Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1553 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Türkün kimliği
Site Editörü

  Sayı: 107 -

Kimlik deyince hepimizin aklına nüfus kâğıdı gelir. Nüfus kâğıdında veya yeni hali ile kimlik kartlarında kişiyi işaret eden isim, soyisim bilgileri yanında fotoğraf, doğum yeri ve tarihi gibi bilgiler de yer alır. Ama kişinin kendisi bu bilgilerden çok daha fazlasıdır. Bir varlığın ismi o varlığın kendisi değildir, isim o varlığı işaret eden bir “şeydir”.

Toplumların da isimleri vardır. Bu toplumlardan bazıları dünya tarihinde söz sahibi olmuş ve medeniyet olarak kabul edilmişlerdir. Türkler de bu medeniyetlerden biridir. İsmimizin nereden geldiği hakkında çeşitli rivayetler var. Türk isminin yüzyıllar evvel ilk kez Çinliler veya diğer komşularımız tarafından kullanıldığı düşünülüyor. Şu anda üzerinde yaşadığımız topraklara da “Türkiye” diyen biz değiliz, İtalyanlar, biz Diyâr-ı Rum veya Anadolu demişiz. Nasıl ki bir sülâle veya büyük bir aile kendi içlerinde aile fertlerinin isimleri ile iletişim kurabilir ancak dışarıdan biri aileyi işaret ederken o ailenin adı veya lâkabını kullanır ve o lâkap çoğunlukla komşular tarafından verilir, çok büyük bir aile olarak tanımlayabileceğimiz toplumlarda da isimlendirme genelde böyle olmuş.

Toplumların farklı zamanlarda farklı özellikleri ön plâna çıkabilir. Çok uzun zaman alan çevresel değişikliklerle o topluluğun kimliği de bu değişime göre dönüşebilir. Ama temel karakter özellikleri aynı kalır. Misal, Hz. Ömer iman etmeden önce de kuvvetli, cesur ve asabi bir zattı, iman ettikten sonra bu özelliklerini İslâm’a uyan bir şekilde kullandı. Milâttan önceki zamanlarda Türk olarak işaret edilen topluluk iyi savaşan, cesur, sert iklimlere alışık, iklim ve ihtiyaçlar nedeni ile göç eden kişilerden oluşuyordu. İslâm ile şereflendikten sonra bu özelliklerini İ’lâ-yi Kelimetullah için kullanmaya başladılar.

Toplum kimlikleri ilk oluştuğu anda bir ırkı temel alabilir, alması normaldir. Ancak bu kimliğin bir ırk üzerinden devam etmesi mümkün değildir. Tarihî akış da böyledir. Hattâ Osmanlı hanedanında ülkedeki bir Türk aile öne çıkmasın diye hanımlar hep yabancılardan seçilmiştir. Ancak bu olmasa bile Türk kimliği ırkçılığa en uzak toplum kimliğidir. Çünkü çok farklı bir anlam taşır.

Türk Kimliği’ndeki “Türk” kelimesi bir ırka işaret etmemektedir. Günümüzde -veya herhangi bir zamanda- saf bir ırk peşinde koşmak abesle iştigaldir. İnsanın annesi, babası, cinsiyeti, doğduğu yer gibi özelliklerini seçme imkânı yoktur. Hiçbir dahli olmayan özellikleri ile bir kişinin övünmesi akıllıca bir hareket değildir. Böyle özellikler için ancak şükredilir. Efendimiz de burada ölçüyü koymuştur: “Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur, üstünlük takva iledir.” Bu hüküm üzerine “ama” ile devam eden cümle kurmak edepsizlik olur. Kabirde sorulacak sorular insanın kendi eliyle yaptıkları ile ilgilidir. Yoksa cinsiyetin ne, göz rengin ne, hangi millettensin diye sorulmayacaktır.

Bendeniz Karadeniz damadıyım. Bir gün hanım tarafının bir düğünü için minibüs ile yola çıktık, birlikte yolculuk ettiğimiz teyzelerden biri hanıma beni sordu, nereli diye, Bilecikli deyince hâlâ gülümseten şu cevabı verdi: “Olsun, o da insan”. Yaşadığın topraklara yakınlık duymak herkesin mayasında var. Efendimiz’in Mekke’ye, Medine’ye yaklaşımını hatırlayalım, Uhud gibi zahirde toprak ve kaya parçası gözüken yere muhabbetini hatırlayalım. Bu açıdan teyzenin sözü yanlış anlamaya müsait de olsa bir samimiyet gösteriyor.

Türk Kimliğini ele alırken bu ölçüleri unutmamamız gerek. Peki, Türk kimliğindeki “Türk”, bir ırkı işaret etmiyorsa neyi işaret ediyor? Gelin bu sorunun cevabını 16. yüzyıl İtalya’sında arayalım.

16. yüzyılın sonlarına doğru İtalya’da bir değirmenci var, ismi Menocchio. Menocchio sade bir değirmenci değil, okuyan, okudukları üzerinde fikir oluşturan ve bunları tartışan da biri. Okuduğu kitaplar arasında Kur’ân-ı Kerîm’in de olduğu söyleniyor. Bu değirmenci çiftçimizin zamanla oluşan bazı düşünceleri kilise tarafından sakıncalı bulunuyor, uzun yıllar süren sorgulamalar sonunda Menocchio feci şekilde idam ediliyor. Değirmencinin mahkeme zabıtlarında suçlamalar arasında şu da var: “Türk mü oldu, Türkleşti mi?”

Elbette buradaki “Türk mü oldu” sözü “müslüman mı oldu” anlamında kullanılmış. Bu sadece 16. yüzyılda değil, sonrasında da böyle olmuş Avrupa’da... Balkanlar’da halen geçerli bir durum. Yabancılar için Türk demek, müslüman demek. Türk kimliğinin anlamını en kolay görebileceğimiz yerlerden biri Çanakkale şehitliğidir. Orada etnik olarak Türk olmayan birçok “Türk” şehit yatıyor.

Buradan anladığım şu; milâttan önce savaşçı, cesur, sert iklimlerde yaşayabilen bir halkı işaret eden Türk kimliği, İslâm’la şereflenmemiz sonrasında farklı bir noktayı işaret etmeye başlamış. Bu işaret kimi zaman gücünü kaybeder gibi olsa da, çok şükür ki, bugün yine aynı noktaya gelme emareleri verdiğini görüyoruz. Bize düşen böyle bir kader ile görevlendirilmiş milletten olmakla övünmek yerine bu kaderde üzerimize düşen görevi hakkıyla yapmaya çalışmaktır.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Sosyal medyanın gücü... - Sayı 119
Adâlet mülkün temeldir... - Sayı 118
Müzik, kültür kimliği olu... - Sayı 117
Asıl Kahramanlık Âfet Önc... - Sayı 116
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


“Yeni Dünya Düzeni” diye bir şey attılar ortaya… Ondan sonra ne ses çıktı, ne soluk… “Yeni Dünya Düzeni” dedikleri, boşluğun sessizliğini dinlemek gibi bir şey mi acaba?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Deniz kabarıyor
Gazze günlüğü
Sosyal medyanın gücü
Üstün fikir
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş
Fatih Sultan Mehmet (4)


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13161056
 Bugün : 2546
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 604766
 Bugün : 205
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 226
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim