Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2268 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Zincirli kaya
Dergi Editörü

  Sayı: 106 -

Kardelen’e can suyunu veren Bilecik ve civarında, içinde olağan dışı hadiseler barındıran, yaşanmış hayat hikâyeleri anlatılır. İçindeki fevkalâdeliklere rağmen kimse bu hikâyeleri yadırgamaz, can kulağı ile dinler, anlatılanlara kalpten inanır. “Yanmayan tahta kaşıklar” bunlardan sadece biridir. Bu hikâyeyi, dergimizin sahibi Ali Hocamdan daha önce dinlemiştim. Geçen sene iştirak ettiğimiz bir organizasyonda, Bilecik’in Bozüyük ilçesinde yaşayan yazar Kurulay Yılmaz, “Flamingo Yolu-Yaşanmış Hikâyeler” kitabını hediye etti. O kitapta bu hikâyenin kâğıda döküldüğünü gördüm ve mutlu oldum. Zira kaleme alınan metin, artık hikâye olmaktan çıkmış, anlatanın büyük dedesinden nakledilen bir hatıra haline gelmişti. Buyurun okuyalım;

“Anlatan; Sabahattin Yavuz

Büyük dedem bilgisine müracaat edilen bir din adamıymış. Bulgaristan’da odaları varmış. Odaya kim olduklarını dahi bilmedikleri, gelen gidenler çok olurmuş. Herkese yemek verilirmiş. Kendisi sanatkârmış. Yemekte kullanılan tahta kaşıkları kendisi yapıyormuş. Her yemekten sonra da kaşıkları ateşe atıp yakıyormuş. Ancak kaşıklardan yanmayan bir kaşık olurmuş. Bu durum, yemek yiyenlerin içinde Hızır’ın (as) bulunduğuna yorumlanmış. Hızır’ın kullandığı kaşık yanmazmış. Bu şekilde 12 kaşık birikiyor. Türkiye’ye göç ederken bu kaşıklarla yine yemek yenen iki ahşap sofrayı da beraberinde getirmiş. Kaşıklar ve sofra Ayvalı Köyümüzdeki camiye konuluyor. Yakın zamana kadar duruyordu. Düğün dernek gibi özel günlerde kullanılıyordu. Büyüklerimizin anlatımı. Misafir geleceği zaman sofra sallanıp ses çıkarıyormuş. Önceden misafir geleceği anlaşılıyormuş. Ancak gençler bu sofrada içki içmişler. Bu özellik de kaybolmuş.” (Kurulay Yılmaz, Flamingo Yolu-Yaşanmış Hikâyeler, Haziran 2018)

İstiklâl harbi esnasında, Bilecik, üç defa Yunan tarafından yakılmış ve talan edilmiştir. Şeyh Edebâli Hazretlerinin türbesindeki yanmış ama kül olmamış ahşap direk hâlâ o günlerin izlerini taşır, tıpkı Ertuğrul Gazi ceddimizin türbesinin pencerelerindeki kurşun izleri gibi…

O günlerin izlerini taşıyan bir de Zincirli Kayamız vardır. Hemen türbe yolunun kenarında bütün haşmetiyle sizi karşılayan Zincirli Kaya, aslında adı üstünde bir yüce kaya, taştır. Ama o, Bilecikli için sadece bir kaya, taş değildir, hiç olmamıştır da. Bağlı olduğu daha doğrusu bağlı olması gerektiği ana kayalıktan gözle görülür mesafede ayrık, kopuk, tek başına bir karakter arz eden heybeti vardır. Ziyaretçiler türbe yolunda ilerlerken doğru bir açıyla bakarlarsa Zincirli Kaya’nın arkasındaki tepelikten ayrı ve bağımsız bir duruşu olduğunu rahatlıkla görürler. Bilecikli, bu kayanın, Yunan harbi esnasında gâvur askerlerinin üzerine kapaklandığını ve sonra yine eski yerine kalktığına inanır. İnanırız. Adını, memleket kurtulduktan sonra bir daha devrilmesin diye önüne çekilen zincirden alır.

Biz yaşadığımız coğrafyayı bildiğimiz için bunları anlattık. Yoksa Anadolunun her köşesinde bunlara benzer nice yaşanmış hikâye vardır. Bugün, bu hikâyeleri anlatan, dinleyen ve inananları hor ve hakir gören, yabanî ot misali anlayışlar türedi. Bunlara inananlar, eğitim seviyesi düşükse cahil, eli kalem tutuyorsa şirk koşan olarak itham ediliyor. Oysaki Bilecik’teki Şeyh Edebâli türbesinde, Küre’deki Dursun Fâkih türbesinde, Söğüt’teki Ertuğrul Gazi türbesinde, Bozüyük’teki Kumral Abdal ve İnhisar’daki Abdullah Mihal Gazi türbelerinde, ziyaretler esnasında, itikada aykırı en ufak bir anlayış, emare görmediğimi tarihe not düşmek için belirtmek zorundayım. Evim, arabam olsun, evde kalmış kızım koca bulsun diye bu türbelerin ziyaret edildiğine, Allah korusun orasına, burasına, ağacına, dalına en ufak bir bez, çaput bağlandığına bir kere bile şahit olmadım, olmadık.

Kardelen, bütün bunları bilerek, bir plan ve program çerçevesinde, tıpkı Abdülhamid Han, Üstad, Esma-ül Hüsna, Tasavvuf sayılarında olduğu gibi şimdi de Anadolu irfanını ele aldı. Millet olarak bizi ayakta tutan ve tutacak kodların adı geçen şahsiyetlerde ve kavramlarda saklı olduğuna inanan Kardelen’den selâmlar.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Kaleme yemin... - Sayı 122
Çare... - Sayı 121
Ektik ektik yetişecek... - Sayı 120
Üstün fikir... - Sayı 119
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun

 Ne mutlu takva üzere yaşayabilene...Tebrik ederim, sade, anlaşılır ve sıkılmadan okunacak şekilde ka... Ömer Faruk Erkoyun


Sanatımızın, özellikle şiirimizin şu andaki seviyesini güneş ışığının yokluğuna mı, yoksa ondan gelen ışığın yansımasını engelleyip, bizi suni bir güneş tutulmasıyla karşı karşıya bırakanlara mı bağlamalı?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Yalnız ve başıboş değiliz
İranın neye ihtiyacı var?
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Tevhid yoksa huzur da yok
Gülerek günah işleyen ağlayarak cehennem


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 14539797
 Bugün : 3156
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 629658
 Bugün : 73
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 159
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim