Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3926 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

OSMANLI T?RK?ESY yahut OSMANLICA
M. Nihat Malkoç

  Sayı: 63 - Ekim / Aralık 2008

Cihan devleti olan Osmanlı 624 yıl boyunca dünyaya emsali görülmemiş bir adaletle hükmetti. Fakat hiçbir zaman tahakküm etmedi. Eli ve emri altındaki milletleri parya olarak değil, parça olarak gördü. Onun içindir ki Batılıların kışkırtmaları sonucu Osmanlı'ya isyan ederek bu köklü devletin bölünmesine sebep olan devletler Osmanlı'ya yaptıkları ihanetin vicdan azabını daima yüreklerinde hissetmişlerdir. Çünkü bağımsız olacaklarını sanan bu devletler sömürge heveslisi Batılı devletlerin kucağına oturmak zorunda kalmışlardır.

Osmanlı Devleti çok milliyetli bir yapıya sahipti. Devlet içerisinde farklı dillerden, farklı dinlerden ve farklı kültürlerden insanlar vardı. Osmanlı bu farklılıkları ortak insanlık potasında eriterek, mensuplarına huzur temin etmiştir. Bunu yaparken de bugünkü ABD gibi salyalı sömürgeci kılığında mazlum milletlere azı dişlerini gösterip ellerindeki bir somun ekmeği gasbetmemiştir. Açlığı da, tokluğu da, huzuru da, huzursuzluğu da paylaşmışlardır.

Osmanlı Devleti'nin değişik kaynaklardan beslenen zengin bir kültür hazinesi mevcuttu. Bu, maddî ve manevî kültürün bir araya gelmesinden oluşmuş zengin, canlı ve insanî bir birikimdi. Osmanlı değişik dil, din ve milliyetten oluşmuşsa da onun dili Osmanlı Türkçesiydi. Altı yüz yıllık kültürel birikim bu dille yoğrulmuş, adeta nakış nakış işlenmiştir. Osmanlı Devleti'nin bu köklü birikimi Cumhuriyetten sonra bir anlamda müzelik olmuştur. Harf devrimiyle beraber Arapça, Farsça ve Türkçe'nin bir araya gelmesinden oluşan Osmanlı Türkçesi veya yaygın söyleyişiyle Osmanlıca kültürel hayatımızdan çekilmiştir. Osmanlı Türkçesinin doğal akışının sekteye uğratılmasıyla milyarlarca sayfalık kültür hazineleri kütüphanelerin tozlu raflarında meraklılarının insafına bırakılmıştır. Dünle bugünü birbirine bağlayan ip keskin bir bıçakla kesilmiş, dedeyle torun arasındaki iletişim bir anda kopmuştur.

Osmanlıcanın kültür hayatımızdan bir anda çekilişinin sancıları yıllarca yaşanmıştır. Bu sancılar bugün de yaşanıyor, belli ki yarın da yaşanacaktır. Fakat olan olmuştur, geçen geçmiştir. Bugün bunun tartışmasını yapmak beyhudedir. Geçmişe, Osmanlıcaya dönelim demiyorum. Aksine şunu iddia ediyorum: Bugün Osmanlıcaya, Arap menşeli harflere dönmek tıpkı Osmanlıcadan Latin harflerine geçişteki sancıların yaşanmasına sebep olacaktır. Artık tercih yapılmıştır. Fakat bu demek değildir ki Osmanlı Türkçesini hayatımızdan silip atalım. Biz istesek de kütüphanelerimizde bizleri bekleyen milyonlarca ciltlik eser buna müsaade etmez. Demek ki Osmanlıca da bizim bir parçamız olarak ebediyen kalacaktır.

'Osmanlıca' ifadesini ben doğru bulmuyorum. 'Osmanlı Türkçesi' demek daha doğru olacaktır. Çünkü Osmanlıca deyince sanki Türkçeden farklı bir dil algılanıyor. Oysa Osmanlıca, Türkçenin bir parçasıdır. Alfabeyle dili birbirine karıştıranlar Osmanlıcayla Türkçe arasında kalın duvarlar örmüşler, bu bütünlüğü bozmaya çalışmışlardır. Onun içindir ki ben 'Osmanlıca' yerine 'Osmanlı Türkçesi' ifadesini kullanmayı yeğliyorum.

Osmanlı Türkçesi çok zengin bir dildi. Milyonlarca kelimeyi içinde barındırıyordu. Arapça ve Farsçadan beslenen bu dil, söz konusu dillerdeki kelimeleri hiçbir zaman olduğu gibi almamıştır. Arapça ve Farsça kelimeler üzerlerindeki elbiseleri çıkarıp yeni renklerle, yeni libaslarla dilimize girmişlerdir. Bunu görmezlikten gelip zihinleri bulandıranlar az değildir. Gelin dünle bugün arasında köprü kuralım. Bugünkü Türkçeyi de dünkü Osmanlıcayı da yaşatalım. Bu ifadeleri saptırıp da öküz altında buzağı aramayalım.

Geçmişimizi çepeçevre kuşatan Osmanlı kültürünün izlerini takip edebilmek için Osmanlı Türkçesini bilmek zorundayız. Çocuklarımıza muhakkak bu dili öğretmeliyiz. Bunun yolu da lise seviyesindeki okullarımızda 'Osmanlı Türkçesi' dersini seçmeli dersler arasına koymaktır. Bunu yap(a)madığımız takdirde geçmişinden kopuk ve kültüründen habersiz bir nesil yetiştirmiş olacağız. Batılılar olsa bunu çoktan yapardı. Fakat bizler böyle bir şeyi telaffuz ettiğimizde 'geriye dönüş' anlamına gelen 'irtica' yaygaraları koparılmaya başlanır.

Netice olarak mezar taşlarını okuyamayan bir nesil bizi utandırmaya yeter herhalde...


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
En sıcak sözcüktür anne!... - Sayı 124
Analar baş tacımızdır... - Sayı 124
Suriye Türkmenlerinin dil... - Sayı 123
Gittikçe azalıyoruz... - Sayı 123
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


ACI-YORUM nedir?
Bugün toplumumuzda, özellikle düşünce alanında aksayan yönler ve anlamsızlıklar var.
ACIYORUM, bu aksaklıkları ve anlamsızlıkları, sadece fikirle en can alıcı yerinden, en vurucu sözlerle, yanlışlıkların mantıksızlıklarını yakalamayı usul bilerek, en doğru yargıları, hiç itiraza yer vermeyecek şekilde ifade etmeyi ve daha sonra düzeltmeyi yapacak olanlar için fikri çözüm yolları açmak düşüncesinin ifadeye dökülmüş şeklidir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Şaşırmadık


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15637075
 Bugün : 817
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653189
 Bugün : 16
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim