Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     680 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

İfade ve hızını düşmanından alan adam
İlyas Subaşı

  Sayı: 120 -

“Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın;

Gündüz geceye muhtaç bana da sen lâzımsın.”

Necip Fazıl

Necip Fazıl Kısakürek, bir asır önce doğdu. 2024 onun 120. doğum yılı olmakla şereflenmektedir. Onun doğduğu yıllar, 7 asırlık bir imparatorluğun kendi aydını tarafından çöküşe doğru itildiği sancılı günleri yaşıyordu. Çocukluk dönemini ülke bütünlüğünün dağıtıldığı acılar içerisinde geçirdi. Gençlik döneminde düşman işgallerinin korkularını yaşadı. Kurtuluş Savaşı’nda, askerî lisede okuduğu için silahlı mücadeleye giremedi ama ruhunu bu atmosferin ateşiyle pişirmeyi başardı. 22 yaşında, bugün bile hayranlıkla okuyup dinlediğimiz, benzerini yazabilmek için yüzlerce şairimizin kafa patlattığı “Kaldırımlar”ı yazdı.

Ne diyordu bu genç adam Kaldırımlar’da:   

 

“Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi,

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;

Kaldırımlar içimde kıvrılan bir lisandır.”

 

Şairin kendi içinde, yaşayan bir insan gibi gördüğü kaldırımları, aynı zamanda çilekeşlerin annesine benzeterek onun şefkatle hayatı kucakladığını anlatması oldukça anlamlıdır. Üzerindeki kalabalıkların çekilmesinden sonra, şairin yine kendine dönerek içinde kıvrılan kaldırımların dile gelmesi ve onunla konuşması, o yaşın keşfedeceği bir tablo olarak muhteşem bir şeydir.

 Üç ayrı bölümden oluşan bu şiirin tamamını okuduğunuz zaman, şairin o yaşta ulaştığı ruh hâlini anlamanız mümkündür. Yalnızlığı sevmekte ve sokakların telaşından sıyrılarak gecenin sessizliği içerisinde kaldırımların gündüzden kalan telaşının muhasebesini yapmaktadır. “Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!” deyişi de bundandır; “Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,/ Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!” deyişi de bundandır.

Şairin bunu yazdığı yıl, Cumhuriyet ilân edildi, edilecektir. Felsefe eğitimi görmüş bir gencin, duygularına oturan yalnızlık psikolojisi, geçmişte kaybedilen devâsâ bir hazinenin geri dönemeyeceğine bağlanılabilir mi, bilemiyorum? Onun, “Başını bir gayeye satmış kahraman gibi,” mısraıyla başlayan Kaldırımlar’ın ikinci şiirinde anlattıkları, böyle bir arayışın ipuçlarını vermektedir. Cemiyetin kirliliğe doğru sürüklendiğini, “Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,/ Erimiş ruhlarımız bir derdin potasında” cümleleriyle anlatışı tesadüfî değildir. Nitekim bu mısralardan hemen sonra gelen, kıtanın ilk iki satırında; “İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; /Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.” demek suretiyle, bu yönde bir açıklama kapısı bırakmaktadır. Bu ikinci şiirin son kıtası ise şu ifadelerle sembollendirilir:

“Yağız atlı süvari, koştur atını, koştur!

Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.

Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur,

Ne senin anladığın kadar, kaldırımları…”

Araplar, “Şiirin mânası şairin kendi gönlündedir”, derler. Bu şiir, böyle bir tarif anlayışına örnek olarak alınabilir belki.

Cemiyetin sosyal şizofreniye doğru kayışının kaygılarını anlatan bu şiir, aslında şairin kendi içindeki yalnızlığın ifadesi olarak alınmamalıdır.

Bu “Yağız atlı süvari”, önündeki yıllardan üzerine dökülen bütün kirlilikleri gördükçe, direnme gücü kazanacak ve “Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!/ Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es!”

 Bu hesaplaşmanın arkasından da tesellisini açık açık ifade edecektir: Üstad, 78 yıllık ömrünü, “Dâvâ Adamı” donanımıyla geçirdi. Yazılarında ve şiirlerinde sadece savaşan bir kahraman ya da kumandan olarak değil, eğiten, yetiştiren, insanın ruh donanımını zenginleştiren bir insan olarak durdu karşımızda… Şiirini bunun için “Telkin” vasıtası olarak görüyor ve “Mutlak Hakikat”a varma vasıtası kabul ediyordu.“Şiiri, düşüncenin duygulaşması, duygunun da düşünceleşmesi” şeklinde gören bir insan için ona verilen misyon bundan başkası olamazdı…

Bizim neslin şansı, onunla yüz yüze gelmiş olması, gözlerinin içine bakarak konuşmalarını dinlemesidir. Onu doya doya yaşayarak, okuyarak çok şeyler aldığımıza inanıyorum. Tek Parti Dönemi’nin ceberrut yönetimine baş kaldıran, inandıkları uğruna, “Çile”ye tâlip olan ve bu talebini de şiirle ölümsüzleştiren Necip Fazıl Kısakürek, Cumhuriyet Nesli’nin ruh mimarıdır!.. Yirmi yılı aşkın bir süredir, ondan mahrumuz. Onun öldüğü gün doğanlar, bugün onun “Kaldırımlar”ı yazdığı yaşa geldiler. Yeni nesil içerisinde, o şiirlerin bir kıtasını olsun yazabilecek kabiliyet, heyecan ve gayrete sahip gencimiz var mı acaba? Bence, gerçek yokluğun acısını işte bu arayışın sancısı çektirmelidir!..

Onun girişe aldığımız beyitinde irade eğitiminin hareket noktası olması bakımından bu yönden önemlidir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
İfade ve hızını düşmanınd... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batı’nın Pompei’sinin günlerini andırmasının sebepleri Osmanlı Devleti’ni çökerten “metal yorgunluğu”nun ilk safhası değil midir?
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16348386
 Bugün : 225
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 695014
 Bugün : 8
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 184
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim