Şehadet Olgun Albayrak Sayı:
103 -
 Bir gece ırmaklar yatağında uyurken,
Çıtırların ardına, taşların gediğine,
Ne pusular kurulur…
Bir gece masum bir ceylan,
İçmek isterken belki de son şerbetini,
O titrek dudaklarını önüne eğdiğinde,
Yabanlarca vurulur.
Çığlar düşer zemherinin başından;
Halkalanmış sulara yıldız düşer, ay düşer.
Sönünce seherlerde gecenin kandilleri,
Gayri kuşluk vaktine eyvah düşer, vay düşer…
Bir gece ay damlıyordu dalların üzerine;
Yaprakları tutuşmuş güllerin üzerine.
Bir gece aç köpekler uludu uzun uzun,
İnlerine çekilmiş çakalların üzerine.
Yiğidim, sen ne kadar tetik dursan da,
İhanete dağlar mı dayanabilmiş?
Bu gece fer düştü annenin gözlerine.
Belli ki, rüyaları muştulara boyanmış:
Belki melek çehreli, huri giyimli kızlar,
Belki de uzaklardan göz kırpmıştı yıldızlar…
Ah be yiğidim,
Seni bir annenin dilinde arasalar yeridir.
Hiç eksik olmaz adın, beş vakit, ezber gibi.
Ya gecenin son vakti, pencerenin önünde,
Büyülü gözleriyle kimdir sema şahidi?
Belki, rüyalara dolanmış bir peridir.
Belki de minik bir dudağın yaş tutan elleridir.
Ah be yiğidim,
Ayakları aksak, hikâyesi fena,
Lânet bir hırs uğruna,
Gözlerine bakmadan, kıydılar sana…
Bir ocağın göğsüne, kor düştü semalardan.
Kırıldı can kafesi, tuz buz oldu saraylar.
Bir vatanın kalbine meteor düştü semalardan.
Artık koca milletin evlâdı oldun yiğit!
Adın ruha üflendi, makamın kondu: Şehit!
|