Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3897 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Ystanbul da Ystanbul
Mücahit Koca

  Sayı: 52 - Nisan / Haziran 2006

Aziz Dost Merhum Ömer Kaya’nın Aziz Hatırasına..

İnsan, yaratılış gayesine hizmet ettiği ölçüde bir anlam taşır. Müslüman da bu anlama uygun olarak kuracağı düzende huzur bulacağını çok iyi bilirdi. O, savaşı da bunun için yapar, barışı da. Kur’an ve Sünnet, onun için bu bakımdan çok önemlidir. Çünkü bütün geleceğimizin plânı ve programı burada saklıydı.


Sevgili Peygamberimiz ile başlamış olan açıklama ve örnek, varisleriyle bugün de sürüyor.


Lâyık olmak istiyorsak, sapmadan ve saptırmadan sahih bir yorumla biz de ecdadın yaptığı gibi yapalım. Öncelikle çalışmaya ruhsat olandan başlayalım, giderek her türlü çile ve gözyaşını göze alarak örnek olan azimet yoluna girelim.
İslâm’da azimet, diyoruz; bunu; “Aydın Müslüman,” hayatının bütününe mutlaka yaymamız gerekir. Yayınca da; oruçta ve susmadaki azimetten, iş başarmadaki azimete kadar her çileyi göze alarak zirveye tırmanmamız ve önümüzde de bunun bizde en kâmil örneği olarak İstanbul Fethi’ni görmemiz gerekir.


Bunca konuşan ve yazanlarımıza bakıyorum da malûmatfuruşluktan öte dişe dokunur bir şey bulamıyorum. Nedeni, bildiklerini ve yaptıklarını içselleştirememeleri... Amaç, büyük bir sorumlulukla iyiliklerde yarışmak olmalı... Eğer iyiliklerde yarışma olmasaydı, bu çetin yolda ölüm bu kadar sıcak karşılanabilir miydi?


Ne zaman büyük işler başarmış birisini görsem ve duysam aklıma ilk gelen hep onun millet, devlet ve medeniyet ülküsü olmuştur. Bu ülkü kimi İstanbul’un Fethi kadar İslâm’ın geleceği ile ilişkili ve kutlu; kimi de Haçlı Seferleri ve sömürgecilik gibi Hıritiyanlığın kalleş yüzü ile ilişkili.
Artık bakmasını ve görmesini bilenlerce gün ışımıştır.


İslâm, ne kadar dünyayı imara adaysa; Batı ve ait olduğu medeniyet o kadar yıkmaya aday!.. En son Irak’ta ve Afganistan’da demokrasi gibi gösterilenler, aslında en büyük yıkım değil miydi?


Benim gibi yaşı altmışa merdiven dayamış birisi, olanlar hakkındaki sayısız sorulara verilen cevabı duydukça çıldırmasın da ne etsin? Kendim adına hayatımın bir döneminde azimet yerine, genelin yaptığı gibi ruhsatla iktifa edip; tembellikle kaybettiğim şeyleri şimdi hatırlamam çok acı oldu.


Bir dönem İslâmî önceliklere göre birlikte kavga verdiğim nice arkadaşım artık benimle değil... Bir kısmı ebedî âleme gönüldaşlarının alkışlanacak şehadetiyle göçerken, bir bölümü de hiçbir iyiliğe imza atmadan sessizce dünya defterini kapadı, gitti.
Herkesin nasibine Osman Gazi’ye Osmanlı gibi devlet, Fatih Sultan Mehmet Han’a İstanbul gibi şehir, Mevlâna’ya Mesnevi gibi kitap, Sinan’a Süleymaniye ve Selimiye gibi cami, Hafız Osman’a hattatlık, Itrî’ye bestekârlık gibi sanat, velhasıl Battal gazi’ye kahramanlık, Koca Yusuf’a pehlivanlık, Rabia Hatun’a kadın velilik gibi büyük bir nasip düşmeyebilir.


Benim gibi bazıları ise nelerle karşılaşacağını bilmeden dünyada hâlâ ya gafil yaşıyor yahut hayatta oluşunu nimet bilip; son günlerini canavarın ağzından çekip almak için savaşıyor.


Ben, bir yazımda; “İki Üstad Bir Usta,” diye andığım, “Üstad,” dediğim Necip Fazıl ile Sezai Karakoç ve “Usta,” dediğim Nuri Pakdil’i çok okudum. O dönem İslâmcılarının yanına İstanbul’un Fethi’nin dün ve bugün için taşıdığı anlamı her vesile ile konu eden Üstad Necip Fazıl’ın; “Büyük Doğu” dergisi, kitapları, Sezai Karakoç’un “Diriliş” dergisi, kitapları ile Nuri Pakdil’in o ünlü “Edebiyat” dergisi ve kitapları mutlaka gelir ve yerini alırdı.


Bizler, “Kardelen”in Üstad Necip Fazıl ile yaptığı gibi kurtuluşumuzun yol haritasını bu üstad ve ustalarla çizer; “Sevgili gençler, bunun dışındaki yollarda oyalanıp, sakın yeteneklerinizi köreltmeyin,” mesajını hem kendimiz alır, hem de çevremize aktarırdık. Almayı bırakın; 553. Fetih Yıldönümü’nü kutladığımız günlerde; “İstanbul’da İstanbul,” der, kimimiz çocuğunun adını; “Fatih,” koyarak, kimi; “Ulubatlı Hasan,” olmaya özenerek çalışırdık.


Şimdilerde İstanbul’un Fethi üzerinde çok düşünülmeli... Büyük bir sorumlulukla çalışmakla ilimde İslâm’ın yüzakı Gazalî, şiirde Büyük Sûfî Mevlâna, Hafız, Fuzulî, musikîde Itrî, Dede Efendi, Hüsn ü hatta Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, mimarîde Mimar Sinan, minyatürde Nigâri vb. yetişecek; yeni fetihlere giden yol açılacaktı.


Hep günü kurtaran politikalarla bizi uyutanlar, aslında İstanbul’un Fethi ruhuna ve ülküsüne yabancı olanların tezgâhından geçenler değil miydi? Nerede asıl fethi önce kendinde başaranlar, hattâ azimetin kutlu bayrağını Ulubatlı Hasan gibi burçlara dikenler ve nerde Selâhaddin Eyyûbî gibi Haçlı kalabalığını kutsalımız Kudüs’e sokmayanlar?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Kasym    
Yorum : Bu dergide sürekli yazıyor olmanıza seviniyorum.Allah devamını da nasip etsin





 
Mistik dağcılık hikâyesi... - Sayı 77
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 76
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 75
Mistik bir dağcılık hikây... - Sayı 74
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


Batılı düşünürler-Tolstoy ve niceleri gibi-mutlak olan bir şeyin olması gerektiğini gayet tabi bir şekilde fark edebiliyorlar. Ama bizim aydınımız (bulundukları yere nasıl geldikleri malum); bırakınız ülkenin dünya üzerindeki sorumluluğunu fark etmeyi, düşünmesi gereken bir beyinlerinin olduğunun bile farkında değiller. Ülkemizde, he sahada yaşanan boşluğu daha başka nasıl açıklayabiliriz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16377068
 Bugün : 260
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 702892
 Bugün : 3
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 921
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim