Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     479 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Necip Fazıl’ı anlatmak
Av. Mustafa Büyükgüner

  Sayı: 120 -

O’nunla ilgili yazılanlar, çizilenler ve söylenenlerin büyük bir kısmının yetersiz olduğunu hep düşünmüşümdür.

Halbuki, kitaplık çapta eser vermenin yanında, bir de Üstad’ın bütün yazdıklarını ve hayatını tek bir şeye, İslâm dâvâsına dayaması, O’nu anlatmanın –en azından elde değerlendirilecek verinin fazla olmasından– daha kolay olmasını gerektirmez miydi? Yakın sohbetlerinde “Bu evde içilen çay bile dâvâm içindir”; Çile'nin hemen başında da, “Benim fikir ve politika yoluyla gerçekleşmesi için savaştığım şey, bizzat şiirimin muhtaç olduğu insan ve cemiyet iklimidir. Ben böyle bir iklimin inşası cehdine bağlıyım” ve “Biz şiiri iman için bilmişiz; ve bu mihrak bilgiyi, her bilginin geçtiği bin bir yolağzı biliyoruz” diyerek yazdıklarının gayesini ortaya koymuyor mu? Üstad’ın bu sözleri bile O’nu anlatmak için işe nereden başlayacağımızı göstermekte…

Ömrü boyunca uğraştığı edebiyat dallarından birinde yazdıklarından herhangi birini ele alalım… Meselâ şiiri… İster dâvâsının bayraktarlığını yapmış en kuvvetli eserlerinden biri; ister Üstad’ın tam karşısında olanların bile gizliden gizliye okudukları ve neredeyse herkes tarafından bilinen, sadece birinin bile bir şâiri unutulmazlar arasına sokacağı şiirlerinden biri; hattâ isterse “Çile”de yer alan küçücük bir beytini incelediğimizde, kelimelerin dar kalıplarını parçalayarak mücerretlikten müşahhas bir fikre doğru yöneldiklerini ve hepsinin tek bir yolu işaret ettiğini görmez miyiz?.. Aynı ışıklı yolu, piyeslerinde, hikâyelerinde, konferanslarında, hattâ küçücük bir sohbetinde bile bulmak mümkün. Dâvâsından döndü diyenlere verdiği cevap seçtiği yolu nasıl da ortaya koyuyor: “Sabit olan biziz. Yaklaşan ve uzaklaşanlarsa onlardır.” Efendi Hazretleri’ne tâbi olduktan sonra kıskançlıkla beraber duyulan gizli hayranlığın daha önceki yıllarda nasıl dile getirildiğini o devrin edebiyat ve sanat dergileri yazıyor… İsminin, Üstad’ın etrafındakilerle beraber anılmasını, yeryüzünün en büyük övünç kaynağı gibi anlatanların yazdıkları övgü dolu yazılar da ortada… Ama yeterli olmuyor. O’na açıktan veya gizliden gizliye düşmanlık besleyenlerin yazdıkları bir yana; Üstad’a yakınlığı ile bilinenlerin bile nostaljik yazılarla, “Ne kadar da iyi insandı… Öyle de yaptı… Böyle de yaptı…” demesi, Üstad’ın ideolocyasını ne kadar anlatabilir ki?.. Bu da; Üstad’ın deyişiyle “Ademe mahkum edilmenin” bekâ âlemine uçup gittikten sonraki hâli olsa gerek… “Bizden olan ve görünen kim varsa Büyük Doğu’dan süt emmiştir”… Demek, süt emmenin ötesine gidememek dâvâyı küçük nostaljik çağrışımlarla anlatmaya ancak yetiyor.

Oysa bize göre; Üstad’ı anlatmaya öncelikle O’nun samimi bir müslüman olduğunu söyleyerek başlamak gerekir. Allah demenin dahi yasak olduğu bir devirde,

“Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış

Marifet bu gerisi yalnız çelik çomakmış”

Diyen, cemiyetin yönlendiği ve yönlendirildiği yolun önüne bir bent gibi geçerek

“Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak!”

Diye gerçekleri haykıran bir dâvâ adamından, bir mütefekkirden sadece “iyi şiir yazan” diye bahsetmek ve meseleyi bu noktada sonlandırmak biraz haksızlık olmuyor mu? Bunun sebebi Üstad’ın yüklendiği yükün büyüklüğünden ve neredeyse bütün dünyayla giriştiği mücadelenin zorluğundan değilse nedendir?... Vefatına yakın neredeyse yalnızlığa terk edildiği en yakınları tarafından bile teessürle söylenmekte… Hattâ bunun Üstad da farkında olmalı ki, vefatına yakın yazdığı bir şiirde nasıl da sitemkâr:

“Lafımın dostusunuz, çilemin yabancısı,

Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı?” (1980)

İlâhî Takdirin bu dünyada ona çizdiği yol kuru dikenliklerin arasından geçiyor. Bu yolun ahirette gül bahçesine açılacağına inanıyoruz. Bunu ümit ediyoruz. Ama bir realite olarak; Üstad’ın ilerlediği yolda onun yalnız kalacağı, tutulan yol kademe kademe zorlaştıkça ve nefsleri bir boyunduruk ile sıkıştırdıkça bu şöhret meraklıları tarafından yalnızlığa terk edileceği de ortada değil miydi?..

Belki bunun da en iyi farkında olan Üstad’dır:

“Ben, başı ağır gelmiş,boşlukta düşen fikir;

Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir” (1939)

Ama üzerindeki sorumluluğu da en iyi kendisi biliyor ve bunu söylemekten hiç geri durmuyor:

“Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebâl;

Ben, bugünküne mazi, yarınkine istikbâl.”

Vazifenin zorluğunu bir de ondan dinleyelim:

“Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;

Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez”

Dâvâdan uzaklaşanlara karşı takınılacak tavrı da Üstad’dan öğreniyoruz:

“Kalacak kim var ki, dost tomarından?

O var!”

Necip Fazıl’ı anlatmanın zorluğu nereden kaynaklanıyor? Aslında hem bunun cevabını, hem Necip Fazıl’ın nasıl anlatılması gerektiğini de en iyi kendisi söylemiyor mu? Bu noktada susalım ve sözü mütefekkirimizin kendisine bırakıp tefekküre dalalım:

“Ben, taş kafalı komünistlerin, köksüz ve başıboş liberallerin, kanser virüsü Siyonistlerin, iç tahrip ajanı devrimcilerin ortaklaşa düşmanı olduğu ve sistemli şekilde ademe mahkum ettiği, okuma kitaplarından isminin kazındığı fakat buna rağmen meltemler, ürpertiler, zelzeleler sermeyi ve etrafına çelikten bir gençlik hisarı çekmeyi gaye edinmiş ve tam 44 yıl tek derece yön değiştirmemiş belâlı adamım ve bedbaht olduğum kadar mesudum…” (Kardelen yıl 11, sayı 34; Temmuz/Eylül 2002)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Necip Fazıl’ı anlatmak... - Sayı 120
Ehl-i kubur ... - Sayı 118
Heybemden... - Sayı 118
Heybemden... - Sayı 117
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (122):
Tarih boyunca izlediği politikalar, güncel meselelerde takındığı tavır çerçevesinde, doğu medeniyetinin aslî unsurlarından İran'a bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 sağlık dileklerimizle, hürmetle...... naci eroğlu

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 Elinize emeğinize sağlık sevgili Halis hocam.Yazılarınızı takıp ediyorum hislerimize tercüman oluyor... Ahmet

 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Anlam peşinde
Bizim olmayan gemide kaptan olmak
Kırk gün bir ölüyü bekleyeceksin
Olacak
Parlamenter sistem ve mağdurları


Ali Erdal - Anonim eserlerin kıy...
Ali Erdal - Sıradan bir filme bu...
Ali Erdal - Kırk gün bir ölüyü b...
Ali Erdal - Kırk
Necip Fazıl Kısakürek - Kıraat kitabı
Ekrem Yılmaz - Derinlik
Ekrem Yılmaz - Yapamıyorsan hayal e...
Ekrem Yılmaz - Kürtlerin PKK ile im...
Dergi Editörü - Çare
Site Editörü - Anlam peşinde
Necdet Uçak - Niye döktün gözyaşım...
Necdet Uçak - Olacak
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Malazgirtin aslanlar...
M. Nihat Malkoç - Anadolu Türk masalla...
Ayhan Aslan - Yamyam
Mehmet Balcı - Şimdi
Mehmet Balcı - Dönemem
Ahmet Çelebi - Gazzeli çocuğa
Halis Arlıoğlu - Parlamenter sistem v...
Halis Arlıoğlu - İçimde bir yara var
Murat Yaramaz - Artık yeter
Murat Yaramaz - Masal
Mevlüt Yavuz - Sanma ha!
Cemal Karsavan - Seni düşünürüm
Heybet Akdoğan - Gülsema
Emine Öztürk - Hapis
Zekeriya Yılmaz - Bıraktın
Mehmet Ali Metin - Doğu ve Batı’nın hik...
Yaşar Akyay - Bizim olmayan gemide...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14361912
 Bugün : 2010
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 626045
 Bugün : 54
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 70
 121. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim