Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4270 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ellerim
Bedran Yoldaş

  Sayı: 56 - Nisan / Haziran 2007

Üstü başı perişandı. Toz toprak içinde kalmıştı. Yuvarlanan toz zerrecikleri eline-yüzüne bulaşmış;  baştan aşağı boyamıştı adeta. Kendini makinenin ritmine kaptırmış "ha babam, de babam!" durmadan çalışıyordu.
Aldığı siparişleri yetiştirmesi lazımdı. Verdiği sözleri yerine getirebilmesi için durmadan çalışmalıydı. İyi, dürüst çalışkan bir yardımcı da bulamamıştı. Bulamamıştı çünkü bulmak için de istekli değildi. Geçen bunca zaman içinde hep iyi bir yardımcıya olan ihtiyacını dile getiriyordu; lakin bir türlü de bir yardımcı tutamıyordu. "Paranın gözü kör olsun" der her seferinde bir başka bahaneye sığınıp dururdu. Ter damlaları alnından yüzüne ark açmış yorgunluk bedenine bir kâbus gibi çökmüştü. Yorgunluğu ufalan göz bebeklerinden okunuyordu.
Makinenin ritmik çalışması bir ninni terennümündeydi.
Islaklık sinsice önüne geleni yağmalıyordu. Islattığı nesneyi kendi rengine boyuyordu. Toz ve talaş parçacıkları kendini bu kuşatmanın esaretinden kurtaramıyordu. Yoğunluk gittikçe artıyordu. Kırmızıya boyanan talaş ve yerdeki tahta parçaları kötü bir günün habercisi olarak kapıyı çalıyordu. Kan bir kere akmaya görsün. Yerinde duramaz. Göçebe kuşlar gibi mekân değiştirir.
Acı acı öten siren sesleri ortalığı ayağa kaldırmıştı. Bağırışlar feryat-figanlar birbirine karışmıştı. Ortam "ana-baba günü" gibiydi. Kimse kimseyi dinlemiyor kimse kimseye kulak asmıyordu. Herkes bildiğini yapmakla meşguldü. "Bildiğini okumak" böyle bir şey olsa gerekti.
Hastane kapısında koşuşturma durmuyor, hareketlilik durmadan ortalığı ayağa kaldırıyordu.
"Kopan eli nerede?" sorusuna kimse cevap veremiyordu. Neredeydi bu el? Hemen getirilmeliydi. Yerine dikilmek için. Aksi takdirde çolak kalacaktı. Oradakiler birbirlerinin yüzüne bakışlar fırlatarak boş gözlerle birbirlerini süzüyordu. Telâştan kopan eli unutmuştular. Daha doğrusu birini getirmiş, birini unutmuştular. Diğeri kayıptı.
"Çekilin, çekilin" feryatları ile ameliyathanenin kapısından kardeşi hışımla içeri daldı. Elinden bırakmadığı ve sıkı sıkıya tutuğu poşetle. "Kardeşimin kopan eli ambulansla başka hastaneye gitmişti. Ancak getirebildim." diyebildi. Yorulmuştu. Kendini sakin bir tarafa bıraktı. Bırakır bırakmaz da dünyadan koptu. Başka bir âlemde yolculuğa çıktı. Etraf yeşilliklerle donatılmış. Rengârenk çiçekler. Baharın kokusu iliklerine kadar işledi. Gelincikler etrafından dönmeye başladı. Kırmızı renkleri ile etrafını boyadılar. Mutluluktan uçuyordu âdeta. Nasıl uçmasın ki; yeşilin tonlarının hâkim olduğu bir vadide ve her taraf çiçeklerle bezenmiş bir doğa harikasında yaşamak kimi mutluluktan uçurmazdı ki!
Ellerinde sepetler kırlarda çiçek toplayan nurdan çocuklar... İzah etmeye çalışıyordu: "Ben bir şey yapmadım."
Sonra birden ortalık toz duman oldu. Her taraf karanlık... Siyahın tonları bir aba gibi etrafa yayıldı. Ne çocuk kaldı ne de çiçekler. Elleri kanayan çocuklar canhıraş bir şekilde sağa sola kaçışmaktaydılar.
Ebeveynleri kapıya dayanmıştı. Çocuklarının elleri için diyet istiyordular. "Çocuklarımızın ellerinin diyeti..."
Alnından boşalan ter damlaları başından kaynar sular dökülmüş gibi yastığını ıslatmıştı. Üzerine çektiği yün yorganı hafifçe aralamak istiyor ancak korkuyordu. Cevap vermeyeceği bir durumla karşılaşmak istemiyordu. Bir taraftarda merak beynini kemiriyordu. Kolunu yavaşça dışarıya doğru çekti. Elini yokladı. Parmaklarını oynattı. Derin bir nefes alarak "oh!" çekti. "Rüyaymış" diyebildi. Ya rüya olmasaydı?
Ellerin diyeti başına mıhla çakılmış gibi askıda durmuştu. Ne yapacaktı, kopan ellerin ile nasıl yaşayacaktı? Geçimini elleri sayesinde temin ediyordu. "Ağaçları yontan şekil veren ben ne yapacaktım" diye derin derin düşünmeye başladı. Bu durumdan alması gereken dersler olduğu apaçık ortadaydı.  Ellerin diyeti neydi? Cevap veremiyordu bir türlü. Nerden başlamalıydı?
Ezan sesi, cami minaresinden havayı yararak usulca camdan içeri ışık gibi sızdı. Oda ışıklar içinde... Namaz vaktiydi. İşareti almıştı. "Buradan, namazdan başlamalıyım" diyerek abdest almak için yataktan fırladı.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : derya    07.07.2007
Yorum : cok guzel gercekten keske hepimiz basimiza gelenlerin bir ders oldugunu anlayabilsek




Ekleyen : emrah    27.04.2007
Yorum : bence cok guzel ve dogru yazılms buna ek yapllamaz gayet cok ıyı bence





 
Kelimelerin dansı aşkla f... - Sayı 124
Nice sahipsiz yüzler görd... - Sayı 120
Elinde taş küçük çocuğun... - Sayı 119
Sallandı yer ve gök... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15639075
 Bugün : 2817
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653223
 Bugün : 50
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim