Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 34 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3353 kez okundu.     Henüz yorum bırakılmadı.     Yazara Mesaj

Çanakkale ruhu
M. Nihat Malkoç

  Sayı: 80 - Nisan / Haziran 2014

Türk milletini yok etmeye ve tarihten silmeye karar verenler, Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı cephesi olan Çanakkale’de tarihte görülmemiş bir ders almışlardır. Zamanına göre modern silâhlarla yapılanmış yedi düvele karşı en zor şartlarda mücadele veren kahraman ordumuz, âdetâ bir destan yazmıştır Çanakkale’de. Fakat bu destan bembeyaz kâğıtlara mürekkeple değil, kapkara toprağa şehitlerin al kanıyla yazılmıştır.

Çanakkale Zaferi neticesi itibariyle tarihin akışını ve Türk milletinin makûs talihini değiştirmiştir. Barış zamanlarında birlik görüntüsü vermeyen milletimizin zor zamanlarda nasıl kenetlendiğini ve tek ses olduğunu Çanakkale’de görebilirsiniz. Bu hususiyetimiz diğer tarihî hadiselerde de defalarca açığa çıkmıştır. Böyle bir savaş tarihte az görülmüştür. Kendinden kat kat üstün olan devletlere canı ve kanı pahasına “DUR!” demek, cesaretin ve vatanseverliğin yansımasından başka nedir ki?

“Çanakkale Geçilmez” sözü kuru bir hamaset ifadesi değildir. Bu, altın yürekli ve çelik iradeli neferlerimizin zulme ve işgale geçit vermeyeceğinin, kararlılığının ve ölüme meydan okuyuşun sese bürünmüş yankısıdır. Bunu, bir zamanlar yazdığım “Çanakkale’de Uyanış” adlı şiirimde şöyle dile getirmiştim:

“Kasırgalar savurur; buz kestirir kar bizi

Gece gündüz kavurur sıcağında nâr bizi

Çanakkale’de zaman açılır sonsuzluğa

Çağırır gül yüzüyle agûşuna yâr bizi

Sabır ateşten gömlek, dua semaya kapı

Bülbülün nağmesinde yakar ahûzar bizi

Gözlerim kapanmadan ruhum dalar uykuya

Elinde kırmızı gül, çağırır mezar bizi”

Çanakkale Savaşı, dizelerde ifade edildiği gibi mezarın çağrısına ses verenlerin haklı gururudur. Bu sanıldığı kadar kolay elde edilmemiştir. Ölmeyi göze alamayanların yaşamaya hakkı yoktur. Özgürlük ve bağımsızlık için ölümü şerbet misali içenler, bu mübarek zaferi geride kalan kuşaklara hediye etmişlerdir. Onlar şimdi cennet bahçelerinde huzur içinde yaşayıp bizleri seyretmektedir. Bu kutsal mirası hakkıyla taşıyabilirsek onların gönlü huzur bulacak, akan terlerini ve toprağa hayat veren kanlarını bizlere helâl edeceklerdir. Onun için büyük bir sorumluluk ve vebal yükü altındayız.

Tarihin dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Zaferi, Hilâl’in Salib’i ezdiğinin belgesidir. Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri’nin amacı, Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’u ele geçirmek ve böylece ortakları Rusya’ya gerekli askerî yardımı gönderebilmekti. Bu zafer Rusya’nın müttefikleriyle irtibatını önleyerek ilerlemesini durdurmuştur. Aksi bir durum olsaydı her şey çok daha zor ve istemediğimiz şekilde cereyan edebilirdi. Fakat cesaret imanla birleşince muhkem bir kale oluyor. Atılan toplar iman kalesini sarsamıyor. Neye inanıyorsanız sonuçta o gerçekleşiyor.

Hepimizin yakinen bildiği gibi Nusret Mayın Gemisi’nin 7–8 Mart gecesi Boğaza döşediği mayınlar savaşın gidişatını değiştirmiş ve neticesini tayin etmiştir. Düşman gemilerinin pek çoğu bir yandan mayınlara çarpmaları, bir yandan da Türk topçularının isabetli atışlarıyla batmış, su yüzeyinde kalanlar da harap olmuştur. Türk askeri Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda tarihte örnek gösterilecek bir savunma gerçekleştirmiştir.

Türk tarihine hayat veren bu savaş, Mustafa Kemal ismini tarih sayfalarına altın harflerle yazdırmıştır.  Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal’in Arıburnu’nda dile getirdiği  “Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar gelebilir.” emrine sadık kalan Türk askerinin eseridir. Bu çetin mücadele, yokluğun varlıkla, imanın ihtirasla savaşıdır. Bayrakları bayrak yapan kan, Çanakkale şehitlerinin mübarek damarlarından akmıştır. Toprak uğrunda ölenler sayesinde vatanlaşmıştır. Bayrağımızın bugünkü al rengi bunu temsil etmektedir. Çanakkale ruhunu diri tutmak ve yaşatmak için bu mübarek toprağa şair Necmeddin Halil Onan’ın şu dizeleri kazınmıştır:

“Dur Yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın;

Bir vatan kalbinin attığı yerdir”

Tarihin tekerrür etmemesi için ondan ibret almak gerekir. Millet olarak Çanakkale’yi asla unutmamalıyız. Tarih derslerinde Çanakkale’yi kuru bilgilerle anlatmak yetmez. Her Türk genci en az ömründe bir kez Çanakkale’yi, Gelibolu’yu görmelidir. Bu konuda hiçbir şey bilmiyorsak; çocuklarına tarih şuuru kazandırmak için onları Nagazaki ve Hiroşima’ya götüren, Amerika’nın başlarına yağdırdığı atom bombalarının tahribatını çıplak gözlerle görmelerini sağlayan Japonlar’dan ders almalıyız.

Çanakkale Zaferi’nin 99. yıldönümünü kutlarken; bu mücadelede canlarını feda eden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor; manevî huzurlarında saygıyla eğiliyorum.

Yatağı toprak, yorganı gökyüzü olan bahtiyar şehitler! Vatan size minnettardır.

 


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Henız yorum bırakılmadı...
 
En sıcak sözcüktür anne!... - Sayı 124
Analar baş tacımızdır... - Sayı 124
Suriye Türkmenlerinin dil... - Sayı 123
Gittikçe azalıyoruz... - Sayı 123
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (125):
Çocuk; insanlık zincirinin ebediyet halkası...

Son Eklenen Yorumlardan
 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Amin.... Ömer Faruk Erkoyun

 Merhaba. Mən n Azərbaycandan yazıçı Gülər Natiq İsaq ✍️ Bu şeiri çox b&#... Guler

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer

 Altıntaş Hanımefendinin Ey Güzel şarkısının akorlarını çıkarmak üzere sözlerini aradım ve ne mutlu b... Zafer


Bayramlar da insan ilişkilerinin koparılması için bir vesile haline getirildi. Yakında bayramlar da “bayram tatili”ne çıkarsa hiç şaşmayın!...
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Ana baş tacı olmalıdır
Dervişan bohçası III
Hayatın merkezi anneler
Analar baş tacımızdır
Şaşırmadık


Ali Erdal - Annelerin zaferi
Ali Erdal - Yolculuk
Ali Erdal - Kardelen’in 35. topl...
Kadir Bayrak - Anneme...
Bedran Yoldaş - Kelimelerin dansı aş...
Ekrem Yılmaz - Ana güç
Ekrem Yılmaz - Esip geçen ömürmüş
Ekrem Yılmaz - Aşk ile
Dergi Editörü - İddiamıza arşivimiz ...
Site Editörü - Hayatın merkezi anne...
Necip Fazıl - Şiirlerim ve şairliğ...
Necdet Uçak - Deme
Necdet Uçak - İster ağla istersen ...
Mustafa Büyükgüner - Heybemden
Mustafa Büyükgüner - Gazzeye ağıt
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Analar baş tacımızdı...
M. Nihat Malkoç - En sıcak sözcüktür a...
Hızır İrfan Önder - Bir anne arıyorum ac...
Ayhan Aslan - Toprak
Ayhan Aslan - Vuslat
Olgun Albayrak - Aşkın tarihi
Mehmet Balcı - Trabzon’dan üç portr...
Mehmet Balcı - Bizdedir
Mehmet Balcı - Ağıt
Hasan Tülüceoğlu - Göbeklitepe’de Hz. İ...
Ahmet Çelebi - Efendim
Kubilay Ertekin - Putlar ve putperestl...
Halis Arlıoğlu - Şaşırmadık
Murat Yaramaz - Anne duası
Gözlemci - Hadiselere bakış
Muammer Zeki Aygur - Hani nerede
İsmail Güçtaş - Demokrasi
İsmail Güçtaş - Örümcek ağı
Cemal Karsavan - Mutluluğumsun her za...
Heybet Akdoğan - Bu kaybedişler bizi ...
Ayşe Yaz - Sivil itaatsizlik
Servane DAĞTUMAS - Modern Azerbaycan ed...
Yaşar Akyay - Ana baş tacı olmalıd...
İbrahim Durmaz - Annem
İbrahim Durmaz - Anne
Turgut Yörükoğlu - Dervişan bohçası III
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15637214
 Bugün : 956
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 653193
 Bugün : 20
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 62
 124. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 0
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 3
Son Güncelleme: 9 Mart 2025
Künye | Abonelik | İletişim