Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3750 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

BEN SAMSUN'A GYTMEK YSTYYORUM...
Hasan Enver

  Sayı: 46 - Ekim / Aralık 2005

Dalgalar sahile yavaşça vururken pek çoğumuzun alışık olmadığı bir kokuyu da getirirler beraberlerinde; yosun, yağmur ve ferahlığın kokusu... Denizi sadece İstanbul’da veya çoktan mahvedilmiş bir sahil koyunda görmüş olanlar bu kokuyu bilmez. Hoş, ben de bilmem. Ama adım gibi eminim, kokusu aynı böyle olacak Karadeniz’in. Sahilde içeceğimi yudumladıktan sonra boş şişeyi dolunaya karşı fırlatacağım. Ve başımı ipek yumuşaklığında saçlara yaslarken, bir elimle alnına düşen bukleyi düzelteceğim. Yeşil gözlerinin içine bakarak onu sevdiğimi söyleyeceğim.
Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.
Ama 750 kilometre uzaktayım denizden ve ondan. Adını bile hatırlamadığım, beynimin “işi biter bitmez unutulacak olanlar” hanesine kaydettiği adam, yarım saattir faiz hesaplaması yapıyor. Bilgisayarın yaptığı hesaplamayı yalancı çıkartmaya son derece azimli. Beynimin %90’ı Samsun sahilinde geziyor şu anda. Onunla beraberim. Sıcaklığını yanımda hissediyorum. O yüzden karışmıyorum, uğraşsın. Kafamın çıktığı bu kısa süreli tatili pek de rahatsız etmiyor. Eninde sonunda, para vermek veya hacizci tabiriyle “mal kaldırmak” dışında bir seçeneğin olmadığını o da anlayacak. Beni rahatsız etme yeter. Ona ilanı aşk ediyorum şimdi. Denizi kokluyorum bir yandan.
Sarsma... Sarsma işte. Bir eliyle kolumu tutmuş “Sağa diyoğm duymuyong mu” diyerek beni sarsıyor. Deniz siliniyor bir anda, onun gözleri kayboluyor, sıcaklığı uçup gidiyor, bu derme çatma evde gerçekle baş başa kalıyorum... "Tatilimi bozanın… şimdi benim ağzımı bozdurma...” Kapıda bekleyen polise “Alalım arkadaşı!” anlamına gelen bir el hareketi yapıyorum, başkası görse anlamaz, “hah!” işareti zanneder, oysa ki bu gizli hacizci lisanında “Bu herifi güzelce adam edin!” anlamına gelir. Meslek sırlarını öğretiyorum, değerini bilin.
Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.
Ufak bir bürom olsun istiyorum. Çarşı içinde, ufacık. İş çıkışı muayenehanesinden çıkıp o gelsin. Gün boyu koltukta oturmaktan tutulmuş bedenime sarılsın ve hafifçe öpsün. Saçlarını okşayıp “Nasılsın?” diyeyim. Beraber çıkalım, eve, eğlenmeye, başka bir ülkeye... Ve hiç icra davası almayayım.
“Bi dagga... Cekiştirmenğ! Bişey mi yaptıg canım, durun az!” Bu heriflerin hepsi de icra hukukunu bir avukattan çok daha iyi biliyor. Ömürleri boyunca hacizle yaşadıklarından, iyice öğrenmişler. “Alalım arkadaşı!” işaretinin, “görevli memura mukavemet”ten her zamanki tabirle altı aydan başlayan hapis cezası anlamına geldiğini çok iyi biliyor. Hatta sorsam Ceza Kanunu maddesini bile söyler, arada da iki içtihat sıralar. Vereceksin canım kardeşim. Hayalimin içine ettikten sonra para da kabul etmiyorum. Sonuna kadar almaya niyetliyim. Şu televizyondan başlayalım...
Çıkıyoruz. Giderken “İyi günner!” bile dedi. Hayret yani, hakikaten sonuna kadar aldım, herifin hoşuna gitti. Süleyman Demirel ve benzerleri yıllardan beri boşuna başbakan seçilmiyor. İşte her şeye rağmen benimsiyorlar seni. Taksi başka bir eve doğru giderken, gözlerimi yumuyorum...
Sahildeyim... Yine. O, yanımda. Gülümsüyor. Ona 750 kilometre uzakta ne kadar yalnız hissettiğimi anlatıyorum. Delirmek üzere olduğumu... Aynı dili konuştuğum insanları bulamadığımı.. İşaret parmağını dudağıma bastırıp susmamı söylüyor. Gülümsüyor yine. Sarılıyoruz. Ben…
"Avukat Bey!.." Samsun’a… "Avukat Bey!.. Hüşt!?.." gitmek istiyor...
Uyanıyorum. Hakikaten dalmışım. Adımı böğüren icra müdürü. Eve gelmişiz. İyi, banane.. Haa, avukat benim. Alışamadım bu sıfata, biri avukat bey falan dediğinde etrafımda avukat arıyorum. Kendimi cübbeyle ilk gördüğümde epey bir gülmüştüm. Kolları uzundu ve çok büyüktü, içine girdiğimde yürüyen bir perdeye dönüyordum.
Ev harabeyi andırıyor. Dışarıdan baktığınızda, içinde insan yaşadığına ihtimal vermezsiniz. Kapıyı çalıyoruz. Açılmıyor. Çilingir getirmeye karar vermişken, evin sahibi kadın yan komşudan kafasını uzatıyor. Durumu açıkladığımızda ilk tepkisi “Kocam yok!” şeklinde oluyor. Burada ses tonu çok önemli. “Kocandan bize ne!” anlamına gelecek bir ses tonu ve hafif otoriter bir tavırla kapıyı açmasını söyleyeceksin, yoksa uğraşırsın. Gelip kapıyı açıyor.
Ben, onunlayım. Sahilde sarmaş dolaş uzanmış, dalgaları dinliyoruz. Ona gelecekle ilgili plânlarımı anlatıyorum. Umutlarımı, hayallerimi.. Ses çıkarmadan, gülümseyerek dinliyor. Ortak bir sessizliği paylaşıyoruz bir süre. Kafasını omzumdan kaldırıp “Biliyor musun,” diyor, “Ben...”
“Muhafaza talebiniz var mı?”
Bana diyor. Muhafaza talebi haciz yapmak istiyor musunuz demek. Normalde sorulmaz. Soruluyorsa iki anlamı vardır: Borçlu icra müdürünün tanıdığıdır veya müdür borçluya acımıştır. Her halükârda haciz yapmak istemez. Umurumda değil. Hacizlere sürekli ben çıktığımdan “Ocaksöndüren” namıyla tanınıyo- rum zaten. İnsan sıfatını hak etmeli değil mi? Evde hiçbir şey yok. İçi, dışından beter. Bir oda bir salon olmalı, fakat bildiğimiz oda ve salon kavramları burada geçerli değil. Kerpiç duvarlar, toprak zemin, bir divan, bir lavabo... Hepsi aynı odada. Bir de televizyon var. Haczedilebilecek tek şey o.
Kadının durumu içler acısı. İnanılmaz derecede zayıf ve esmer. Yüzünün sol tarafı yanmış gibi, buruş buruş. Gözlerinde şaşkın bir ifade var, ne olup bittiğini anladığını sanmıyorum.
“...Seni seviyorum.” Gözlerimi kapatıp bu anın keyfini çıkarıyorum. İçimde dışarıya atabileceğim enerji dolu bir top var sanki, bir çıkartabilsem tüm şehir parlaklığına şaşacak ve çoşkumu paylaşacak. Ona sarılıyorum ve kokusunu içime çekiyorum, bir daha bu an yaşanmayacakmış gibi, yaşanmayacak da zaten, zihnimin her köşesine bu anı kazıyorum... Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.
“Evet” diyorum, “Muhafaza talebimiz var.” Televizyon haczediliyor. Hamal içeri girip televizyonu sökerken kadının gözlerinde bir ışık beliriyor. Hevesli bir şekilde, hızlı hızlı “Arama emriniz var mı?” diye soruyor.
Tuhaf bir şekilde, odadaki herkes bir an duruyor. Hamal korkup televizyonu küt diye bırakıyor. Tutsana şunu aptal. Sanki Amerika’dayız, FBI baskın yapıyor. Ne arama emri? falan derken benim şalterler sönüyor. Kendimi dışarıya zor atıyorum. Delirmiş gibi gülmeye başlıyorum. Gözlerimden yaşlar geliyor. Arama emri. Kahkaha atmak yerine ağlayabilirdim de. Bu anın traji-komikliğini anlayabilmeniz için, yaşamanız lâzım. Kadının içler acısı haliyle arama emri sorması arasındaki mizahı ayırt etmeniz lâzım. Gülüyor ve duvarı yumrukluyorum. Taksi şöförü beni sakinleştirmeye çalışıyor. Olmuyor.
750 kilometre, haritadaki bir çizgi olmaktan çıkıp tüm gerçekliğiyle suratıma çarpıyor. Asla Samsun’a gidemeyeceğim. Asla onunla sahilde dolaşıp onu sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Zavallı kadınların evlerine girip televizyonlarını haczetmeye devam edeceğim. Ben...
Saçma. Ama mantıklı düşünemiyorum. Ağlamaya başlıyorum. Bu sefer kimse yatıştırmaya gelmiyor. Güldükten hemen sonra ağladığımı gördüklerinde delirdiğime hükmedip korktular herhalde. Kendimi biraz toparlıyorum. Çok yorgunum. Kendimi arabanın içine zor atıyorum. Listedeki 23. eve doğru sessizce ilerlerken emin olduğum tek bir şey var.
Ben, Samsun’a gitmek istiyorum.

Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : turgay    13.09.2007
Yorum : sizlerden yani bizlerden çok var:) ee araf arkadaşım sana bana kaç kişi dedi avukatlıkta bu durumlar istemyeceğin kadar var diye..




Ekleyen : araf    
Yorum : sana kim dedi avukat ol diye kardeşim yazık etmişler sana tıpkı bana ettikleri gibi





 
BEN SAMSUN'A GYTMEK YSTYY... - Sayı 46
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Emanet gazete isteyen, “bakabilir miyim?” diyor; “okuyabilir miyim” değil… Demek okunması gereken gazeteler, bakılır duruma düşmüş; yani albüm olmuş… Hem de (görmeyen gözlere yazıklar olsun) “fuhş albümü”…
Ortada bir basın olmadığına göre, neyin krizinden söz ediyorlar?..
Kardelen: Sayı 1, Temmuz 1993
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Annelerin zaferi
Hayatın merkezi anneler
İddiamıza arşivimiz delildir


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15717184
 Bugün : 314
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 656089
 Bugün : 2
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 1079
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim