Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3925 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

MUSTARYP ve MUZDARYP...
Ahmet Behik

  Sayı: 63 - Ekim / Aralık 2008

Efendim bendeniz merhum Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK'i küçüklüğümde, zannedersem 1950 senesinde Kadıköyü'nde, Feneryolu semtinde oturduğu köşkte, amcam ve amcamın arkadaşları ile ziyâretine gittiğimizde ilk defa görmüştüm. O gün bize yeni yazdığı bir şiiri okumuştu. Hayatımda ilk defa bir şiiri şairinin ağzından dinliyordum. Henüz sekiz yaşında olduğum için hiçbir şey anlamamış, ancak merhum Üstad'ı hayran hayran seyretmiştim. Daha sonra kendisinin en yakın çevresinde yer aldım, vefatına kadar da en az haftada bir defa ziyaretine gidiyor, saatlerce sohbet ediyorduk. Kendisine o kadar yakındım ki, bir karton üzerine yazılı telefon fihristi vardı, üç sütun idi ve birinci sütunun başlığı en lüzumlular, ikinci sütunun başlığı lüzumlular, üçüncü sütunun başlığı da lâzımsızlar idi. Ben birinci sütunun birinci satırında idim. Bana hitabı da sevgilim idi.

Kendisi Türkçe'yi en güzel kullanan birkaç kişiden biriydi. Zaten eserlerinden de belli olmuyor mu? Nerede hangi kelimeyi kullanacağını gayet iyi bilen bir zekâya sahipti. Zaten "Efendim, benim Efendim" diye başlayan kelimelerle şiirler yazdığı Efendisi de ona: "Sende iki şey ifrat halinde. Biri: zekâ, diğeri: muhabbet... Zekâ iner çıkar, fakat muhabbet yakıcıdır.". Dememiş miydi? Üstadın tabiriyle: "bilmekle mükellef oldukları mevzuunun cahili" insanların mevzuları ile ilgili konuşmalarına, yazılarına bakın da Türkçe'nin nasıl yazılıp konuşulduğunu görün. Zaten görüyorsunuzdur da...

Zamanımızda insanımız maal'esef Türkçe'yi güzel ve düzgün konuşmaktan, hangi kelime nerede kullanılır, bu kelimenin mânâsı hakikaten benim kullandığım gibi midir, diye düşünmeyi bile düşünemiyor. Bazen eş anlamlı iki kelimeyi bir arada kullanabiliyorlar. Eskiden buna misâl olarak söylenen bir tekerleme vardı: Bir yek atlı süvari bab-ı âli büyük kapısından huruc edip çıkarken tesadüfen rast geldim. Her gün televizyon kanallarına işinin uzmanı diye çıkarılan ve isminin önünde akademik veya meslekî ünvanlar bulunan kişilerin konuşmalarına dikkat edin, Türkçe'nin kaşını patlatıp gözünü nasıl çıkarıyorlar. Örnekleme yapmak gerekirse, 'örneğin, meselâ'dan tutun da, 'nüans farkı'ndan, 'geri iade etmem gerekiyor'a kadar neler neler... Bir şey ya geri verilir ya iade edilir geri iade edilmez. Hele telefonda karşısındakine 'bana bak', 'sana dönerim' gibi acaip hitaplar. Adam sana telefonda nasıl baksın veya sen adama telefonda nasıl dönersin? Ayrılırken 'kendine iyi bak' gibi garip hitap şekli. Adam kendine bakmaktan aciz mi ki sen hatırlatıyorsun. 'Anlıyor musun, anladın mı' gibi karşıdakini aptal yerine koyan sözler. Evvelâ sen bir şeyi anlatabiliyor musun? Bir de magazin programlarına zenaatçı bile olamamış san'atçı geçinenleri çıkarıyorlar ve evvelâ nasılsın diye sorduklarında 'acayip iyiyim', albümün nasıl dediklerinde, 'acaip tuttu' gibi acayip ve garip atıp tutanlar da işin cabası. Harfler üzerindeki şapkalar kalktıktan sonra telâffuz da iyiden iyiye bozuldu.

Bir gün Üstad'ı ziyârete gittiğim de lâf döndü dolaştı IZDIRAP ve ISTIRAP kelimelerine geldi. Üstad bu iki kelimeyi bir güzel izah etti. Şöyle ki: "bir kişi bir kişiye tokat atar, tokat yiyenin canı yanar, ağrısı sancısı vardır bu kişi 'ızdırabım var' der. Canı yandığı için 'muzdarip'tir. Diğeri ise bir olay karşısında bunun acısını kalbinde hisseder. Bu kişide 'ıstırabım var' der. Bu kişi 'mustarip'tir. Hepimizin bildiği bir şarkı var "bu aşkın ızdırabı ne zaman biter?" diye başlayan. Şimdi soruyorum. Aşk acısından ızdırap mı duyulur yoksa ıstırap mı?

Lâfı şuraya getirmek istedim, benim tanıyabildiğim Üstad, cemiyetin halinden fevkalâde mustarip idi. Eserlerinde bunu apaçık görüyoruz. Bizler de biraz mustarip olabilsek, bir şeyleri içimizde hissedebilsek.

Bu vesileyle Merhum Üstad Necip Fazıl' ı anmış olduk. Cenab-ı Hak gani gani rahmet eylesin. Âmin.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
MUSTARYP ve MUZDARYP...... - Sayı 63
RAMAZAN ve MEDYA... - Sayı 63
Tanry Kulundan Dinledikle... - Sayı 61
Kimli?ini Arayan Meryem... - Sayı 60
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Kim demiş okumuyoruz diye?
*Sevmediklerimizin, televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında canına okuyoruz!
*Trafik kazalarında ölenler ve PKK canilerinin katlettikleri için rahmet okuyoruz!
*Törenlerde nutuk okuyoruz!
*Kim ne derse desin, bildiğimizi okuyoruz.
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15721661
 Bugün : 4791
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656540
 Bugün : 453
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim