Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1346 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Türkün kimliği
Site Editörü

  Sayı: 107 -

Kimlik deyince hepimizin aklına nüfus kâğıdı gelir. Nüfus kâğıdında veya yeni hali ile kimlik kartlarında kişiyi işaret eden isim, soyisim bilgileri yanında fotoğraf, doğum yeri ve tarihi gibi bilgiler de yer alır. Ama kişinin kendisi bu bilgilerden çok daha fazlasıdır. Bir varlığın ismi o varlığın kendisi değildir, isim o varlığı işaret eden bir “şeydir”.

Toplumların da isimleri vardır. Bu toplumlardan bazıları dünya tarihinde söz sahibi olmuş ve medeniyet olarak kabul edilmişlerdir. Türkler de bu medeniyetlerden biridir. İsmimizin nereden geldiği hakkında çeşitli rivayetler var. Türk isminin yüzyıllar evvel ilk kez Çinliler veya diğer komşularımız tarafından kullanıldığı düşünülüyor. Şu anda üzerinde yaşadığımız topraklara da “Türkiye” diyen biz değiliz, İtalyanlar, biz Diyâr-ı Rum veya Anadolu demişiz. Nasıl ki bir sülâle veya büyük bir aile kendi içlerinde aile fertlerinin isimleri ile iletişim kurabilir ancak dışarıdan biri aileyi işaret ederken o ailenin adı veya lâkabını kullanır ve o lâkap çoğunlukla komşular tarafından verilir, çok büyük bir aile olarak tanımlayabileceğimiz toplumlarda da isimlendirme genelde böyle olmuş.

Toplumların farklı zamanlarda farklı özellikleri ön plâna çıkabilir. Çok uzun zaman alan çevresel değişikliklerle o topluluğun kimliği de bu değişime göre dönüşebilir. Ama temel karakter özellikleri aynı kalır. Misal, Hz. Ömer iman etmeden önce de kuvvetli, cesur ve asabi bir zattı, iman ettikten sonra bu özelliklerini İslâm’a uyan bir şekilde kullandı. Milâttan önceki zamanlarda Türk olarak işaret edilen topluluk iyi savaşan, cesur, sert iklimlere alışık, iklim ve ihtiyaçlar nedeni ile göç eden kişilerden oluşuyordu. İslâm ile şereflendikten sonra bu özelliklerini İ’lâ-yi Kelimetullah için kullanmaya başladılar.

Toplum kimlikleri ilk oluştuğu anda bir ırkı temel alabilir, alması normaldir. Ancak bu kimliğin bir ırk üzerinden devam etmesi mümkün değildir. Tarihî akış da böyledir. Hattâ Osmanlı hanedanında ülkedeki bir Türk aile öne çıkmasın diye hanımlar hep yabancılardan seçilmiştir. Ancak bu olmasa bile Türk kimliği ırkçılığa en uzak toplum kimliğidir. Çünkü çok farklı bir anlam taşır.

Türk Kimliği’ndeki “Türk” kelimesi bir ırka işaret etmemektedir. Günümüzde -veya herhangi bir zamanda- saf bir ırk peşinde koşmak abesle iştigaldir. İnsanın annesi, babası, cinsiyeti, doğduğu yer gibi özelliklerini seçme imkânı yoktur. Hiçbir dahli olmayan özellikleri ile bir kişinin övünmesi akıllıca bir hareket değildir. Böyle özellikler için ancak şükredilir. Efendimiz de burada ölçüyü koymuştur: “Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur, üstünlük takva iledir.” Bu hüküm üzerine “ama” ile devam eden cümle kurmak edepsizlik olur. Kabirde sorulacak sorular insanın kendi eliyle yaptıkları ile ilgilidir. Yoksa cinsiyetin ne, göz rengin ne, hangi millettensin diye sorulmayacaktır.

