Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4183 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Kürsü
Kürsü Vecd

  Sayı: 70 - Ekim / Aralık 2011

HASTA

Hayretler içindeyim! Biri yolda düşüp bayılsa, koşarlar, kaldırırlar, eczaneye, hastaneye, bir yere, bir tarafa götürürler. Körün, sağırın, solağın, topalın, şunun, bunun, teker teker bir hastalık teşhisi ve devâ merkezi vardır… Böyleyken küfür hastalığının dispanseri yok… Çünkü kâfir iki ayağı üzerinde durabilmektedir; gözlerinin gördüğü, kulaklarının işittiği, aklının işlediği sanılmaktadır. Ah o göz ki, görmeye, o kulak ki, işitmeye, o akıl ki düşünmeye perdedir; ve bunların sahibi sıhhatte bilinmekte… Öbür hastalar da kim oluyor? Yok mu bu hastaları, bu öldükten sonra ölmeye gidecek çaresizleri kurtarmaya bir çare?.. Nerede bunlara mahsus sıhhî imdat otomobilleriyle garajları dolu büyük cemiyet (agora)sı?..

 

İMAN-İNKÂR

Allaha iki cins insan inanır. Ya en aptal, ya en akıllı!.. İkisi ortası dediğimiz hakikî akmak, inkâra memur…

Mikrobu keşfeden (Pastör) keşfinin açtığı harikalar ufku karşısında Allaha inanır, fakat o keşfi (Pastör)den öğrenen yarım adam, “Mikrobun keşfedildiği asırda hiç gizliye inanılır mı?” diye Allah'ı inkâra kalkar. Bakın, nereden gelen nereye gidiyor. Demek iş nasipte, düşünmede değil…

Allah'ı tel dolapta yemek ararcasına beş hassenin tamtakır sandığında arayıp bulamayanları ikna etmeye çalışmak, ne hazin faydasızlık!.. Rus (astronot) gibi “bütün fezayı gezdim, Allah'a rastlamadım” diyecektir.

 

İLİM

İlim sayısız meçhullerin tek malum tek malûm etrafında cebir muadelesi… Meçhulleri birbiriyle nispet muamelesine tabi tutarak hakikati arıyor ve bir şeyler bulduğumuzu sanıyoruz. Bu muadelenin mutlak malûmu, mutlak meçhul olarak Allah…

 

KEYFİYET

“Keyfiyetleri Allaha havale ediniz” diyen Şah-ı Nakşibend, Allahı mutlak tenzihin imkânsızlığını belirtirken de aklı son hududuna vardırmıştı. Mutlak tenzih, hiçbir şeyi bilmez, hiçbir şeyden anlamaz hale gelmek ve Allah'da kaybolmaktır.

 

FERT ve CEMİYET

Her fert, kendi içinde en büyük topluluğu taşır.

*

Fert sebep, cemiyet netice…

*

Cemiyet ferdin aynası… Büyük vâkıa fertte…

 *

Allah mutlak fert…

 

TESLİMİYET

Namazda teslimiyet vardır. Onun içindir ki, namaz nefse giran gelir. Yalnız bu kadarı İslâm'ın hak ve namazın mutlak ibadet olduğunu göstermeye yeter.

Nefslerini şahlandıranlar, namaza yaklaşamazken, Müslüman geçinenler de onun kabuğunda kalır ve gerçek namaz pek az kimseye nasip olur.

 

İTİKAT

Hiçbir itikadın içinde bir mevsimden fazla barınılamaz. İtikatlar mutlaka posalaşır, çürür ve teaffün eder. Bu kanun,  Allahhın, kendisine ve kıl şaşmaz yoldan itikattan gayrına olan tavrı… Sabit etrafında ebedi yeni, yalnız İslâm'da…

 

BEN

Büyük Velî Abdulhakîm Efendi Hazretlerinin en güzel sözlerinden birisi, ermişlerin benlik haline dair şu görüşü:

“Mevzuunu bulamaz ki ben diyebilsin…”

Bizse “ben” den başka mevzuu olmayan biçareleriz.

 

VARLIK

Nakşîlerin, o, garipler âlemi fâtihlerinin bir sözü var: “Bilhûdî iman, Bâhûdî küf est- kendinden geçmiş olmak iman, kendinde olmak küfür…”

Kelâmı, idrak fezasının bu noktasına  çıkarabilmek kime vergi?...

Mümin misin, yum gözünü, sil ruhundaki dış dünyadan bütün çizgileri; boşluğa, yokluğa, hiçliğe dal!.. O'ndan başka hiçbir şeyin var olmadığı mutlak varlığı bulmuş olursun!..

 

AŞK

Çocuğa ana karnında ruh üfleyen, tohumu hararet içinde çatlatan, ampulü nurla dolduran, Çin Seddini yükselten, Süleymaniye kubbesini dokuyan ve öksürüklü mantık hesaplarını paçavraya çeviren aşk, insan hilkatindeki “ol!” hamlesinin birinci sırrı… Her şubede her işi aşk yapacak, akıl hesaplayacaktır. Ve bunlar birbirleriyle hiç geçinemeyecekler…

 

ZUHUR

En küçük bir idrak çilesinin varacağı hakikat olarak bütün varlıkların yok göründüğü bu âlemde yok görünerek var olan Mutlak Vücudu anlamak için erenlerin şu sözü yeter:

Allah zuhurunun şiddetinden gaiptir.

 

DUA

Duayı kabul eden, dilekleri veren, vermeyi murad edince el açtıran, ancak sevdiği kuluna dua ettiren, sevmediklerinin elini ve dilini bağlayan ve kendisine yönelmekten alıkoyan Allahım!..

Bizi affet!..

Biz, Sevgilinin nuruna lâyık olmaktan düştüğümüz için bu hale geldik.

O'na lâyık olabilmek kimsenin haddi değil… Fakat lâyık olunamayacağını bilmenin liyakati herkesin vazifesi… İşte bu son inceliğe lâyık olamadığımız için bu hale geldik.

O nur öyle bir nur ki, ona lâyık olmakta, topyekûn zaman ve mekâna, bu dünyaya ve ötekilere malik olmak var… Bu liyakatten düşmekte de, her türlü mahrumluk ve mahkûmluk…

Her türlü mahrum ve mahkûm olduk.

Bizi affet!..

*

O Nur'un vecd ve aşkı üzerimizdeyken, denizlere, yelkenleri ipekten ve çıpaları altundan kalyonlar indirdik; karalara da, yolunu viraneye çevirmek yerine mâmureye döndüren ordular saldık. Padişahlara “Ayağa kalk, kanun huzurundasın” diye ihtar eden hâkimler yetiştirdik. Müspet bilgiler, medeni aletler, keşifler ve buluşlar, hep o Nur'un kendi fert ve cemiyet aynalarımızda tecellisinden… O Nur'u körleştirince de Şarkın son 5 asırlık macerası içinde bir zamanlar yaban domuzu hayatı süren Garplının sürü hayvanı olduk.

Son yüz yıl içinde bizi bu halden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi. Zira o Nur'a yeniden liyakat ve bu liyakati yeni zaman ve mekâna tatbik etmek şuurlaştırılmadı. Ters yollara sapıldı. Bu, ilerinin ilerisi şuurun sahiplerine “mürteci” dediler ve onları, asıl din gözünde suçlu, O Nur'a liyakati sıfıra indirici, vecd ve aşk mahrumu, din ve hikmet cahili kara yobazdan ayıramadılar.

Onları, bize böyle muamele ettikleri için değil, bizi, bu muamelenin altından kalkamadığımız için affet!..

Bizi, boynumuza geçirdikleri asırlık idam ipini kravat diye taktığımız için affet!.. Tek kelimeyle, “Müslüman” yaftası altında Müslüman olamadığımız için bizi affet!..

Ve bize; kendi öz yurdumuzda asırlardır lütfen iskâna tâbi muhacirlere benzeyen gerçek Müslümanlara, O Nur'a liyakatin en ileri derecesini bahşet; ve ebediyet bestesinden şarkımızı ateşten ahenk helezonlariyle gönüllere nakşet!..

Duamıza öyle bir tesir ver ki, kezzabın mermeri yediği gibi nefsimizin bütün oyuncak mâbutlarını yakıp erittiğini, senin mücerret ve münezzeh birliğin etrafında hiçbir inanış pürüzü bırakmadığını görelim; sunî teneffüsle açılan bir baygın şeklinde bu milletin yavaş yavaş doğrulduğuna şahit olalım!..

Allahım!.. bizi hem af, hem adam et!.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Vecd... - Sayı 72
Kürsü... - Sayı 71
Kürsü... - Sayı 70
Vecd... - Sayı 69
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Tas tarak
Bu gidiş nereye?
Kardelenden haberler
Kasem olsun!
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13229593
 Bugün : 6366
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 607519
 Bugün : 281
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 168
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim