Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 35 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1860 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Çağ açıp çağ kapayanların lisanı
Yavuz Şamil KILIÇ

  Sayı: 86 - Ekim / Aralık 2015

Fatır/10: Kim izzet isterse izzetin hepsi –cemia- Allah’ındır. Tayyib –temiz- kelimeler Allah’ındır ve salih ameller sahibini Allah, ref eder, terfi ettirir, yükseltir.

Kim hakiki mü’min olarak yaşıyorsa, Aziz Allah, İlâhî izzete lâyık olduğu nispette izzet verir. Mü’min olarak yaşayan ile yaşamayanın lâyık olduğu izzet başkadır. Allah, lâyık olduğu kadarıyla izzet verir diye de anlayabiliriz.

İzzet, kulun Allah’ın yanında makbuliyetli olması demektir. İzzet sahibini cehennemin yakması mümkün değildir. İzzet, makbul olmaktır, yüceliklere sahip olmaktır, izâz ehli olmaktır.

Tayyib, temiz kelimeler Allah’ındır ve buna mü’min mutlak surette sahip olmalı ve kullandığı kelimeleri hep tayyib olan temiz kelimeler olmalıdır.

Allah’ın ref edeceği, terfi ettireceği, yükselteceği kullardan olmak için ise salih amel işleyebilmelidir. Salih amel işlemek ise evvelâ salih kul olmaktan geçer. Salaha ermiş olmak icab eder. Bu ise Asr suresindeki sıralamayı takip ile mümkündür. Evvelâ iman edilecek, iman kalbe indirilecek ki salih amel işleyebilmek nasib olsun.

Bir yerde cennetlik mü’minin vasıfları olarak izah edeceğimiz bu hususlardan, cennetlik mü’minin evvelâ izzet kazanması, sonra bütün muamelâtında kelimelerini hep tayyib –temiz- olan Aziz Allah’ın kelâmlarından seçmesi ve cümlelerini bu doğrultuda kurması gereğinin ne denli mühim olduğunu anlatmak isteriz. Ve salih amel sahibini Allah yücelttiği için bütün bu hususlara cennet ehlinin vasıfları diyebiliriz.

Yukarıdaki bu izahatın mânâ-i muhalifinden anlıyoruz ki: Kur’ân dışı kelimeler asla tayyib –temiz- olmaz. Ve izzet sahibinin lugatında tayyib olmayan, süflî kelimeler asla bulunmaz. Hâl böyle olunca, izzete vesile olan ulya kelâmları kullanıldığı o mübarek lisana neden “çağ kapayıp çağ açanların lisanı” dediğimiz pek güzel anlaşılmalıdır. Ecdadımızın sahip olduğu izzet ve ulya kelâmlar ile salih amel işleyen salih kul olmaları, o muhteşem ikili Fatih ve Akşemseddin dedelerimizin müjdeci hadise mazhar olması, onlara olan sevgi ve hayranlığımızı arttırmakta ve onların sahip olduğu bu cennet ehli vasıflarına ulaşma gayretimizi canlı tutmaktadır.

Müslümanlar için bugün kullanılmaya kullanılmaya unutulup anlaşılmaz hale gelmek üzere olan kelimeleri yaşatmak –kanaatimizce- ciddi bir iman borcudur. Bunun için, sırf Kur’ân’ı Kerîm’in Arapça olması bile kâfi bir sebeptir. Zira en cahil Müslüman bile Kur’ân’ı Kerîm’den okunan bir parçayı dinlediği zaman onda geçen kelimelerin bir kısmını tanıdığı için –hiç olmazsa- mevzua intikal etmek ve bu suretle hislenmek imkânını bulur. Bu gidişle lisanımızdaki bütün Arapça kelimeler terk edile edile okunan bir Aşr-ı Şerifle, içinde tanıdığımız tek kelime bulunmayan faraza bir çince metin arasında -MAAZALLAH- hiçbir fark kalmayacaktır. O zaman halkımız, Kur’ân’ı Kerîm okuyanları sırf bir âhenk ve musiki alâkasıyla mı dinleyecekler?!.. İşte devrimbazlar milleti bu hazin noktaya doğru götürmektedirler.

Tevbe/28: Müşrikler necistirler, pistirler. Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar.

Tevbe/40: Kâfirlerin kelimeleri süflîdir. Allah’ın kelâmları ulya’dır.

Ulya kelimeler izzet kazandırır. Kur’ân kelâmları başta olmak üzere Aziz Allah’ın kelâmlarını değiştirmenin asilik etmek olacağını ve böylece de izzet ehli olunamayacağını anlamaktayız. Aziz Allah’ın kelimelerini değiştirdin mi pis, necis, süfli kelimeler ulya kelimelere tercih etmiş olunuyor. Yükselemeyip gerilemek için en azından bir sebep, süfli kelimeleri ulya kelimelere tercih etmek… Maalesef günümüzde bu hassasiyete sahip olanların ne denli az olduğunu ama böylece de bu izzetten mahrum olanların ne denli çok olduğunu hatırlatmak isteriz.

Lisanımızdan tardedilmek istenen kelimelerin kabahati (!) menşelerinin Kur’ân olmasıdır. Fakat düşman için red ve boykota sebeb teşkil eden bu vasıf, Müslümanlar için bir terviç ve rağbet sebebi olmalı değil midir?!

Türkçe'mize dair sûikasde bir misal olarak herkesin bildiği “savaş” kelimesi mevcud diye bunun Türkçe'de mukaabili zannedilen “harb, muhârebe, cidal, mücâdele, cihad, mücâhede, cenk” gibi kelimelerin he'yet-i umûmiyesinin yerine hep bu zavallı “savaş” kelimesi kullanılmaktadır.

“Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim,

Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim!..

Oysa halis Türk benim, bunlar işgalcilerim

Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” (Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK)

Daha dün müslümanlar birçok uydurma kelime ile alay ederdi. Bir kimse “olasılık, sorun, ödün, amaç” vb. kelimelerle konuştuğunda, onun bir komünist olduğuna hükmederek sözlerinin muhtevâsına asla alâka göstermezlerdi.

Uydurma lisanı, İslâm dâvâsı içinde gözüktükleri halde terviç edenler bu zaaf ve gafletlerine kılıf olmak üzere “bu cereyanın artık karşı konulamaz bir şiddete ulaştığını” iddia etmektedir. Böylece de unutmaktadır ki; kendileri gibi gaflet edip bu kelimeleri kullanan müslümanlar çıkmasaydı, bu uydurma lisan umûmîleşemezdi. Demek ki, bu bâtıl dâvâyı umûmîleştirmenin mes'ûliyeti İslâm’ı telkin mevkiinde olanların uhdesindedir. Böyleyken kendi kusurlarını bir mâzaret olarak nasıl ifade edebilirler.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Lisan davamıza dair... - Sayı 86
Çağ açıp çağ kapayanların... - Sayı 86
Garbı uyandırıp aydınlata... - Sayı 85
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (127):
Sünnete uygun beslenme...

Son Eklenen Yorumlardan
 Bugün 18.11.2025Konu nedir? ...

 Deprem kuşağında yer alan ülkemizde: çok katlı yapılar yerine, tek katlı bahçeli evlerde yaşamak asl... yusuf

 Muazzam bir çalışma olmuş,tebrik ediyorum.... Ahmet Durmuş

 yukarıdaki hikayeyi ve eklemeleri yazan kişi biraz zorlamayla günün modasına uymuş işi dış güçlere a... HALİL KÖSE

 test"... test


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Büyük camgözlerle yüzen karahindiba
Hakkın hâdimleri ve bâtılın vekâlet sava
Ehl-i gönül
Nesl-i muazzez
Nereye kadar?
Gelecek sayı (127) konusu


Ali Erdal - Nereye kadar?
Kadir Bayrak - Mukaddes beldelere-2
Ekrem Yılmaz - Korkaklar
Ekrem Yılmaz - Nerdeyiz
Fatma Pekşen - Dağlara çen düşende
Dergi Editörü - Ben kazandım, biz ka...
Site Editörü - Vekâlet savaşları
Necip Fazıl - Yahudi (Terkip ve Te...
Necdet Uçak - Annem var güzel anne...
Necdet Uçak - Bu vatan bizim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (127) k...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
Kardelen Dergisi - Gazze ateşkes görüşm...
M. Nihat Malkoç - Gördüm seni, gördüm ...
M. Nihat Malkoç - Gazze, ümmetin imtih...
Zaimoğlu - Gündüz, geceye muhta...
Zaimoğlu - Sağlam kulp
Halis Arlıoğlu - Hâramiler
Halis Arlıoğlu - Meçhule hitap
Ahmet Değirmenci - Geri verin
Ahmet Değirmenci - Kurban
Ahmet Değirmenci - İki ara bir dere
Büşra Duru - İslâmın meşalesi ile...
Remzi Kokargül - Malatya suskun, durg...
Murat Yaramaz - Şüphe
Murat Yaramaz - Amnezi
Gözlemci - Hadiselere bakış
Mahmut Topbaşlı - Duruldum
Mahmut Topbaşlı - Cemre sancıları
Cahit Ay - Kimdendir
Cahit Ay - Ondördünde
Cahit Ay - Sana geliyor
Rıdvan Yıldız - Kaş ve bulut
Vahid Aslan - Adam olmaq derdi
Vahid Aslan - Günəbaxanlar
Emine Öztürk - Yolun sonu
Osman Akçay - Büyük camgözlerle yü...
Mustafa Makas - Vesâyet savaşları
Yaşar Akyay - Hakkın hâdimleri ve ...
İbrahim Durmaz - Kızılelma
Mehmet Emin Armağan - Nesl-i muazzez
Mehmet Emin Armağan - Ehl-i gönül
Mustafa Kozlu - Mutluluk
Uğur Utkan - Hz. Ebubekir Sıddık
Kemal Çerçibaşı - Bir yıldırım çarptı ...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 16395471
 Bugün : 784
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 704712
 Bugün : 49
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 215
 126. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim