Kardelen'i DergiKapinda.com sitesinden satın alabilirsiniz.        Ali Erdal'ın yeni kitabı TÜRK KİMLİĞİ çıktı        Kardelen Twitter'da...        Kardelen 32 Yaşında!..       
    Yorum Ekle     1391 kez okundu.     1 yorum bırakıldı.     Yazara Mesaj

Kıyam
Oğuz Askan Kocagöz

  Sayı: 99 -

Yağmurlu bir gündü, hayallere dalmaktan onu alıkoyansa bir rüzgâr uğultusuydu. Suyun ve rüzgârın aziz buluşması içerisinde melankoli halinden uyanıklığa şöyle bir süzüldü. Karşısında Saat Kulesi tüm hışmıyla “ben burdayım” dercesine duruyordu.  Soğuk ne yağmura ne de rüzgâra aldırmadan yüzüne inen bir şamar gibiydi.

Son yıllarda bu saat kulelerinden ülkenin tüm şehirlerinde neredeyse ilçe ve kasabalarında dahi inşa ediliyordu. Zira bu kulelerin olduğu şehrin merkezi olduğu, önemli bir yer olduğu inancı olduğu halk arasında muteber bir inanç gibi yaygınlaşıyordu. Lakin bu kuleler ne öyle çok muteber bir mekân ne de şehrin göbeğiydi. Altı üstü batıl bir inancın ürünüydü. Ecnebi memleketlerden özenti namına alınan son eserdi. Dönemin önemli sayılan hadiseleri; kutlamalar, törenler, halka mâl olmuş insanların davaları vs. birçok hadise bu kuleler önünde gerçekleşiyordu. Sanki kuleler şahit tutulmak istenircesine.

Küçük, kendini bu düşüncelerden alıkoymaya çalışsa da sabah serininde zihninden atamadığı fikirler içerisinde sürüklenirken iki yanında izbanduta benzer iki adamla; kısa boylu bizim Efe çıkıp geliyordu. Hayatının kahramanı Efe Kerim kendinden emin ancak bir o kadar da vakarlı ilerliyordu. Küçük, kendini birden içinde bulunduğu hadisenin şahidi olarak buluverdi. Efe Kerim halkı galeyana getirmekle suçlanıyordu. İki gün önce devletin ileri gelenleri onu burada mahkeme etmişler hüküm vermişlerdi. Bugün Efe’nin bu meydanda verilen hükme göre idamı gerçekleştirilecekti. O kısa boylu, sıska vücutlu Efe yaptıklarıyla hem padişahın hem vezirlerin hem de önemli devlet adamlarının gözünü korkutmuştu.

Kerim aslen Anadolu’nun küçük bir kasabasından gelmişti. Amcası Patrona Halil uzun yıllar önce devlete isyandan yargılanıp idam edilmişti. Denilene göre o da amcasının izinden gitmiş. İstanbul’a geldikten sonra halkın içinde devlet adamlarının saltanatına ileri geri laflar etmiş, neticesinde ise böyle yargılanıp idama mahkûm edilmişti.

Kerim’in cellâtlar arasında öyle bir yürüyüşü vardı ki. Ya korktuğunu belli etmiyordu yahut hâlâ durumdan ümidi kesmemişti. İki uzun adam ortasında bu küçük adamı görenlerin aklına İmam-ı Azam’ın lenâ hadisesi geliyordu. Zira iki uzun boylu öğrencisi arasında yürüyüş yapan İmam’a öğrencileri “hocamız aramızda lenâ’nın nunu gibi durdu” demişler. İmam da onlara “oradaki nun olmasa ne lâ ne de nâ’nın bir anlamı olur” demiş. Arap ve Farsi lisanlarını bilenler bu iki sözcükte sözlük anlamlarında yok demektir. Büyük İmam bu cümlesiyle iki öğrencisine ders vermiştir.

Kerim izbandutlar eşliğinde halkın arasından yürüyüp kendisi için kurulan darağacına kadar yürüdü. Ta ki iskemleye çıkacağı an durakladı ve içinden kim bilir neler geçirmişse de hiç birini dillendirmedi. Sadece yüksek sesle şehadet getirdiği herkes tarafından duyuldu. Ardından kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan iskemleye sıçradı. Elleri ardından bağlı olduğu için boynuna tabiri caizse yağlı kemendi geçirmesi için celladına işaret etti gözleriyle. Halk, izleyenler ve hattâ cellâtlar bile gözlerinin içine bakıyordu. Sanki emri verenlerin sözüyle değil de Kerim’in bir işaretiyle hareket ediyormuş gibi. Kerim cellâttan bile yardım almadan kendi iskemlesine kendi tekmeyi vurdu. İzleyenlerin hayretleri içerisinde yağlı urganda cansız bedeni sallandı.

Soğuktan ve rüzgârdan donmuş, yağmurdan sırılsıklam olan Küçük ünizlediği hadisenin etkisinde kaldığı her halinden belliydi. Meydana toplanmış halkın arasından yavaş yavaş geçip celladın önüne gelince durdu. Elini yumruk yaparak cellâdın ayağına vururken bir yerden de bağırıyordu “kıyaaaaaaaaam”. Halk Küçük’ün nidalarını bekliyormuşçasına galeyana geldi. Efe’yi darağacından indirdiler ve cellâtları paraladılar. Ne çare Efe canını teslim etmişti.  Ardından meydana gelen padişah muhafızları halkı evlerine dağılmaları konusunda uyardı. Olay büyümeden halk dağıldı. Neticesinde kulaklarda sadece “kıyaaaaaam” sözü kaldı.

Olayın şahitleri ise bir bizim Küçük bir de hışmıyla koca Saat Kulesi kalmıştı.


Bu yazıya yorum ekleyin

Adınız
E-posta Adresiniz
Yorumunuz
 

CAPTCHA


Resimdeki rakamları bu alana yazınız


Eklenen Yorumlar


Ekleyen : BEYZA ATEŞ    13.06.2019
Yorum : 👍👏👍👏👍👍





 
Ruhsa sızan şiir... - Sayı 100
Kıyam... - Sayı 99
Yüreğinle gel... - Sayı 77
Yüreğinle gel... - Sayı 76
Tüm Yazıları

ASKIDA ABONELİK: Siz de "askıda abonelik kampanyası"na destek olmak ister misiniz?

Gelecek sayının konusu (120):
Doğumunun 120. yılında Üstat Necip Fazıl Kısakürek...

Son Eklenen Yorumlardan
 bosch professional gop 185-liBeylikler dönemini hatırlayalım, birbirlerine karşı üstünlük mücadelesi... Feyzi

 "Yürü kardeşim,Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin."Sen ve senin gibi şuurlu insanların sayıları bereke... Nilüfer Mihailoğlu

 Yüreğinize kaleminize sağlık kıymetli hocam. Allah hayırlı sağlıklı uzun ömürler versin.... Faruk AKTI

 kantarın topu olacak efendim ... Esra

  Gönlü klabi temiz abim kalemine sağlık başarılarının devamını diliyorum sevgiler saygılar ... Serkan yakar


*Eskiden Allah için verilen selam, artık “rüşvet deyü” veriliyor.
*İnsanlığın ölçüsü olan selamlaşmak, kaybolalı beri, çevrede insan görmek zorlaştı.
Kardelen-Gazete: Sayı 3, 1989
Tas tarak
Kasem olsun!
Bir tufanın ardından: Filistin
Deniz kabarıyor
Soykırım, Antisemitizm ve Filistin Üçgen
Fatih Sultan Mehmet (4)
Deniz kabarıyor
Kudüs... Ey Kudüs
Zeytin dalları altından meydan okuyuş


Yavuz Sert - Bir tufanın ardından...
Yavuz Sert - Gazze biz ne öğretti...
Ali Erdal - Deniz kabarıyor
Kadir Bayrak - Vah benim halime!
Necip Fazıl Kısakürek - İç ve dış düşman – Y...
Bedran Yoldaş - Elinde taş küçük çoc...
Bedran Yoldaş - Zevâli yakındır zulm...
Ekrem Yılmaz - Kazandım vallahi!
Ekrem Yılmaz - Bitti kelimelerim
Ekrem Yılmaz - Mektup
Dergi Editörü - Üstün fikir
Site Editörü - Sosyal medyanın gücü
Necdet Uçak - Dünya malı
Necdet Uçak - Geldi geçti ömrüm be...
Kardelen Dergisi - Kardelenden haberler
M. Nihat Malkoç - Soykırım, Antisemiti...
M. Nihat Malkoç - Gazze günlüğü
Hızır İrfan Önder - Kasem olsun!
Zaimoğlu - Batı muradına erebil...
Mehmet Balcı - Köyüme gömün
Mehmet Balcı - Sevdam
Muhsin Hamdi Alkış - İsrail-SAMİRİ-oğulla...
İbrahim Şaşma - Kudüs Mektubu
Halis Arlıoğlu - Merhum Mehmet Akif i...
Murat Yaramaz - Hiç
İlkay Coşkun - Filistin
Zafer Nefer - Tas tarak
Özkan Aydoğan - Çocuk
İlknur Eskioğlu - Şehitlik oyunu
Yusuf Çelikler - Bu gidiş nereye?
Ayşe Yaz - Yağmur (Gazzenin çoc...
Bedir Acar - ‘İsrail bizi yenemez...
Hüma Sunguroğlu - Çınarın gölgesinde o...
Hüma Sunguroğlu - Zeytin dalları altın...
Abdullah Doğulu - Filistinde anne-çocu...
 
 
23 Mart 2005 tarihinden beri
 Ziyaretçi Sayısı Toplam : 13210926
 Bugün : 1787
 Tekil Ziyaretçi Sayısı Toplam : 606801
 Bugün : 30
 Tekil Ziyaretçi Sayısı (dün) Toplam : 213
 119. Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 4
 Önceki Sayıya Bırakılan Yorum Sayısı Toplam : 6
Son Güncelleme: 21 Şubat 2024
Künye | Abonelik | İletişim