Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4488 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

M?sl?man Olmak Yetmez, M?sl?man Gibi Ya?amak L?zym
Mücahit Koca

  Sayı: 57 - Temmuz / Eylül 2007

İnsanlığın bugün yaşadığı bunalımın farkında olmamaktan daha büyük bir aptallık olur mu? Bugün İslâm coğrafyasında insanımızın yaşadığı kederleri düşününce; neyin farkında olup olmadığımız daha da iyi anlaşılacaktır sanırım.
Ben, Müslüman olarak kutlu bir görevin sorumluluğunu hep sırtımda taşıyor muyum, diye kendime sormadan edemiyorum. Bazı işyerlerinde bilinçle asılmış bir tabelâ görürsünüz; “Bugün Allah için ne yaptın?” sözünün altında Hazret-i Ömer’in ismi vardır. Bence, işte bu yaklaşımdır her saniye kendini sorgulayıp; sorumluluğunun bilincinde bir Müslüman gibi bizi yaşatacak olan…


Kardeşin Kardeşe Ettiği İslâm Değil…


Müslümanlar, son yıllarda Avrupa ve Amerika kaynaklı büyük bir saldırının baş hedefi oldular. Propaganda savaşı öylesine yoğunlaştı ki; bizler kendi kardeşine bile düşman gözüyle bakar olduk. Irak’taki işgalci suçlu Amerika’yı ve İngiltere’yi bıraktılar; Şiî ve Sünnî, diye kardeşler birbirini âdeta boğazlama yarışına girdiler.
Yıllardır Irak’ta dünyanın gözü önünde cereyan eden bir vahşet yaşanıyor.


Eğer İslâm Konferansı Örgütü, öncülük etmeseydi; aynı şeyler Filistinli kardeşler arasında da yaşanacaktı. Yani Bay Filistin ünvanlı Yaser Arafat taraftarları El-Fetih mücahitleriyle Şeyh Yasin’in manevî başkanlığını yaptığı Hamas’ın mücahitleri birbirlerini boğazlayacaktı. Bu düşmanlıklar Irak’ta Amerika’nın, Filistin’de Yahudi’nin ekmeğine yağ sürmek değil de neydi?


Benim asıl değinmek istediğim konu inanmakla kalmayıp; inancını her plâtformda yaşayan Müslümandı.
İnsanın birincil görevi inanmaktır. İnancının gereğini eksiksiz yapmaktır. İnanmayan insan bir hiçtir, biliyorum.
İnanan, inancının gereğini altın tartan terazi misali terazilerde tartarak uygulamalıydı. Tabiî kimsenin hakkı kimseye geçmeyecek şekilde kılı kırk yarmalıydı.


İşkence Hayvana da Yasak
İnsan olsun, hayvan olsun haksızlık edilmesine izin vermeyen ve zarar verilmesini şiddetle yasaklayan bir yolumuz var bizim. Hazret-i Peygamber, hayvanlara eziyet edilmesini yasaklamıştı. Hayvanlara damga vurulurken bile en duygusuz organının seçilmesi buyruğu gelmişti.


Gazetelerde bir haber gözüme ilişti; Güneydoğu’da mayınlı arazilerin temizlenerek başta tarım arazisi olmak üzere ekonomiye kazandırılmasına yönelik çalışmalar çerçevesinde ne yapabiliriz konusunun görüşüldüğü ve üst düzey bürokratların katıldığı bir toplantı yapılıyordu. Toplantıda İslâmî kimliğiyle Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu başkanlığı da yapmış bir zat, vecize gibi bir söz yumurtluyor: “Şanlıurfa’da ekonomiyi canlandıracak ve Habur Sınır Kapısı’nın yükünü hafifletecek Akçakale Sınır Kapı’sını açabilmek için geç bile kaldınız. Size bir teklif; elli eşeği mayınlı araziye sürün; arazi mayından bir anda temizlensin.”


Bunun nasıl yapıldığını yetmişli yılları yaşamışlar iyi bilir. Kaçakçılar, eşeğin kuyruğuna bir şeyler bağlar; mayınlı araziye sürerlerdi. Belki patlayan mayınlarla eşeklerden ölenler olurdu ama kaçakçılar da kendilerine bir yol açarlardı mayınlı arazide…


Kuş gribi şüphesiyle öldürülen tavukları gördünüz. Onlar, Müslüman bir ülkede dünyayı ayağa kaldıracak bir katliama uğradı.


Onları diri diri yakmak da ne oluyor? Diri diri kuyulara doldurup üzerlerini örtmek anlaşılır gibi değildi. Oysa İslâm fıkhında önce onlar fetva ölçüleriyle boğazlanır, ancak öldükten sonra gömme ve yakma işlemine tabi tutulurdu.
Hindistan’da yılanın kıymetli derisi bozulmasın, diye diri diri soyulurmuş üzerinden… Bunlarla eşeklerin mayınlı araziye sürülmesi, tavukların diri diri gömülmesi ve yakılması arasında ne fark var?
Sûrnâme’den; “Eskiler kurt kuş hakkı der, gözetirlerdi,/mahsul kalkarken hayvanı bile düşünürlerdi./Osmanlı, hayvanlara eziyete kanun koydu,/bir kuş bile olsa işkence edende suç buldu.”(x)
Nereden nereye geldik!..


Müslümanlık, inancını gereği gibi yaşamakla ve dava adamı olmakla insanda anlam kazanır. Bu noktaya gelmek elbette kolay değildir. Bedel ödemek gerekir. Zorda denenmek gerekir. Bugün başımıza ne geldiyse; zorda denenmeyenler yüzünden gelmedi miydi?


(x) Sûrnâme: Mücahit Koca, Sur Yayınları, 2006, İstanbul.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Enver ilhan----------------------------ENNNNNNNe    03.10.2007
Yorum : Müslüman olmak yeter.




Ekleyen : handan ?elikay    17.07.2007
Yorum : Mücahit Bey,evet haklısınız .Kardeşin kardeşe etiği islam değil.Peygamber efendimiz bir hadislerinde " iki haslet vardır ki ondan daha kötüsü yoktur.Allah'a şirk koşmak ve müslümanlara zararlı olmak.."Müslümanlara eziyet şirkle bir tutuluyor..gerisini siz düşünün.





 
Mistik dağcılık hikâyesi... - Sayı 77
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 76
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 75
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 74
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Kalem, İlahi Kelam’ın yazılmasına ve yayılmasına, yani insanın iki dünyasının da saadetle olmasına vasıta oluyor.
Kalem, insanın iki dünyasını da mahveden bâtıl fikirlerin yazılmasına ve yayılmasına alet edilebiliyor…
Kalemle kazığın şekil olarak birbirine benzemesini bir inceliğe işaret olarak göremez misiniz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16377025
 Bugün : 217
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 702891
 Bugün : 2
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 921
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim