Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     480 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Sorumlu Kim?
Hikmet Öztürk

  Sayı: 116 -

Geçtiğimiz günlerde, asrın felâketi olarak nitelendirilen ve dünya üzerinde pek çok ülkenin yüzölçümü kadar bir sahayı etkisi altına alan depremle karşı karşıya kaldık. Allah, milletimize böyle bir felâketi bir daha yaşatmasın.

Depremin hemen ardından, bütün televizyon kanallarında, gazetelerde,  sosyal medyada, araba devrildikten sonra o kadar çok yol gösteren oldu ki, kafalarımız karıştı. Herşey olup bittikten, binlerce bina yıkılıp onbinlerce insan canından olduktan sonra tüm kanallarda programlar yapıldı. Hangisinin söylediğine inanmamız gerektiğini bilmediğimiz birçok konuşmacı oldu. Ülkemiz maalesef büyük fay hatlarının üzerinde bulunmaktadır. Haritada nereye baksanız, her taraf kıpkırmızı çizgilerle dolu, bu tablo insanların içini karartmakta, psikolojilerini bozmaktadır. Toplumumuzda, nereye kaçalım, nereye gidersek olası bir depremde ölmeyiz düşüncesi hâkim olmaya başlamıştır. Esasen vatandaşımız deprem gerçeğini kabullenip, onunla yaşamak zorunda oldukları konusunda bilinçlendirilmelidir.

Tabiî âfetlerin meydana gelmesine önceden engel olmak asla mümkün değildir, ancak vereceği zararlar, alınacak tedbirlerle asgariye indirilebilir veya tamamen önlenebilir. Deprem konusunda bir sürü komplo teorileri üretiliyor, yapay depremlerden bahsediliyor. Yapay veya doğal olduğu bilinmese de o yıkılan binaları yapanlar, yapılan yanlışlara göz yumanlar, yanlış projelere imza atanlar bilinmektedir. Bu konuda gereken yapılmalı, müsebbipler cezalandırılmalıdır.

Biz, imar ve iskân yönünden depremi değerlendirmek istiyoruz.

Örnek olarak, ecdadımızın yerleşim bölgelerini ele alalım. İlk aklımıza geliveren Bilecik, Bursa, Kütahya, Afyon ve daha birçok il, ilçeler ve köylerimiz. Şehirler, kasabalar ve köyler özellikle yamaçlara iskân edilmiş, tarım alanlarına, ovalara, dere yataklarına, oynak zeminlere yerleşim yapılmamıştır. Daha sonra biz; tarım arazilerini, meraları, dere yataklarını, sahilleri, göl kenarlarını, siyasî çıkar ve rant hesapları ile (fay hattı üzerinde olup olmadıklarına dahi bakmadan) iskâna açarak en büyük kötülüğü yapmışız.

Şehirleri yazarken, Bursa gözümün önüne geldi. Eskişehir-İzmir yolunun kuzey tarafının (meyve bahçelerinin olduğu tarım arazilerinin bulunduğu bölge) iskâna açılması, Bursa’ya ihanettir. Kimbilir, Bursa hangi hesaplara kurban edilmiştir.

Özetlersek, gerek mevcut yerleşimlerde yeni sahalar açılması, gerekse ilk defa iskân edilecek bölgelerde yer tespiti, hayatî önemi haizdir.

Bir bina yapılmadan önce, bina sahibi tarafından arsa temin edilir. Arsanın imara uygun olup olmadığı, ilgili birimlerin (merkezlerde belediyelerin, köylerde il özel idarelerinin) imar plânlarından öğrenilir. Zemin etüdü, zeminin yapısına ve imar plânlarındaki kat iznine göre mimarî, statik, sıhhi tesisat, elektrik plân ve projeleri yaptırılır. Plânlar yapı denetim elemanlarınca incelendikten sonra inşaat ruhsatı için ilgili birime müracaat edilir. Organize sanayi bölgeleri özel hükümlere tabidir.

Plân ve projelerin uygunluğu görüldükten sonra inşaat ruhsatı verilir.

Her şey yasanın istediği şekilde düzenlenmiş, kontrolları yapılmış ve başlangıç ruhsatı alınmıştır. Binanın, plân ve projesıne uygun yapılıp yapılmadığı, kullanılan malzemenin kalitesi, her aşamada denetimlerin yapılıp yapılmamış olması, tüm birimlerin sorumluluğundadır. İnşaat tamamlandıktan sonra da iskân (oturma) ruhsatı verilir.

Buraya kadar olan kısım, binaların yapımında olması gerekenlerdir.

Kahramanmaraş merkezli, 11 ili kapsayan, 2 büyük ve 8.000 civarında artçı depremlerde, resmî rakamlara göre 48,000 vatandaşımız, yıkılan binaların enkazının altında kalarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Kayıplar ve ulaşılamayıp hafriyatla maalesef çöp olan insanlarımız var. Aynı şiddeti gördükleri halde dimdik ayakta duran binaların yanında, sadece kum-çakıl yığını haline dönen binalar binlerce ölüme, yaralanmalara, bu yüzden ailelerin parçalanmalarına ve hattâ tamamen yok olmalarına sebep olmuştur. Aman benim yaptığım inşaata ruhsat verilsin diye, araya her düzeyden insanların, eş, dost, akraba, hattâ milletvekillerinin ricacı konulması, kontrolörlerin, imza atanların, vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştığında insan hayatına önem vermeyerek cüzdanını tercih etmeleri sonucu, felâketin boyutları bu kadar büyük olmuştur. İşin maddî tarafı telâfi edilebilir, evler, yollar, parklar yeniden ve belki daha güzeli yapılabilir ancak, içinde oturacak aileler, parklarda oynayacak çocuklar geri getirilemeyeceklerdir.

Sorumlu kim?

Siyasî otorite, belediyeler ve il genel meclisleri, sahilleri, göl kenarlarını, tarım alanlarını, dere yataklarını, mer’a ve bataklıkları imara açarken; mülkî idare amirleri, bölge milletvekilleri, siyasî partilerin başkan ve yöneticileri, belediye başkanları, meclis üyeleri, plânlayıcılar, imara açılan arazilerin sahipleri, sivil toplum kuruluşları,

İnşaat aşamasında; mimarlar, mühendisler, yapı denetimciler, yetkili kurum ve kuruluşların görevlerini yapmayan personeli,

İskân alındıktan sonra; binalarda tadilat yapan, kolonları kesen mal sahipleri, buna göz yuman kiracılar, bu durumu bildiği, gördüğü halde ses çıkarmayan konu komşular

Durgun suya atılan taşın suda meydana getirdiği, gittikçe genişleyen halkaları gibi, toplumumuzun tamamı maalesef sorumludur.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
”Dünyanın en tatlı şeyi” ... - Sayı 118
Sorumlu Kim?... - Sayı 116
Eğitime katkımız olamaz m... - Sayı 66
DEĞİŞİM, DEĞİŞİMİ BİTİRDİ... - Sayı 65
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15719078
 Bugün : 2209
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656517
 Bugün : 430
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim