Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     790 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Güzel Ahlâk ve Liyakat
Muhsin Hamdi Alkış

  Sayı: 112 -

Eski yunandan bu yana batı medeniyetinin düşünce akımlarının, felsefe ekollerinin, kökünden koparıp dünyevîleştirip insanlığa önerdiği bir ahlâk felsefesi ve etik görüşü vardır. İstisnasları olmakla beraber, ekseriyeti etik - moral ayrımı yapar. Hattâ iş ahlâkı, vazife ahlâkı, akademi ahlâkı, dâvâ ahlâkı, kadın erkek münasebetlerinde ahlâk, ticaret ahlâkı gibi pek çok şubeye de bölerler. Ahlâkı kaynağından kökünden ve vaz edicisinden kopardığınızda ve şubelere böldüğünüzde aslında mücerret olarak ahlâkı da yok etmiş olursunuz. “Bir” tecezzi (cüzleşme, bölünme) kabul etmez. Allah’ın da, ahlâkının da şeriki olmaz.

Dostoyevsky’nin “Tanrı yoksa her şey mubah” demesinin esbabı mucibesi de bu hikmette gizlidir. Ahlâkı vaz eden Allah değil de insansa o ahlâk rölatif(nispi)dir; yani şartlara ve kişiye göre değişir ve mutlaklık arz etmez. Tıpkı “Tanrılar” diyen birinin aslında hiçbirinin Tanrı olmadığını zımnen kabul etmesi gibi; çünkü Tanrı eşsiz emsalsiz ve kadiri mutlak ezeli ebedî vd… demek olduğuna ve eşsizin eşi olamayacağına göre, diğerlerinin varlığı muhal olur. Kur’ân-ı Kerîm’de bu hakikat şu şekilde ifade ediliyor:

 

•Allah evlât edinmemiştir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi. Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. (Müminun 91)

Fahr-i Kâinat Efendimiz ahlâk bahsi ile ilgili buyuruyorlar ki:

•“Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (bk. Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381)

•"Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanın." (Suhreverdi, Avarif, s. 130)

Buradan hareketle, “ticarî ahlâk sahibi ama kadın erkek mevzuunda zaafı olan, iş ahlâkı olan ama zalim, akademik ahlâkı fevkalade ama namussuz biri” batı medeniyetinin felsefe ekollerinde meşru kabul edilebilir ancak bizim medeniyetimiz nazarında “ahlâksız”dır. Bu da bizi kadim: “Ahlâkın kökeni” sorusuna götürür. İlahî olmayan beşerî olan ahlâk tasavvuru içinde nefs, ego, hırs bulunur ve Yaradan’a isyan potansiyeli taşır. İşte beşerî olan ahlâk tasavvurlarının insanlığı getirdiği yer hüsran olmuştur.

Misal;

•Binlerce Müslümanı Serebrenitza’da silâhlarını toplayıp toplama kamplarında katleden Sırp komutan da, ona yol veren Hollanda barış gücü komutanlığı da kendini vazife ahlâkıyla savunur,

•Milyonlarca insanı toplama kamplarında zehirli gazla böcek gibi öldüren Nazi ve bu gazı üreten kimyager de kendi iş ahlâkıyla övünür.

•Daha 5 yıl önce yaşadığımız darbe teşebbüsünün müsebbibi sapık örgüt, sınav sorularını çalıp, adaleti manipüle edip, tepemize bomba yağdırırken kendilerini dâvâ ahlâkıyla müdafaa eder..

Tüm bunların aslında ahlâksız ve münafık olduklarına hükmediniz; çünkü ahlâk bölünmez, bölünürse ahlâk olmaz.

“Liyakat ve emaneti ehline vermek” de Kur’ân’ın emri (emaneti ehline verin Nisa 58) ve güzel ahlâkın getirdiği bir mecburiyettir. Emaneti ehline vermeyenler hakkındaki Hadisi şeriflerdeki ihtarat, düşünenler için ne vahim:

•Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur. Onun namazı da, zekâtı da kabul olmaz. (Bezzar)

•Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. "Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" denince, (Vazife ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekleyin) buyurdu. (Buhari)

Hz. Ömer (ra), “Bir kimsenin kıldığı namaza, tuttuğu oruca bakmayınız; konuştuğunda doğru söylüyor mu? Kendisine bir şey emânet edildiğinde, emânete riâyet ediyor mu? Dünya ile meşgul olurken helâl-haram hassâsiyetini gözetiyor mu? İşte bunlara bakınız.” buyuruyor.

Şu halde, şahsî mevzularda bile emanetin ehline verilmesi ve emanete riayet iman mevzusu iken kamu hizmetinde bunun vebalini tasavvur edebilir miyiz? Nitekim Hz Peygamber:

•Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Beni vali tayin etmez misin demiştim. Eliyle omuzuma vurarak şöyle buyurdu: “Ebû Zer! Sen zayıf bir adamsın. İstediğin görev ise bir emanettir. Bu emaneti ehil olarak alan ve üzerine düşeni yapanlar müstesna, aslında bu görev kıyamet gününde bir rezillik ve pişmanlıktır.” (Müslim, İmâret 16)

•“Siz memuriyet alma konusunda pek istekli davranacaksınız. Hâlbuki o yanıp tutuştuğunuz görev, kıyamet gününde bir pişmanlık sebebi olacaktır.” (Buhârî, Ahkâm 7. Ayrıca bk. Nesâî, Bey’at 39, Kudât 5)

Ezcümle; vebali bu kadar büyük iken, emanetin ehlinden sakınılıp ehli olmayana verilmesi ve bunun dâvâ ahlâkı adına yapılması, hem dâvâyı hem de ahlâkı bitirir. Allah muhafaza, ilâhî ihtarın muhatabı haline getirir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Ne Fa Ka, bedenini arayan... - Sayı 120
İsrail-SAMİRİ-oğulları... - Sayı 119
Deprem Felâketi: Âyetlere... - Sayı 116
Türk Mizahı Hikmettir!... - Sayı 113
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Hislerin hissizleştiği noktada, onlarda kalan aklın varlığını sürdürebilmek için o noktaya varışın yaratıcısını bile inkâr edebilecek kadar “bencil”leşmesine kılıflar uydurarak (bunu) üstünlükmüş gibi gösterenleri iyi tanımak gerekir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Seni düşünürüm
Anlam peşinde
Malazgirtin aslanları
Sıradan bir filme bu alâka niçin?


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14204894
 Bugün : 1856
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 622423
 Bugün : 27
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 84
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim