|
Mutluluk Mustafa Kozlu Sayı:
126 -
 Allahın selâmı üzerinize olsun.
Bir tarafında yemyeşil çam ağaçları, diğer tarafında uçsuz bucaksız meyve ağaçları, diğer tarafında derelerinden şarıl şarıl suların aktığı şirin bir köy vardı. Bu köyde yaşayan yaşlı bir bilge adam vardı. Her zaman kendisi gibi bir yaşlı ağacın altına gider, orada oturur, tefekkür eder, Allah’a dua ederdi. Yine günlerden bir gün, ağacın altına oturdu, tefekkür etti, Allaha dua etti; “Allahım, şükretmekten aciziz, emanetini gezdiriyoruz. Var olan nimetlerini saysak yoka sıra gelmiyor. Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. İcat fıtratın şükrü, sanat hilkatın şükrü, hidayet iradenin şükrü, adalet vicdanın şükrü, tefekkür aklın şükrü, muhabbet kalbin şükrü, iman iç dünyamızın şükrü, İslâm dış dünyamızın şükrü, ibadet kulluğumuzun şükrü, tevhid hakikatın şükrü, tertil Kur’ân’ın şükrü, tahkik muhakemenin şükrü, tebliğ hidayetin şükrü, nafile namazlar farz namazların şükrü, yoksullara infak servetin şükrü.” dediği anda eline bir su damlasının düştüğünü farketti. Dikkatle yukarı baktı ve oturduğu ağacın altında bir karga gördü, dikkat etti, karga ağlıyor. Merakla sordu: Neden ağlıyorsun? Karga cevap verdi, “Çocuklar bana taş atıyor, köpekler kovalıyor, simsiyah tüylerimden insanlar nefret ediyor. Keşke var olmasaydım.” Buna karşılık yaşlı adam, “Başkalarının ne düşündüğünü, sana nasıl davranacağını kontrol edemezsin. Herhangi bir şeyin istediğimiz gibi olmasını dilediğimizde gerçekler beklentilerimizden farklı olduğu zaman işte o zaman üzülürüz, ama sana yine de yardım edeceğim sevgili karga. Belki üzüntünü geçirebiliriz.” dedi, “Şimdi söyler misin bana, doğanı değiştirme imkânın olsaydı ne olmayı seçerdin?”. Karga, “Şahin olmak isterdim. Şahinler çok güçlüdür. Herkes onları hayranlıkla izliyor. Kimse onlara zarar veremez.” dedi. Yaşlı bilge de, “Peki o zaman bir şahinle konuşmanı istiyorum. Belki düşündüğün gibi güçlü değillerdir. Hadi git bir şahin bul ve onunla konuş.” dedi.
Bunun üzerinde karga sevinçle uçtu ve yüksek dağların, yüksek kayalıkların üzerinde bulunan şahinlerin yerini biliyordu ve oraya doğru gitti. “Selâm şahin kardeş, sen dünyanın en güçlü kuşusun, kimse sana meydan okuyamaz. Bu mutluluğun ve özgürlüğünün sırrı nedir? Bana da anlatır mısın?” dedi. Şahin gözlerini ufka dikerek konuşmaya başladı, “Görünüşler seni aldatmasın. İnsanlar bizi hayranlıkla izliyor olabilirler ama aynı insanlar bizi yakalamak için kapanlar kuruyorlar. Gece gündüz peşimizi bırakmıyorlar, devamlı savaşmak zorunda kalıyoruz. Gücüm özgürlüğümü elimden aldı. Sen gerçek mutluluğu arıyorsan yalnızca özgürce yaşayabilenlerin bileceği bir kuşa git danış.” dedi ve ekledi, “Mutluluğu, benim bildiğime göre barışın sembolü olan güvercinler bilir. Sen git onunla konuş.” dedi.
Karga, şahinin yanından ayrıldı. Dağlardan, ovalardan, bir şehre geldi. Aşağıda bir parkın içinde, çeşmenin yanında, bir beyaz güvercin gördü ve yanına indi. “Selâm güvercin kardeş, sen barışın sembolüsün, herkes seni çok seviyor. Bu mutluluğun sırrı nedir?” dedi. Güvercin, “Benim mutlu olduğumu kim söyledi? Beni posta olarak kullanıyorlar. Kanatlarım çok yoruluyor, özgürce yaşayıp mutlu olamıyorum.” dedi. “Sen gerçek mutluluğu arıyorsan dünyanın en güzel kuşu olan tavuskuşuyla git konuş. O hem güzel, hem de mutludur.” dedi.
Karga, “Peki.” dedi ve güvercinin yanından ayrıldı, havalandı ve tavuskuşlarını aramaya başladı. Duvarlarla çevrili bir bahçede, tavuskuşlarını gördü. Birisinin yanına indi ve “Güzel tavuskuşu, sen dünyanın en güzel kuşusun ve en mutlususun. Bu mutluluğunun sırrını bana da söyler misin?” dedi. Tavuskuşu, “Sevgili karga, bir zamanlar ben de dünyanın en mutlu ve güzel kuşu olduğumu düşünüyordum. Güzelliğim yüzünden beni buraya yakalayıp getirip hapsettiler. Dans etmeye zorluyorlar, tüylerimi çekiyorlar, canımı acıtıyorlar. Neyi hayal ediyorum biliyor musun? Özgürce uçmayı, özgürce seçmeyi hayal ediyorum. Seni gökyüzünde uçarken gördükçe kıskançlıktan kalbim çarpıyor.” Karga hayretle, “Ama ben, kimse beni sevmiyor, herkes benden nefret ediyor.” dedi. “İşte senin gerçek özgürlüğün bu sevgili karga. Kimse beğenmediğini tutup bir yere kapatmaz. Kimse hoşlanmadığını bağlamaz.” dedi, “Sen gerçek özgürlüğünün, mutluluğunun kıymetini bil.” diye ekledi. Karga da “Evet, ben gerçekten de özgürmüşüm, bugüne kadar bu kadar düşünmemiştim, demekki körmüşüm.” dedi.
Tavuskuşunun yanından ayrıldı ve yaşlı adamın yanına döndü. Yaşlı adama “Ben özgürmüşüm, her zaman da özgürdüm, özgürce uçuyorum, özgürce seçiyorum, özgürce var oluyorum. Büyük mücadelelerim özgürlüğümün bedeli.” dedi. Simsiyah kanatlarını açarak tüylerine baktı ve evvelce lanetli olarak gördüğü kanatlarını bu sefer Allah’ın bir lütfu olarak gördü. “Ben neysem oyum.” dedi, “Allah’a çok şükrediyorum ve hamd ediyorum ki beni böyle yaratmış, özgür ve mutluyum.”. Yaşlı bilge adam, “Çok sevindim sevgili karga, ben de mutlu oldum, şimdi söyleyeceklerimi iyi dinle ve hiç unutma!” dedi:
“En büyük yoksul kimdir? Az şeye sahip olan değil, sınırsız şeye sahip olmak isteyendir. Hayatın anlamı acılara katlanmak değil, hayata anlam katmaktır. Mutluluk çok şeye sahip olmak değil, az şeye ihtiyaç duymaktır. Kendi içinde bir cennet barındıranın dış dünyasında cehennem olmaz. Hayatımızı kendi düşüncelerimiz belirler, bunun için de mutluluğu başkalarında değil kendi içimizde keşfetmeliyiz. Kendi varlığımızda daha önemli bir varlığı keşfedip hayatımızı ona adamalıyız. O’da Allah’tır. Biz huzuru dünyada elimizin yetişmediğine ulaşmak diyoruz. Vallahi aldanıyoruz. Huzur Allah’ı bulmaktır. Allah’ım! Seni sığınak, barınak, tutanak biliriz, ya Allah deriz. Şeytandan sana sığınırız euzübillah deriz. Seninle işe başlar, bismillah deriz. Nimet verdiğinde, gönülden şükrederiz. Versen de, alsan da elhamdülillah deriz. Hayran kaldığımızda maşallah deriz. Pişman olduğumuzda estağfurullah deriz. Sevindiğimizde Allahuekber, üzüldüğümüzde innalillah deriz. Canımız sıkıldığında fesuphanallah, dinlendiğimizde gatunillallah deriz. Zafer kazandığımızda nasrı münallah, rızık kazandığımızda el rızkı tinallah deriz. Bir işi yapmayı tasarladığımızda inşallah, bir işi yaptığımızda da bi iznallah deriz. Güçlü karşısında la havle vela kuvvete illabillah deriz. Söz verdiğimizde de vallahi ve billahi deriz. Allah’ım her ana aklımızda ve zikrimizde sen varsın. Sanadır kulluğumuz, sendedir çaremiz, seninledir varlığımız, seni arar ruhumuz, senir anar kalbimiz. Başkasına değil biz sana muhtacız. Birsin, bütün mevcudat birliğinin şahidi. Biliriz ki neyse tek o yaratandır, biliriz ki neyse çift o yaratılandır. Her şey sana muhtaç sen ise hiçbir şeye muhtaç değilsin. Ehatsın, vahitsin, sametsin.
Dününüz, bugününüz, meçhul sonunuz hayırlı, bereketli, mübarek olsun. Akleden kalplere hikmet afiyet olsun. Kozlu Yolcu Dede’den herkese selâmlar olsun. Tekrar buluşma umut ve duası ile âlemlerin rabbi olan Allah’a emanet olun, selâmetle kalın.
|