Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     4913 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

?ayda Dem
Ali Hasan Güner

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Asteğmen olarak göreve başladığımız ilk günlerde, birlik komutanımız olan albayın; defalarca, gülümseyerek ve büyük bir samimiyetle söylediği bir sözü askerliğini yapan herkes en azından bir kere muhakkak duymuştur: "Çayda dem, askerlikte kıdem…" Biz, özellikle birliğe ilk katıldığımız oryantasyon eğitimimiz sırasında bu sözü o kadar çok duyduk ki, açıkçası ben bu sözün askerlik mesleğinde güzel bir şaka olduğunu düşünmeye başlamıştım. Katıldığımız her toplantıda "Asteğmenler, ona dikkat edeceksiniz, şunu şöyle yapacaksınız, buna kesinlikle taviz vermeyeceksiniz ve (tabii bir gülümsemeyle) unutmayın çayda dem, askerlikte kıdem"… Bu tekerlemenin ne kadar ciddi olduğunu göreve başladıktan birkaç gün sonra hemen anladım.

Askeriyede hakikaten kelimelerle anlatılamayacak kadar keskin bir hiyararşik disiplin var. Bırakın üst rütbelerin alt rütbelere hakim olmasını, aynı rütbedeki subaylar bile birbirlerine karşı kıdemlerine, yani o rütbede kaç yıldır bulunduklarına bakılarak komuta etmeye hak kazanıyorlar. İki rütbenin kıdemi aynı mı, o halde de kuvvetine, ardından sınıfına bakarak komutanı belirleyeceksiniz ve ona göre tertip alacaksınız. Eyvah, iki eş rütbeli ve kıdemli subayın kuvvet ve sınıfları da mı aynı, telaşlanmayın canım, sicil numaralarına bakın, birisi harp okulunda daha başarılı olmuştur ve mezuniyet derecesi yüksek olarak diğerinin önüne geçmiştir. İşte bir aradalarken söylediklerini emir telakki edeceğiniz subay… Askerlerin kendi aralarında tertipçilik yaptıklarından yakınanların, komutanlardaki bu hiyerarşik disiplini görüp, onlara yaraşır bir disiplin gösterdikleri için, askerleri gözlerinden öpmeleri gerekir.

Benim asıl duyduğum zaman gülümsememe sebep olan mesele ise daha da başka. Meğer bu komutanların eşleri de birbirlerine karşı komutanların rütbelerine göre hiyerarşi oluştururlarmış. Misal olarak söylüyorum, küçük bir birlik komutanı olan herhangi bir albayın eşi de, o birlikteki bütün subay ve astsubay eşlerinin lideri oluyor. Yani o birlikte yer alan eşlerin altın sıralarını ve çay partilerini o albayın eşi, hanımefendi, organize ediyor… En azından onay veriyor. Bunu öğrendikten sonra bir astsubay arkadaşımın anlattığı şu hadiseye daha fazla gülmüştüm. Arkadaşım bu olayı farklı kişilerden defalarca duyduğunu söyleyip, doğru olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek anlattı:

Emekli bir albay vefat etmiş. Askeri tören eşliğinde cenazesi kaldırılacak. Cenaze namazı için saf tutulduğunda müezzin efendi sesleniyor "Er kişi niyetine cenaze namazı". Bu çağrıyı işiten cami avlusundaki müteveffa albayın eşi hanımefendi, hemen itirazda bulunuyor "Eşim er değil, albaydı" diye. Müezzin de bozuntuya vermeden düzeltmeyi yapıyor "Albay kişi niyetine cenaze namazı"… "Buyurun cenaze namazına" diyecek değildi elbette. O anki üzüntüsüyle, er kişi niyetine kılınacak cenaze namazından sonra, dostlar arasında albay karısı olarak değil, er karısı olarak anılacağını ve ona göre hürmet göreceğini düşünmüş olabilir belki. Müezzin de üzüntüsünü bir kat daha arttırmamak için isteğini kırmamış olmalı.

Arkadaşım bunu anlatınca benim de aklıma bir espri geldi. Avrupa Birliğine katılmak için müzakerelere başladığımız şu günlerde, Avrupalılara, her konuda olduğu gibi muhakkak ülkemizdeki katı askeri hiyerarşik disiplin de ters gelecek. Ve bir şekilde bunun yumuşatılması istenecek. Temelleri yüzelli yıl öncesine dayanan Avrupa'yla entegrasyon hedefine ulaşmak için komutanlarımız da, belki tutumlarından tavizler vermeye başlayacak. Mesela şöyle bir sahne Avrupa Birliğinin genişlemeden sorumlu komiseri için ne kadar manidar olurdu değil mi: Komutanının her söylediğine büyük bir disiplin içinde "Emredersiniz komutanım" diyen askeri (Sizin de anlayacağınız gibi, burada askerden kasıt, rütbe ve kıdemce o komutanının astı olan her hangi bir subay, astsubay veya erdir) komutan, Avrupa Birliği hedefini de göze alarak, şöyle uyarır: "Ben emretmem evladım, rica ederim!.."

Bize sürekli "Çayda dem…" tekerlemesini söyleyen komutanımız yakında emekliye ayrıla- cak. Veda yemeğinin ardından gelecek çayların demini yemeğe katılan subayların rütbelerine göre ayarlayarak masaya getirseler, komutanımız için ne güzel bir anı olur kim bilir? En demli çay ona, ardından biraz açığı yarbaylara, biraz daha açığı binbaşılara ve bu şekilde devam ederek en açığı da biz asteğmenlere… Bu durumda astsubaylara sıcak şerbet, er ve erbaşlara da birer bardak soğuk su düşer; ama olsun, askeri hiyerarşi içinde paylarına düşene razı olacaklardır emin olun…

Bu kadar demden ve kıdemden bahsettikten sonra çayı demli içtiğimi bilen dostlarım merak etmişlerdir. Açık çay içen komutanımın yanınday- ken ben yeşil çay içiyorum, ama tasalanmayın erlerin yanında en koyu çay hala bana geliyor.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Tuz koktu... - Sayı 79
Bari, Köroğlu'nu Dinleyin... - Sayı 73
Ters K??e... - Sayı 47
Bir baky?ta ku? gribi... - Sayı 47
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Batı; kaybettiği noktanın idrâkinde ve kazanacağı noktanın gafili olduğunu -yalnız kendine- ihtar ederek bugünkü buhranını yaşıyor. Biz; tüm taklitçiliğimize rağmen hem birincisinin, hem ikincisinin gafletindeyiz.
Eğer batı gibi kaybettiğimiz noktanın idrakinde olabilseydik, elimizden kaçırdığımız bunca zamandan ötürü eyvahlar eder; kazanacağımız noktanın gafletinden de sıyrılabilirdik…
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15717568
 Bugün : 698
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656095
 Bugün : 8
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim