Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1227 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Cehâletin istilası
Erdal Kurtuldu

  Sayı: 107 -

Bir Hint öyküsünde şöyle geçer; 10 arkadaş hayatlarında ilk kez yolculuğa çıkarlar. Belirli bir vakit yol aldıktan sonra herhangi bir sıkıntı var mı diye birbirlerini saymaya karar verirler. Saydıkları her seferde sayı 9 çıkmaktadır, halbuki yola 10 kişi olarak çıkmışlardır. Her bir kişi tek tek sayar, sayı yine 9’dur. Kaybolan kişiyi de bir türlü bulamazlar, sanki herkes orada gibidir. Bir türlü anlayamadıkları husus ise şudur, sayan kişilerin tümü kendini saymayı unutuyordu.

Bugün modern insanın sürekli ‘ben’iyle uğraşması, durmadan kendini göz önüne getirip sahte bir ‘ben’ yaratma çabası, kendini unuttuğunun bariz bir itirafından ibarettir. Dikey boyutla ilişkisini yok sayan, menfaati dışındaki tüm hiyerarşilere düşman kılınmış insanoğlu yatay boyutu eşelemektedir. Kökünü bir türlü bulamadığı akılla hareket edip, zihnin ve bilincin yapısını nöronlarla açıklamaya çalışanlar, kuantum teorisiyle birlikte açıklanamayacak bir şeylerin olduğunun farkına varıp yine de bunu kendi kategorilerine uydurmaya çalışan günümüzün modernleri, gizemin büyüsünün içinde ufacık akılla ezilip büzülmeye devam etmektedir. Yatay boyutu eşelemelerinin sebebi köklerini veya kendilerini arıyor oluş değildir, meyve vermekten azade kılınmış bir ağacı, sırtını dayayabilmek adına bir zemine yerleştirme girişimleridir. Modern Batı dünyasının çılgınca merakını, araştırma iştiyakını, sürekli ortaya atılan yeni paradigmaları, ilerleme tezlerini, birbirlerinin sistemlerini yıkan ve bunu mankurtlaşmamak adına gururla yapan filozofları, zemin arayışıyla ya da zemini eşelemek ve dinlenecekleri bir ağacın gölgesine muhtaçlığın tezahürü olarak görmemiz gayet doğaldır. Oysa denedikleri her şey salt aklın (ratio) ürünü olduğu için kök salmıyor, tamamen budanmış bu ağacın dalları da mevcut değil ki kuşlar konsun ve hikmetli şeyler terennüm etsin. Bizzat dikey boyutla irtibatlı olan insanın aslını inkârı onu gittikçe komik durumlara düşürüp cahil kılmaktadır, modern dünyaya manevî bir anlam bütünlüğü içinde bakanlar için bunu görmek oldukça basittir.

Yatay bir çizgiyi noktalardan oluşmuş kabul edip, her noktayı araştırmak ve tarif etmeye kalkışmak şu sonucu doğurmaktadır; 1.nokta değerlendirilir ve 2.noktaya geçilir, ancak 2.nokta değerlendirildiğinde 1.noktanın durumu değişir. Hakeza her bir noktanın değerlendirilişinde kendinden önceki noktanın durumu değişmiş olmaktadır. İşte modern insanın temellerini bulamaması, sürekli değişmesi ve bunu olumlu bir şey olarak görmesinin hikmeti bu mantıkta tezahür etmektedir. Modern insan kendini merkeze koyma peşindedir. Oysa kadim geleneklerde merkezde Tanrı mevcut idi. Merkezdeki Tanrıyla birlikte şekillenen insanoğlu bambaşka bir merkezîlik kazanmaktaydı. Çünkü merkeze Tanrının koyulması ‘sana ruhumdan üfledim.’ İşareti sebebiyle insan ruhunun merkezîliğiydi. Hiyerarşik bir ilişki bütünün var olmasıyla birlikte parçayı bilen bütüne ulaşmış oluyordu.

Bu bahsettiğimiz insan fikriyle, modernlerin merkezindeki insan fikri birbirine taban tabana zıttır. Çünkü modernin buradaki amacı hedefindeki bir takım nefsanî hazlara daha çabuk varabilme isteğinden ibarettir. İşte yatay bir çizgi ve noktalarını salt akılla keşfetmeye çalışmakla, gelenekte noktanın hakikatini bilip çizgiye vakıf olanlar arasında ki fark burada açığa çıkıyor. Birisinin merkezindeki ruh ve onun aydınlığı sebebiyle manevî bir perspektif ve aslının Tanrı'dan olması hasebiyle Rabbin bilinmesi, diğerindeyse merkezindeki nefsin ve bitmez tükenmez arzular bütünü olduğu için karanlıkların ve cehaletin istilâ. Modern dünyada kavramlar ve ahlâklar ters-yüz edildiği için bu karanlığı aydınlıkla lanse etme cüreti oldukça normaldir, çünkü cehaletin açığa çıkardığı şey cesaret ve kibirden ibarettir.

İlk noktayı koyan yüce Zatı bilmek, onun gözüyle görebilme kabiliyetine kavuşmak olduğu için arif kişi, bütün çizgilere, kesrette değişip duran tüm noktaların hakikatine vakıf kişi demektir. Aşk olsun hadiselere böyle bakabilen zevat-ı kirama!


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Cehâletin istilası... - Sayı 107
Modern dünya rüya mı, kâb... - Sayı 106
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16321685
 Bugün : 2870
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 694224
 Bugün : 135
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 165
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim