Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2764 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Olaylara Bakış
Olaylara Bakış Hazırlayan: Av. Kadir Bayrak

  Sayı: 72 - Nisan / Haziran 2012

YENİ KANUN

Bu köşeyi hazırlarken derginin üç ayda bir yayınlanmasını dikkate alarak, bir önceki sayı ile hazırlanan sayı arasında geçen zamana damgasını vuran, ön plâna çıkan hadiseleri ele almaya gayret ediyoruz. Geçtiğimiz dönemde en çok tartışılan mevzu ise tartışmasız eğitim sisteminde yapılması öngörülen değişiklikler oldu. Ne var ki, bu konuyla alâkalı olarak yakından takip etmeye çalıştığımız yazılı ve görsel medya meseleyi farklı noktalardan ele aldı. Okuyanlar, izleyenler getirilmesi düşünülen değişikliklerin bütünü hakkında bilgi sahibi olamadı. Kanun tasarısının komisyonda ve meclis genel kurulunda kavga gürültü tartışıldığı dönemden hafızalarda kalanlar, medya kuruluşlarının reyting beklentisi içinde olduğu mevzular oldu. Komisyon başkanına atılan bant kutusu, yumruklar, sıkılan boğazlar gibi…

Değişikliklerle önemleri bir kat daha artacak ve sac ayağının belki de en önemlisi haline gelecek öğretmenlerin bile yeni kanunun neler getireceği hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıklarına, bundan duydukları sıkıntıya da bizzat şahit olduk. Eğitimin dörder yıllık kesintiler halinde oniki yıl boyunca zorunlu hale getirilmesi, imam hatip liselerinin orta kısımlarının yeniden eğitime açılması, Kur'ân-ı Kerîm meali ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olarak müfredata alınması, beş yaşını dolduran çocukların okula başlayacak olmasını hafızalarda kalan değişiklikler olarak sayabiliriz.

Bir kere üzerinde çok tartışılan kanunun ismini vererek işe başlayalım; İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun… Kanun numarası; 6287… Kabul tarihi; 30.03.2012. Toplam 27 madde. Kanun metnine internet ortamında ulaşmak isteyenler bu bilgilerden yola çıkabilir.

Kanunun ilk maddelerinde mecburî ilköğretim çağı açıklanmış; 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsayan ilköğretim çağının çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlayacağı ve ilköğretimin dört yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan meydana geleceği belirtilmiş. Mevcut yapıdan farklı olarak yeni kanun, ilköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulmasını esas kabul etmiş. İmkân ve şartlara göre ortaokulların ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabileceğini de belirterek geçiş sürecindeki zorluklara çare bulmaya çalışmış.

8 yıllık kesintisiz eğitime getirilen en büyük eleştirilerden biri, birinci ve sekizinci sınıf öğrencisinin aynı mekânı paylaşmasıydı. Yeni kanun bu haklı eleştirileri dikkate almış gözüküyor.

222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu'nda yapılan değişiklikle bu kanun kapsamında elde edilen gelirlerin il özel idarelerince, ortaöğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanması için de kullanılacağı hükme bağlanmış.

Yine 222 sayılı kanuna eklenen geçici maddeyle, bu maddenin yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarında eğitim görenlerin eğitimlerini bu kurumlarda tamamlayacağı düzenlenmiş. Madde metninden hali hazırda 1, 2, 3 ve 4. Sınıflarda okuyan öğrencilerin yeni kanun kapsamına alındığı anlaşılıyor. Zorunlu ortaöğretimin 2012–2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanacağı da ayrı bir madde metni zaten. Ancak kanunun, Bakanlar Kurulu'na uygulamayı bir eğitim-öğretim yılı erteleme yetkisi verdiğini de hatırlatalım.

Üzerinde çok tartışıldığı için sadece belirtmekle yetiniyoruz; kanun, imam hatip okullarının orta kısımlarının açılmasına izin veriyor. Ancak bunun yanında diğer meslek okullarının orta kısımlarının da yeniden açılacağını söyleyelim.

Sekiz yıllık kesintisiz eğitim ibaresini kaldıran yeni kanun, bazı üniversite isimlerini değiştirmekle son buluyor.

Ana hatlarını vermeye çalıştığımız ve metnine bağlı kalmaya gayret gösterdiğimiz kanunun uygulamasının nasıl olacağı ise hâlâ belirsizliğini koruyor…

BÜYÜK DOĞU

Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in fikir mücadelesini yürüttüğü ve düşünce hayatımızda derin etkiler bırakan Büyük Doğu dergileri, tıpkı basım olarak bir gazete tarafından okuyucularına hediye edilmeye başlandı.

Henüz birkaç sayı verilmiş olmasına rağmen meydana gelen kanaat o ki dergiler, kapak kompozisyonları, günün meselelerini ele alış tarzı ve diğer yönleriyle hâlâ tazeliğini koruyor. Eğitim sistemini tartıştığımız bu günlerde ikinci sayfamıza aldığımız “Kıraat Kitabı” başlıklı yazı Büyük Doğu'nun 1946 yılında yayınlanmış 12. sayısından seçildi. Yıllar önce kaleme alınmış bir yazının 66 yıl sonra güncelliğini korumasında, ülke olarak aynı meseleleri konuşuyor olmamamızdan alınacak büyük bir ders var muhakkak, ancak bu eserin ve eser sahibinin değerini etkilemez. Zira önemli olan hangi şart altında olursa olsun doğrunun dile getirilmesidir. Büyük Doğu, bir ömür süren yayın hayatında bu ölçünün dergisi olmuştur.

Takdirle karşıladığımız bu hizmetin sekteye uğramadan devamını temenni ediyoruz.

LİDERLER

Salı günleri mecliste gurubu bulunan partilerin gurup toplantıları yapılıyor, malûmunuz. Akşamında ana haber bültenlerimizi de parti liderlerinin bu toplantılarda yaptıkları konuşmalar süslüyor. Türlü kelime oyunlarının, esprilerin, hakarete varan sataşmaların havada uçtuğu konuşmalar bunlar.

1950'yi milat kabul edersek, 60 yılı az aşkın demokrasi tecrübemizde hafızalarımızda yer eden nice lider geldi geçti. Biz görüp dinlemesek de rahmetli Menderes'le başlayan bu seride, rahmetli Özal, Türkeş, Erbakan iz bırakıp gittiler. Demirel'in de silinmez bir iz bıraktığı muhakkak…

Mevcut siyasî yapımıza renk veren üç lider var; Erdoğan, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu… Bu liderlerin şahsına, temsil ettiği dünya görüşüne, liderlik ettiği partisine gönül veren milyonlarca da seçmen… Seçmenin bir kısmını, partisinin lideri kim olursa olsun, o lider hangi sevabı veya günahı işlerse işlesin, partisi hangi doğru veya yanlış politikayı izlerse izlesin kısacası her hal ve şartta gözü kapalı partisine oy veren ve vermeye devam edecek olarak ayırabiliriz. Bir grup seçmen de var ki bunlar gözlem yapıyorlar. Parti politikalarını takip ediyor, liderini izliyor, ekonomik göstergelerin cebine yansımasına bakıyor. Seçmenin büyük kısmını teşkil ettiğini zannettiğimiz bu kesim salı günü grup toplantısında yapılan konuşmaları da dikkatle takip ediyor. Liderler de bunun farkında olmalı ki o konuşmalarına ayrı bir özen gösteriyorlar. Biz de liderleri bu yönden tahlil etmeye çalıştık.

Erdoğan; mevcutlar içinde kürsü hâkimiyeti en fazla olan lider. Konuşma metninin aktığı ve kürsünün her iki yanına yerleştirilmiş cihazı profesyonelce kullanıyor. Böylelikle hem metne bağlı kalarak akıcı bir konuşma yapıyor hem de en etkili iletişim yöntemi olan göz temasını kaybetmiyor. Ülkeyi yönetmenin verdiği avantajla sürekli hamle yapan pozisyonunda. Diğerlerini savunma yapmaya mecbur bırakıyor. Kürsüde zaman zaman yaşadığı duygusallık, asabiyet tavrı yapmacıktan uzak, tabii görünüyor. Espri zekâsı en işlek olan lider.

Bahçeli; lideri olduğu camianın ancak bu şekilde hâkimiyet altında tutulacağı zannıyla olsa gerek gereğinden fazla ciddi. Genelde yazılı metne bağlı kalarak ve kâğıttan okuyarak konuşuyor. Başkası tarafından hazırlandığı izlenimi veren konuşmaların etkisi de ona göre oluyor. Yükseldikçe çatallaşan sert ses tonu siyasî parti liderinden çok askerî birliğe hitap eden komutan edasında. Zaman zaman yaptığı oy hesaplamalarının ve “pisküvit” gibi memleket ağzıyla konuşmasının kendisine bir sempati kazandırdığı muhakkak.

Kılıçdaroğlu; hem metne bağlı kalıp hem de akıcı konuşabiliyor. Soğukkanlı ve hazır cevaplığı liderlik koltuğunun kendisine verilmesinde etkili oldu. Ancak kendi içinde çok fazla tezada düşüyor. Bazen sürüp giden konuşma içinde bile aynı meselede farklı görüşleri dillendirebiliyor. Söylediğinin arkasında duramama, yanlış anlaşıldığı yönündeki beyanları sıkça başvurduğu yöntem.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Olaylara Bakış... - Sayı 72
Olaylara Bakış... - Sayı 70
OLAYLARA BAKIŞ... - Sayı 64
Y?TE SE?YM SONU?LARI: 1?d... - Sayı 57
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Annelerin zaferi
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15644809
 Bugün : 4422
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653281
 Bugün : 38
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 70
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim