Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1538 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Mucize
Kürsü Kainatın Efendisi

  Sayı: 102 -

Hacc mevsiminde Kâbe ziyaretçileri toplanınca Kureyşliler şu kararı verdiler: “­İşte fırsat! Büyük topluluk karşısında hepiniz M….’e dair bir şey söyleyin ve sözlerinizde birbirine aykırı bir şey olmamasına dikkat edin!»

Kureyşliler, bütün kabilelerin toplu bulunduğu böyle bir zamanda birdenbire bir İslâm daveti olmasından korkuyorlar ve kalabalıkların böyle bir davete kapılacakları şüphesini besliyorlardı. Bu yüzden bir araya gelmişler, müşavere ediyorlardı. Ortaya şu fikir atıldı:

―Kâhindir diyelim!

Velid bu fikri beğenmedi:

―­Kâhin değildir. Onun kelâmı kâhinlerin diline benzemez!

―Mecnundur diyelim!

―Mecnun da değildir. Onda cinnet hal ve alâmeti yok!

―Şair olduğunu hiç iddia edemeyiz. Biz şiirin her çeşidini biliriz. Şiire benzemez O’nun kelâmı…

―Sahir (büyücü) olduğunu öne sürelim!

―Sahire neresini benzetebiliriz ki; üfürüğü yok, düğüm bağlaması yok, büyücülük işlerinden hiçbir şey gösterdiği yok…

Apışıp kaldılar.

―Ya ne diyelim?

Velid, tekliflerden hiçbirine temel ve dayanak olmadığını görünce şöyle konuştu:

―Bütün bu fikirler bâtıldır. Ağzını açıp tek kelime sarfetmeyiniz!

Benî Seleme’den İshak Bin Yesarî rivayeti:

―Benî Selem’den birkaç yiğit, Allah Resûlünün hizmetine varıp İslâm’a geldiler. Kabilelerine döndükleri zaman biri, gidenler ve dönenler arasındaki oğluna hitap etti: “O zatın kelâmından işittiğini bana naklet!” Oğlu Fatiha sûresini okumaya başladı. Babası haykırdı! “Bu ne güzel, ne üstün, ne yüce kelâm! Her sözü böyle midir?” Oğlu cevap verdi: “Bundan daha güzelleri var!”

Bazı âlimler demişlerdir ki: “Kur’ân yapraklara yazılıp dağda, kırda, kimsesiz bir yere bırakılsa, kimin yazdığı ve okuduğu bilinmese, selîm akıl, O’nun Allah’tan geldiğini yine kestirir. İnsanoğlunun da böyle bir kelâm harikasına muktedir olmadığını takdir eder. Bunun insanlar içinde en doğru, en faziletli, en imanlı kimseye Allah tarafından gönderilmiş olduğunda hiç şüphe yoktur.”

Evet; Kur’ân’ın îcazına, derinlik ve inceliğine hiçbir sınır ve çerçeve konulamaz.

Muhammed Bin Kâab:

―Utbe Kureyşlilerle meşveret etti ve Allah Resûlünü davasından vazgeçirmek için O’na menfaat teklif etmek fikrini müdafaa etti. Onlar da bu teklifi uygun bulup: “Ey, Velid’in babası Utbe, git, teklif et, bakalım ne karşılık verir?” dediler. Utbe, Allah’ın Resûlünün yanına gitti ve tekliflerini tek tek saydı, Kâinatın Efendisi’ne bir sürü dünya nimeti vadetti. Allah’ın Resûlü, Utbe’yi sonuna kadar dinledikten sonra sordular. “Sözün bitti mi, yâ Ebâ Velid?” Utbe, “Evet!” deyince, Varlığın Nuru: “Sen de benden dinle!” buyurdular ve secde sûresini Besmeleden başlayarak okumaya koyuldular. Allah’ın Resûlü secde âyetine kadar okudular ve o noktada secdeye vardılar. Utbe’ye hitap ettiler: “İşittin mi, ya Ebâ Velid?..” Utbe: “Evet!” dedi. Allah’ın Resûlü: “İşte sen ve işte o!” cevabını verdiler. Velid kalkıp Kureyşlilerin yanına geldi ve dedi: “Ey Kureyşliler, ben O’ndan öyle bir kelâm işittim ki, ömrümde mislini duymadım. Şiir değil, sihir değil, kehanet değil!.. Bu zatı kendi haline bırakın ve O’na dokunmayın! Bana Kur’ân okudu ve Ad ve Semûd’un başlarına gelen belâ ve musibete dair korkutucu âyete sıra gelince, ben, başımıza bir felaket gelmesinden korktum. Bilirsiniz ki, O, yalan söylemez. Dikkat edin de başımıza bir şey gelmesin!”…

Beyhâki ve Müslim rivayetlerince Ebu Zer Hazretlerinden nakil:

―Ben biraderim Enis’ten üstün şair tanımadım. Cahiliyet devrinin meşhur oniki şairini yenen adamdı o… Mekke’ye gidip Allah Resûlünün haberini getirince ona sordum: “Halk O’nun hakkında ne söylüyor?” Cevap verdi: “Şairdir, büyücüdür, kahindir! Diyorlar. Ama ben bu gibilerin kelâmını bilirim. O’nun getirdiği hiçbirine uymuyor. Netice şudur ki, M….. doğrucudur ve yalancı onlardır.”

Velid Bin Mugîre, belâgat ve fasahatte Kureyş’in başıydı. Bir gün Allah’ın Resûlüne dedi:

―Bana biraz Kur’ân oku!

Allah’ın Resûlü, Allah’ın adalet ve ihsan emrettiği âyeti okudular. Velid bir kere daha okuttu ve dedi:

―Vallahi bu kelâmın başka bir halâvet ve lezzeti var!”

Ve Kureyşlilere şöyle hitap etti:

―Aranızda şiir dünyasını benden iyi bilen yoktur. O’nun okuduğu kelâm ne şiirde, ne sihirde, ne kehanet dilinde bulunabilir. Bambaşka bir güzelliği var… O, bütün kelâm çeşitlerini aşar, kimse O’nunkini aşamaz!

Âlimler Kur’ân’ın icazı üzerinde altı yönden ayrı istikametler üzerinde farklı görüşler belirttiler. Birincisi Kur’ân’daki icazın bir belâgat meselesi olduğudur.

Mesela: “Kısasta hayat vardır.” meâlindeki âyet birkaç harf ve kelime içinde binbir mânâyı toplamıştır. Hâsılı az ibare çok mânâ ifadesi ve eksik, cılız mefhumlardan pak ve münezzeh olmak şiarı Kur’ân’ın icazı cümlesindedir.

Eba Ubeyde nakleder:

―Bir kimse “Sana emredileni yap” meâlindeki âyeti işitir işitmez secdeye vardı ve bu kelâmın fesahatine secde ettiğini söyledi.

Zâhirî mânâ bakımından basit görünen nice âyetler vardır ki, derinliğine, anlamları sonsuzdur. Bunlar öyle mânâlardır ki, yöneldikleri binbir istikametten herbiri gerçektir ve hakikat hangisine bağlansa doğrudur.

Esmaî Hazretleri hikâye eder:

“5-6 yaşlarında bir arap kızı gördüm. Günahlarımdan istiğfar ederim diye dua etmekteydi. Ona henüz günah çağında olmadığını söyledim. Bana dönüp günahın aslını ve istiğfarının sebebini bildiren bir iki beyit okudu. Kıza hayran oldum. Bu misilsiz belâgat ve fesahate 5-6 yaşlarında bir kızın nasıl ulaşabilmiş olduğunu sormaktan kendimi alamadım.

Cevap olarak: “Benimki de belâgatten mi sayılır?” dedi ve Kur’ân’dan bir âyet okuyup belâgatin ne demek olduğuna misal gösterdi. Bu âyet Hazret-i Musa ve onun annesi tarafından emzirilmesine ve onu, Nil suyuna korkmadan bırakmasına aitti.

Bir gün Hazret-i Ömer mescitte uzanmış, uyurken, başının ucuna bir kimse geldi ve yüksek sesle şehadet getirdi. Bu adam Rumların patriklerindendi ve Arapça ile öbür dilleri çok iyi biliyordu. Bunları Hazret-i Ömer’e söyledikten sonra şöyle dedi:

―Ben esir Müslümanlardan bir kimseyi gördüm. Kur’ân’dan bir âyet okuyordu. O âyeti iyice tahlil ettim; ve anladım ki, Allah, İsa Bin Meryem’e indirdiği kitaptaki dünya ve âhiret hallerini o âyette toplamıştır. Ve işte benim Müslümanlığıma sebep olan bu âyet oldu.

Patriğin İslâm’a gelmesine sebep olan âyet meâli: “-Onlar ki, Allah’a itaat ederler, Resûlünün emirlerine uyup O’na boyun eğerler, günahlarından ötürü Allah’a karşı korku üzerinde bulunurlar ve kötülükten sakınırlar. Sonsuz nimete erenlerden ve zafer buluculardandır.”

Gerçekten bu kısacık âyet, tüttürdüğü sonsuz mânâ bakımından her iki dünya ölçülerini kapsamaktadır. Böyle bir derinliği insan kelâmının kucaklayabilmesi imkânsızdır.

Rivayet edilir ki, küfür cephesinin belâgat ustaları baş başa verip Kur’ân’a bir nazire yapmayı düşündüler. Uzun uzun çalıştılar ve bir insanın yerden zıplayarak yıldızlara yetişmeye kalkışması gibi bir imkânsızlık karşısında kaldılar. Nihayet uzun sûrelere nazire yapmaktan vazgeçip, aşağı tabakayı avlamak ve cahilliklerinden faydalanıp onlara İlâhî kelâm hissini vermek için kısa sûrelere el attılar. Bunda da bir şey başaramadılar ve rezil olmaktan öteye geçemediler. Bu tecrübeye girişenlerden biri yalancı peygamber, yahut peygamberlik iddiacısı sahtekar Müseyleme-tül-Kezzap’tır ki, uydurmaya kalkıştığı gülünç laflardan biri şudur: “Ey kurbağa! Niçin vak vak eder, durursun! Yukarı kısmın suda, aşağı kısmın da balçık içindedir. Ne suyu bulandırmak ne de sudan içenlere engel olmak elindedir!”

Aynı yalancı ve sahtekâr “El’Kaaria” sûresine nazire yapmaya kadar küstahlığını ileriye götürdü ve şu, çocuklara bile kahkaha attıracak saçmaları söyledi: “Fil nedir? Fil ne bildirdi sana ki, fil nedir? Onun hurma lifinden ipe benzer bir kuyruğu vardır. Bir uzun hortumu da vardır…”

Sonradan, peygamberlik iddiasındaki bu ahmak lânetliyi, Yemame cenginde domuz gibi tepelediler. (Devam edecek)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Hususilik... - Sayı 114
Hususilik... - Sayı 113
Hususilik... - Sayı 112
Hususilik... - Sayı 111
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Emanet gazete isteyen, “bakabilir miyim?” diyor; “okuyabilir miyim” değil… Demek okunması gereken gazeteler, bakılır duruma düşmüş; yani albüm olmuş… Hem de (görmeyen gözlere yazıklar olsun) “fuhş albümü”…
Ortada bir basın olmadığına göre, neyin krizinden söz ediyorlar?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15274147
 Bugün : 4234
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 647149
 Bugün : 586
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim