Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1726 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Adam Yetiştirmek
Mücahit Koca

  Sayı: 38 -

Sorumluluk duyan kimse, elbet bir şeyler yapmak için elinden geldiğince çalışır. Bu çalışmada da kimi bilgisi, kimi parası oranında ve kimisi de çabası oranında faydalı olur, diye düşünüyorum. Burada, “Asıl üzerinde durulması gereken nedir?” diye bir soru aklıma geliyor. Dün ile bugün ortaya konan eserler arasındaki uçurumun farkında olanların mutlak soracağı bir soru hep olmuştur: “Neden dün yetişen âlim, şair, sanatçı, devlet adamı vb. ile bugün yetişenler arasında kalite bakımından büyük uçurumlar var? Zamanla gerileme her alanda görüldü, dünya gibi zevkler ve renkler de mi değişti?” desem; teknolojiyi ve devasa maddi ilerlemeleri gösterip, beni yalancı çıkarmaya çalışacak ahmaklar mutlaka olacak diye düşünmeden edemiyorum.

Ama şunu da çok iyi biliyorum: İnsanın mükemmel bir şekilde yetişmesi, bir İmam-ı Gazalî, bir İmam-ı Rabbanî, bir Mevlanâ, bir Yunus, bir Sadi, bir Hafız, bir Şeyh Edebali, bir Akşemseddin, bir Ebusuud, bir Fuzulî, bir Bakî, bir Şeyh Galip, dahası bir Muallim Naci, bir Mehmet Akif, bir Necip Fazıl Kısakürek vb gibi yetişmesi; her hangi bir tesadüfün eseri değil; coğrafî, tarihî, siyasî,dinî, sosyal, ekonomik, kültürel bir servetin, eşsiz bir medeniyetin ve yeteneğin eseridir.

Bence, ilerleme; dn olduğu gibi bugün de insanlığın maddi ve manevi hayatında olan ilerleme gibi olmalıdır. Bugün insanımız, maddî alanda ne kadar ileri bir seviyedeyse; manevî alanda da o derecede geri değil midir? İnsanımız, giderek metafizik değerlerinin erozyonu ile âdetâ makineleşmiştir. 1970’li yıllarda yetişen bizlerin sosyalistlere itirazımız: “Diyalektik materyalizm.” Bakışıyla bakıp, her şeyi maddeyle izah etmeye kalkışmalarınaydı. Oysa bugün inançlı insanlar bile bilmeden sosyalist dünya görüşünü savunur olmuşlar. Sanki ülke insanı maddi refaha kavuşsa; hırsızlık, cinayet, anarşi, rüşvet, fuhuş gibi toplumda derin yaralar açan bugünün ahlâksızlıkları olmayacakmış gibi düşünülüyor. Bu bakış açısı öylesine benimsenmiş ki; İslâm dünya görüşüne sahip insanların kurdukları partilerin ve kurumların isimlerine ve programlarına bile bakmanız bu görüşümde ne kadar haklı olduğumu size gösterecektir bakanlar ve görenlerce, sosyal ve kültürel alana yapılan yatırımların hiç denecek kadar az olması; bu medeniyetinden uzak düşmenin ve düşünmenin en güzel belgesi değil midir?

Bir Müslüman için, moda yaklaşımlar değil; “İslâm ne diyorsa; o!” esas alınmalı ve en büyük kılavuz ise Yüce Peygamberimiz olmalıdır.

Eskiler, nereye, nasıl bakacağını çok iyi bilirdi. Onların her şeyleri İslâm üzere olup; Kur’an belli vakitlerde okunan bir kitap değil; her an başvurulan başucu kitabıydı. Yine geçmişteki sade bir müslümanın evinde Kur’an, İlmihal ve sözlük olmak üzere üç kitap mutlaka bulunur ve öbür kitaplara göre devamlı bu kitaplar okunduğundan en çok da onlar yıpranmış olurdu.

Bir toplumu maddî olarak kalkındırmadan önce, manevî olarak kalkındırmalı. Bunun yolu da millet, devlet ve medeniyetini seven, bunların yücelmesi davasını en büyük davası bilen insanın yetişmesinden geçer. Bir toplumda İslâmı gerçek anlamı ile yaşayan nesil yoksa; hak ve adalet kavramı yerleşmemiş olacağından; kazanılan para ve zenginlik yine günümüzdeki kapitalist ve liberal toplumlarda olduğu gibi hak hukuk tanımayan güçlünün elinde kalacak; azınlık bir grup zenginleştikçe zenginleşirken; çoğunluk ise yoksullaştıkça yoksullaşacaktır.

Eğer Hazret-i Ömer’in adaleti olsaydı, bugün Müslüman toplumlarda İslâm dışı ‘izm’lere gerek kalmazdı. İslâm, adaletin maddî ve manevî refahın anahtarıdır. Eğer beklenen yeni nesil yetişmez; İslâm’ı sadece saç ve sakal vb. ibadetlere indirgeyen bugünkü anlayış sürer, Allah rızası için yapılan her işin, atılan her adımın, öğrenilen her harfin, dökülen her terin ve iyi niyetlerin ibadet olacağı anlayışı namaz, oruç, zekât, hac vb ibadetlerimizde olduğu gibi yaşayışımıza hakim olmazsa; maddi kalkınmanın tek başına kurtarıcı olamayacağı bilinmelidir.

Bir söz var: “Binmiş bir alâmete, gidiyor kıyamete…” misali, bugün düşünme melekeleri dumura uğramış halklar, hep maddî hesaplarının defterlerini tutuyorlar. Acaba bunlardan kaçı manevî hesapların defterini tutuyor dersiniz? Bu bakış açısı iki yüzyıl önceki insanımızla ne kadar da çatışıyor! Eskiden iki Müslüman bir araya gelse; sohbetleri, iyiliklerde yarış olan türden olup: “Sen bugün ne kadar hayır işledin, ne kadar Kur’an okudun, ne kadar nafile namaz kıldın, bu ay kaç gün oruç tuttun, birinin nasıl bir derdiyle ilgilendin?” gibi manevî alanlar üzerineydi. Onlar, maddî olarak zengin olmasalar da, anadan atadan aldıkları temiz mayayı bizler gibi daha kaybetmemişlerdi. Tahsilini gördükleri ve terbiyesini aldıkları Yüce İslâm ülküsünün yolunda başı dik yürüyorlardı. Kendilerinden önce milletini, devletini ve medeniyetini düşünüyorlar, Allah rızasını her işlerinde önde tutuyorlardı.

Asıl can sıkıcı olan ne biliyor musunuz? Herkes bir sohbete başladığında; hep yukarıda bir kaçının adını andığımız, kendileri ile övündüğümüz her biri birer deha olanları örnek gösterirler; onların yaptıklarını anlata anlata bitiremezler de, ne hikmetse bir teki çıkıp; “Bu kişileri bugün nasıl yetiştiririz?” diye düşünmeyi akıl bile etmez. Bunca paralara, kurulan vakıflara, okullara vb. imkânlara rağmen nedense “Şehzade eğitimi,” gibi ciddi bir eğitim gerektirecek bu yeni genci yetiştirme eğitimi bir türlü gündeme gelmez! Kocaman bir santralı çalıştıracak suyun önüne küçücük bir değirmen taşı koymuşlar; koca suda onu döndürüyorlarmış gibidirler.

 

Eğer geleceğimizi olsun kurtarmak istiyorsak; bütün maddî ve manevî zenginliklerimizi geleceğimizi kuracağına inandığımız bu değerleri yetiştirmeye harcamalı değil miyiz?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Mistik dağcılık hikâyesi... - Sayı 77
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 76
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 75
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 74
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Cinayet, hırsızlık, fuhuş, içki, kumar ve uyuşturucu karışımından ibaret düzeni ambalajlayıp medeniyetin ta kendisi diye yutturmak isteyen “tek dişi kalmış canavar”a karşı hani, “iman dolu göğsümüz” vardı?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16376515
 Bugün : 3139
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 702885
 Bugün : 917
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1247
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim