Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3582 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

RENKLERİN ARİSTOKRAT BASKISI
Bedran Yoldaş

  Sayı: 63 - Ocak / Mart 2009

Hayatın sarkık bacağına tekrar sarıldığımda; geride birikmiş yıllarını bırakmıştı. Yıllanmış şarap gibi geçmişin izleri belleğimde tortularını bırakmıştı. İzlerini silmek mümkündü. Neme lazımcılık bir isyan bayrağı gibi kutsal bir hazine immişçesine durmadan elden ele dolaşıp duruyordu. Zaman solgun bir yaprak gibi rüzgârın terekesine binmiş bir o yana bir bu yana sallanırken zihnimde birikmiş anılarını da depreştiriyordu.

Yorgun adımlarını açmak, zaman arasındaki yolculuğuna ara vermek istiyordu lakin buna kadir olamıyordu.

Zaman zaman kendisindeki rengini yeryüzüne dağıtmış olan yıldızların asi ruhunda aradığı geçmişin izlerini devraldığı mızrağın ucunda sallandırırken sevda yüklü geminin bilinmeyen rotasında dümendeki kaptan olarak afakları gözleyen bir rasathane müdürünün kaftanları arasında görüyordu sabah sabah bu ne celal bu ne hikmet derken en ummadığı bir anda zalim fırtınanın beleğindeki o taze ve nazenin ırmaklardan bir peştamalın cevahir tadındaki saklama kabına sıkıştırılmış ruhunun derinliklerindeki bulmacanın bulunmayan parçasını bulmuştu.

Derkenarında yapay salkım saçakların boy attığı aynaya yansıyan resminde bir tutam tütsünün ruhuna canlılık verdiğini anladığında çok geç olduğunu anladı.

Ayaklarını sedirin kenarında aşağıya doğru sarkıtırken bilmecenin parçaları hafızasında yer edinmişti bile. “Evet” dedi kendi kendisine. Ben bu hale nasıl geldim. Sevda denen merak usunu kemirdiğinde en onarılmaz acıları beyninin kılcal damarlarını zorluyordu. “Evet, ben bu gidişle kafayı yiyeceğim” Yeni yeni kendine geliyordu. Kısa bir baş dönmesiyle birlikte tansiyon düşüklüğü bedenini esir almış ve güçsüz bırakmıştı. Dolap gibi dönmeye başladı kendisimi dönüyordu yeryüzümü kestiremedi dağlık arazide kayıp yılların barınağında bir çoban kulübesinde başında sarık elinde tespih bir oyana bir bu yana dolanıp durdu Yer yarılmış sevdası karanlık kuyuda kara atlaslara sarımlı bir kutsal hazine gibi saklanmıştı eğilip almak istedi ama o elini uzattıkça sevda sarılı nadide hazine hep uzaklaşıyordu o elini uzattıkça uzaklık mesafesi kendini koruyordu ne yapmalıyım diye debelenirken karanlık kuyu üstüne kapanıyordu

Kısa bir baygınlık geçirmişti. Aman Allah’ım. Bana neler oluyor böyle. Sen aklımı koru. Bildiği tüm duaları bir çırpıda okumuştu. Durdu dinginleşmeye çalıştı. Başı zonkluyordu. Etrafında pervane olmuş karartıları seçmeye çalışıyordu. Siluetler durmadan dönüyordu renk renk albenili pervaneler durmadan dönüyordu zaman içinde yolculuğun tatlı rüyasına adım attığında kalabalığın homurtuları can yakıcı bir azap gibi kapısına dayanmıştı durmadan etrafındaki nesneleri içine doğru çeken girdabın fütursuz kanatları arasında yol aldığında artık iş işten geçmiş diye düşündü ruhlar âleminin efendisi kendisine geçtiği zaman dilimini durdurmuştu nihayete ermişti zaman

“Ha!” diyebildi. Bunca zaman ben burada baygın mı yattım. Aslında ne kadar zaman geçtiğini kendiside bilmiyordu. Bilmeden soruvermişti. Beklide boş bulunmuştu.

Hala tam olarak kendisine gelememişti. Zonklayan kafası karma karışıktı. Zihni bulanmıştı. Kapılar bir kapanıyor bir açılıyordu. Donuklaşan bakışları kör bir noktada birleştiriyordu. Dalgınlık etrafındaki kalabalığın en korktuğu bir durumdu. Kendisini meşgul etmek için çaba üstüne çaba sarf ediyordu. Nafile.

Buzdolabını andıran bakışları kara bir tablonun arkasına saklanan ruh gibi durmadan dolaşıp duruyordu her adım atışı perdeye yansıyan korku filmlerindeki vahşi karakterler gibi durmadan etrafındakileri etkisi altına alarak şizofren bir vakıanın baş aktörleri gibi dans ediyordu rakkasın maharetli kıvrak figürleri aynaya yansıyan kendi görüntüsü gibi zihnine kazıyordu

Karaya dönüşen perdeye renklerin efendisini çağıralım.

“Bir çare dilenelim… Bir çare…”

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kelimelerin dansı aşkla f... - Sayı 124
Nice sahipsiz yüzler görd... - Sayı 120
Elinde taş küçük çocuğun... - Sayı 119
Sallandı yer ve gök... - Sayı 118
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Annelerin zaferi


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15638435
 Bugün : 2177
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653223
 Bugün : 50
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim