Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2527 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Muktedir olmanın vazgeçilmezliği ve lâiklik
Turgay Ertem

  Sayı: 78 - Ekim / Aralık 2013

Dünyada ve Türkiye'de, gücü ve iktidarı ellerinde tutanlar bu güçlerini devam ettirmek için ellerinden geleni esirgemiyorlar. Hattâ bu uğurda haksızlıklara, zulümlere göz yumuyorlar, görmezden geliyorlar. Yalan haberden, komplolara, suikastten iftiraya kadar her yolu kullanıyorlar.

20. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti'ni elbirliği ile yıkıp topraklarında sömürge devletcikleri kurduran Avrupalılar, adına lâiklik dedikleri bir tabu icad ederek, İslâm dünyasını baskı altına aldılar. İktidara getirdiklerinden bu yönde söz aldılar ve iktidarda kalmalarını bu şartla garanti ettiler. Müslüman olmayanların haklarını koruyabilmeniz ancak lâiklikle mümkündür. Onlara lâik bir yönetimle özgürlük sağlayabilirsin dediler. Suriye halkının katili Esed, Eylül ayında bir batılı televizyondaki mülâkatında, ülkede lâikliği koruyanın kendisi olduğunu söyleyerek batıdan yardım dileniyordu. Mısır halkını kurşuna dizen, masum insanları katleden Sisi de, yaptığı darbenin lâikliği korumak için olduğunu belirterek, batının ses çıkarmamasını sağlamaya çalışıyordu. Halbuki lâiklik onlar için bir kalkandı.

Ülkemizde de yapılan bütün darbelerde lâikliğin korunmasından, irticanın önlenmesinden, böylece ülkenin huzura kavuşturulmasından bahsedildi. Ama darbe yapanların bütün çabalarının aslında iktidarı ele geçirmek olduğu, lâiklik tabusunu malzeme olarak kullandıkları anlaşıldı.

Söz konusu Türkiye olunca hemen harekete geçen Avrupa ve Amerika binlerce kişinin katledildiği Suriye ve Mısır için oyalama, engelleme ve hedef saptırma gayretinde. En son Esed'in kimyasal silâh kullanmasına ceza vermek yerine, kimyasal silahlarını imha ederse göz yumma anlaşmaları yapılıyor. Türkiye, maalesef Suriye konusunda hezimet ve hüsran yaşamaktadır. Bir yandan Suriye'den kaçan milyona yakın insanın ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmakta, diğer yandan Suriye ve Mısır ile aksayan dış ticaretinin yaralarını sarmaya uğraşmaktadır. Ayrıca hem İslâm dünyasını hem Birleşmiş Milletler'i harekete getirmeğe çalışmaktadır. Dışişleri bakanının bütün koşuşturmalarına, başbakanın Birleşmiş Milletler'de toplantısında: “Bir ülkenin vetosuna, bütün dünya feda edilemez” demesine rağmen gelişmiş ülkeler kılını kıpırdatmamaktadır.

Türkiye'nin düşmanları ve hükümetin hasımları bu durumdan memnundur. Çünkü böylece Türkiye yalnızlaşacak ve maddî olarak sarsılacak, onlar da zil takıp oynayacaktır. CHP heyeti Suriye'ye ziyaret düzenledi. Acaba Esed'e, katliamlara son vermesini bir an önce seçimlere ve özgürlüklere imkân tanımasını tavsiye etti mi? Yoksa ne dediler? Dış politikada bile muhalefet yapmak ve bu muhalefetini devlete düşmanca tavır alanlarla dostane ilişki kurmaya kadar götürmek nasıl izah edilebilir? Türkiye'yi yönetme yetkisini almış bir parti ve onun hükümeti, ülkenin dış politikası icabı, bir ülkeyi hasım sayıyorsa, bazıları da o ülke ile dostça tavır içine giriyorsa eskiden olsa ihanetle suçlanırdı.

Dünya yeni bir döneme giriyor. Artık sadece harp gücü, teknolojik üstünlük, ekonomik üstünlük veya nüfusun çokluğu o ülkeyi güçlü kılmıyor. Savunduğu değerleri herkese anlatabilmek de, gelişmiş ülkelerin ikiyüzlü tavırlarını dile getirmek de, Birleşmiş Milletler'in dünya barışına hizmet edemediğini haykırmak da önemli bir çığır açmaktır. Türkiye'nin dış politikası son zamanlarda şahsiyetli bir yoldadır. İnsanî, İslâmî ve uluslararası değerleri dile getiren ve ecdadımızın kültürel ve manevî mirasına sahip çıkan çabalarıyla dünyada yalnız başına kalsa da takdire lâyıktır. Dileğimiz muktedir olanların iktidar olmak uğruna kurdukları tuzaklarının, hilelerinin bozulması ve masum ve mazlum dünya insanlarının muhtaç olduğu huzur ve sükûna kavuşmasıdır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Benim de söyleyeceklerim ... - Sayı 92
Çanakkale şehitlerine ith... - Sayı 84
Ertuğrul bey ve Osmanlı s... - Sayı 84
Türk milletinde devlet ve... - Sayı 82
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Peygamberimizi, bizim O na mesafemizi,içinde bulunduğumuz gafletten çözüme giden yolları anlatan "Gü... Ayşe Eroğlu

 ALLAH SELAMET VERSİN HOCAM BU... Behçet Eroglu

 Elinize gönlünüze sağlık. Bâki selâm ve dua ile...... Naci Eroğlu

 Selâm ile...... N. Eroğlu

 Yazınız durumun tespitini yapmış ve doğru tespittir tarihi gerçeklikler ile de uyumludur. Lakin bizd... Hüseyin yaman


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gül kokusu
Meçhule hitap
Gelecek sayı (127) konusu
Korkaklar
Hâramiler


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16396553
 Bugün : 1866
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 704815
 Bugün : 152
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 215
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim