Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3487 kez okundu.     3 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Garbı uyandırıp aydınlatan İslâm Âlimleri
Yavuz Şamil KILIÇ

  Sayı: 85 - Temmuz / Eylül 2015

Zuhruf Sûresi 44. Ayet: “Şüphesiz bu Kur’ân senin ve kavmin için bir öğüttür, ve ondan mes’ul olacaksınız (hesaba çekileceksiniz).”

Bu mesuliyet şuuru ile Ashab-ı Güzin efendilerimiz bir numune-i timsal olarak karşımızda durmaktadır: “Biz, Kur’ân-ı Kerim’den on âyet-i kerime öğrendik mi, o on âyetin helâlini, haramını, emir ve nehiylerini öğrenmedikçe bir sonraki on âyeti öğrenmeye geçmezdik.” Bu ibretamiz ifade ahir zamanı doludizgin yaşadığımız şu asırda ne de çok tefekküre muhtaç değil mi? Bu izahatımızdan maksad, Kur’ân’ın âmir ayetlerine istinaden amel edilmesi ve günlük muamelâtta da bu istikamet üzere yaşanmasının ehemmiyetini ifade etmektir. Ve bu muamelât, amellerin faydasını görebileceğimiz bir ihlâsla olmak mecburiyetindedir.

İHLÂS

“İnsanlar helâk oldu, âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu, ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek azim bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” Bu hadis-i şerif ile ilim, amel ve ihlâs üzerine zikredilen merhaleleri geçme mecburiyetimizi izanınıza sunarız. Nitekim bu hususa dair Müceddid-i Elf-i Sani İmam-ı Rabbani Hazretleri 59. Mektupta: “Sonsuz felaha kavuşabilmek için üç şey, muhakkak lâzımdır: İlim, amel, ihlâs” tesbiti ile dikkatlerimizi ihlâsa, ihlâs ile amel etmeye çekmektedir. Kazanılmasındaki zorluk açıkça ifade edilmiş olan ihlâsa değinmekten gaye, semerenin ortaya konmasıdır. Zira semere, ihlâs ile edilen amel ve muamelâtın neticesidir. Bu ifadelerimizin zahirdeki izahatı olarak İslâm âlemleri, kendilerini ispat edercesine Garb âlemini uyandırıp aydınlatmışlardır.

SEMERE

Hicr Sûresi 9. Ayet: “Şüphesiz ki zikri (Kur’ân’ı) biz inzal ettik (indirdik) ve onu biz muhafaza edeceğiz.”

Din-i Mübin-i İslâm, Aziz Allah’ın muhafazası ile tam on beş asırdır ayaktadır ve kıyamete kadar da hayatiyetini devam ettirecektir inşallah. Öyleyse merakımızı sizinle paylaşarak sizi tefekküre davet ediyoruz: Sahabe-i Kiramdan sonra eslaf-ı izam ve ecdad-ı izam tarafından anlaşılıp anlatılan ve yaşanılıp yaşatılan bu dinimiz vesilesi ile, Garb âlemi uyandırılmış ve aydınlatılmış, çağ kapatılıp çağ açılmıştır. Bu semereleri ile ehl-i Kur’ân olduklarını ispat etmişlerdir. Bu ulvî neticelerden, gayretlerden uzaklaşmamızın sebebi, Kur’ân olmadığına göre -ki tahrif olmamıştır, olmayacaktır- o mübarekleri yetiştiren mekteblerden, mürşidlerden uzaklaşmış olmamız mıdır? Bu ifritten sualin kılını çekebilecek akıllara medyun-u şükranız.

Garbı uyandırıp aydınlatan İslâm âlimleri, çağ kapayıp çağ açanlar ve Rönesans'a kaynaklık edenler, İslâm kültürünün semeresi olarak garbı medenileştirmişlerdir ve hep aynı usûl ile, tasavvuf ile yetişmişlerdir. Vusûl de böyle olmuştur.

Çağ kapatılıp çağ açıldığı zamanın müslümanı, bu zamanki müslüman olsa idi, hiç çağ kapanıp çağ açılır mıydı? Kur’ân, aynı Kur’ân. Hûlasâ, temsil etme ve tebliğ etmek suretiyle icra edilmesini sağlamak meselesi olarak ifade edebiliriz. O dönemlerde yaşayanların bugünkü insanlara göre daha dindar olmaları ömürlerini ilme vermelerini engellemiyordu. İlim, dinin ikiziydi. İslâm âlimleri “Kıyamet gününde âlimlerin mürekkebi ile şehitlerin kanı tartılır, âlimlerin mürekkebi şehitlerin kanından ağır gelir.” gibi hadisleri baş tacı etmiştir.

RÖNESANSIMIZIN MATEMATİK HOCALARI MÜSLÜMANLARDIR

Meçhulü belirten “X”, Müslümanların icadıdır.

Sinüs ve tanjant Müslümanların buluşudur.

Sıfırı Müslümanlar bulmuştur. Bugün bize çok basit gelen sıfırın icadı hakkında Jeaques Risler şöyle demektedir: “Herhalde bu bir dâhiyane icattı; hiç abartmadan denilebilir ki, sıfırın icadı insan cinsinin en büyük keşiflerinden biridir.” Bütün bunlara dayanarak Risler “Rönesans’ımızın matematik hocaları Yunanlılar değil, Müslümanlardır” demek zorunda kalmıştır.

El-Harezmi (ö.846): İslâm ilim ve fikir dünyasının hattâ topyekûn ilim âleminin köşe taşlarındandır. Altmış dokuz âlimle beraber Halife El Memun için ilk coğrafya ansiklopedisini tertip etmiştir. Astronomi alanında yaptığı tablolar Kurtuba’dan Changay’a kadar uzanan sahada yaşayan astronomlara yüzyıllarca rehberlik etti. Trigonometrinin kurucusudur. Algorithme (logaritma) kelimesi de, Batılıların “Al-harizmi” dedikleri, Harezmî’nin isminden gelmektedir.

Ortaçağ Batılı coğrafyacıların, İslâm coğrafyacılarıyla mukayese edilemeyeceklerini, günümüz Batılı coğrafyacıları da kabul etmektedir. Bu konuda Watt şöyle demiştir: “Avrupalıların edindiği en geniş ve doğru coğrafi bilgiler Müslümanlar sayesinde olmuştur.”

El-Biruni (973-1051): Dünyanın kendi etrafında döndüğü gibi, güneşin de etrafında döndüğü fikrini Kopernik’ten beş, Galile’den ise altı asır evvel ilk açıklayan âlimdir. Böylece Biruni, dünyanın hareketine işaret etmekteydi.

İbnü’n-Nefis (1210-1288): Tıp âleminin en kıymetli keşfini küçük kan dolaşımını bulması ile yapmıştır. Hem de bu keşfi, M. Serveto ve R. Colombo’dan üç asır, Harvey’den dört asır evvel yaparak bu şerefin de müslüman âlimlerde olmasını sağlamıştır.

Ak Şemseddin (1390-1458): İlk tahsilini Osmancık ve Amasya’da tamamladıktan sonra 1445’de Hacı Bayram-ı Veli’ye intisap etmiştir. Fatih Sultan Mehmed ile İstanbul’un fethine iştirak etmiş ve fethin manevi fatihi olmuştur. Bu sırada Peygamberimizin sancaktarı Ebu Eyyub el-Ensari’nin kabrinin yerini keşfetmekle meşhurdur. Tıp sahasında çalışmış, mikrobun varlığını tesbit ederek hastalıkların da tohumları (mikropları) olduğunu belirtmiştir. Ak Şemseddin Hazretleri yolda yürürken otlar kendisine, “Ben şu hastalığa şifayım, ben bu hastalık için şifayım” diye seslenirdi. Bütün tıp ilmini üzerine bina ettiği keşfi olan mikrop ve bulaşıcılıkla da tıbba en büyük hizmeti yapmıştır. Bu bakımdan haklı olarak “Lokman-ı sani” lakabını almıştır. “mai kibrit-i şerif” dediği ilâcın birçok hastalığa deva olduğunu belirtmiştir.

Bir düşün! Kısaca misal verdiğimiz İslâm âlimi dedelerimiz ilmi terakkiyat noktasında garbı uyandırıp aydınlatmasa ve tarihinin kaydettiği en muhteşem ikililerden Fatih ve Ak Şemseddin dedelerimiz ile o mübarek milleti vesilesi ile çağ kapanıp çağ açılmasa, bugün Avrupa âlemi hâlâ papa, kilise, engizisyon şeytan üçgeni kıskacında olacaktı. Ve dünyaya deniyetten başka bir hediyesi (!) olmayacaktı. Ne yazık ki, İslâm güneşinin, karanlıklarının üzerinde tulû etmesinden nasibini alamayan garb âlemi, sekülarizmi seçmesi ile de deniyet ehli tek dişi kalmış bir canavar olarak tarihe leyle-i yeldâ misali geçmiştir.

Bu kadar izahati kâfi görmekle beraber bir hadis-i şerifi sizlere sunarak sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.

“Ya âlim, ya ilim öğrenen, ya dinleyen veya bunları seven ol! Sakın beşincisi olma, yoksa helâk olursun.”

(Mahmut Karataş’ın Müslüman Bilim Adamları ‘Mostar- İstanbul 2010’ eserinden ve Mehmed Niyazi’nin ‘Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği’ (Ötüken-İstanbul 2011) isimli eserinden istifade edilmiştir.)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Ömer    07.03.2023
Yorum : Herkes bir çok hastalığa iyi gelen mai kibrit-i şerif ten bahsetmiş te nedir nasıl yapılır hiçbir bilgi yok haliyle şuan hiçbir hastalığa fayda gelmiyor.




Ekleyen : Serdar    09.11.2015
Yorum : Kaleminize kuvvet güzel bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz.




Ekleyen : Kamil     26.08.2015
Yorum : Maşallah yazınız çok güzel olmuş devamını talep ediyoruz inşallah





 
Lisan davamıza dair... - Sayı 86
Çağ açıp çağ kapayanların... - Sayı 86
Garbı uyandırıp aydınlata... - Sayı 85
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16367002
 Bugün : 2090
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 699789
 Bugün : 816
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1672
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim