Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     392 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

CHP’nin bu millete yaptığı zulümler Cellat Kara Ali’nin hatıra ve itirafları
Halis Arlıoğlu

  Sayı: 125 -

CHP’li cellat Manastırlı Kara Ali, kendi açıklamalarına göre; 1920 yılından 1932’ye kadar 12 yılda, 5 bin 216 kişiyi astığını belirtiyor. Bu ifadeye göre bugünün parasıyla 25 milyon lira kazanmış. “Sadece Konya’da 3 bin kişi astım, astığım her adam için 5 lira aldım.” demiştir. 

CHP Afyon milletvekili Kel Ali’nin başkanı olduğu Ankara Gezici İstiklâl Mahkemesi şehir şehir dolaşıp Şapka Kanunu’na karşı gösteri yapanları asıyormuş. Daha doğrusu salben asılmasına karar veriyormuş. Hükmü, yanlarında taşıdıkları cellat Kara Ali yerine getiriyormuş. Katliâm ekibi üç otomobille seyahat etmekteydi. Birinci otomobilde 3 CHP milletvekilinden meydana gelen üç Aliler divanı bulunuyordu; Kel Ali, Kılıç Ali, Necip Ali… İkinci otomobilde yeni bir Ali var, Manastırlı cellat Kara Ali ve yedeği. Üçüncü otomobilde ise bu katliâm ekibinin korumaları, askerler bulunuyor. Üç Alilerin cellat Kara Ali’yi yanlarında taşımalarının sebebi şu; adam asacakları zaman yerel cellat bulamıyorlar. Cellat Kara Ali, idâm ettiği her adam için devletten 5 lira alıyor. Bir altın 5 lira olsa 5 bin altın eder, 25 milyon liradan fazla.

Konya’da İstiklâl Mahkemeleri 6529 kişiyi idâm etmiştir. (Kaynak: TBMM Arşivi, Konya İstiklâl Mahkemeleri T2 dosya no:274 karar defteri 4, 2/B Karar No:276) Onlarca ulema, binlerce müslüman, onbinlerce Konya’nın Hadim’den Ermeneğine en önemlisi Bozkır’ından insanlar. İsmet Paşa bir şifreli telgrafıyla demiştir ki; “Bütün bir Konya bölgesi irticaya müsait bir bölge olduğundan, gericiliğe müsait bir zemin oluşturduğundan Konya halkının bütünüyle tutuklanmasına…” Dünyanın yüzkarası telgrafıdır bu. Bir komünistin kitabından okuyorum; “Yazık oldu Konyalılara, bir tek Bozkır’da 780 kişi idâm edildi…” (1920’li yıllardaki nüfusu düşünün) (Kaynak: TBMM Arşivi Konya İstiklâl Mahkemeleri T14 No:5 Zarf:48)

O tarihte Bozkır’ın nüfusu dikkate alınınca bütün erkeklerin idâm edildiği anlaşılır. Konya merkezde 2300 kişi anında tutuklanmış, 805 kişi 3 gün içinde idâm edilmiştir. 1495 kişi de kürek, kala, beden ve ömür boyu hapis gibi çeşitli cezalar ile cezalandırılmıştır. Suçları ne? Daha makâm-ı hilâfet var. Bu adam hilâfet istedi diye hapse atılıyor. Her şey bahaneydi… İstiklâl mahkemeleri bahaneydi, gönül, müslüman idâm edilmesini istiyordu.

Yer yine Konya, 15 Kasım 1920. Bir İstiklâl Mahkemesi görevlisi, tutukluların çok olmasından görevini yapamadığı için İsmet Paşa’ya haber gönderir, İstiklâl Mahkemesi yetmiyor diye. 4 tane İstiklâl Mahkemesi daha kurulur. Harp Divânı denilen mahkemeler de vardı. Yargılamasız idâm eden mahkemeler. Adam hukukçu değil “gel bakalım sakallısın, sarıklısın, şalvarlısın…” Gereği düşünüldü; idâm… O İstiklâl Mahkemeleri de yetmedi. 10 tane de Harp Divânı kuruldu. Gönül müslüman öldürmek istiyordu… İstiklâl Mahkemeleri 1928 yılında bitmiştir. 8 yıl aralıksız hizmet veren İstiklâl Mahkemesinin başkanı Kel Ali, yaptığı basın toplantısında “Biz 8 yılda sadece ve sadece 2875 kişiyi idâm ettik.” diyor. Bu, resmî rakam. Şimdi 2875 kişiyi duyunca içleriniz ürperiyor. Cellat Kara Ali, 1928 yılında “Son Tevrat” gazetesinde yayınladığı hatıralarında diyor ki “bizim patronlar yalan söylüyor. O kadar celladın içinde sadece benim Cellat Kara Ali olarak idâm ettiklerimin sayısı 5216’dır.”

İşte bir ülke gerçeği…

Kurtuluş Savaşında, Çanakkale Savaşında canını, malını fedâ etmiş, evlâtlarını fedâ etmiş olan dedem savaştan döndüğü zaman başına neyin geleceğinden habersizdi. Vatan kurtulmuştu ama milleti cihad için coşturan, küffara karşı gayrete getiren ve ilk kurşunu kendi sıkan dedem, hocam şimdi idâm sephasındaydı.

Her ne kadar ölüm emrini Kel Aliler veriyor olsa da aslında paşa ve büyük komutan olarak tanıtılan insanlar imzalamıştı idâm fermanını. Hem de mahkemeler kurulmadan çok önce… Ne acıklı bir tablo… İdâma giden dedem öleceğine üzülmemişti, onları üzen “biz de Müslümanız” diyenler tarafından öldürülmeleriydi. Dedem “müslümanı Müslümana mı kırdıracağız” diyerek ayaklanma çıkarmayacak kadar medenî ve insandı. Devlet düşmanlarına bile idâmı çağdışı gören bir zihniyet acaba vatan aşkıyla yanan, saf ve temiz bir neslin hunharca katledilmesine nasıl tepki gösterir… Acaba “ne zorluklarla kuruldu” derken bu mu kastediliyor?

Burada şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek gerekir. Laisizmi, Marksizmi, ateizmi, Darvinizmi Kemalizmle harmanlayıp Müslümanlara ve İslâm’a saldıran inanç ve millî irade düşmanı bir ideolojiye yardım ve yataklık eden müslümanlar da bu vebale ortaktır.

Zulüm bunlarla bitmemiştir; Senirkent, Aslanköy, Boraltan Köprüsü faciaları, Başbağlar katliamı gibi tüyler ürpertici olayların ardı arkası gelmiştir. Burada gerçek Müslümanlara düşen çok önemli bir sorumluluk vardır. Geçmişten ibret almak, kime ve hangi ideolojiye hizmet ettiğini, hangi fasık ve facirin ateşine odun taşıdığını bilmek. Âyet-i Kerime’de “fe eyne tezhebun” “nereye gidiyorsunuz?” hitap edilmektedir. Bu hitap bizedir. Her müslümanın bu hitabın şuurunda olması gerekir. Benzer şekilde yaşanmış binlerce hadise, sayısız belge mevcuttur. Müslümanların, unutulan ve kasten unutturulan bu olayları gündeme getirip halkın dikkatini çekmesi gerekir. Sorumsuz, tepkisiz, hissiz toplumlar için yüzyıl evvel merhum Mehmet Akif’in kaleme aldığı “Tükürün” şiiri ile yazımı bitiriyorum:

Ey bu toprakta birer nâş-ı perişan bırakıp yükselen, mevkib-i ervâh!

Sakın arza bakıp sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var

Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!

Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!

Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!

Tükürün cebhe-i lâkaydına Şark'ın, tükürün!

Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!

Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne!

Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:

Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!

Hele İ'lanı zamanında şu mel'ul harbin,

"Bize Efkâr-ı umumumiyesi lâzım Garb'ın";

O da Allahı bırakmakla olur herzesini…

Türkiye'deki müslümanların inançlarımıza, mukaddesimize ve özel hayatlarımıza saldıran laik devrimbazlara tıpkı "Leman" dergisine gösterdikleri sert tepki gibi göstermedikleri ayrıca dünya müslümanlarının Gazze'de ve diğer ülkelerdeki mağdur ve mazlum kardeşlerimize yapılan zulümler karşısında sessiz, hissiz ve tepkisiz kaldıkları için merhum Akif'in "Tükürün" şiirini yazmıştım. Darısı diğer müslümanların başına. Demek ki yapılınca  oluyormuş. Ne diyor Akif, "Duygu yok, his yok, hareket yok, acı yok, Leş mi kesildin, hayret veriyorsun bana sen böyle değildin" Öyle olmamak için yapılan bütün saldırı ve hakaretlere aynı anda tepki göstermek ve ülkenin sahipsiz olmadığını tüm hayasız ve iffetsizlere bildirmektir.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Naci Eroğlu    12.08.2025
Yorum : Elinize sağlık. Okuyup anlayanı çok olsun inşallah. Allah, milletimizi bu ve benzeri belalardan ebediyyen korusun. Bâki selam ve saygılarımla...




Ekleyen : Naci Eroğlu    12.08.2025
Yorum : Elinize sağlık. Okuyup anlayanı, ibret alanı çok olsun, inşallah. Çok selâm ve hürmetlerimle... Sağlık ve esenlik diliyorum.





 
Meçhule hitap... - Sayı 126
Hâramiler... - Sayı 126
CHP’nin bu millete yaptığ... - Sayı 125
Şaşırmadık... - Sayı 124
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (126):
Vekâlet Savaşları...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Nesl-i muazzez
Gazze, ümmetin imtihanıdır
Ehl-i gönül
Vesâyet savaşları
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16280234
 Bugün : 3917
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 692105
 Bugün : 127
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 108
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim