Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     3200 kez okundu.     2 yorum bırakıldı.

Makine
Necip Fazıl Kısakürek

  Sayı: 98 -

Radyoların günlerce “anarşiyi gidermeye ve reformları gerçekleştirmeye memur başbakan namzedi” diye bahsettiği bir Başbakan, yani kötülükleri götürmesi ve iyilikleri getirmesi beklenen iddialı zat namzetlik günlerindeki konuşmalarında şöyle bir lâf etmişti:

–Makineyi yapacak makineyi yapmak… Hedefimiz budur!

“Makineyi yapacak makine yapılmadıkça makinenin sömürücü ve öldürücü bir şey olduğu” tezi ve “makineyi yapan makine” tabiri doğrudan doğruya Büyük Doğu’nundur ve kaynağını göstermemiş olmasına rağmen Kandıralı Nihat Bey’in bu iktibası bizce memnuniyete şayandır. Keşke bütün Büyük Doğu ideolocyasını iktibas etse de kaynak göstermese…

Şu var ki, felsefî mânâda makineye ait bu kültüre ulaşmış olmak, makinenin mahiyetini kuşatan büyük mânâya sahip bulunmak mânâsına gelmez.

Makinenin mahiyetini kuşatan ve kökünü Birinci Dünya Harbiyle atan büyük mânâ şudur:

19. Asrın ikinci yarısından sonra makine terakkileri gitgide insan tahakkümünden çıkacak ve aksine, insanı tahakküm altına alacak bir mahiyet göstermeye başlamış; ve insanoğlunun azat kabul etmez kölesi makine, hususiyle Birinci Dünya Harbinin arkasından, çelikten o mankafa haliyle efendilik tahtına oturtulmuştur. Bu edebiyatı da, makineyi azizleştirme mânâsına (materyalist) Moskof dünyası körüklerken, makinenin getirdiği ruhî “dacret-sıkıntı” ve hafakanı dile getirme ve ilacını arama bakımından da (kapitalist) ve (spiritüalist) âlem harekettedir.

İşte Nâzım Hikmet:

“Trum, trum, trum

Makineleşmek istiyorum!”

Ve işte Fransız şairi (Süperviyel):

“Binbir başlı ejderha,

İnsan beyniyle doyan…”

Hakikat şudur ki, makine, eski beşerî muvazeneleri silip süpürür, el işini ve sanat emeğini çürütür, sınıflar batırır ve sınıflar çıkarır, bilhassa “mâverâî-ötelere bağlı” itikatları pörsütürken, şaşkın insan ruhunda alabildiğine putlaşmış ve insan yapısı olduğunu unutturarak yeni bir insan yapma kudretinin sahibi zannedilmiştir.

İlâhî nur yoksunu cüce şair Tevfik Fikret’in, insanı anlatırken:

“Putunu kendi yapar, kendi tapar”

Dediği şey, gerçekte makineden başka bir şey olamaz. Fakat o nasipsiz, bunu, Allah için söylemektedir.

Makinenin doğurduğu buhran ona haddini bildirecek, onu zapt ve teshir edecek, hükmü altına alacak bir iman hamlesini davet ettiği halde bu hamle gösterilemedi, gösterilemeyince de putun şımarıklığı arttı; ve Almanya’da filozof (Haydeger)e (Angst filozofi-buhran felsefesi) mektebini kurduran bu vaziyet, Batı dünyasını bunalımdan bunalıma sürükleyerek İkinci Dünya Savaşına kadar geldi.

İkinci Dünya Savaşı, faşizma ve nazizmanın, Batı dünyasını yeni bir ruh müeyyidesine kavuşturma, (Greko-Lâtin) medeniyetini yeniden eserine hâkim kılma hamlesidir ve basit siyaset plânında nasıl başlayıp nasıl bittiği malûmdur.

Buhran ise, bir yanda kafası güya (anti materyalist), hayatı buz gibi (materyalist) Amerika; bir yanda da kafası (materyalist) ve hayatı (mistik) Rusya; her iki ülkenin hem içlerinde, hem de birbirlerine karşı belirttikleri korkunç tezat ve sahte teselli arasında, aya kadar ayak basma zaferine rağmen en cılk bir müzminlik içinde bugüne kadar geldi.

İşte, en ince ve mahrem çizgisiyle, 20. Asrın kıymetler tablosu, istinatsız (teknoloji) ve makine; ve işte, (Greko-Lâtin) medeniyetinin son merhalesi, imanını arayan mustarip insanlık!..

Gök gürlerken yere kapanan vahşiler gibi önünde dize geldiğimiz ve birbuçuk asırdır balını kavanoz camından yalamaya çalıştığımız Batı dünyası, en halis teşhisiyle budur; ve ne hazindir ki, biz, başıboş (teknoloji) ve makine bakımından da onun hayatına ortak olmak mevkiinde değiliz.

Şu halde?..

–Evvelâ makineyi yapan makineyi yapalım, montaj sanayii maskaralığından kurtulalım ve gerisini sonra düşünelim!

Demeye getirdiğimizi mi sanıyorsunuz?

Hayır!

Böyle bir düşünce alıştığımız soylardan bir başbakanın görüşü kadar sığ ve basit olur.

Bize düşen ilk iş, makineyi yapan makineyi ezbere yapmak değil, bütün mes’ut ve bedbaht macerasiyle çizgi çizgi ve nokta nokta Batı’yı tanımak, onun makineyi ve her şeyi nasıl yaptığını ve sonra eserine nasıl mahkûm olduğunu bilmek, bugün içinde çırpındığı ruh buhranını anlamak ve mahrum olduğu iman müeyyidesine sahip ve ilacına mâlik olarak (teknoloji) ve makineye kucak açmaktır.

İslâmın emrindeki (teknoloji) ve makine:

“–Ben insanı, eşya ve hâdiseleri zapt ve teshir etmesi için kendime halife olarak yarattım!”

Buyuran Allahın, kuluna, azat kabul etmez köle diye verdiği terbiyeli bir hizmetçidir ve insanoğlunu burnundan yakalayıp ruhunda putlaşma ihtimaline muhal derecesinde uzaktır.

İslâma nüfuz etmeden bu âlemde nüfuz edebileceğimiz hiçbir şey yoktur. (Türkiye’nin Manzarası, 13. Basım/Temmuz 2017, İlk Basım Tarihi: 1973)


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : Ali ERDAL    06.11.2018
Yorum : Evet Sinan Her meselede ölçü olacak söz: "İslâma nüfuz etmeden bu âlemde nüfuz edebileceğimiz hiçbir şey yoktur."




Ekleyen : Sinan AYHAN    31.10.2018
Yorum : "İslâma nüfuz etmeden bu âlemde nüfuz edebileceğimiz hiçbir şey yoktur." Her meselede ölçü olacak söz... İncelik ve ince ayar burada...





 
Doğuda buhran... - Sayı 123
Devletleşen şiilik... - Sayı 122
Kıraat kitabı... - Sayı 121
Benim halim... - Sayı 120
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (123):
"Mülteci" meselesine bakış...

Son Eklenen Yorumlardan
 Eline, canına, yüreğine sağlık olsun hocam. Allah razı olsun Bu güzel için teşekkürler.... osman eroğlu

 Şiirin bestesini firdevs altındaş yaptı ve kendisi okuyor. Sevgiler...... Dilara

 Çok teşekkür ederim Amin hepimize🤲🤲... Ayşenur

 Çok beğendim.Buna benzer yazılar çokça işlenmeli.... mahir

 mükemmel anlatım; af etmiş olsan da gönül kırıklığı çok acı veriyor. buna öneriniz , makaleniz olur ... dr. Elvira


Kalem, İlahi Kelam’ın yazılmasına ve yayılmasına, yani insanın iki dünyasının da saadetle olmasına vasıta oluyor.
Kalem, insanın iki dünyasını da mahveden bâtıl fikirlerin yazılmasına ve yayılmasına alet edilebiliyor…
Kalemle kazığın şekil olarak birbirine benzemesini bir inceliğe işaret olarak göremez misiniz?
Kardelen: Sayı 3, Aralık 1993
Yalnız ve başıboş değiliz
Kaleme yemin
Tevhid yoksa huzur da yok
İranın neye ihtiyacı var?
Öz musikimizin piri: Mustafa Itrî Efendi
Ah
Eşek ve deve


Ali Erdal - İranın neye ihtiyacı...
Kadir Bayrak - Fars irfanı var mıdı...
Necip Fazıl Kısakürek - Devletleşen şiilik
Ekrem Yılmaz - Bizden gibi görünen
Ekrem Yılmaz - Al beni
Dergi Editörü - Kaleme yemin
Site Editörü - Tevhid yoksa huzur d...
Necdet Uçak - Ömür
Kardelen Dergisi - Kardelenden Haberler
M. Nihat Malkoç - Öz musikimizin piri:...
M. Nihat Malkoç - Filistin için ne yap...
Hızır İrfan Önder - Dermansız dertlere s...
Nihat Kaçoğlu - Serçelerin sesi
Mehmet Balcı - Almanya
Ahmet Çelebi - Bilemem
İktibas - İşte Budur Humeynî D...
Muhsin Hamdi Alkış - Fars palavrası
Kubilay Ertekin - Eşek ve deve
Halis Arlıoğlu - Gülerek günah işleye...
Erdem Özçelik - Geçmişten Geleceğe
Remzi Kokargül - Çoban çeşmesi
Murat Yaramaz - Çapraz sorgu
Gözlemci - Olayların düşündürdü...
Mahmut Topbaşlı - Sırt döndüğüm şiirle...
Mevlüt Yavuz - Umutsuz
Cemal Karsavan - Aşk uyanır sabaha
Bekir Oğuzbaşaran - Âhir zaman ümmetiyiz
Yaşar Akyay - Yalnız ve başıboş de...
Yaşar Akyay - Hayatın Kaynağından ...
Yaşar Erim - Camiler boşaldı
Cahit Can - Türk farkı
İbrahim Durmaz - Yunusca
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 15031227
 Bugün : 1067
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 636468
 Bugün : 4
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 48
 122. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 2
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 5
Son Güncelleme: 13 Eylül 2024
Künye | Abonelik | İletişim