Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     2814 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

RAHATIM, RAHATSIN, RAHAT!..
Altan Atan

  Sayı: 44 - Nisan / Haziran 2004

Geçmiş önemli, gelecek de merak konusu ama bugün daha önemli. Çünkü bugünde geçmiş ile gelecek birleşiyor ve her zaman için dünyada ilginç olaylar oluyor. Geçmişte dünya büyüktü insanlar için. Bilinmeyen, ulaşılmayan yerler ve insanlar vardı. Bugün için küçük. Bilinmeyen, ulaşılmayan yer ve insan kalmadı. Gelecekte ne olur bilinmez ama bilinir, ulaşılır olmak geçmişteki korunmuşluğu yok etti. Gerek çevre, gerek insan hakları konusunda önemli kayıplar verildi.

Artık insanların genel bir arzusu var. Rahat olmak ve rahat kalmak.

Dünyanın bu karmaşık halinde bu rahatlığı tanımlamak da zor. Soğuk bir gününün rahatlığı sıcak bir mekânda oturmak. Kavurucu yaz sıcaklarında rahatlık serin bir ortamda bulunmak elbet. Tartışılmasına gerek olmayan fizikî rahatlığı bir yana bırakalım.

İlkinde belirli standartları yakalamak isteği diğerinde can sınırını da geçebilen şiddet sonrası duygular var. Horlanan, ezilen, mahrum edilen bir insanın “beni rahat bırakın” diyen bakışları bambaşka bir rahatlık arzusu. Bu arzuda, artık kaybedilecek her şeyin kaybedilmiş olması, belki de can pazarı var.

“Doğal hayat” denince akla vahşî hayat da denen hayvanlar, bitkiler âlemi gelirdi. “Doğal hayat” belgesellerinde Afrika’nın balta girmemiş ormanlarını veya dünyanın diğer bakir bölgelerindeki hayatı seyrederdik. Yani insanın olmadığı bir hayata doğal hayat diyoruz biz. Çünkü o hayata insan eli değmemiş ve “doğal hayat” onlar için en tabiî bir hak. Ancak, doğal hayatın içindekiler bu haklarını her geçen gün kaybettiler. Hayvanlar, bitkiler, ağaçlar, ormanlar, denizler, akarsular kısaca çevremiz dile gelse hep aynı feryadı duyacağız: “BİZİ RAHAT BIRAKIN!”

“Doğal hata” ve “Doğallık” kavramları çevre kelimesinin anlamıyla birlikte genişleyerek insanları da içine aldı. Bu demektir ki, bitki ve hayvanlar âleminin içinde artık insanlar da var. İnsanlar zamanla, kendiliğinden veya zorla bu sınıfa dâhil oldu. Bu tabirleri kullanan insanlar durumun vahameti karşısında kendilerini kurtarıcı ölçü olarak “doğal-vahşi hayatı” temel aldı. Yılana sarılanlar kaybolan insanlıklarını kaybettikleri noktada değil, çok daha düşük seviyelerde aradılar.

Maruz kalınan durumun insanca değil, insafsızca olması onları en yakın oldukları yere yöneltti. Kendilerine özgün bir rahatlık içinde yaşayan insan sayısının az olması bu yüzden şaşırtıcı olmamalı.

Hayvanın doğallığına müdahale edince neler yapacağı aşağı yukarı belli. Bir noktaya kadar direnç, karşı koyma, ardından uyuşturulma, sirk veya hayvanat bahçesi. Bazen de eğlence veya tatmin olma uğruna, doğrudan yok olma. Ya tabiat!.. Ne yapabilir ki? Kesilen ağaçlar, yok edilen ormanlar, kirlenen denizler, akarsular, kirlenen hava… Onlar kolaylıkla yok edilirler ama yoklukları oldukça pahalıya gelir. Her durumda doğallığın bozulmasının bedelini insan öder ve insanların rahatı kaçar.

Rahat olmak ve rahat bırakılmak isteği aslında rahatsız edenin rahatı içindir.

Hele “rahat bırakın beni” feryadı adeta son uyarıdır. Olması muhtemel olan sağduyuya yapılan son ikazdır. Bu durumdaki bir canlının intikam kabilinden yapacağı bir şey yoktur. Kesilmekte olan bir ağaç o anda ne yapabilir? Ancak intikam denen şey de doğal olarak ardından gelir. Bu nokta bir bitiş ve başlangıç noktasıdır.

Geçmiş bu yüzden önemli, gelecek de öyle ama bugün daha önemli. Çünkü bugün, geleceğin alt yapısı olan geçmiş demektir. Bugün yapılacaklar geleceği oluşturacak olanlardır. An bu andır ve bugün kısaca gelecek demektir. Anın gereğini yapmayanlar sonra olacakların sorumlusudur.

Hayvanlar, bitkiler, dağlar, taşlar sulardan sonra insanların da artık önemli ve kuvvetli bir arzusu var. Rahat olmak, rahat bırakılmak…

Gerçek niyetlerin duruma uygun söz ve senaryolarla gizlenerek, doğal hayatın bozulduğu, katledildiği günümüzde bir hayvan veya bir bitki gibi mi davranmak gerekir acaba?


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Yakarsa Dünyayı...... - Sayı 114
Mizah Ciddî Bir İştir!... - Sayı 113
Mezarımı Taştan Oyun... - Sayı 112
Müjde... - Sayı 108
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Hislerin hissizleştiği noktada, onlarda kalan aklın varlığını sürdürebilmek için o noktaya varışın yaratıcısını bile inkâr edebilecek kadar “bencil”leşmesine kılıflar uydurarak (bunu) üstünlükmüş gibi gösterenleri iyi tanımak gerekir.
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Annelerin zaferi
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15644864
 Bugün : 4477
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653282
 Bugün : 39
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 70
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim