Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1657 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Bize her yer taşra
Ali Tavşancıoğlu

  Sayı: 75 - Ocak / Mart 2013

Az çok fikir sancısı çeken herkesin, insanı anlamak için hem kendine hem etrafına sorması gereken bir soru var. İnsanı imal eden şey dünya mıdır yoksa hayalleri mi? Kimliklerimizin giderek katmanlaştığı bir dünyada yaşıyoruz ve her katman bir şekilde coğrafî bölge ile etkileşim halinde oluşuyor. Irk, din, millet, kültür, gelenek, yetenek, meslek gibi insanı tarif eden her niteliği, yaşanılan bölgenin mevcut şartları bir şekilde etkiliyor. Hayal dünyasının sınırları ne kadar geniş olursa olsun, kimse gerçeğin imkânlarından yakasını kurtaramıyor.

Ancak hayaller de peşini bırakmıyor insanın. Hayatın sunduğu sınırlı verilerle yetinmeyen insan, hayalin vaat ettiği sonsuzluktan kendini alamıyor. Bu yüzden hayatla hayal arasında deviniyor.

Edebiyatçı dediğimiz canlı türü, işte bu devinimi en üst seviyede yaşamak ve yaşatmak gibi bir vazife ifa ettiği için, hayalini hayata yön verici etken olarak kullanmak zorunda kalıyor.

Bu noktadan bakıldığında, edibin nerede, hangi şartlarda yaşadığının çok fazla öneminin olmaması gerektiği ortaya çıkıyor. Mademki aslolan hayallerdir, hayal atını sonsuzluğa kadar koşturabilmelidir. Ki, bu yüzden İstanbul'un göbeğinde yaşayan bir şair “Bir kum tanesiyim ama/ Çölün derdini taşıyorum” mısralarını söyleyebiliyor.

Olması gereken budur ama mevcut durum acaba böyle midir? Merkezle, daha doğrusu İstanbul'la ilişkisi olmayan edipler, taşralı yazar, taşralı şair olarak anılmaktan bir türlü kurtulamıyorlar. Tıpkı kadın yazarların “kadın yazar”lıktan kurtulamamaları gibi…

Kuşkusuz bu basit bir tanımlama, bir alışkanlık sorunu değildir. Bu tanımlamalar, edibler arasında bir hiyerarşinin, bir kast sisteminin olduğunu, herkesin haddini (!) bilmesi gerektiğini inceden inceye zihinlere kazımaya çalışanların yaveleridir. Taşralıysan ikinci sınıfsın demeye getirirler. Haliyle taşralılardan sadır olan edebî ürünlere ikrahla yaklaşılır.

Oysa Türk edebiyatının temel taşları hep taşranın izlerini taşır. Örneklendirmeye hacet yok. Hangi edebî türün geçmişine baksanız, karşınıza o türü zirveye taşımış taşralı isimler çıkar. Böyledir, çünkü hayalin coğrafyası yoktur.

Mevcut durumun bir merkez-taşra ikilemi yaratmasının ardındaki sebepler, edebî olmaktan çok iktisadîdir. Edebiyatı bir sektör haline getiren modern yaklaşımlar, sektörün yan dallarını da oluşturmak durumundaydılar. Bu yüzden bir ürün ortaya konduktan sonra hattâ çoğu zaman ortaya konmadan önce o ürün için bir pazarlama stratejisi geliştirmek zaruret hâline geldi. Haliyle edebî ürün bir meta, edebiyat da ticârî bir faaliyet oldu çıktı.

Artık edebiyat dünyasında gündemi belirleyenler profesyonel edebiyatçılardır. Bir eser, ancak reklam edilme şansı bulup pazara çıkabiliyorsa kıymet kazanıyor. İstanbul, ticaretin merkezi olduğu için, profesyonel edebiyat da İstanbul'da icra edilebiliyor.

Edebiyatın coğrafyadan bağımsız oluşuyla çelişen bu durum, hakikatin hayale galip gelmesinin sonucudur aslında. Ancak bu mutlak bir galibiyet değil, “Sürü ters dönünce topal koyun en öne geçer” mütearifesinin bir yansımasıdır. Üç yüz kelimeyle yazanların büyük edib olarak pazarlanıyor olması ârızî bir durumdur yani. Zaman dediğimiz o kusursuz süzgeç, sonraki kuşaklara bilgi aktarırken gerekli ayıklamayı yapacak ve gerçek edebî ürünü kalb olandan ayıracaktır.

Şüphesiz, tüm bunlar gerçek edebî ürünün taşrada üretildiği gibi bir iddia içermiyor. Böyle bir iddianın en baştan “butlan ile malûl” olduğu bilinmelidir. Merkez şair / yazarları edebî yazının itici gücü olan imgelerle çok daha sıkı bir ilişkide olduklarından, onların daha kaliteli ürünler ortaya koymaları beklenir. Yani İstanbul'da yaşamak tek başına iyi şiir yazmak için yeterli olabilir. Taşradakiler ise bu durumu hayal güçleriyle telâfi etmek zorundadırlar.

Edebî ürünün gerçek değeri, aritmetik ortalama ile değil de ağırlıklı ortalama ile tespit edilmelidir. Yani ürünün oluşumunda etkin olan şartlar dikkate alınmalıdır. Bir gurup iktisatçının “emek-değer” teorisi olarak formüle ettikleri anlayışa göre, ürünün değerini belirleyen şey, piyasanın o ürün için ödemeye razı olduğu fiyat değil, ürünün ortaya konması için harcanan emektir. İşte gerçek edebî ürünün değeri de böyle bir yaklaşımla belirlenmelidir.

Taşralılığı bir de zihniyet olarak değerlendirmek gerek. Eğer taşralılık, hayal dünyasını bir takım aidiyetlerle sınırlandıran, hakikati hayaline muhafız belleyen bir anlayış ise, buna herkesten önce taşralı edibler itiraz etmelidir. Çünkü böyle bir anlayışın ortaya çıkaracağı sonuç, fikrî bir tecrid ve üstesinden gelinemez bir aşağılık kompleksidir.

Hiçbir kompleksimiz olmamalı oysa. Bilmeliyiz ki, edebiyat bir coğrafya meselesi değil, bir fıtrat meselesidir. Güzel söz söylemenin, elest bezminde kulağımıza gelen o lâhûtî sözlerin bir yansıması olduğuna inanıyorsak, merkez ne ola ki? İnsan zaten bütün varlığıyla, bütün ruh dünyasıyla bir taşrada değil midir? Yeryüzünün en ihtişamlı saraylarında yaşasak da, asıl yurttan uzakta olduğumuz için gurbette değil miyiz? O halde, merkez-taşra çekişmesinde kendimize bir yer belirlemeye çalışmak abesle iştigaldir. Çünkü bize her yer gurbet, bize her yer taşra! (KÜN EDEBİYAT; Sayı: 1, Temmuz-Ağustos 2012)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
Bize her yer taşra... - Sayı 75
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (124):
Diyarbakır anneleri...

Son Eklenen Yorumlardan
 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Süleyman Abdulla. Müasir Azərbaycan poeziyasinin ən görkəmli nümayəndəl... Hikmet

 yüreğine kalemine sağlık hayırlı ve bol okurları olsun.🤍✒️...


Kalem, İlahi Kelam’ın yazılmasına ve yayılmasına, yani insanın iki dünyasının da saadetle olmasına vasıta oluyor.
Kalem, insanın iki dünyasını da mahveden bâtıl fikirlerin yazılmasına ve yayılmasına alet edilebiliyor…
Kalemle kazığın şekil olarak birbirine benzemesini bir inceliğe işaret olarak göremez misiniz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Kudret-i ilahi
Yaşanan pişmanlık
Ürəyimin Əsdiyi
Her şey apaçık
Suriye Türkmenlerinin dilinden
Oğulcan


Ali Erdal - Her şey apaçık
Kadir Bayrak - Nerelisin
Necip Fazıl Kısakürek - Doğuda buhran
Ekrem Yılmaz - Göç mü hicret mi
Ekrem Yılmaz - Zerre
Fatma Pekşen - Mustafa
Dergi Editörü - Hicret şuuru
Site Editörü - Zor sınavımız mültec...
Necdet Uçak - Yüreğim benim
Kardelen Dergisi - Gelecek sayı (124) k...
Kardelen Dergisi - Kalem erbabına...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Gittikçe azalıyoruz
M. Nihat Malkoç - Suriye Türkmenlerini...
Hızır İrfan Önder - İstemem
Berna Pak - Gelecek(siz) çocuk
Ayhan Aslan - Dilenci
Mehmet Balcı - Sevda
Mehmet Balcı - Tükür
Ahmet Çelebi - Kaçıncı bahar
Av. Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Halis Arlıoğlu - Gaflet, dalalet ve h...
Murat Yaramaz - Pusula
Murat Yaramaz - Soğuk
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Asırlık mertebe
Suleyman Abdulla - Ürəyimin Ə...
Cemal Karsavan - Hasrete zincir mi da...
Emine Öztürk - Bismillah
Osman Akçay - Gibi
Bekir Oğuzbaşaran - Türküleri seviyorum
Yaşar Akyay - Yaşanan pişmanlık
Yaşar Erim - Firavun düzeni devam...
Cahit Can - Bu insanlar
İbrahim Durmaz - Kar
Sevdagül Aykar Yıldız - Oğulcan
Mehmet Emin Armağan - Kudret-i ilahi
Saltuk Buğra Bıçak - Sarı yapraklar dökül...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15293587
 Bugün : 783
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 648016
 Bugün : 40
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 211
 123. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 1
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 7
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim