|
Hâramiler Halis Arlıoğlu Sayı:
126 -
 Bu isimde şöhret olanlar uzun yıllar evvel teknolojinin olmadığı, ulaşımın kervanlarla yapıldığı, yol emniyetinin bulunmadığı dönemlerde yol kesip kervan basarak insanların malını gasp eden kötü insanlardı. Ama bu kadar kötülüğe, zulme, gaddarlığa ve haramîliklerine rağmen dinsiz değillerdi ve din düşmanlığı da yapmazlardı. Nitekim bunlardan bazıları nedamet getirerek ilim, irfan ve edep, erkân konusunda şöhret yapmış olarak kitaplarda geçmektedir. Ama ideolojik yönleri olmayan bu adamlar, yaptıkları soygun ve vurgundan ötürü haramî ismiyle sıfatlandırılmışlardır.
Günümüzdeki postmodern haramîler kopkoyu bir ideoloji batağında, inanç düşmanlığında direnmektedirler. Yaptıkları bu haramîlikleri, ideolojilerinin, yaşantılarının bir gereği üstelik de imtiyaz olduğunu sanıyorlar. Burada çarpıcı ve herkes tarafından bilinen bazı örnekler vermek istiyorum. Müslümanların özellikle her hâl ve şartta küfre, zulme rıza göstermemeleri hatta bütün güçleriyle buna karşı koymaları gerekir. Bir ülkede küfür, zulüm, inanç ve İslâm düşmanlığı yaygın hale geldiğinde o Müslümanların nerede durduğu, kime yardım yaptığı önemlidir. Tarihî belgelere Türkiye Cumhuriyeti Başvekâleti Matbuat Umum Müdürlüğü İç Matbuat Dairesi 17 Mayıs 1942 Sayı 658’e bakarak ulaşılabilir. Dört hâk kitabın hiçbirinde tarif edilen din ve inanç konusunun dışında bir ifade geçmemektedir. Kur’ân, Tevrat, İncil ve Zebur’a inananlar ya Müslüman ya Hristiyanlardır. Ama ülkemizde son yıllarda ideolojik bir din üretilmiştir. Adamlar diyor ki “ben önce laik, sonra devrimci, sonra kemalist, sonra da Müslümanım.” Bu söylentilerin hizbi, grubu, ideolojisi, siyasî güç odakları var. İşte bu açıdan Müslümanların hangi gruba, ideolojiye, hizbe, cemaate bağlı olduğu, destek verdiği çok önemlidir. Yukarıda zikrettiğim slogana başka bir örnek vermek istiyorum. 28 Şubat’ın sözde general olan bir adamının şöyle dediğini sanırım bütün millet bilmektedir: “İrtica (din ve dindarlık) PKK’dan daha tehlikelidir.”
İşte kastettiğim Müslüman, bu kişilere kimin ve hangi siyasetçinin sahip çıktığını düşünerek ona göre vaziyet almalıdır. Diğer bir örnek, rektör geçinen biri de aynen “Burası laik, kemalist Türkiye Cumhuriyeti’dir. O yüzden din kuralları geçerli değildir. Hatta laiklik ilimden önde gelir.” Bu tür ve benzeri örnekler çoğaltılabilir. Zaten gün geçmiyor ki medya kuruluşlarında ve siyasî arenada dine, dindara, Allah’a, Peygambere, kitaba küfür ve hakaret edilmemiş olsun... Bu arada Müslümanların özel yaşantılarına, dinî inançlarına yapılan iğrenç saldırı ve hakaretlerin haddi hesabı da yoktur. Önemli olan bunun farkında olmak, yönünü, istikametini, kıbleni buna göre ayarlamaktır. Kanaatimce küfrü artıran, zalime cüret, cesaret veren, mağdur ve mazlumların bu fesat unsurlarına bilerek bilmeyerek destek olmalarıdır.
Belirttiğim özelliklere sahip olmayan Müslümanlar için merhum millî şairimiz şöyle demiştir:
Vakârı çoktan unuttun, hayâyı kaldırdın;
Mukaddesâtı ısırdın, Hudâ´ya saldırdın!
Ne hâtırâtına hürmet, ne an´anâtını yâd;
Deden de böyle mi yapmıştı ey sefıl evlâd?
Hayâtın erzeli olmuş hayât-ı mu´tâdın;
Senin hesâbına birçok utansın ecdâdın!
Merhum şairimizin ifade ettiği şekilde kuruluşundan itibaren inanç düşmanlığını hedef alıp politik bir gaye olarak gören siyasî yapıya Müslüman geçinenlerin destek vermesi onlar için en büyük zül ve hakarettir. İşte bunun için Kur’ân-ı Kerim’de “Fe eyne tezhebûn!” (Nereye gidiyorsunuz!) denilmektedir.
Bugünün modern haramîlerinin mümeyyiz vasıfları laik, çağdaş, devrimbaz oluşlarıdır. Bunları milletin başına bela edenler partisine, liderine ihanet edenlerdir. Onlar vasıtasıyla birçok şehirdeki belediyeleri kazanıp aç kurtlar gibi milletin malını yağma etmişlerdir. Tekrarında fayda gördüğüm, o kesimlerin kadavra olan zihniyete hayat vermeleri ve soyguna, vurguna, haramîliğe yeniden kapı açmalarıdır.
Konuyu Mehmet Akif’ten bir beyit ile bitirmek istiyorum. Millî irade ve inanç düşmanlığına yardım ve yataklık yapanlar ya İslâmı bilmiyor veya Müslüman değiller. Çünkü Kur’ân-ı Kerim’in muhtelif ayetlerinde Allah “lânetullahi alezzalimin ve münafıkîn” şeklinde onlara lânet ettiğini buyuruyor. Merhum Akif de;
“Memleket mahvoluyor, din de berâber gidiyor;
Size Kur’ân “Bakınız sâde uzaktan!” mı diyor?”
Evet, bunlara yardım edenler ve onların hayat bulmasını, millete zulmetmesini isteyen sözde İslâmî yapılar bunların zulmünü, şirkini, küfrünü artırmaktadır. O yapının karakterini, cibilliyetini, zihniyetini en iyi tarif ve tasvir eden yine merhum şairimiz Mehmet Akif’tir:
Senin etrâfını alsın ki yığınlarca sefîl,
Kimi idmanlı edebsiz, kimi ta’limli rezîl.
Kiminin fıtratı âzâde hayâ kaydından;
Kiminin iffeti ikbâline etten kalkan.
O kumarbaz, bu harâmî, şunu dersen, ayyâş,
Sonra mecmû’u müzevvir, mütebasbıs, kallâş…
Bu muhîtin bakalım şimdi içinden çıkabil;
Ne yaparsın? Ömer olsan, yine hâlin müşkil.
Sonuçta hortum, vurgun, soygun sizden çıkıyor. Her birinizden ayrı cüzdan çıkıyor. Vicdanı cüzdana satan sizsiniz…
|