Bendeniz Karadeniz damadıyım. Bir gün hanım tarafının bir düğünü için minibüs ile yola çıktık, birlikte yolculuk ettiğimiz teyzelerden biri hanıma beni sordu, nereli diye, Bilecikli deyince hâlâ gülümseten şu cevabı verdi: “Olsun, o da insan”. Yaşadığın topraklara yakınlık duymak herkesin mayasında var. Efendimiz’in Mekke’ye, Medine’ye yaklaşımını hatırlayalım, Uhud gibi zahirde toprak ve kaya parçası gözüken yere muhabbetini hatırlayalım. Bu açıdan teyzenin sözü yanlış anlamaya müsait de olsa bir samimiyet gösteriyor.

Türk Kimliğini ele alırken bu ölçüleri unutmamamız gerek. Peki, Türk kimliğindeki “Türk”, bir ırkı işaret etmiyorsa neyi işaret ediyor? Gelin bu sorunun cevabını 16. yüzyıl İtalya’sında arayalım.

16. yüzyılın sonlarına doğru İtalya’da bir değirmenci var, ismi Menocchio. Menocchio sade bir değirmenci değil, okuyan, okudukları üzerinde fikir oluşturan ve bunları tartışan da biri. Okuduğu kitaplar arasında Kur’ân-ı Kerîm’in de olduğu söyleniyor. Bu değirmenci çiftçimizin zamanla oluşan bazı düşünceleri kilise tarafından sakıncalı bulunuyor, uzun yıllar süren sorgulamalar sonunda Menocchio feci şekilde idam ediliyor. Değirmencinin mahkeme zabıtlarında suçlamalar arasında şu da var: “Türk mü oldu, Türkleşti mi?”

Elbette buradaki “Türk mü oldu” sözü “müslüman mı oldu” anlamında kullanılmış. Bu sadece 16. yüzyılda değil, sonrasında da böyle olmuş Avrupa’da... Balkanlar’da halen geçerli bir durum. Yabancılar için Türk demek, müslüman demek. Türk kimliğinin anlamını en kolay görebileceğimiz yerlerden biri Çanakkale şehitliğidir. Orada etnik olarak Türk olmayan birçok “Türk” şehit yatıyor.

Buradan anladığım şu; milâttan önce savaşçı, cesur, sert iklimlerde yaşayabilen bir halkı işaret eden Türk kimliği, İslâm’la şereflenmemiz sonrasında farklı bir noktayı işaret etmeye başlamış. Bu işaret kimi zaman gücünü kaybeder gibi olsa da, çok şükür ki, bugün yine aynı noktaya gelme emareleri verdiğini görüyoruz. Bize düşen böyle bir kader ile görevlendirilmiş milletten olmakla övünmek yerine bu kaderde üzerimize düşen görevi hakkıyla yapmaya çalışmaktır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Asıl Kahramanlık Âfet Önc... - Sayı 116
Temel Sağlam Mı?... - Sayı 115
Yaz Dostum... - Sayı 114
İnce İnsan... - Sayı 113
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (117):
Türk Musikîsi

Son Eklenen Yorumlardan
 Böylesi bir eser hiç yorum almamış hayret ki hayretttttttt nasıl olur anlamıyorum ....Etkili anlatım... yasemin olgaçay

 Mükemmel bir yazı. Yüreğinize sağlık. ... Beyza Şen

 Herkes bir çok hastalığa iyi gelen mai kibrit-i şerif ten bahsetmiş te nedir nasıl yapılır hiçbir bi... Ömer

 Elinize emeğinize sağlık sayın hocam. Sakın okuma yazınız harika olmuş. Maalesef biz ilk emri OKU ol... Ahmet Güney

 Kökümü arıyorum... Mikail


ACIYORUM

Millet, Meclis’i seçiyor...

Meclis, millet namına kanun yapıyor...

Anayasa Mahkemesi de bu kanunları bozabiliyor...

 

Şimdi söyleyin:

Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla mı milletin?

Hâkimiyet kayıtsız şartsız Anayasa Mahkemesi’nin mi?

Hâkimiyet kayıt ve şartla Anayasa Mahkemesi’nin mi?..

(Kardelen; 13; Mart 1997)

 

ACIYORUM

Bir takım kimselerin, yetkilerini aşarak, kanun dışı teşkilâtlar kurduğu ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu artık kimsenin yok diyemeyeceği bir gerçek halinde ortaya çıktı.

Bunlar, başlangıçta en azından, kanunların kötülerle ve kötülükle mücadelede yetersiz kaldığını düşünüyor.

Böyle örgütlere karşı çıkanlar da, gizli ve kanun dışı teşkilât kurulacağına falan falan kanunlara ve filân filân mekanizmalara dayanarak şöyle şöyle mücadele mümkündür, demiyorlar...

 

Öyleyse...

Ya bu ülkede kanunlar ve işleyen mekanizma yetersizdir... Ya devleti idare edenler...

Bu işin (ya)sı, (ma)sı yok... Hem kanunlar ve işleyen mekanizma, hem idareciler yetersiz...

(Kardelen; 13; Mart 1997)
66
Beşik Miydi Sallanan
Neye Muhtacız?
Yeniden Soruyoruz: Bir Dergi Ne İşe Yara
Elbistan Hüzünleri
Yer Kabuğu İle Birlikte Gönlümüzün De Fa


Ali Erdal - Neye Muhtacız?
Kadir Bayrak - Üretememek
Necip Fazıl Kısakürek - Dünyayı İmar
Bedran Yoldaş - İstenmeyen Fiil: Yar...
Bedran Yoldaş - Eylül
Ekrem Yılmaz - Liyakat - Taşın Altı...
Ekrem Yılmaz - Bahar
Ekrem Yılmaz - Sınırsız Sevgim
Ekrem Yılmaz - Şarkımızdan Dinledik
Ekrem Yılmaz - Gâzi Çınar
Dergi Editörü - Yeniden Soruyoruz: B...
Site Editörü - Asıl Kahramanlık Âfe...
Necdet Uçak - Çalışana Verir Mevlâ...
Necdet Uçak - Tövbe Et
Necdet Uçak - İmân
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Kardelen Dergisi - Dergilere bir darbe ...
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
Kardelen Dergisi - Acıyorum - Çalışmak
Kardelen Dergisi - Gelecek Sayı Konusu
M. Nihat Malkoç - Elbistan Hüzünleri
M. Nihat Malkoç - Yer Kabuğu İle Birli...
Hızır İrfan Önder - Kork İçimdeki Cehenn...
Mehmet Balcı - Kardeş Olalım
Mehmet Balcı - Bozgun
Ahmet Çelebi - Neredesin Ey Merhame...
Hikmet Öztürk - Sorumlu Kim?
Muhsin Hamdi Alkış - Deprem Felâketi: Âye...
Halis Arlıoğlu - Oy Namustur
Ahmet Değirmenci - Ninni
Ahmet Değirmenci - Aşkın Mezarı
Osman Akyol - Çiğ Tanem
Erdem Özçelik - Hepimiz Biraz Issızı...
Remzi Kokargül - Bir Şehrin Gözyaşlar...
Murat Yaramaz - Yanıt
Murat Yaramaz - Kolay Gelsin
Mahmut Topbaşlı - Altı Şubat Gecesi
Mahmut Topbaşlı - Kor Ateşler İçinde
Erkan Karakaya - Ölümüm
Cemal Karsavan - Ya Duygular Öldürür ...
İlkay Coşkun - Türk Kimliği
Özkan Aydoğan - Beşik Miydi Sallanan
İlknur Eskioğlu - Âyet Gâyet Açık
Selahaddin Yıldız - Ha!
Ayşe Yaz - Kafasında Duman Tüte...
Yahya Daban - Sağlam Zemin
İrfan Aydın - Umudumun Gonca Gülle...
İrfan Aydın - Baş Rolde Sen Varsın
Ahmet Cihan Acar - Ölüm
Ahmet Cihan Acar - Hiç
Ahmet Rıfat İlhan - Ses
Mehmet Baş - Çattılar Seni
Hamid Ahmedzade - Çanakkale Şehitlerin...
Emine Öztürk - Sarsıntı
Servane DAĞTUMAS - Azerbaycanlı yazar F...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 11696380
 Bugün : 1892
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 581005
 Bugün : 44
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 50
 116. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
Son Güncelleme: 21 Mayıs 2023
Künye | Abonelik | İletişim