Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3723 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

BEN SAMSUN'A GYTMEK YSTYYORUM...
Hasan Enver

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Dalgalar sahile yavaşça vururken pek çoğumuzun alışık olmadığı bir kokuyu da getirirler beraberlerinde; yosun, yağmur ve ferahlığın kokusu... Denizi sadece İstanbul’da veya çoktan mahvedilmiş bir sahil koyunda görmüş olanlar bu kokuyu bilmez. Hoş, ben de bilmem. Ama adım gibi eminim, kokusu aynı böyle olacak Karadeniz’in. Sahilde içeceğimi yudumladıktan sonra boş şişeyi dolunaya karşı fırlatacağım. Ve başımı ipek yumuşaklığında saçlara yaslarken, bir elimle alnına düşen bukleyi düzelteceğim. Yeşil gözlerinin içine bakarak onu sevdiğimi söyleyeceğim.
Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.
Ama 750 kilometre uzaktayım denizden ve ondan. Adını bile hatırlamadığım, beynimin “işi biter bitmez unutulacak olanlar” hanesine kaydettiği adam, yarım saattir faiz hesaplaması yapıyor. Bilgisayarın yaptığı hesaplamayı yalancı çıkartmaya son derece azimli. Beynimin %90’ı Samsun sahilinde geziyor şu anda. Onunla beraberim. Sıcaklığını yanımda hissediyorum. O yüzden karışmıyorum, uğraşsın. Kafamın çıktığı bu kısa süreli tatili pek de rahatsız etmiyor. Eninde sonunda, para vermek veya hacizci tabiriyle “mal kaldırmak” dışında bir seçeneğin olmadığını o da anlayacak. Beni rahatsız etme yeter. Ona ilanı aşk ediyorum şimdi. Denizi kokluyorum bir yandan.
Sarsma... Sarsma işte. Bir eliyle kolumu tutmuş “Sağa diyoğm duymuyong mu” diyerek beni sarsıyor. Deniz siliniyor bir anda, onun gözleri kayboluyor, sıcaklığı uçup gidiyor, bu derme çatma evde gerçekle baş başa kalıyorum... "Tatilimi bozanın… şimdi benim ağzımı bozdurma...” Kapıda bekleyen polise “Alalım arkadaşı!” anlamına gelen bir el hareketi yapıyorum, başkası görse anlamaz, “hah!” işareti zanneder, oysa ki bu gizli hacizci lisanında “Bu herifi güzelce adam edin!” anlamına gelir. Meslek sırlarını öğretiyorum, değerini bilin.
Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.
Ufak bir bürom olsun istiyorum. Çarşı içinde, ufacık. İş çıkışı muayenehanesinden çıkıp o gelsin. Gün boyu koltukta oturmaktan tutulmuş bedenime sarılsın ve hafifçe öpsün. Saçlarını okşayıp “Nasılsın?” diyeyim. Beraber çıkalım, eve, eğlenmeye, başka bir ülkeye... Ve hiç icra davası almayayım.
“Bi dagga... Cekiştirmenğ! Bişey mi yaptıg canım, durun az!” Bu heriflerin hepsi de icra hukukunu bir avukattan çok daha iyi biliyor. Ömürleri boyunca hacizle yaşadıklarından, iyice öğrenmişler. “Alalım arkadaşı!” işaretinin, “görevli memura mukavemet”ten her zamanki tabirle altı aydan başlayan hapis cezası anlamına geldiğini çok iyi biliyor. Hatta sorsam Ceza Kanunu maddesini bile söyler, arada da iki içtihat sıralar. Vereceksin canım kardeşim. Hayalimin içine ettikten sonra para da kabul etmiyorum. Sonuna kadar almaya niyetliyim. Şu televizyondan başlayalım...
Çıkıyoruz. Giderken “İyi günner!” bile dedi. Hayret yani, hakikaten sonuna kadar aldım, herifin hoşuna gitti. Süleyman Demirel ve benzerleri yıllardan beri boşuna başbakan seçilmiyor. İşte her şeye rağmen benimsiyorlar seni. Taksi başka bir eve doğru giderken, gözlerimi yumuyorum...
Sahildeyim... Yine. O, yanımda. Gülümsüyor. Ona 750 kilometre uzakta ne kadar yalnız hissettiğimi anlatıyorum. Delirmek üzere olduğumu... Aynı dili konuştuğum insanları bulamadığımı.. İşaret parmağını dudağıma bastırıp susmamı söylüyor. Gülümsüyor yine. Sarılıyoruz. Ben…
"Avukat Bey!.." Samsun’a… "Avukat Bey!.. Hüşt!?.." gitmek istiyor...
Uyanıyorum. Hakikaten dalmışım. Adımı böğüren icra müdürü. Eve gelmişiz. İyi, banane.. Haa, avukat benim. Alışamadım bu sıfata, biri avukat bey falan dediğinde etrafımda avukat arıyorum. Kendimi cübbeyle ilk gördüğümde epey bir gülmüştüm. Kolları uzundu ve çok büyüktü, içine girdiğimde yürüyen bir perdeye dönüyordum.
Ev harabeyi andırıyor. Dışarıdan baktığınızda, içinde insan yaşadığına ihtimal vermezsiniz. Kapıyı çalıyoruz. Açılmıyor. Çilingir getirmeye karar vermişken, evin sahibi kadın yan komşudan kafasını uzatıyor. Durumu açıkladığımızda ilk tepkisi “Kocam yok!” şeklinde oluyor. Burada ses tonu çok önemli. “Kocandan bize ne!” anlamına gelecek bir ses tonu ve hafif otoriter bir tavırla kapıyı açmasını söyleyeceksin, yoksa uğraşırsın. Gelip kapıyı açıyor.
Ben, onunlayım. Sahilde sarmaş dolaş uzanmış, dalgaları dinliyoruz. Ona gelecekle ilgili plânlarımı anlatıyorum. Umutlarımı, hayallerimi.. Ses çıkarmadan, gülümseyerek dinliyor. Ortak bir sessizliği paylaşıyoruz bir süre. Kafasını omzumdan kaldırıp “Biliyor musun,” diyor, “Ben...”
“Muhafaza talebiniz var mı?”
Bana diyor. Muhafaza talebi haciz yapmak istiyor musunuz demek. Normalde sorulmaz. Soruluyorsa iki anlamı vardır: Borçlu icra müdürünün tanıdığıdır veya müdür borçluya acımıştır. Her halükârda haciz yapmak istemez. Umurumda değil. Hacizlere sürekli ben çıktığımdan “Ocaksöndüren” namıyla tanınıyo- rum zaten. İnsan sıfatını hak etmeli değil mi? Evde hiçbir şey yok. İçi, dışından beter. Bir oda bir salon olmalı, fakat bildiğimiz oda ve salon kavramları burada geçerli değil. Kerpiç duvarlar, toprak zemin, bir divan, bir lavabo... Hepsi aynı odada. Bir de televizyon var. Haczedilebilecek tek şey o.
Kadının durumu içler acısı. İnanılmaz derecede zayıf ve esmer. Yüzünün sol tarafı yanmış gibi, buruş buruş. Gözlerinde şaşkın bir ifade var, ne olup bittiğini anladığını sanmıyorum.
“...Seni seviyorum.” Gözlerimi kapatıp bu anın keyfini çıkarıyorum. İçimde dışarıya atabileceğim enerji dolu bir top var sanki, bir çıkartabilsem tüm şehir parlaklığına şaşacak ve çoşkumu paylaşacak. Ona sarılıyorum ve kokusunu içime çekiyorum, bir daha bu an yaşanmayacakmış gibi, yaşanmayacak da zaten, zihnimin her köşesine bu anı kazıyorum... Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.
“Evet” diyorum, “Muhafaza talebimiz var.” Televizyon haczediliyor. Hamal içeri girip televizyonu sökerken kadının gözlerinde bir ışık beliriyor. Hevesli bir şekilde, hızlı hızlı “Arama emriniz var mı?” diye soruyor.
Tuhaf bir şekilde, odadaki herkes bir an duruyor. Hamal korkup televizyonu küt diye bırakıyor. Tutsana şunu aptal. Sanki Amerika’dayız, FBI baskın yapıyor. Ne arama emri? falan derken benim şalterler sönüyor. Kendimi dışarıya zor atıyorum. Delirmiş gibi gülmeye başlıyorum. Gözlerimden yaşlar geliyor. Arama emri. Kahkaha atmak yerine ağlayabilirdim de. Bu anın traji-komikliğini anlayabilmeniz için, yaşamanız lâzım. Kadının içler acısı haliyle arama emri sorması arasındaki mizahı ayırt etmeniz lâzım. Gülüyor ve duvarı yumrukluyorum. Taksi şöförü beni sakinleştirmeye çalışıyor. Olmuyor.
750 kilometre, haritadaki bir çizgi olmaktan çıkıp tüm gerçekliğiyle suratıma çarpıyor. Asla Samsun’a gidemeyeceğim. Asla onunla sahilde dolaşıp onu sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Zavallı kadınların evlerine girip televizyonlarını haczetmeye devam edeceğim. Ben...
Saçma. Ama mantıklı düşünemiyorum. Ağlamaya başlıyorum. Bu sefer kimse yatıştırmaya gelmiyor. Güldükten hemen sonra ağladığımı gördüklerinde delirdiğime hükmedip korktular herhalde. Kendimi biraz toparlıyorum. Çok yorgunum. Kendimi arabanın içine zor atıyorum. Listedeki 23. eve doğru sessizce ilerlerken emin olduğum tek bir şey var.
Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : turgay    13.09.2007
Yorum : sizlerden yani bizlerden çok var:) ee araf arkadaşım sana bana kaç kişi dedi avukatlıkta bu durumlar istemyeceğin kadar var diye..




Ekleyen : araf    
Yorum : sana kim dedi avukat ol diye kardeşim yazık etmişler sana tıpkı bana ettikleri gibi





 
BEN SAMSUN'A GYTMEK YSTYY... - Sayı 46
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Devekuşunun kafasını kuma gömmesi misali kafasını toprağa gömen Avrupa bilmez mi ki, nefesi kesilince kafasını (soktuğu yerden) çıkarmak zorunda kalacak ve pişman olacaktır(pişmanlık duyacaktır).
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1992
Kudret-i ilahi
Ürəyimin Əsdiyi
Yaşanan pişmanlık
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15271097
 Bugün : 1184
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 646676
 Bugün : 114
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 129
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim