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim