Ayrıntılar
Kubilây Ertekin

  Sayı: 76 - Nisan / Haziran 2013

Tweetle

Bazılarına ve söylendiğine göre asıl gerçekler, ehemmiyetsiz zannedilen ayrıntılarda gizli imiş. Birkaç ayrıntıya temas edelim. Ne derece ehemmiyetli olduğuna siz karar verin…

Bazı cenazelerde… Şarıl-şarıl yağan yağmur altında ve devlet erkânı da olduğu halde, onca insanı uzun süre bekletmek ve günah çıkartır gibi sonu gelmez duaya neden ihtiyaç hissedilir?

 Camide yarım veya bir saf cemaat var. Sayın görevlilerin elinde ve ağzında mikrofon; cami akustiğini ve insanın huzurunu alt-üst eden bir gürültü kirliliği meydana getirmek ne demektir? Namazda huzur ve sükûn esas değil midir? O mekanik sesin insanın beynini tırmalayan ayarsız-gereksiz bir şekilde ve sanki; bayram cuma namazı veya dışarıya taşan bir cemaat varmış gibi zırlatmanın-sonuna kadar bağırtmanın  kime, ne faydası oluyor?..

İçeride bu yarım saf cemaate okunan Kur’ân-ı Kerim’i veya konuşmaları, hoparlörle âleme ilân etme ve o kutsî kelâma -istemeyerek saygısızlığa- sebep olmak ne demektir? Sayın yetkililerin bu acil konular ve benzerleri neden dikkatini çekmiyor?

Bunlar, zaten öküz altında buzağı arayan müfsit ve müfrit inanç düşmanları için büyük bir fırsat ve onlara bol keseden verilen malzeme olduğunu bilmek ve bunun şuuruna sahip olmak, herkesten önce, görevlilere yaraşan basirettir.

Vaaz ve hutbelerdeki hamâsi ve âfâki konuşmalar. Gereksiz bağırıp-çağırmalar. Binbir kere tekrarlar… Konu dışına çıkmalar. Jestler ve mimiklerin nerde-nasıl kullanılacağının farkında olmamak… Hitap tarzına dikkat etmemek. Ezan ve kametteki galat okuyuşlar ve teganniler... Yazılı metni bile okurken zorlanmak… Rast gelene müezzinlik yaptırmak...

Sözleri ve yazıları ile inanç düşmanı olduğu belli, usulen cenaze namazına getirilenler için de olduğu meçhul olan, ve “usûlen” oraya getirilen; azılı bir inanç düşmanı olup-olmadığı bilinen-bilinmeyen ve her cenâze için olduğu gibi nasıl biliyorsunuz, hakkınızı helâl ediniz diyerek cemaati töhmet altında bırakmak…

Akif’in dediği gibi:

“Duygusuz olmak kadar dünyada lâkin dert yokmuş!”